Libya’nın ülke dışında dondurulan varlıkları siyasi anlaşmazlıklara kurban oluyor

Menfi, kontrol makamlarına ‘devlet mallarını suiistimallerden koruma’ çağrısı yaptı.

Menfi ve yardımcısı Lafi, Denetim Bürosu, Yatırım Otoritesi ve Afrika Yatırım Şirketi başkanları ile bir araya geldi. (Başkanlık Konseyi)
Menfi ve yardımcısı Lafi, Denetim Bürosu, Yatırım Otoritesi ve Afrika Yatırım Şirketi başkanları ile bir araya geldi. (Başkanlık Konseyi)
TT

Libya’nın ülke dışında dondurulan varlıkları siyasi anlaşmazlıklara kurban oluyor

Menfi ve yardımcısı Lafi, Denetim Bürosu, Yatırım Otoritesi ve Afrika Yatırım Şirketi başkanları ile bir araya geldi. (Başkanlık Konseyi)
Menfi ve yardımcısı Lafi, Denetim Bürosu, Yatırım Otoritesi ve Afrika Yatırım Şirketi başkanları ile bir araya geldi. (Başkanlık Konseyi)

Son zamanlarda Orta Afrika tarafından el konulan Libya’nın varlıkları sorunu, yürütme makamını Libya Yatırım Otoritesi tarafından yönetilen yurt dışındaki tüm donmuş varlıkların akıbetine ve ‘kayıptan nasıl korunacağına’ ilişkin tartışma yarattı.
Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve yardımcısı Abdullah el-Lafi geçen çarşamba günü Libya Denetim Bürosu Başkanı Halid Şakşak, Libya Yatırım Otoritesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Mahmud ve Libya Afrika Yatırımları Şirketi (LAICO) Yönetim Kurulu Başkanı Abdulhakim eş-Şuvehdi ile bir araya geldi. Gündemde yurt dışındaki Libya fonlarının akıbeti vardı.
Orta Afrika Cumhuriyeti, geçen ayın sonunda, bu ayın ortalarında müzayedeye çıkarılmak üzere gayrimenkul varlıklarına el koydu. Ancak LAICO bu prosedürü reddederken söz konusu varlıkların Libya devletine ait olduğunu bildirdi. Şirket, Libya’nın Orta Afrika’da bir otele, iki binaya ve bir arsaya sahip olduğunun altını çizerek  2007 yılında iki ülke arasında imzalanan bir yatırım teşvik anlaşmasına göre ülkenin bu varlıkları Bangui’ye verilen krediler karşılığında aldığını vurguladı.
Libyalı yetkililer, bazı ülkelerde Libya Yatırım Otoritesi’nin çalışmalarının önündeki engeller konusunda Menfi’ye detaylı bir brifing verdi. Menfi de Libya Yatırım Otoritesi’nin fonlarını, mülklerini ve yatırımlarını koruma gerekliliğine dikkat çekti. Ayrıca kontrol makamlarına görevlerini yerine getirme, devlet kaynaklarını takip etme ve onları suiistimallere karşı koruma çağrısı yaptı.
Denetim Bürosu, görüşme sırasında ‘Libya’nın bazı ülkelerde risk altında olan yatırımlarına ve mülklerine ilişkin önemli konuların’ ve ‘bunlara el koyulmasına karşı alınabilecek önlemlerin’ görüşüldüğünü bildirdi. İlgili kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada başsavcılığın yurt dışında dondurulan Libya varlıklarına el koyulması sürecine karışanların bulunması için soruşturma başlattığını belirtti. Kaynaklar ayrıca Menfi’nin ‘iç koşullarla meşgul olması çerçevesinde, ülkenin mallarının kaybından duyduğu memnuniyetsizliği ve korkuları dile getirdiğini’ aktardı.
Libya’nın yurt dışındaki dondurulmuş fonları ve varlıkları, ülkedeki çalkantılı durumun ve siyasi bölünmenin kurbanı oluyor. Uluslararası şirketler 2011’den sonra, Libya’da maruz kaldıkları kayıpları telafi etmek amacıyla söz konusu varlıkların bir kısmına el koyma girişimlerinde bulundu. Libya’da 2017 yılından bu yana bölünmüş durumda olan otorite, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) bu fonlar üzerindeki yasağı kaldırması çağrısı yapmadı.
Libyalı siyasi analist Hüssam el-Kamati, Orta Afrika’daki Libya varlıklarına el konulması meselesine ilişkin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Mali sıkıntı içinde olan birçok Afrika ülkesi, Libya devletinin zayıflığını ve varlıklarını takip edememesini, bunları çalmaya çalışmak için bir fırsat olarak gördü. Sonuç olarak bu mülkler, söz konusu varlıklara el konulması için çarpık girişimlerde bulundu.”
Kamati, Libya Başsavcılığı’nın ‘bu varlıkların kötüye kullanılmasını durdurmak için’ söz konusu ihlalleri takip etmeye başladığını belirttiği açıklamasını şöyle sürürdü:
“Ancak bu hamleler henüz meyvesini vermedi. Halen el koyma ve mülkiyet devrinin manipüle edilmesi yoluyla gerçekleşen hırsızlıkların tekrarına tanık oluyoruz.”
BMGK’nın kararıyla Mart 2011’de dondurulan yabancı şirketlerdeki yatırımlar, bakiyeler, mevduatlar, hisse senetleri ve tahvillerden oluşan yurt dışındaki Libya fonlarının yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bununla birlikte eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac’a göre nakit meblağ son yıllarda 67 milyar dolara düştü.
Libya Yatırım Otoritesi Medya İşleri Danışmanı Louay el-Kariou, Libya’nın başta Orta Afrika olmak üzere Kıta ülkelerindeki varlıklarının, esas olarak eski rejim dönemindeki siyasi eğilimler ve vizyonlar üzerine inşa edilen yatırımlar olduğunu söyledi. Kariou konuya dair şu değerlendirmede bulundu:
“Çoğu, Libya’nın bu ülkelere verdiği kredilerin bir kısmının tasfiyesi karşılığında satın alındı. Bu varlıklar yatırım temelleri ve fizibilite çalışmaları üzerine kâr elde etme amacıyla inşa edilmemiştir ve bu nedenle eski bir mirastır. Libya devletinin Afrika’daki nüfuzunda 2011’den sonra görülen değişiklik, Libya yatırımlarını benimseyen çoğu Afrika ülkesindeki birçok zorluğun ana nedeniydi. 2011 yılından sonra bu ülkelerin hükümetleri ekonomik kazanımlar elde etmek, çoğu durumda liderler ve nüfuz sahibi şahsiyetler için kişisel kazançlar sağlamak ve Afrika meselelerinde Libya devletinin yokluğundan faydalanmak amacıyla Libya varlıklarına sahip olan şirketleri suiistimal etmeye ve bunlara şantaj yapmaya başladı.”
Diğer yandan ülkedeki en büyük gözetim organı olan Denetim Bürosu’nun başkanı, bazı yatırımlarla ilgili olarak dış taraflarla çatışmalara maruz kalmaktan kaçınmak için egemen kurumlar tarafından önleyici tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı. Yetkili ayrıca, özellikle yüksek dava masrafları ve Libya Yatırım Otoritesi üzerindeki devam eden kısıtlamalar ortasında işe yaramaz yatırımların yeniden değerlendirilmesi çağrısı yaptı.
Libya Yatırım Otoritesi, yönettiği varlıkları savunmak için ülke dışındaki bir şirkete dava açıyor. Otorite, Tanzanya’nın başkentinde Libya devletine ait ‘Bahari Beach’ şirketine 2016 yılından bu yana bazı taraflarca el konulduktan sonra, 6 Temmuz 2020’de geri almayı başarmıştı. Aynı şekilde Orta Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Bangui’deki bir mahkeme de bu ayın 15’inde Libya devletine ait mülklerin açık artırmayla satılmasına karar verdi. Bu mülklerin, 45 milyon euro değerinde bir lüks otel, 80 milyon euro değerinde dairelerin bulunduğu iki bina ve 6 milyon euro değerinde bir arsa olduğu biliniyor. Mahkeme, halka açık bir müzayede düzenlenmesi için Orta Afrika Başsavcısı ve Adalet Bakanı’na başvurdu.
Ancak Ekonomi ve Yatırım Komitesi’ne göre Libya Temsilciler Meclisi, bu kararı ‘yasanın ve ahlakın bir ihlali ve Libya halkının varlıklarını yağmalama girişimi’ olarak nitelendirerek reddetti. İki ülke arasında imzalanan anlaşmalara göre meclis, Orta Afrika hükümetine ‘müzayede yapmaması, bu süreci derhal durdurmak için önlemler alması ve Libya yatırımlarını korumak için çalışması’ çağrısında bulundu.



Libya, 2016'dan bu yana tutuklu olan 4 Hamas üyesini serbest bıraktı

Hamas hareketinin serbest bırakılan 4 üyesine ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf.
Hamas hareketinin serbest bırakılan 4 üyesine ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf.
TT

Libya, 2016'dan bu yana tutuklu olan 4 Hamas üyesini serbest bıraktı

Hamas hareketinin serbest bırakılan 4 üyesine ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf.
Hamas hareketinin serbest bırakılan 4 üyesine ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf.

Libya yargısı, casusluk, şüpheli faaliyetlerde bulunmak ve Gazze Şeridi'ne silah nakletmeye teşebbüs etmek suçlamalarıyla 2016'dan bu yana tutuklu bulunan dört Hamas hareketi üyesini serbest bıraktı.

Basında çıkan haberlere göre, serbest bırakma işlemine Türkiye aracılık etti ve dört mahkum özel bir uçakla Katar'a nakledildi.

Ayrıca söz konusu Hamas üyelerinin özel uçaktaki görüntüleri ve isimleri de yayınlandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Trablus'taki Libya hükümetinin Adalet Bakanlığı'ndan kaynaklar, konuya ilişkinresmi açıklamada bulunmak istemiyor.  

ABD, Avrupa Birliği ve İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak sınıflandırıyor.

Libya güvenlik güçleri Ekim 2016'da Hamas hücresini tutuklamış, 2017'de ise yargılayarak 16 ila 22 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.

Libya'da iktidar için yarışan iki hükümet bulunuyor. Bunlardan ilki ülkenin batısını kontrol eden, merkezi Trablus'ta bulunan ve 2021 yılı başlarında siyasi diyalog sonucunda kurulan Abdulhamid Dibeybe liderliğinde, diğeri ise ülkenin doğusunu kontrol eden Usame Hammad başkanlığında bir hükümet. Hammad, Temsilciler Meclisi tarafından atandı ve Mareşal Halife Haftar tarafından destekleniyor.

İki ay önce İsrail ile Hamas arasında savaşın patlak vermesinin ardından Trablus, Filistinlilerle dayanışma ve İsrail'i kınayan gösterilere sahne oldu.


İsrail savaş uçakları, Gazze'nin Han Yunus kentine şiddetli hava saldırısı düzenledi

İsrail Gazze'nin kuzeyini hedef almaya devam ediyor (AFP)
İsrail Gazze'nin kuzeyini hedef almaya devam ediyor (AFP)
TT

İsrail savaş uçakları, Gazze'nin Han Yunus kentine şiddetli hava saldırısı düzenledi

İsrail Gazze'nin kuzeyini hedef almaya devam ediyor (AFP)
İsrail Gazze'nin kuzeyini hedef almaya devam ediyor (AFP)

Filistin resmi ajansı WAFA'nın yerel kaynaklara dayandırdığı haberine göre, İsrail savaş uçakları, Han Yunus kentine şiddetli hava saldırısı düzenledi.

Saldırıda aralarında çocuklar ve kadınların da bulunduğu onlarca kişi öldü ve yaralandı. Ölü ve yaralı sayısına ilişkin net sayı verilmedi.

İsrail savaş gemileri de Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Belah şehrinin kıyı bölgelerine ağır makineli tüfeklerle ateş açtı, şehrin semalarına onlarca aydınlatma bombası attı.

İsrail'in Gazze'yi işgalinde son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail’de 7 Ekim’deki saldırılarda 310'dan fazlası asker olmak üzere 1200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı duyuruldu. İsrail ordusuna göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze'deki çatışmalarda 70, Lübnan sınırında da 6 İsrail askeri öldürüldü.

Gazze’deki hükümete göre, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı 6 bin 150'den fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın olmak üzere 15 bini aştı.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te de 7 Ekim'den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 248 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Gazze'de on binlerce yaralı ile sivilin sığındığı onlarca hastaneyi zorla tahliye ettirmek için yerleşkelerini ya da ana binalarını vurdu. İşgal sırasında bazı hastaneleri bastı. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

Hamas ile İsrail arasındaki esir takası mutabakatı

İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara 4 gün "insani ara" verilmesine ilişkin uzlaşma, 24 Kasım Cuma günü saat 07.00'de (TSİ 08.00) uygulamaya girmiş ve daha sonra 3 gün daha uzatılmıştı.

İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası mutabakatı çerçevesinde Gazze Şeridi'nden 81 İsrailli esir, İsrail hapishanelerinden de 240 Filistinli serbest bırakıldı.

İsrail ordusu, dün sabah “insani ara"nın sona ermesinin hemen ardından Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını yeniden başlattı ve 1 Aralık'taki saldırılarda çoğu çocuk ve kadın 178 kişi öldü, 589 kişi yaralandı.


‘İnsani aranın’ sona ermesiyle birlikte savaş hayaleti Gazze'ye geri döndü

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bir evi bombalaması sonucu yaralanan iki çocuk Gazzelilerin kucağında taşınırken (Reuters)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bir evi bombalaması sonucu yaralanan iki çocuk Gazzelilerin kucağında taşınırken (Reuters)
TT

‘İnsani aranın’ sona ermesiyle birlikte savaş hayaleti Gazze'ye geri döndü

İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bir evi bombalaması sonucu yaralanan iki çocuk Gazzelilerin kucağında taşınırken (Reuters)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bir evi bombalaması sonucu yaralanan iki çocuk Gazzelilerin kucağında taşınırken (Reuters)

Dün İsrail, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü kanlı savaşında yeni bir aşama başlattı ve Hamas’ın, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılması karşılığında onlarca İsrailli kadın ve çocuk rehineyi bıraktığı yedi günlük ‘insani arayı’ sona erdirdi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant dün akşam “Hamas’ın sadece güçten anladığını” söyleyerek İsrail’in belirlediği hedeflere ulaşana kadar saldırmaya devam edeceğini vurguladı. İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde ‘tahliye bölgeleri’ olarak adlandırdığı yerlerin haritasını yayınladı.

Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre, dün sabahtan bu yana, İsrail uçakları Gazze Şeridi’nin kuzey, güney ve orta kesimlerine art arda şiddetli hava saldırısı düzenleyerek aralarında üç gazetecinin de bulunduğu 178 Filistinliyi öldürdü ve 500’den fazla kişiyi yaraladı.

Buna karşılık Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplar da İsrail kentlerini roket yağmuruna tuttu.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonların yeniden başlamasının bir ‘felaket’ olduğunu söyledi.

Mısırlı ve Katarlı kaynaklar, ‘insani aranın’ sona ermesine rağmen askeri eylemlerin şu anda durdurulmasından bahsedildiğine işaret ettiler.

Gazze’deki ‘insani aranın’ sona ermesinin akabinde İsrail ile Hizbullah’ın karşılıklı bombardımanlarına devam etmesiyle Güney Lübnan’da tansiyon tekrar yükseldi. Hizbullah, İsrail sınır bölgelerine saldırılar düzenlediğini duyururken, Lübnan resmi haber ajansı NNA, ‘Hula beldesinde evleri düşman bombası tarafından hedef alınan iki sivilin öldürüldüğünü’ bildirdi.


İsrail'in Gazze'de "tampon bölge" kurmayı planladığı belirtildi

AA
AA
TT

İsrail'in Gazze'de "tampon bölge" kurmayı planladığı belirtildi

AA
AA

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e, "savaşın ardından Gazze'de derin bir tampon bölge kurma" planından bahsettiği belirtildi.

İsrail devlet televizyonu KAN'ın ismini vermediği kaynaklardan aktardığı haberde, Netanyahu ile Blinken'ın perşembe günü Batı Kudüs'te bir araya geldiği hatırlatıldı.

Netanyahu'nun bu görüşmede Blinken'e, İsrail'in "savaş bittikten sonra Gazze'nin güvenliğini kontrol altına alacağını ve Gazze'de derin bir tampon bölge kuracağını" ilettiği ifade edildi.

Netanyahu'nun ayrıca, bu planın İsrail savaş kabinesinde de kabul gördüğünü aktardığı kaydedildi.

Haberde, ABD ile Arap ülkelerinin, İsrail'in, "Gazze topraklarının küçülmesine neden olacak tüm planlarına" karşı olduğu da aktarıldı.


BMGK, yaklaşık 30 yılın ardından Somali'ye yönelik silah ambargosunu kaldırdı

Somalili bir genç (AA)
Somalili bir genç (AA)
TT

BMGK, yaklaşık 30 yılın ardından Somali'ye yönelik silah ambargosunu kaldırdı

Somalili bir genç (AA)
Somalili bir genç (AA)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Somali'ye yönelik 1992'den bu yana uyguladığı silah ambargosunu kaldırma kararı aldı.

15 üyeli BMGK'de, Somali'ye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına ilişkin karar tasarısı oylandı. Tasarı oybirliğiyle kabul edildi.

"Bu kararın temel amacı Eş-Şebab tehdidini azaltmaktır." ifadelerine yer verilen kararda, Eş-Şebab'ın Somali ve bölge güvenliğine yönelik süregelen tehdidinin endişeyle karşılandığı aktarıldı.

Somali'nin BM Daimi Temsilcisi Abukar Dahir Osman, oylamanın ardından yaptığı konuşmada, bu kararın Somali'nin güvenlik tehditleriyle mücadelesine katkı sağlayacağını söyledi.

BMGK, ordudaki silah, mühimmat ve bomba yapımında kullanılan malzemelerin Eş-Şebab'ın eline geçmesini önlemek amacıyla Somali'ye 1992'den bu yana silah ambargosu uyguluyordu.


İsrail basınına göre Hamas, 7 Ekim öncesinde İsrail'i oyuna getirdi

AA
AA
TT

İsrail basınına göre Hamas, 7 Ekim öncesinde İsrail'i oyuna getirdi

AA
AA

The Jerusalem Post gazetesinin ismini açıklamadığı bir emniyet yetkilisine dayandırdığı haberde, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf ile Hamas'ın Gazze sorumlusu Yahya Sinvar'ın, İsrail istihbaratının kendilerini takip ettiğini bildiği ve kendi aralarında mesaj aktarımı için gizli yöntemler kullandığı belirtildi.

İsrail ordusundan ekiplerin 2018'de "Hamas'ın kalesi olan" mekanlara dinleme cihazları yerleştirdiği aktarılan haberde, İsrail'in, dinleme yaptığını zannettiği sırada Hamas'ın bunları çoktan ortaya çıkarıp söktüğü kaydedildi.

Haberde, Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN), iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet (Şabak) ve dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın bunun farkına varmadığı aksi takdirde (7 Ekim'de) sınırı korumasız bırakmalarının mümkün olmadığı dile getirildi.

Hamas'ın, 7 Ekim'de Gazze sınırı yakınlarındaki yerleşim birimlerinden içeri girmek için hassas bir hazırlık yaparak, "İsrail'i mükemmel bir şekilde" oyuna getirdiği ifade edildi.

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlemişti.

Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti. Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmişti.


İsrailli yayın organı: İsrail ordusu otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdü

AA
AA
TT

İsrailli yayın organı: İsrail ordusu otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdü

AA
AA

Tel Aviv merkezli "+972" isimli internet sitesi; İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında hedef belirlemek için kullandığı "Habsora" adlı yapay zeka uygulamasını sivil altyapının kasıtlı olarak vurulmasında kullanıldığını ve bu uygulamayla otomatik olarak üretilen hedeflere yönelik saldırılarda kaç sivilin yaşamını yitireceği her zaman bilindiğini yazdı.

"+972" isimli internet sitesinin Local Call işbirliğiyle yaptığı ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarında yer alan askeri istihbarat ve hava kuvvetleri personeli de dahil olmak üzere İsrail istihbaratının mevcut ve eski 7 mensubuyla yaptığı görüşmelere dayandırdığı araştırmasına göre, İsrail ordusu Gazze'de hedefleri seçerken yapay zeka teknolojisini kullanıyor.

İsrail ordusunun potansiyel hedeflerin oluşturulması sürecini hızlandırmak için kullandığı "Habsora" (The Gospel) adını verdiği yapay zeka teknolojisi, İsrail'in 1948'deki Nekbe'den bu yana Filistinlilere yönelik "en kanlı saldırısında" önemli rol oynadı.

Bir ordu sözcüsüne göre, 10 Kasım itibarıyla, saldırıların ilk 35 gününde İsrail, Gazze'de toplam 15 bin hedefe saldırdı.

Araştırmaya göre, İsrail'in Gazze'ye yönelik daha önceki saldırılarına kıyasla, mevcut saldırıda İsrail ordusu sivil yerleşim yerlerini hedef almayı "önemli ölçüde" artırırken bu hedefler arasında ordunun "güç hedefleri" olarak nitelendirdiği sivil altyapı olan özel konutlar, kamu binaları, sivil altyapı ve çok katlı binalar yer aldı.

Geçmişte Gazze'ye yönelik saldırılarda da bulunan istihbarat kaynaklarına göre, sivil altyapının vurulmasının amacı Filistin'deki sivillere "kasıtlı" saldırılarak Hamas üzerinde "sivil baskı kurulmasına yol açacak bir şok yaratmak."

"Gazze'de bir evde 3 yaşında bir kız çocuğu öldürülüyorsa..."

Gazze'de evler de dahil olmak üzere potansiyel hedefler ve burada yaşayan sivillerin tahmini sayısı, istihbarat birimleri tarafından önceden incelenip hesaplanıyor.

Böylece saldırmadan önce kabaca kaç sivilin öldürüleceği ordu tarafından biliniyor.

Kaynakların aktardığına göre, İsrail ordusu, saldırılarından birinde Hamas'ın üst düzey bir askeri komutanına suikast düzenlemek amacıyla yüzlerce Filistinli sivilin öldürülmesini bilerek onayladı.

İsrail ordusunun gerçekleştirdiği saldırılarının hiçbirinin "tesadüfen olmadığını" belirten bir kaynak, "Gazze'de bir evde 3 yaşında bir kız çocuğu öldürülüyorsa, bunun nedeni ordudan birilerinin onun öldürülmesinin önemli olmadığına ve başka bir hedefi vurmak için ödenmeye değer bir bedel olduğuna karar vermesidir." dedi.

Yapay zeka teknolojisi, saldırılarda katledilen sivil sayısını artırdı

Tel Aviv'in şimdiye kadarki benzer saldırılarına kıyasla çok daha fazla sivilin öldürülmesinin bir diğer nedeni de İsrail ordusunun büyük ölçüde yapay zeka teknolojisiyle geliştirilen ve daha önce "mümkün olanın çok ötesinde bir oranda" otomatik hedef üretebilen Habsora sistemini yaygın kullanması oldu.

Eski bir istihbarat mensubuna göre, bu yapay zeka sisteminin amacı İsrail'in Gazze'ye yönelik "kitlesel suikast fabrikasının" çalışmasını kolaylaştırmak.

Sivillerin yaşadığı bilinen yerleşim bölgelerine yönelik saldırıların arkasında ise "mümkün olduğunca çok Hamas mensubunu öldürmeyi" amaçlayan ordunun, Filistinli sivillere zarar verme kriterlerinde 7 Ekim'den bu yana "önemli ölçüde gevşetme" kararı bulunuyor.

Tüm bu saldırıların İsrail ordusunun geçmişte kullandığı protokole aykırı olarak gerçekleştiğini aktaran bir kaynak, "Ordudaki üst düzey yetkililerin 7 Ekim'deki başarısızlıklarının farkında olduğu ve İsrail kamuoyuna itibarlarını kurtaracak bir zafer imajını nasıl sunacakları sorusuyla meşgul oldukları yönünde bir his var." ifadesini kullandı.

Bu politikaların sonucu olarak Gazze'deki hükûmete göre, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı 6 bin 150'den fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın olmak üzere 15 bini aştı.

Araştırmaya göre, son 2 ayda yapılan saldırılarda 300'den fazla aile 10 ya da daha fazla aile üyesini kaybetti.

Habsora yapay zeka teknolojisi

İsrail ordusu 2019'da operasyonlarında hedef üretimini hızlandırmak için yapay zekayı kullanmayı amaçlayan yeni bir birim kurdu.

Araştırmada, İsrail'in 22. Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi, Ynet'e verdiği bir röportaja da işaret edildi. Kochavi, röportajda, bu birimin "yüzlerce subay ve askerden oluştuğunu ve yapay zeka yeteneklerine dayandığını" ifade ediyor.

Bu birimde geliştirilen Habsora isimli yapay teknolojisine ilişkin Kochavi, "Bu, yapay zekanın yardımıyla çok sayıda veriyi herhangi bir insandan daha iyi ve daha hızlı işleyen ve bunları saldırı hedeflerine dönüştüren bir makine. 2021'de Duvarların Muhafızı Operasyonu'nda bu makina devreye girdiği andan itibaren her gün 100 yeni hedef üretti. Geçmişte Gazze'de yılda 50 hedef oluşturduğumuz zamanlar oldu. Burada ise makine bir günde 100 hedef üretti." ifadesini kullanıyor.

Araştırmada anlatımlarında yer verilen birimdeki kaynaklardan biri, hedeflerin otomatik hazırlandığını ve bir kontrol listesine göre çalışıldığını aktararak "Burası gerçekten bir fabrika gibi. Hızlı çalışıyoruz ve hedefi derinlemesine incelemek için zamanımız yok. Ne kadar çok hedef üretebildiğimize göre değerlendiriliyoruz." dedi.

İstihbarat kaynaklarına göre Habsora, Hamas veya İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen kişilerin yaşadığı özel konutlara saldırmak için otomatik öneriler üretiyor, İsrail daha sonra bu evleri ağır bombardımana tutarak geniş çaplı suikast operasyonları gerçekleştiriyor.

Habsora, "on binlerce istihbarat görevlisinin işleyemeyeceği kadar" büyük miktarda veriyi işleyebiliyor ve saldırı yapılacak hedefleri gerçek zamanlı olarak öneriyor.

Kaynaklara göre Hamas'ın üst düzey yetkililerinin çoğu herhangi bir askeri operasyonun başlamasıyla birlikte yer altı tünellerine yöneldiği için bu sistemin kullanılması, diğer Hamas mensuplarının evlerinin bulunmasını ve buralara saldırılmasını mümkün kılıyor.

Gazze'ye saldırıların ilk 5 gününde konutlar hedef alındı

Kaynaklara göre, ordunun Gazze'de hedef aldığı hedefler "taktik hedefler", "yer altı hedefleri", "güç hedefleri" ve "aile evleri veya mensup evleri" olarak 4 kategoriye ayrıldı.

"Taktik hedefler"; silahlı militan hücreleri, silah depoları, roket rampaları, tanksavar füze rampaları, fırlatma çukurları, havan topları, askeri karargahlar, gözlem noktaları gibi askeri hedefleri içerirken; "yer altı hedefleri" ise Gazze'nin altındaki tünelleri ifade ediyor.

Şehirlerin merkezindeki çok katlı binalar ve konutlar, üniversiteler, bankalar ve devlet daireleri gibi kamu binalarını içeren sivil altyapı "güç hedefleri" olarak nitelendirilirken "aile evleri veya mensup evleri" ise Hamas ya da İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen kişiye suikast düzenlemek için özel konutların bombalanması anlamına geliyor.

Gazze'deki Filistinli kaynaklar, aile evleri veya Hamas mensuplarının evlerine düzenlenen saldırılarda öldürülen bazı "aile fertleri" arasında bu örgütlere mensup kişilerin olmadığını bildiriyor.

İsrailli eski istihbarat yetkililerine göre, özel bir konutun bombalandığı pek çok vakada amaç "Hamas ya da İslami Cihad mensuplarına suikast düzenlemek" olsa da istihbaratçılar, şüphelenilen bu kişinin aile üyelerinin veya komşularının da saldırıda ölüp ölmeyeceğinin ve kaç kişinin hayatını kaybedeceğinin farkında.

Kaynakların her biri söz konusu konutların, sivillerin yaşadığı yerler olduğunu ve çoğu durumda hiçbir askeri faaliyetin yürütülmediğini itiraf etti.

Araştırmaya göre, İsrail ordusu sözcüsü tarafından, 11 Ekim'de, saldırıların ilk 5 gününde bombalanan toplam 2 bin 687 hedeften 1329'unun sivil altyapı olduğunun açıklanması, ordunun saldırılarını üçüncü ve dördüncü kategoride yoğunlaştırdığını gözler önüne serdi.

Ordu sözcüsü, "Hamas için terör yuvası işlevi gören mahallelerin vurulduğunu ve operasyonel karargahlara ve terör örgütlerince konut binaları içinde kullanılan varlıklara zarar verildiğini" iddia etmişti.

Daha fazla yıkım olması için çok katlı binalar seçiliyor

İsrail'in Gazze'deki önceki yıllardaki saldırılarında bulunmuş bir kaynak, ordunun ayrıca "Gazze'de çok fazla yıkıma neden olması" için çok katlı binaların bombalanmasına öncelik verdiğini ifade etti.

Eski bir istihbarat yetkilisi ise "Hamas'ın Gazze'nin her yerinde olduğu" fikrinden yola çıkılarak bu çok katlı binaların bombalanmasına bahane bulunduğunu kaydetti.

Mayıs 2021'de ordu tarafından "Hamas'ın askeri karargahı" olduğu iddia edilen bir binanın aslında sivil altyapı olduğunu itiraf eden bir kaynak, ordu içerisinde çok katlı binaların yıkılmasının "Gazze Şeridi'nde kamuoyu etkisi yarattığı ve halkı korkuttuğu için Hamas'a zarar verdiği algısının olduğunu" kaydetti.

Kaynak, söz konusu saldırıya ilişkin, "(Ordu) Gazze halkına Hamas'ın durumu kontrol edemediği hissini vermek istediler. Bazen binaları, bazen de posta hizmetlerini ve hükümet binalarını yıktılar." dedi.

Çok katlı binaların vurulmasının yalnızca Filistinlileri "caydırmak ve moral bozukluğu yaratmak" için değil, aynı zamanda İsrail kamuoyunun "moralini yükseltmek için de" kullanıldığına işaret eden bir kaynak, bunu "Amaç, Hamas üzerinde baskı kurmak ve İsrail kamuoyunun bir zafer görüntüsü görmesini sağlamak için yüksek binaları yıkmaktı." sözleriyle açıkladı.

Ordunun, kamuoyunda bu tür hedeflerin vurulmasına ilişkin meşruluk oluşturmakta zorlandığını belirten bir istihbarat kaynağı, "Güç hedefleri (sivil altyapı) söz konusu olduğunda, hedefin, 6 uçak ve birkaç ton ağırlığındaki bombalarla şehrin ortasındaki boş bir binanın yıkılmasına yol açan bir saldırıyı haklı çıkaracak askeri değere sahip olmadığı açıktır." dedi.

Kaynaklardan bazıları da üstü kapalı şekilde, bu saldırıların asıl amacının sivillere zarar vermek olduğunu aktardı.

İsrail'in sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırılarda çoğu çocuk olmak üzere binlerce kişi hayatını kaybederken saldırıların ilk günlerinde Hamas'ın Gazze'nin kuzeyindeki askeri altyapısına verilen zararın çok az olması dikkati çekti.

Hedef alınan binalarda yüzlerce sivil öldü

İsrail'in önceden uyarı vermeden çok katlı binalara yönelik yaptığı saldırılarda şimdiye kadar binlerce sivil hayatını kaybetti.

Gazze'deki Babel binasının 10 Ekim'de bombalanması sonucu aralarında 3 gazetecinin de bulunduğu 10 kişi; 12 katlı Al-Taj isimli konut binasına yönelik 25 Ekim'de düzenlenen saldırıda da yaklaşık 120 kişi öldürüldü.

Al-Taj'a yönelik saldırıdan 6 gün sonra 8 katlı el-Mühendisin konut binasına yine hiçbir uyarı yapılmadan gerçekleştirilen saldırıda şimdiye kadar yaklaşık 45 kişinin cesedi çıkartılırken bölgedeki gazeteciler 150'den fazla kişinin cesetlerinin enkaz altından çıkarılmayı beklendiğini bildirdi.

Tanıklara göre, bina, İsrail'in kuzey ve orta Gazze'deki evlerinden kaçan Filistinlileri yönlendirdiği sözde "güvenli bölge"de, Nuseyrat Mülteci Kampı'nda bulunuyor.


Tunus, Libya'daki krize siyasi çözüm bulunması çağrısını yineledi

AA
AA
TT

Tunus, Libya'daki krize siyasi çözüm bulunması çağrısını yineledi

AA
AA

Tunus, Libya'daki taraflar arasında yaşanan krize siyasi bir çözüm bulunmasının gerekliliği çağrısını yineledi.

Tunus Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Dışişleri Bakanı Nebil Ammar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdoulaye Bathily'yi Bakanlıkta kabul etti.

Bakan Ammar, görüşme sırasında ülkesinin Libya'daki taraflar arasında siyasi bir çözüm bulunmasının gerekliliği çağrısında bulunan tutumunu yineledi.

Ammar, ülkesinin Libyalı aktörler arasındaki görüşlerin yakınlaştırılmasına yönelik uluslararası çabaları desteklediğini vurguladı.

Bakan Ammar, zorlukların üstesinden gelmek ve seçimlerin düzenlenmesi ile kalıcı ve birleşik kurumların kurulmasına olanak sağlayacak fikir birliğine varmak amacıyla Tunus'un BM misyonuyla işbirliği ve koordinasyonunu artırmaya hazır olduğunu ifade etti.

UNSMIL Başkanı Bathily de Tunus'un Libya krizinin başlangıcından bu yana aktif rolüne dikkati çekti.

Bathily, ilerleyen zamanda işbirliğini daha da geliştirme, Libya halkının ve bölgedeki tüm halkların güvenlik, istikrar ve kalkınma arzularına cevap verecek şekilde Libya'daki siyasi süreci ilerletme arzusunu dile getirdi.

Ne olmuştu?

Libya Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisinin altışar üyesinden oluşan Seçim Yasalarını Belirleme Komitesi, ülkede seçimlerin anayasal dayanağı kabul edilen Anayasa Beyannamesi'ndeki 13. maddede değişiklik yapmak üzere Fas'ın kuzeybatısındaki Buznika kentinde bir süredir toplantılar düzenliyordu.

Komite üyelerinin Libya'da seçimlerin yapılmasının önünü açan yasaları, 3 Haziran'da oy çokluğuyla kabul ettiği açıklanmıştı.

Buna karşın Devlet Yüksek Konseyinin 61 üyesinden 54'ü ile bazı Temsilciler Meclisi milletvekillerinin yanı sıra ülkenin en güçlü muhalefet partilerinden Adalet ve İnşa Partisi ile diğer bazı partiler, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda Fas'taki toplantıdan çıkan sonuçları kabul etmediklerini duyurmuştu.

Libya'da Seçim Yasalarını Belirleme Komitesi tarafından 9 Haziran'da yapılan yazılı açıklamada, seçim kanunları taslağının üyelerce oy birliğiyle onaylandığı, nihai olduğu ve gelecek seçimlerin bu kanunlara uygun şekilde gerçekleştirileceği belirtilmişti.

Libya Devlet Yüksek Konseyi, Seçim Yasalarını Belirleme Komitesi tarafından onaylanan seçim kanunlarının BM Libya Özel Temsilcisi Bathily'e sunulduğunu duyurmuştu.


İsrail, Suriye’nin başkenti Şam’ın yakınlarına hava saldırısı düzenledi

İsrail’in daha önce Şam eteklerine yaptığı bombardımandan (Arşiv - Reuters)
İsrail’in daha önce Şam eteklerine yaptığı bombardımandan (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail, Suriye’nin başkenti Şam’ın yakınlarına hava saldırısı düzenledi

İsrail’in daha önce Şam eteklerine yaptığı bombardımandan (Arşiv - Reuters)
İsrail’in daha önce Şam eteklerine yaptığı bombardımandan (Arşiv - Reuters)

Suriye devlet medyası, İsrail’in bugün erken saatlerde Suriye’nin başkenti Şam yakınlarına bir hava saldırısı düzenlediğini bildirdi.

İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları, bir hafta süren sakinliğin ardından Gazze Şeridi’ndeki savaşın yeniden başlamasından bir gün sonra geldi.

Suriye Savunma Bakanlığı, “Hava savunması, bugün İsrail’in Golan Tepeleri yönünden düzenlediği hava saldırısına karşılık verdi ve atılan füzelerin çoğunu düşürdü” şeklinde açıklamada bulundu.

Bakanlık, söz konusu açıklamasında saldırının Şam kenti çevresindeki bazı noktaları hedef aldığını belirtti.


Hamas, Gazze’de 178 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 500’den fazla kişinin de yaralandığını duyurdu

İsrail'in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar dün Han Yunus’taki bir hastaneye nakledilirken (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar dün Han Yunus’taki bir hastaneye nakledilirken (AP)
TT

Hamas, Gazze’de 178 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 500’den fazla kişinin de yaralandığını duyurdu

İsrail'in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar dün Han Yunus’taki bir hastaneye nakledilirken (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralananlar dün Han Yunus’taki bir hastaneye nakledilirken (AP)

Hamas Hareketi’ne bağlı Sağlık Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, İsrail ile hareket arasındaki ‘insani aranın’ sona ermesinin ardından dün (Cuma) işgal güçlerinin yaptığı bombardıman sonucu Gazze’de 178 Filistinlinin öldüğünü ve 500’den fazla Filistinlinin de yaralandığını duyurdu.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre bakanlık açıklamasında, “Bu sabahtan beri İsrail saldırılarının bilançosu 178 şehide, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 589 yaralıya yükseldi” ifadeleri kullanıldı.

İsrail yetkililerine göre 7 Ekim’de Hamas Hareketi İsrail topraklarına bir saldırı başlatmış ve bu saldırı İsrail’de çoğunluğu sivil olmak üzere yaklaşık bin 200 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, ‘insani aranın’ sona ermesinden bu yana Gazze’de “200’den fazla hedefi” vurduğunu duyurdu.

Ordu, güvenli bölgeler oluşturulması yönündeki uluslararası talebin ve ABD’nin sivillerin öldürülmesinden kaçınılma isteği üzerine, Gazze Şeridi’nde “tahliye bölgeleri” olarak adlandırılan ve bölge sakinlerinin boşaltması gereken yerlerin haritasını yayınladı.

Fotoğraf altı: İsrail’in dün Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan ve Han Yunus’taki bir hastaneye kaldırılan Filistinli kız (AP)
İsrail’in dün Gazze Şeridi’ne düzenlediği bombalı saldırıda yaralanan ve Han Yunus’taki bir hastaneye kaldırılan Filistinli kız (AP)

İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaları durduran ‘insani ara’, yedi günün ardından dün sona erdi. Bunun akabinde çatışmalar hemen başladı. Hamas hükümetine göre İsrail güçleri kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ndeki çeşitli bölgeleri bombalayarak yüzden fazla insanı öldürürken, Filistinli gruplar da İsrail’e roket attı.

Hamas’ı “ortadan kaldırma” sözü veren İsrail’in 27 Ekim itibariyle Gazze Şeridi’ndeki kapsamlı kara operasyonlarının da eşlik ettiği yoğun bombardımanı, 6 binden fazlası çocuk olmak üzere çoğu sivil 15 binden fazla kişinin ölümüne yol açtı.