Sudanlı İslami ve milliyetçi akımlar ‘normalleşmeye’ ve Cohen'in ziyaretine tepkili

Hamideti ziyaretle ilişkisi olduğu iddialarını yalanladı.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan perşembe günü İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile Hartum'da bir araya geldi. (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan perşembe günü İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile Hartum'da bir araya geldi. (Reuters)
TT

Sudanlı İslami ve milliyetçi akımlar ‘normalleşmeye’ ve Cohen'in ziyaretine tepkili

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan perşembe günü İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile Hartum'da bir araya geldi. (Reuters)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan perşembe günü İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile Hartum'da bir araya geldi. (Reuters)

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in Sudan ziyareti, ülkede tartışmalara neden oldu. İslami ve milliyetçi akımlar ziyarete tepki gösterirken sivil toplum kuruluşları ise şimdilik konuya dair sessizliğin sürdürüyor. Sosyal medyadaki analistler ve aktivistler, bu ziyareti Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ın sivil güçlere karşı tutumları için destek toplama girişimi olarak görürken, Sudan Gazeteciler Sendikası ise İsrail’in Sudan'ın uluslararası çatışmadaki krizlerinden yararlanma girişimi olarak değerlendirirdi. Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ziyaretle ilişkisini veya bilgisini ve bundan doğan sonuçları yalanladı.
Hartum yönetimi perşembe günü Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan liderliğinde bir dizi güvenlik, ordu ve diplomatik yetkili ile üst düzey bir heyet eşliğinde sürpriz bir ziyaretle ülkeye gelen İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen arasında resmi görüşmelere tanık oldu.
Sudan yönetimi, İsrail medyası tarafından gündeme getirilen benzer ziyaretleri, özellikle de Cohen'in Mossad başkanıyken gerçekleştirdiği temasları gizledikten sonra ilk kez bir ziyareti doğruladı. Hartum, ziyarette iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinde ilerlemeyi sağlayan anlaşmalara varıldığını belirtirken Cohen ülkesine döndükten sonra düzenlediği basın toplantısında İsrail ile Sudan'ın ‘bir barış anlaşması imzalamak’ konusunda mutabık kaldığını bildirdi. Anlaşma Hartum'da sivil bir hükümet kurulduktan sonra imzalanacak. Stratejik öneme sahip Müslüman bir ülke ile İsrail ve diğer Afrika ülkelerinin önünü açan tarihi bir barış süreci için önemli bir temel olarak nitelenen bu adım, Sudan'ın BAE, Bahreyn ve Fas'tan sonra İsrail ile normalleşme anlaşması imzalayan dördüncü Arap ülkesi olacağına işaret ediyor.
Sudanlıların gerçekleştirilen ziyarete ve sonuçlarına verdiği tepkiler ise çeşitlilik gösterdi. Ülken önde gelen grupları bu konuda sessiz kalırken İslami ve milliyetçi akımlar ise tepki gösterdi. Sudan’daki Müslüman Kardeşler’in (İhvan-ı Müslimin) siyasi cephesi olan devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in Ulusal Kongre Partisi, söz konusu ziyareti ‘aşağılayıcı, yüz kızartıcı, rezil ve küçük düşürücü’ olarak nitelendirdi. Parti, yaptığı açıklamada normalleşmeyi reddettiğini duyurdu ve ‘ulusal akımlar, siyasi partiler, insani yardım kuruluşları, sendika federasyonları ve özgür halklar’ olarak adlandırdığı grupları Filistin halkını savunmaya ve onları savaş suçlarından korumaya devam etmeye çağırdı.
Sudan Gazeteciler Sendikası ise ziyareti, Sudan'ın durumundan ve uluslararası çatışmalardaki krizlerinden yararlanma ve siyasi sürecin taraflarını ‘her ne kadar üzerinde anlaşmaya varılmış olursa olsun’ siyasi bir anlaşmaya varmaları için baskı yapma girişimi olarak değerlendirerek kınadı. Ayrıca anlaşmanın darbe liderlerine iktidarda kalmak için daha fazla zaman kazanma fırsatı verdiği vurgulandı.
Yeni kurulan sendika dün yaptığı açıklamada şu fadelere yer verdi:
“İsrail ile yürütülen bu pervasızca normalleşme arayışı, Aralık 2018 devriminin yolunu kapatma girişiminden başka bir şey değildir. Bu, ülke için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Sudan'ın siyasi krizlerine yapılan yatırım onu çalkantılı, güvenlik kırılganlığıyla karakterize edilen bir bölgede ve ülkenin geleceği için birçok risk oluşturan terörizmle dolu bir yolda, uluslararası bir çatışmanın ortasına atıyor.”
Sendika, ‘nasıl kabul edilirse edilsin’ normalleşmenin, darbe liderlerinin iktidarda kalmak için daha fazla zaman kazanma, ordu düzenini siyasetin dışında bırakma ve orduyu kışlaya döndürme taahhüdünü sorgulama girişimi olduğunu belirtti. Bir darbe otoritesinin ülkenin kaderini belirlemek için çıkardığı kararlardan Sudan halkının sorumlu olmadığını belirten sendikanın aıklamasında “Normalleşme gibi bir konu, Sudan'ın hayati çıkarlarına cevap veren kurumların ışığında, seçim yetkisine sahip bir yasama otoritesince izlenen gerçek bir sivil yönetim tarafından verilen kararları gerektirir” denildi.
İsrail ile normalleşmeye karşı olan cami imamlarının cuma hutbelerinde tutumlarını açıklamaları beklenirken Hartum'daki çoğu ise cami bu konuda sessiz kaldı. Bu, cami imamlarının eski Başbakan Abdullah Hamduk'a karşı başlattığı kampanyalara atıfta bulunan siyasi aktivistlerin ve sosyal medya aktivistlerinin alay konusu olmasına yol açtı. Zira cami imamları Abdulfettah el-Burhan'ın Şubat 2020'de Kenya'nın Entebbe kentinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesiyle süreci başlatan askeri yapılanmaya değinmeden İsrail ile normalleşmeden Başbakan Abdullah Hamduk’u sorumlu tutmuşlardı.
Başta muhalefet koalisyonu Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) olmak üzere büyük güçler ziyarete karşı bir tutum açıklamadı. Aynı şekilde ülkede devam eden siyasi sürece katılan ve İsrail ile normalleşme taraftarı siyasi güçler de henüz görüşlerini beyan etmedi. Milli Ümmet Partisi de sessiz kalırken normalleşmeyi reddederek merhum lideri Sadık el-Mehdi'nin vizyonunu yeniden servis etmekle yetindi.
Nasıri Partisi, kendi adına normalleşmeyi reddettiğini ve İsrail'in ‘Burhan rejiminin tarihi ikilemini’ istismar etme girişimlerine karşı duruşunu ilan etti. Bu durumu devrimcilerin güvenliği ve kişisel çıkarları karşılığında bir ‘takas’ olarak değerlendirdi. Ayrıc Halk Kurtuluş Hareketi’ni, Sudan'ın Siyonist varlığın durumunu reddeden tutumunu ifade eden birleşik bir ulusal cephe oluşturmaya çağırdı.
Halk Kongresi Partisi (Turabi'nin partisi) ise mevcut geçiş hükümetinin Sudan ve halkı adına pozisyon almaya hakkı olmadığını duyurdu.



Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.


Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
TT

Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)

Hamas içinde, İsrail'in Filistin toprakları dışında bazı Hamas liderlerini hedef alan yeni bir suikast operasyonu düzenleyeceği beklentisi var.

Hareket içindeki üst düzey kaynaklar Şarku'l Avsat'a, özellikle önde gelen Hizbullah yetkilisi Heysem Tabatabai'nin suikastının ardından, liderliğe yönelik olası saldırılar konusunda endişelerin arttığını söyledi.

Bir kaynak, "hareketin liderliğinin Arap olmayan bir ülkede hedef alınacağına dair değerlendirmeler var" dedi, ancak hangi ülkede hedef alınacağını belirtmedi.

Şarku'l Avsat, yurt dışındaki Hamas liderlerine olası suikastları önlemek veya en azından zararlarını en aza indirmek için kişisel güvenlik ve ihtiyati tedbirlerle ilgili bir iç talimat belgesi dağıtıldığını öğrendi.

Belgede, "Belirli bir yerde yapılan toplantıların iptal edilmesi, farklı yerlerde yapılan periyodik olmayan toplantıların benimsenmesi gerektiği" belirtildi.

Talimatta liderlerden, "cep telefonlarını toplantı yerinden en az 70 metre uzakta tamamen izole etmeleri ve saat de dahil olmak üzere tıbbi veya diğer elektronik cihazların toplantı yerlerine girmesini engellemeleri" isteniyor.

Bu arada Gazze'deki kaynaklar, Hamas karşıtı silahlı milis grubunun lideri Yaser Ebu Şebab'ın dün öldürülmesinin, Tarabin aşiretinden iki kişinin arasında çıkan aşiret çatışması sırasında gerçekleştiğini bildirdi.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Ebu Şebab'ın öldürülmesine katılan iki kişinin el-Dabari ve Ebu Sunayme ailelerine mensup olduğunu, her iki ailenin de Ebu Şebab ile birlikte Tarabin kabilesine mensup olduğunu belirtti.


Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn: İsrail’le görüşmeler olumlu hedef ikinci bir savaşı önlemek

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn: İsrail’le görüşmeler olumlu hedef ikinci bir savaşı önlemek

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Lübnan ile İsrail arasında yürütülen ateşkes izleme mekanizmasına ilişkin görüşmelerin olumlu geçtiğini ve temel hedefin ikinci bir savaşın önüne geçmek olduğunu söyledi. Avn, mekanizmanın 19 Aralık’ta yeniden toplanacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Avn, Baabda Sarayı’nda düzenlenen kabine toplantısında, ABD’de eski Beyrut Büyükelçisi olan Simon Karam’ın, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile yapılan istişareler sonucu sivil bir üyenin katılımı amacıyla heyet başkanlığına getirildiğini belirtti.

İlk doğrudan temas: UNIFIL’de tarihi toplantı

İsrail’in büyük çaplı bir tırmanış başlatabileceğine dair endişeler sürerken, Lübnanlı ve İsrailli iki sivil temsilci Çarşamba günü UNIFIL karargâhında ateşkes mekanizması komitesinin toplantısına katıldı. Bu adım, iki ülke arasında on yıllardır görülmeyen ilk doğrudan görüşme olarak kaydedildi.

dfrgt
İki Lübnan askeri, 28 Kasım 2025'te Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh'e (sağda) bakıyor (AP)

Hükümet toplantısı sonrası konuşan Enformasyon Bakanı Paul Morkos, Avn’ın “İlk oturumun çok üretken olması beklenemezdi ancak 19 Aralık’ta başlayacak sürecin yolunu açtı” sözlerini aktardı. Avn, görüşmelerin amacının hiçbir toplumsal grubu hedef almak değil bütün Lübnan’ı korumak olduğunu vurguladı.

fgthy
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)

Avn, “Şu ana kadar tepkiler olumlu. Bunu ikinci bir savaşın gölgesini Lübnan’dan uzaklaştırmak için kullanmalıyız” dedi. Müzakerenin tek yol olduğuna işaret eden Avn, “Lübnan’ın egemenliğinden taviz yok” diye konuştu.

Görüşmelerin çerçevesi: Sadece güvenlik

Cumhurbaşkanı Avn, Simon Karam’a verilen talimatların “tamamen güvenlik başlıklarına” odaklandığını belirterek bunları şöyle sıraladı:

İsrail saldırılarının durdurulması

İşgal altındaki noktalardan çekilme

Sınırların belirlenmesi

Esirlerin serbest bırakılması

Avn, yarın Beyrut’a gelecek BM Güvenlik Konseyi temsilcilerine, “müzakerelerin başarısı için İsrail’in olumlu ve ciddi tutum takınması yönünde baskı yapılması” çağrısında bulunacağını söyledi.

vfg5th
4 Aralık 2025'te Güney Lübnan'ın Cbaa kentinde İsrail bombardımanında hasar gören bir bölgedeki enkazın yanında bir sivil savunma kamyonu duruyor (Reuters)

Cumhurbaşkanı, heyetin ayrıca yıl sonuna kadar Hizbullah’a ait askeri tesislerin sökülmesi planının ilk aşamasını tamamlaması beklenen Lübnan ordusunun çalışmalarını yerinde incelemek üzere güneye gideceğini belirtti.

Toplantıya Simon Karam ile İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi’nin dış politika direktörü Yury Resnick katılırken, ABD’li arabulucu Morgan Ortagus da hazır bulundu. ABD ve Fransa gelişmeyi memnuniyetle karşıladı.

Ekonomik iş birliği yok

Enformasyon Bakanı Morkos, görüşmelerin ekonomik iş birliği veya barış anlaşması gibi başlıkları kapsamadığını belirterek şunları söyledi: “Naqura görüşmeleri yalnızca güvenlik odaklıdır.”