Skinamarink 'tüm zamanların en korkunç filmi' olmaya aday

Yine de uyarmak lazım: Bu film herkese göre değil

Shudder
Shudder
TT

Skinamarink 'tüm zamanların en korkunç filmi' olmaya aday

Shudder
Shudder

Korku hayranlarının elinde yeni bir "gelmiş geçmiş en korkunç film" adayı var.
Her yeni yılda, türün hayranlarının beğenisi ve onayıyla karşılanmayı ümit eden bir dizi heyecan verici yeni film çıkıyor.
Son 5 yılda, gösterime girmesinden önce ağızdan ağıza yayılarak heyecan yaratan filmler arasında Ari Aster'ın Ayin'i (Hereditary), 2021 yapımı Dashcam ve geçen yıl vizyona giren Terrifier 2 yer aldı.
Artık bu listeye Skinamarink'i de ekleyebilirsiniz.
Kanadalı yönetmen Kyle Edward Ball'un bağımsız projesi olan ve sadece 15 bin dolar maliyetle yapılan film, an itibarıyla korku sahnesinde ortalığı karıştırıyor.
Skinamarink'in olay örgüsünü tamamen açıklamak filmin sürprizlerini bozacaktır. Bilmeniz gereken tek şey filmin, Lucas Paul ve Kaylee Dali Rose Tetreault'nun canlandırdığı iki küçük çocuğun gecenin bir yarısı uyanıp babalarının artık evde olmadığını fark etmesini konu aldığı.
The Independent'ın haberine göre, Sürrealist David Lynch'in klasiği Eraserhead'le karşılaştırılan yavaş tempolu film, yönetmenin malzemeyi deneysel bir şekilde ele alması da eklenince karabasan hissi yaratıyor.
Yarattığı korku atmosferi nedeniyle Skinamarink eleştirilerde, "tüm zamanların en korkunç filmi" diye adlandırılıyor.
Bu eleştirilerden biri de filmi "uzun zamandır çekilmiş en tekinsiz ve düpedüz en kötü niyetli hikaye" diye nitelendiren Inverse'den geldi.
Filmde "uğursuz bir varlığın iş başında" olduğunu berlirten Variety ise şöyle ekledi:
"Skinamarink'te olanlar o kadar sessizce size yaklaşıyor ki sadece korkmuyor, inanıyorsunuz da."
Öte yandan doğrudan bir korku deneyimi isteyenleri uyarmak gerek: Alabildiğine deneysel olan bu film, anlatıyı geleneksel anlamda çözüme kavuşturmuyor.
Bloody Disgusting, film bazı izleyicilere "huzursuz edici bir dehşet aşılayacak" olsa da "diğerlerinin filmi, içine giremeyecek kadar anlaşılmaz bulacağını" yazarken bunu ima ediyordu.



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science