Skinamarink 'tüm zamanların en korkunç filmi' olmaya aday

Yine de uyarmak lazım: Bu film herkese göre değil

Shudder
Shudder
TT

Skinamarink 'tüm zamanların en korkunç filmi' olmaya aday

Shudder
Shudder

Korku hayranlarının elinde yeni bir "gelmiş geçmiş en korkunç film" adayı var.
Her yeni yılda, türün hayranlarının beğenisi ve onayıyla karşılanmayı ümit eden bir dizi heyecan verici yeni film çıkıyor.
Son 5 yılda, gösterime girmesinden önce ağızdan ağıza yayılarak heyecan yaratan filmler arasında Ari Aster'ın Ayin'i (Hereditary), 2021 yapımı Dashcam ve geçen yıl vizyona giren Terrifier 2 yer aldı.
Artık bu listeye Skinamarink'i de ekleyebilirsiniz.
Kanadalı yönetmen Kyle Edward Ball'un bağımsız projesi olan ve sadece 15 bin dolar maliyetle yapılan film, an itibarıyla korku sahnesinde ortalığı karıştırıyor.
Skinamarink'in olay örgüsünü tamamen açıklamak filmin sürprizlerini bozacaktır. Bilmeniz gereken tek şey filmin, Lucas Paul ve Kaylee Dali Rose Tetreault'nun canlandırdığı iki küçük çocuğun gecenin bir yarısı uyanıp babalarının artık evde olmadığını fark etmesini konu aldığı.
The Independent'ın haberine göre, Sürrealist David Lynch'in klasiği Eraserhead'le karşılaştırılan yavaş tempolu film, yönetmenin malzemeyi deneysel bir şekilde ele alması da eklenince karabasan hissi yaratıyor.
Yarattığı korku atmosferi nedeniyle Skinamarink eleştirilerde, "tüm zamanların en korkunç filmi" diye adlandırılıyor.
Bu eleştirilerden biri de filmi "uzun zamandır çekilmiş en tekinsiz ve düpedüz en kötü niyetli hikaye" diye nitelendiren Inverse'den geldi.
Filmde "uğursuz bir varlığın iş başında" olduğunu berlirten Variety ise şöyle ekledi:
"Skinamarink'te olanlar o kadar sessizce size yaklaşıyor ki sadece korkmuyor, inanıyorsunuz da."
Öte yandan doğrudan bir korku deneyimi isteyenleri uyarmak gerek: Alabildiğine deneysel olan bu film, anlatıyı geleneksel anlamda çözüme kavuşturmuyor.
Bloody Disgusting, film bazı izleyicilere "huzursuz edici bir dehşet aşılayacak" olsa da "diğerlerinin filmi, içine giremeyecek kadar anlaşılmaz bulacağını" yazarken bunu ima ediyordu.



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS