İran: Reformist lider Musevi’den yeni anayasa çağrısı

Mir Hüseyin Musevi, İran’ı içinde bulunduğu krizlerden kurtarmak için yeni anayasa çağrısında bulundu

Venedik’te ‘İranlı kadınların yanında durun’ yazılı bir pankart tutan genç bir adam (Reuters)
Venedik’te ‘İranlı kadınların yanında durun’ yazılı bir pankart tutan genç bir adam (Reuters)
TT

İran: Reformist lider Musevi’den yeni anayasa çağrısı

Venedik’te ‘İranlı kadınların yanında durun’ yazılı bir pankart tutan genç bir adam (Reuters)
Venedik’te ‘İranlı kadınların yanında durun’ yazılı bir pankart tutan genç bir adam (Reuters)

İran’da 1979 Devrimi’nin 44. yıldönümünün kutlanmasına bir hafta kala, 10 yılı aşkın bir süredir ev hapsinde alıkonulan İranlı reformist lider Mir Hüseyin Musevi, İran’ı gittikçe artan krizlerden ‘kurtarmak’ için yeni bir anayasa hazırlanması, referandum yapılması, bağımsız ve adil şekilde seçimlerin düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Musevi, ofisinin sözcülüğünü yapan Kelimeh haber sitesi tarafından yayınlanan açıklamasında İran'da son aylarda ve yıllarda yaşanan ‘kanlı’ olayların, 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde desteklediği ‘anayasayı tavizsiz uygulama’ sloganının ‘artık etkili olmadığını’ gösterdiğini söyleyerek, bir önceki sloganından ‘ileriye doğru bir adım’ atılması gerektiğini vurguladı.
Musevi, “rejimin diyalog ve ikna yolunu için en ufak bir adım atmak yerine baskıcı yöntemlerde inat ve ısrar etmesi sebebiyle İran halkının iktidardaki müesses nizamdan ve mevcut siyasi yapıdan duyduğu hayal kırıklığına” işaret etti.
Yetkililer, Şubat 2011'den bu yana Mir Hüseyin Musevi, eşi Zehra Rahneverd ve müttefiki Mehdi Kerrubi’yi mahkemeye çıkartmadan ev hapsinde tutuyor. Ev hapsi kararı, Musevi ve Kerrubi’nin o zamanlar radikal muhafazakarlardan rakipleri Mahmud Ahmedinejad'ın zaferiyle sonuçlanan 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını tanımayı reddetmesinin ve seçim sonuçlarında hile yapılmasını savunmasının akabinde çıkmıştı.
“Esas kriz sorumsuz güçtür”
Açıklamasında yönetimin performansı nedeniyle büyüyen krizlere değinen Musevi “Esas kriz, ülkenin sürdürülemez çelişkili yapısı ve temel sistemidir. Hayatı bize zindan eden ve mazlumların mutluluğuna giden yolu tıkayan işte bu hesap vermeyen sorumsuz güçtür” ifadelerini kullandı.
Musevi yaptığı açıklamada, İranlıların ana hatları ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük Hareketi’nden oluşan radikal bir değişime ihtiyaç duyduğundan ve buna hazır olduklarından bahsederken, ülkenin dört bir yanında 160 şehirden fazla şehri kasıp kavuran protestoların sloganına atıfta bulundu. Öfkeli protestolar, Mahsa Amini adlı  genç kızın başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındığı sırada belirsiz koşullar altında hayatını kaybetmesinin akabinde patlak vermişti.
Musevi, “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganının ‘parlak bir geleceğin ve baskıdan, yoksulluktan, aşağılanmadan ve ayrımcılıktan arınmış bir geleceğin nüvesini’ oluşturduğunu söyledi. Musevi “Bu üç kelime, canlılık, düşünme, mücadele ve umutların tarihini taşırken, kadınlar en büyük umut kaynağıdır. Mutluluk, kamu yararı ve büyük toplumsal mücadele; bütün bunlar, kadın ve erkekler hep birlikte durmadan elde edilemez” dedi.
Musevi üç öneri sundu. Bunlar; yeni bir anayasa taslağı hazırlamak, ‘bağımsız ve adil’ bir oylamayla referandum yapmak ve nihai olarak yeni anayasayı kabul etmek üzere bir Kurucu Meclis oluşturmak.
İran halkının tüm kesimlerini ‘kamu güvenliğini korumak ve mevcut rejimlerin oluşturulmasını gerektiren her türlü şiddetten kaçınmak için’ temel bir anlaşma oluşturmaya çağıran Musevi “Bu, her uyruktan ve her siyasi ve ideolojik yönelimden insanlar tarafından onaylanmalıdır” dedi. Bu üç önerisinin ‘hukukun üstünlüğüne dayalı ve insan hakları standartları ve halkın iradesi ile örtüşen bir sistemin istikrarı için’ önemini ısrarla vurguladı.
Musevi, “Hukuk, hem insanlardan hem de insanlara mutluluk ve refah getirir. Kendini hukukun üzerinde görenlerin haksız imtiyazlarını ve statülerini korumaya hizmet etmez” dedi.
İslam Cumhuriyeti'nin yerine yeni bir yapı ve düzen getirilmesini öneren Musevi, “Başlı başına yeni bir sistemin getirilmesi, baskıcı gücü sarsacak ve tepki vermeye itecektir. Çünkü gücün kaynağı insandır, silah ve baskı değil” ifadelerini kullanarak ‘beğenseler de beğenmeseler de halkın desteğini almazsa yapının çökeceğini’ vurguladı.
Geçen ağustos ayında Musevi’nin rejim lideri Ali Hamaney’in oğlu Mücteba Hamaney’e atıfta bulunarak, halkı iktidarın babadan oğula geçmemesi gerektiği konusunda uyarması siyasi elitlerde geniş çaplı bir tartışmanın fitilini ateşlemişti.
Musevi’nin son açıklaması İranlı ünlü avukat Şirin Ebadi’nin Reuters Haber Ajansı’na röportaj vermesinden bir gün sonra geldi. Ebadi söz konusu röportajında Amini’nin hayatını kaybetmesinin ‘İran İslam Cumhuriyeti’ndeki rejimin çöküşüne yol açacak, geri dönüşü olmayan devrimci bir süreci’ tetiklediğini söylemişti.
İranlı yetkililer protestolara son 40 yıldır olduğu gibi baskıyla karşılık verdi. Yetkililer ayrıca protestolara katılanlar arasından onlarca kişiye idam cezası verdi ve en az dört kişiyi darağacına gönderdi. İnsan hakları aktivistleri bunu, insanları korkutmak ve onları sokaklardan uzak tutmak için planlanmış bir önlem olarak nitelendiriyor.
Son protestolar İran'ı krize sürükledi. Amini'nin ölümü, İranlılar arasında ekonomik sefaletten tutun, etnik azınlıklara yönelik ayrımcılığa ve yetkililerin katı sosyal ve siyasi kısıtlamalar dayatmasına kadar çeşitli sorunlar nedeniyle yıllarca bastırılmış bir halk öfkesini serbest bıraktı.
Aylarca hayatın her kesiminden bir çok İranlı, müesses nizamın devrilmesi çağrısında bulundu ve rejimin içinde son sözü söyleyen “Rehber” Ali Hamaney aleyhinde sloganlar attı.
Yetkililerin protestolara yönelik baskıları, 2015 yılında imzalanan İran nükleer anlaşmasını yeniden canlandırma müzakerelerinin askıya alındığı bir dönemde diplomatik gerginliğe neden oldu. ABD ve Batılı ülkeler, baskılarda ve insan hakları ihlallerinde payı olmaları nedeniyle İran makamlarına ve başka kuruluşlara yaptırımlar uyguladı.
Öte yandan Hollanda merkezli Gamaan kuruluşu tarafından yapılan bir anket, halkın yüzde 81'inin ülkedeki İslam Cumhuriyeti rejimine son verilmesini istediğini ortaya koydu.
Gamaan Başkanı ve Tilburg Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ammar Maleki, konuya ilişkin yaptığı açıklamada anket sonuçlarının, İranlıların çoğunluğunun mevcut protestolar bağlamında İran muhalefet partilerinden ortak bir komite kurulmasını talep ettiğini gösterdiğini kaydetti. Rejimin devrilmesine destek verenlerin oranı yüzde 20 arttı.
Kuruluş, anketin 21 Aralık ila 31 Aralık tarihleri arasında yapıldığını söyledi. Ankete İran içinden 158 bin kişi ve yurt dışından 42 bin İranlı katıldı. Kuruluş, katılımcıların yalnızca yüzde 15'inin İslam Cumhuriyeti'nin devam etmesini tercih ettiğini bildirdi.
İran'daki katılımcıların yüzde 70’i, Batılı ülkeleri protestolara destek vermeye ve yetkililere baskı yapmaya çağırdı. Yüzde 19’u ise ‘Batı ülkelerinin protestolar gibi iç meselelere karışmasına’ karşı çıktı. Katılımcıların yüzde 70’i Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) terör örgütü ilan edilmesini, İran büyükelçilerinin sınır dışı edilmesini ve göstericilerin bastırılmasına karışan güçlere yaptırım uygulanmasını destekledi.
Yurt dışında yaşayanların yüzde 96'sı, Batı'nın protestolara verdiği desteği ve Tahran üzerindeki baskının artırılmasını destekliyor.
İran’daki katılımcıların yüzde 81'i protestoları desteklerken, yüzde 15'i karşı çıkıyor. Protestoları destekleyenlerin yüzde 67'si protestoların ‘faydalı olacağını’ söylerken, yüzde 14'ü başarısız olacağını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 22'si rejim karşıtı yürüyüşlere katıldığını, yüzde 56'sı ileride katılacağını, yüzde 35'i başörtüsü çıkarma ve rejimi kınayan sloganlar da dahil olmak üzere sivil itaatsizliğe destek verdiğini ve yüzde 35’i sivil itaatsizliğe katılmaya açık olduğunu ifade etti. Kuruluş tarafından yayınlanan anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 44'ü grevlere katıldığını, yüzde 38'i ise katılacağını açıkladı.
Yurt dışındaki İranlıların ise yüzde 99'u protestoları desteklediğini, yüzde 90'ı bunun sonuç vereceğini umduğunu ve yüzde 9'u protestoların başarısız olmasını beklediğini belirtti.
Katılımcılar, mevcut iktidar düzenine alternatif olarak seçecekleri rejimin yapısı hakkında düşüncelerini dile getirdiler. Yurt içinde yüzde 28 ve yurt dışından yüzde 32 oranında katılımcı başkanlık sistemi istediğini söylerken, yurt içinde yüzde 12, yurt dışında ise yüzde 29 oranında katılımcı parlamenter sistemi tercih etti. Yurt dışında yaşayanların yüzde 25'inin desteklediği anayasal monarşiye ise İran içinden yüzde 22'lik bir destek geldi.



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.