Romanya Başbakanı Ciucă Kahire’de gündeminde gıda var

Mısır hükümeti buğday ithalatını artırmayı hedefliyor

Mısır ve Romanya hükümet başkanları Kahire’deki görüşmeleri esnasında (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır ve Romanya hükümet başkanları Kahire’deki görüşmeleri esnasında (Mısır Bakanlar Kurulu)
TT

Romanya Başbakanı Ciucă Kahire’de gündeminde gıda var

Mısır ve Romanya hükümet başkanları Kahire’deki görüşmeleri esnasında (Mısır Bakanlar Kurulu)
Mısır ve Romanya hükümet başkanları Kahire’deki görüşmeleri esnasında (Mısır Bakanlar Kurulu)

Mısır hükümeti buğday ithalatını artırmaya çalışırken, ‘ekmek sübvansiyonlarını iptal etme niyetinde olmadığını’ açıkladı. Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli başkent Kahire’de Romanyalı mevkidaşı Nicolae Ciucă ile ‘Rusya-Ukrayna krizi gölgesinde gıda ürünleri temini’ konulu iş birliği dosyalarını görüşmek üzere bir toplantı gerçekleştirdi.
Şarku’l Avsat’ın Mısır Haber Ajansı MENA’dan aktardığı habere göre Medbuli ajansa yaptığı açıklamada, “Romanya, Mısır’a buğday ithal eden en önemli ülkelerden biri” dedi. Romanya Başbakanı ile “Mısır pazarına giren buğday miktarını artırmanın yanı sıra Mısır’ın Romanya pazarına petrokimya ve gübre alanında ihracatını artırmanın yollarını’ ele aldıklarını belirtti.
Medbuli “Bu, Romanyalı bir başbakanının yaklaşık 20 yıldır Kahire’ye yaptığı ilk ziyaret” dedi. Söz konusu ziyareti ‘yatırım ve ticaret alanlarında bağları güçlendirmek için ikili ilişkilerde önem taşıyan dosyaları takip etmek üzere iyi bir fırsat’ olarak değerlendirdi. Ayrıca “Ziyaret, pazar günü ortaklıkların güçlendirilmesini tartışmak üzere önde gelen Mısır ve Romanyalı şirketlerinden oluşan bir grubun yer aldığı bir ticari ekonomi forumunun yanı sıra bir dizi mutabakat zaptı ve anlaşmanın imzalanmasına sahne olacak” dedi.
Romanya Başbakanı, ‘ziyaretin ticari takas ve yatırım oranını artırmayı amaçladığını’ belirtti. Rusya-Ukrayna krizinin başlamasından bu yana dünyanın birçok ülkesine gıda ürünleri ve tarımsal ürünler sağlama konusunda ülkesinin oynadığı role de değindi. Başbakan, özellikle geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret hacminin 1,1 milyar dolara ulaşması nedeniyle ülkesinin Mısır’a ve Mısır’ın geniş pazarına büyük önem verdiğini belirtti. Doğal gaz alanındaki ortaklığa ve dijital dönüşüm alanında iş birliğini geliştirme olasılığına dikkat çekti. Romanya Başbakanı “İki ülkenin coğrafi konumundan yararlanmak mümkün. Mısır, Romanya için Afrika kıtasında önemli bir ortaktır. Zira Afrika kıtası Romanya malları için Mısır üzerinden ulaştığımız çok büyük bir pazardır. Öte yandan Mısır, Avrupa Birliği’nin benimsediği girişim çerçevesinde Avrupa’daki bazı fabrikaların başka ülkelere devredilmesinden yararlanabilir” ifadelerini kullandı.
Fotoğraf altı: Mısır ve Romanya ikili iş birliğinin çeşitli yönlerini tartışıyor (Mısır Bakanlar Kurulu)
İki taraf, Mısır ürünlerinin Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri pazarlarına çıkış noktası olarak Romanya’nın konumundan istifa etme imkanlarını tartıştı. Medbuli, ‘hükümetinin ortak üretim fikrini benimsediğini’ belirtti. Mısır Başbakanı Romanyalı meslektaşına ‘Ukrayna-Rusya krizin başlangıcında Mısırlı öğrencilerin Ukrayna’dan dönüşünü kolaylaştırmak için Romanya’nın gösterdiği çabalar’ için teşekkürlerini dile getirdi.
Diğer yandan, Mısır Bakanlar Kurulu medya merkezi, ekmek sübvansiyonlarının kaldırılacağına ilişkin dolaşan haberleri yalanladı. Merkez cumartesi yaptığı basın açıklamasında, “Önümüzdeki Temmuz’dan itibaren sübvansiyonlu bir somun ekmeğin fiyatına zam yapılmasıyla ilgili söylenenlerin hiçbir gerçeklik payı yok” dedi. Vatandaşa devlet desteğiyle verilen ekmeklere zam yapılmaksızın karne ile sadece 5 kuruşla devam edilmesinin devam edeceğini vurguladı. Merkez “Bu sistemden 71 milyon vatandaş yararlanıyor, çünkü aradaki üretim maliyeti farkını devlet karşılıyor” ifadelerine yer verirken, “Sübvansiyonlu ekmeğin tüm kalite standartlarına uygun olmasını sağlamak için tüm fırınlarda periyodik izleme kampanyaları başlatıldığını ayrıca ihlal edenler için öngörülen ceza ve para cezalarının uygulandığını” da sözlerine ekledi.
Bakanlar Kurulu medya merkezi, ‘Üretim maliyetindeki artışa rağmen, sübvansiyonlu ekmeğin fiyatı 5 kuruş (1 dolar 30 cuneyh) olarak belirlendi” ifadelerini kullandı. Son olarak açıklamada şu ifadelere de yer verildi:
“Cumhuriyet genelinde karneden yararlananların toplam sayısı yaklaşık 64 milyon kişi. Ayda 3 milyar cuneyh, yıllık 36 milyar cuneyhlik bir maliyeti var. Sübvansiyonları 100, 200 veya 300 cuneyh artırmanın maliyeti, aylık maliyeti yaklaşık 900 milyon artırdı. Bu sistem, Eylül 2022’den Haziran 2023’e kadar uzanıyor.”



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.