İsrail'den Kahramanmaraş merkezli deprem için yardım talimatıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/4140336/i%CC%87srailden-kahramanmara%C5%9F-merkezli-deprem-i%C3%A7in-yard%C4%B1m-talimat%C4%B1
İsrail'den Kahramanmaraş merkezli deprem için yardım talimatı
Türkiye'de deprem sonucu yıkılan binalardan biri (AP)
İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Kahramanmaraş merkezli deprem için "derin üzüntü duyduğunu" belirterek, acil bir yardım programı hazırlanması için talimat verdiğini duyurdu.
Öte yandan, İsrail Savunma Bakanı Yoaz Gallant'ın da İsrail ordusu ve bakanlık kurumlarına insani yardım sağlanması için talimat verdiği paylaşıldı.
İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar 2 ayı geride bıraktıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713741-i%CC%87srail-ordusu-ile-hizbullah-aras%C4%B1ndaki-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalar-2-ay%C4%B1-geride-b%C4%B1rakt%C4%B1
İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar 2 ayı geride bıraktı
(AA)
Lübnan'ın güneyi ile İsrail'in kuzeyinde yer alan 120 kilometrelik dağlık sınır hattı, İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana çatışmalara sahne oluyor.
AA, Hizbullah ile İsrail ordusu arasında 2 aydır süren çatışmalarda öne çıkan olayları derledi.
Hizbullah ve İsrail ordusu arasındaki "kontrollü gerilim" devam ediyor
İran destekli Hizbullah, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nden İsrail'in güneyine saldırması ve karşılıklı çatışmaların başlamasının ardından yaptığı açıklamada, tarafsız olmadıklarını, Filistin direniş gruplarını destekleyeceklerini duyurdu.
Ardından başta Lübnan olmak üzere bölge ve uluslararası toplum arasında, "Hizbullah, İsrail'e karşı topyekûn bir savaş başlatır mı?" sorusu sorulmaya başlandı.
Ancak Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın 12 Kasım'da yaptığı açıklamada, "Güney (Lübnan) cephesi bir baskı cephesi olarak kalacaktır" ifadesi, "topyekûn" savaş ilanı olasılığını kısmen de olsa ortadan kaldırdı, bununla birlikte taraflar arasında sınırda yaşanan çatışmaların dozu düşmedi.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında dağlık sınır hattı üzerinde karşılıklı saldırılar ve çatışmalar "kontrolü" bir şekilde devam ediyor.
Her iki taraf da İsrail ve Lübnan'ın iç kesimlerine ve büyük kent merkezlerine yönelik saldırılar düzenlemiyor. Birkaç istisnai durum dışında Hizbullah ve İsrail'in çatışmayı genellikle sınır hattı üzerinde tutmaya çalıştıkları gözlemleniyor.
Çatışmalara müdahil olmayan Lübnan ordusundan 1 asker öldü
İsrail ordusu ve Hizbullah arasındaki çatışmalara müdahale etmeyip sınırdaki gelişmeleri takip etmekle yetinen Lübnan ordusu, genellikle "nötr" bir pozisyonda.
Ancak çatışmaların başından bu yana ilk defa 5 Aralık'ta İsrail'in topçu atışı saldırısında 1 Lübnan askeri hayatını kaybetti.
Saldırı sonrası açıklama yapan İsrail ordusu, Lübnanlı askerin ölmesinden üzüntü duyduklarını, saldırının hedefinde Lübnan ordusunun olmadığını bildirdi.
Taraflar arasındaki çatışmalar nedeniyle 2 ay içinde 90 Hizbullah mensubu ve 6 İsrail askeri öldü.
Lübnan'da 3'ü gazeteci, 3'ü çocuk olmak üzere 23 sivil, İsrail'de ise 4 sivil hayatını kaybetti.
Lübnan'da 56 bin, İsrail'de 80 sivil evini terk etti
Çatışmalar ve hava saldırılarının devam etmesi üzerine sınıra yakın bölgelerde yaşayan sivillerin neredeyse tamamı evlerini terk etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü, 26 Kasım'da yaptığı açıklamada, İsrail ile çatışmaların yaşandığı Lübnan'ın güneyinde 55 bin 491 kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Gazze'de 24 Kasım'da başlayıp 1 Aralık'ta sona eren "insani ara" kapsamında Lübnan'ın güneyinde de çatışmalar neredeyse büyük oranda durmuştu.
Bu süre zarfında evlerini terk eden birçok sivil, beldelerine ve köylerine geri döndü ancak 2 Aralık itibarıyla çatışmaların birden şiddetlenmesi üzerine siviller yeniden evlerini geride bırakmak zorunda kaldı.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 6 Aralık'ta yaptığı açıklamada ise Hizbullah ile sınırdaki çatışmalardan dolayı en az 80 bin İsraillinin evini terk ettiğini ve bölgede güvenlik sağlanana kadar bu kişilerin geri gönderilmeyeceğini söyledi.
İsrail ve Hizbullah çatışması BMGK kararını yeniden gündeme getirdi
BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararı, İsrail'in Mavi Hat'ın gerisine çekilmesini ve bu hat ile Lübnan'daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve Birlemiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü'ne (UNIFIL) ait silah ve askeri araç-gerecin bulundurulmasını öngörüyor.
Ancak Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler 2000 yılından bu yana Hizbullah'ın güçlü bir askeri nüfuzu altında.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati ise 5 Aralık'ta yaptığı açıklamada, İsrail ile sınır üzerinde tartışmalı bölgeler için BM aracılığı ile İsrail ile müzakere edeceklerini belirtmişti.
Mikati, "Lübnan'ın güney sınırında kapsamlı bir istikrar, BMGK'nin 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanması, sınır üzerindeki tartışmalı noktaların müzakere edilmesi için BM üzerinden İsrail ile önümüzdeki aylarda görüşmelere başlayacağız." demişti.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise 6 Aralık'ta yaptığı açıklamada, uluslararası bir siyasi düzenleme veya askeri harekâtla Hizbullah'ı İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre mesafede yer alan Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin kuzeyine gönderme sözü vermişti.
Askeri harekât seçeneğini göz ardı etmeyen Gallant, "(Uluslararası siyasi düzenleme) Bu düzenleme başarısız olursa, İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzaklaştırmak için askeri anlamda harekete geçecek." demişti.
İran ve Katar, Guterres'in Gazze için BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektuba destek verdihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713736-i%CC%87ran-ve-katar-guterresin-gazze-i%C3%A7in-bm-g%C3%BCvenlik-konseyine-g%C3%B6nderdi%C4%9Fi-mektuba-destek
Guterres, dün gönderdiği mektupla, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını durdurmak için BMGK üyelerine ve uluslararası topluma insani bir ateşkesin yürürlüğe koyulması için harekete geçme çağrısında bulunmuştu (AA)
İran ve Katar, Guterres'in Gazze için BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektuba destek verdi
Guterres, dün gönderdiği mektupla, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını durdurmak için BMGK üyelerine ve uluslararası topluma insani bir ateşkesin yürürlüğe koyulması için harekete geçme çağrısında bulunmuştu (AA)
İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Abdullahiyan, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde İsrail'in Filistin'e saldırılarını ve Gazze ve Batı Şeria'daki son durumu ele aldı.
İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'da kadın ve çocuklara karşı işlediği suçları kınayan iki ülkenin dışişleri bakanları, savaş suçlarına, soykırıma ve açık uluslararası hukuk ihlallerine derhal son verilmesi için uluslararası toplumun derhal harekete geçmesi çağrısında bulundu.
Abdullahiyan, İsrail'in saldırılarına şu ana kadar direniş güçlerinin güçlü bir şekilde karşılık verdiğini ve "ilerleyen günlerin İsrail açısından çok korkunç olacağını" ifade etti.
İki bakan, BM Genel Sekreteri Guterres'in yetkisini kullanarak, Gazze’deki insani felaketin önlenmesi için BMGK'ye gönderdiği mektuba ve çözüm önerilerini desteklediklerini vurguladı.
Gazze'de çoğunluğu kadın ve çocuk büyük sivil kayıplarına ve İsrail'in BM yetkilileri tarafından da teyit edildiği üzere defalarca işlediği savaş suçlarına rağmen BMGK'da veto yetkisi olan ABD ateşkes çağrılarını veto ederek BMGK'yi işlevsiz hale getirmişti.
Görevde olduğu 1 Ocak 2017'den bu yana ilk defa BM Şartı'nın 99. maddesini kullanma kararı alan Guterres, dün gönderdiği mektupla, İsrail'in Gazze'deki saldırılarını durdurmak için BMGK üyelerine ve uluslararası topluma insani bir ateşkesin yürürlüğe koyulması için harekete geçme çağrısında bulunmuştu.
Trump'ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tartışma yarattıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713701-trump%C4%B1n-diktat%C3%B6rl%C3%BCkle-ilgili-a%C3%A7%C4%B1klamalar%C4%B1-tart%C4%B1%C5%9Fma-yaratt%C4%B1
Trump'ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tartışma yarattı
Trump, 2 Aralık'ta Iowa'daki miting sırasında destekçilerine şapka fırlattı (AP)
ABD başkanlık seçimlerine bir yıldan az bir süre kala eski Başkan Donald Trump’ın diktatörlükle ilgili açıklamaları tepki topladı.
Iowa'da Fox News sunucusu Sean Hannity moderatörlüğünde düzenlenen bir seçim etkinliğinde Trump, seçildikten sonra bir günlüğüne diktatör olacağı imasında bulundu. Hannity'nin sorularına yanıt veren Trump şunları söyledi: “Bu adamı seviyorum. ‘Diktatör olmayacaksın değil mi?’ diye sordu. Ben de ona: ‘Hayır, hayır, hayır, ilk gün hariç dedim. Sınırları kapatacak, petrolü çıkarmak için tekrar tekrar sondaj yapacağız. Bundan sonra ise diktatör olmayacağım’ dedim” ifadelerini kullandı.
Hannity, sorularında önde gelen Cumhuriyetçi siyasetçi Elizabeth Cheney'nin, Trump'ın seçilmesi halinde ülkenin diktatörlüğe doğru gideceği, gücü istismar etme ya da intikam alma ihtimali yönündeki uyarılarına dikkat çekti.
Trump'a karşı muhalefeti nedeniyle partide dışlanan eski Cumhuriyetçi temsilcinin bu karamsar açıklamaları, eski Başkan’a yönelik sert eleştirisi kapsamında kaydedildi. Pazar günü NBC’ye konuşan Cheney, “Bu çok tehlikeli bir an. Trump'ın 2028'den sonra da iktidarda kalmaya çalışacağına şüphe yok” vurgusunda bulundu.
Hannity ile gerçekleştirdiği konuşmada Iowa’da kazanacağını öngören Trump, Başkan Joe Biden'ın bilişsel ve zihinsel yeteneklerine yönelik sert eleştirilerini yeniledi. Biden’ın 2024 başkanlık yarışında Demokrat Parti'nin adayı olmayacağı beklentisini dile getirdi.
Florida Valisi Ron DeSantis, eski Güney Carolina Valisi Nikki Haley, iş insanı Vivek Ramaswamy ve eski New Jersey Valisi Chris Christie, dün (6 Aralık) akşam Cumhuriyetçi başkan adaylarının dördüncü tartışmasında Alabama'nın Tuscaloosa şehrinde karşı karşıya geldi. Dörtlü, Trump'ın bu tartışmaları boykot etmesi ve kamuoyu araştırmalarında tüm adayları geride bırakması nedeniyle ikinci sıra için yarıştı.
Sınır Tanımayan Doktorlar: Aksa Şehitleri Hastanesi'ne getirilen ölü sayısı ilk kez yaralı sayısını geçtihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713676-s%C4%B1n%C4%B1r-tan%C4%B1mayan-doktorlar-aksa-%C5%9Fehitleri-hastanesine-getirilen-%C3%B6l%C3%BC-say%C4%B1s%C4%B1-ilk-kez
Sınır Tanımayan Doktorlar: Aksa Şehitleri Hastanesi'ne getirilen ölü sayısı ilk kez yaralı sayısını geçti
(AA)
MSF, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, "MSF'nin desteklediği Aksa Şehitler Hastanesi'ne getirilen ölü sayısı dün ilk kez yaralı sayısını geçti." değerlendirmesinde bulundu.
#Gaza: For the first time yesterday, the number of people killed arriving to the MSF-supported Al-Aqsa hospital surpassed the number of injured people.
Son 24 saatte 115 kişinin öldürüldüğünü belirten MSF, "Hastane dolu, morg dolu." ifadesini kullandı.
MSF, İsrail ordusuna, Gazze Şeridi'ndeki ayrım gözetmeyen bombalamayı durdurma ve siviller ile sivil altyapıyı koruma çağrısında bulundu.
İran: Önümüzdeki günler İsrail için ‘çok korkunç’ olacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713666-i%CC%87ran-%C3%B6n%C3%BCm%C3%BCzdeki-g%C3%BCnler-i%CC%87srail-i%C3%A7in-%E2%80%98%C3%A7ok-korkun%C3%A7%E2%80%99-olacak
İran: Önümüzdeki günler İsrail için ‘çok korkunç’ olacak
Filistinliler, İsrail bombardımanında ölenlerin cesetlerini Han Yunus’taki toplu mezara gömmeden önce cenaze namazı kılıyor (AP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, önümüzdeki günlerin İsrail için ‘çok korkunç’ olacağını söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Fars haber ajansından aktardığına göre, Abdullahiyan ile Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman Al Sani’nin telefon görüşmesinde, Gazze ve Batı Şeria’daki son gelişmeler ve İsrail’in Filistin’e yönelik mevcut saldırıları ele alındı.
Bakanlar, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da kadınlara ve çocuklara karşı işlediği suçları kınayarak, uluslararası toplumun derhal harekete geçmesiyle, İsrail rejiminin savaş suçlarına, soykırıma ve uluslararası yasaların açık ihlallerine derhal son vermesi çağrısında bulundu.
Taraflar ayrıca, Filistin halkına büyük çapta insani yardım ulaştırılması gerektiğine de vurgu yaptı.
İran ve Katar Dışişleri Bakanları, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in İsrail’in Gazze halkına yönelik saldırılarını durdurma çabalarının yanı sıra Gazze ve Batı Şeria’daki gelişmelere ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) önerilen karara destek verdiklerini ifade etti.
Abdullahiyan ayrıca, İslami direnişin, şu ana kadar İsrail’in saldırılarına güçlü bir şekilde karşılık verdiğini ve bu gidişatla önümüzdeki günlerin İsrail açısından çok korkunç geçeceğini ifade etti.
15 yıldır tutuklu bulunan eski Peru lideri 85 yaşında tahliye edildihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713656-15-y%C4%B1ld%C4%B1r-tutuklu-bulunan-eski-peru-lideri-85-ya%C5%9F%C4%B1nda-tahliye-edildi
15 yıldır tutuklu bulunan eski Peru lideri 85 yaşında tahliye edildi
Doktorlar Alberto Fujimori'nin sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde kalamayacağı yönünde rapor hazırladı (AFP)
Eski Peru Devlet Başkanı Alberto Fujimori, 15 yıl tutuklu kaldıktan sonra bugün tahliye edildi.
Başkent Lima'daki Barbadillo Cezaevi'nden salıverilen Fujimori'yi karşılamaya yüzlerce destekçisi geldi.
Peru Yüksek Mahkemesi, 85 yaşındaki Fujimori hakkında 6 yıl önce verilen af kararının yürürlüğe koyulmasına karar vermişti.
Eski Peru lideri, hakkındaki yolsuzluk ve insan hakları ihlali suçlamaları nedeniyle 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Fujimori cezaevini tıbbi bir maske ve iki çocuğunun fiziksel desteğiyle terk ederken, bindiği araç destekçileri tarafından sarıldı.
Eski Peru liderinin çocuklarından biri olan Keiko Fujimori son seçimlerde devlet başkanlığına aday olmuş ancak küçük bir farkla kaybetmişti.
Peru siyasetinin en tartışmalı figürlerinden biri olarak görülen Fujimori, destekçileri tarafından ülkeyi ekonomik çöküş ve terörden kurtaran isim olarak görülüyor.
Muhaliflerse eski Peru liderini, kendi iktidarını sağlamlaştırmak için ülkenin demokratik kurumlarını erezyona uğratan otoriter bir lider olarak tanımlıyor.
Japonya göçmeni bir ailenin çocuğu olan Fujimori, 1990-2000'de Peru Devlet Başkanı olarak görev yapmış ve otoriter yönetimi sırasında iki ayaklanmayla karşı karşıya kalmıştı.
Fujimori'nin iktidarı sırasında yaşanan şiddet olaylarında yaklaşık 69 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
2000'de Peru Parlamentosu tarafından görevinden azledilen Fujimori önce Japonya'ya kaçmış ve burada faks yoluyla istifasını sunmuştu. 2007'de gittiği Şili tarafından iade edilen Fujimori, 2009'da tutuklanmıştı.
Eski Peru lideri, rüşvet, görevi kötüye kullanma ve insan hakkı ihlalleri gibi suçlamalarla 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Fujimori, devlet içinde kurulan ölüm mangalarının işlediği 25 cinayetten sorumlu tutulmuştu.
Dönemin Peru lideri Pedro Pablo Kuczynski, Aralık 2017'de sorunları nedeniyle cezaevinden hastaneye nakledilen Fujimori hakkında af kararı vermişti.
Independent Türkçe
Erdoğan: Komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmedikhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713636-erdo%C4%9Fan-kom%C5%9Fu%C2%A0yunanistan%E2%80%99%C4%B1-hi%C3%A7bir-zaman-d%C3%BC%C5%9Fman%C2%A0has%C4%B1m-olarak%C2%A0g%C3%B6rmedik
Erdoğan: Komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmedik
Erdoğan ve Miçotakis, 12 Temmuz tarihinde Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinin oturum aralarında yaptıkları görüşmede (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralarındaki farklılıklara rağmen ülkesinin komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman veya hasım olarak görmediğini vurguladı.
İki ülke arasında henüz çözüme kavuşturulamayan pek çok mesele bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “İki ülke olarak bunun farkındayız. Ancak bu sorunların gerginliğe vesile olmasına, hükümetlerimiz ve halklarımız arasında anlaşmazlıklara yol açmasına izin verip vermemek bizim elimizdedir” dedi.
Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in davetine icabet ederek, 5. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı için Atina’ya yapacağı ziyaret öncesinde Yunanistan’da yayımlanan Kathimerini gazetesine röportaj verdi.
Diyalog yaklaşımı
Erdoğan, konuşmasında iki komşu ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasına ve ‘kazan-kazan’ ilkesine değinerek şunları söyledi;
“Ben bu manada ilişkilerimizde ‘yeni bir sayfadan’, ‘kazan-kazan’ ilkesinden bahsettim. ‘Kazan-kazan’ anlayışı zaten Türkiye’nin uluslararası ilişkilere, diplomasiye yaklaşımının temelinde yatıyor. Bizim dış politika anlayışımız ‘hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin’ değildir. Biz ‘kazan-kazan’ anlayışı ile Atina’ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız.”
Başta ABD olmak üzere diğer tarafları, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafları ‘kızıştırmaya’ çalışmakla suçlayan Erdoğan şöyle konuştu;
Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta ABD olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde. Parasını ödediğimiz halde bize F-16’larımız verilmezken Yunanistan’a hala F-16’ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor. ABD böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir halimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz.
12 Temmuz 2023’te Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesi sırasında Erdoğan ile Miçotakis el sıkışıyor (Reuters)
Erdoğan, ihtilafların diyalog yoluyla ele alınması ve ortak paydada buluşulması halinde herkesin kazançlı çıkacağını söyleyerek, iki ülkenin son dönemde ilişkilerini bu yaklaşım çerçevesinde şekillendirme yönünde gayet iyi bir ivme yakaladığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı bu konudaki açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;
Diyalog kanallarımız her seviyede açık ve işliyor. Karşılıklı ziyaret trafiğimiz yoğun. Ülkelerimiz ve bölgemiz açısından önemli pek çok alanda işbirliğimizi karşılıklı güven temelinde geliştirme irademiz mevcut. Şimdi ise her iki tarafın üzerine düşen, bu anlayışı pekiştirmek, kurumsal hale getirmek ve ilerletmektir. Sayın Miçotakis’in de aynı iradeye sahip olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan, Perşembe günü (bugün) Atina’da imzalanması planlanan dostane ilişkiler ve iyi komşuluk konulu bildirge sayesinde bu ortak niyetin net bir şekilde kayıt altına alınacağını söyledi.
Deprem sonrası yakınlaşma
Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti, NATO üyesi olan iki komşu ülke arasındaki ilişkilerin, ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra aralarındaki çözüm bekleyen konular hakkında güven artırıcı toplantıların ve siyasi istişarelerin yeniden başladığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Yunanistan’ın, 6 Şubat Kahramanmaraş deprem felaketinde Türkiye ile gösterdiği dayanışma onları yakınlaşmaya itti ve Erdoğan ile Miçotakis Temmuz ayındaki NATO zirvesinin oturum aralarında bir araya geldi.
Bunun ardından iki ülke arasında siyasi istişareler yeniden başladı.
Erdoğan ve Miçotakis, Eylül ayında New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantılarının oturum aralarında tekrar bir araya geldi.
İki lider, üst düzey Türkiye-Yunanistan İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda mutabakata vardı.
Avrupa’nın memnuniyeti
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, geçtiğimiz hafta ‘AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu’ raporunu açıkladı.
Raporda, bölgede doğalgaz arama çalışmaları nedeniyle 2019 ve 2020 yıllarında Türkiye ile yaşanan gerilimin ardından Doğu Akdeniz’de yaşanan sakinlikten duyulan memnuniyeti ifade edildi.
30 Ekim 2022’de Yunanistan ile Türkiye arasındaki sınır duvarının yakınında bir güvenlik devriyesi (AP)
Erdoğan, söz konusu açıklamasında, Türkiye ile Yunanistan arasında zaman zaman gerilim yaratan kaçak göçmenler konusuna da değinerek, dünyada göç hareketinin başta siyasi istikrarsızlık olmak üzere birçok nedenden dolayı arttığına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı konuya ilişkin görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi;
Maalesef, insanların bu arayışlarından çıkar sağlayarak, ciddi gelirler elde eden suç yapıları da hızla artıyor. Bu durum, her zaman söylemiş olduğumuz üzere, devletlerin tek başına üstesinden gelebilecekleri bir mesele değil. Neticede düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir. Tabiatıyla ülke olarak düzensiz göçle mücadelemize yoğun çabalarımızla devam ediyoruz.
Erdoğan, AB’nin bu konuda Türkiye’ye destek vermesi gerektiğini, yük ve sorumlulukların paylaşılması ve göçün kaynağında engellenmesi için ortak adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Göçle mücadelenin Türkiye ve Yunanistan arasındaki işbirliği ya da Ege’deki göç hareketlilikleriyle sınırlandırmamak gerektiğini belirten Erdoğan, tüm uluslararası toplumun katılımını gerektiren son derece geniş çaplı bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu söyledi.
Türkiye, AB’yi 18 Mart 2016’da aralarında imzalanan göç ve mülteci geri kabul anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor ve Yunanistan bu konuda Türkiye’nin talebini destekliyor.
Rusya, Libya siyasi sahnesindeki varlığını neden yoğunlaştırıyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4713626-rusya-libya-siyasi-sahnesindeki-varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1-neden-yo%C4%9Funla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1yor
Rusya, Libya siyasi sahnesindeki varlığını neden yoğunlaştırıyor?
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Trablus'taki Rus Büyükelçisi ile daha önce yaptığı bir görüşmeden (UBH)
Son zamanlarda Rusya'nın Libya siyasi sahnesindeki varlığı ve tüm Libyalı taraflara açılması konusunda çeşitli sorular gündeme geliyor. Bu durum Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala'nın Moskova'yı ziyaret etmesi ve burada bir dizi yetkiliyle görüşmesinin ardından ortaya çıktı. Bunun yanı sıra Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov'un Bingazi'de Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldiği ifade edildi.
Gözlemciler ‘Rusya'nın Libya'ya olan ilgisinin, Moskova yönetiminin Afrika kıtasındaki rolünün her düzeyde güçlendirilmesi çerçevesinde ortaya çıktığını’ düşünüyor. Siyasetçiler, Moskova yönetiminin Libya'daki siyasi krizi çözmek için Doğu ve Batı güçleri arasında bir denge kurmaya çalıştığını belirtseler de Libya'daki Rus etkisinin artmasının Moskova ve Washington arasında derinleşen anlaşmazlık ışığında siyasi arenada daha fazla durgunluğa yol açmasından çekiniyorlar.
Global Initiative kuruluşundan araştırmacı Celal Harşavi’ye göre Rusya, fazla zaman kaybetmeden Washington yönetiminin Ortadoğu'daki çatışmanın gidişatı ve İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaptıklarının yansımalarıyla meşgul olmasının yarattığı boşluktan faydalanarak Libya'daki nüfuzunu genişletmekte gecikmedi. Bu da Washington'u çok zor bir duruma sokuyor. Ancak Harşavi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Moskova'yı şu anda Libya'daki etkisini arttırmaya iten başka faktörlere de dikkati çekti. Bu faktörlerin başında Rusya’nın birkaç ay öncesine kıyasla Ukrayna'daki çatışmayı kaybetmeme duygusu ve aynı anda birden fazla dosyayı yönetme becerisini arttırmak geliyor.
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter Bingazi'de bir araya geldi. (LUO)
Diğer yandan DYK üyesi Adil Kermus, Takala'nın Moskova ziyaretinin ‘Moskova yönetiminin tutumunda bir değişiklik yaratma konusunda başarılı olma’ ihtimalinden şüphe duyduğunu belirtti. Kermus, bu ziyaretin Libya arenasında Rusya’nın tarafsız bir pozisyon almasının ya da en azından Hafter ile mevcut ilişkilerinde olduğu gibi bir tarafa karşı önyargılı olmamasının yolunu açacağından şüphe duyuyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Kermus, Rusya'nın 2019 ve 2020 yıllarında Hafter güçlerinin başkente doğru ilerlemesini desteklediğini ve şu ana kadar Hafter'le askeri koordinasyonun devam ettiğini söyledi. Bu durum Rusya Savunma Bakan Yardımcısı’nın geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana Bingazi'ye art arda gerçekleştirdiği üç ziyarette ve Hafter'in geçtiğimiz Eylül ayında Rusya'ya yaptığı ziyaret sırasında düzenlenen resmi karşılama töreninde de gözlemlendi.
Kermus'a göre tüm bu göstergeler sadece Rusların kanaatlerini ve ittifaklarını değiştirmenin zorluğuna değil, aynı zamanda Libyalı siyasi ve askeri güçlerin ülkedeki siyasi krizi çözmek için yapacakları her türlü arabuluculuk teklifini reddedecekleri beklentisine de işaret ediyor. Kermus ayrıca, Libya'daki Rus etkisinin artmasının Moskova ve Washington yönetimleri arasında bölge içinde ve ötesinde diğer meselelerle ilgili derinleşen anlaşmazlık ışığında siyasi yolda daha fazla durgunluğa yol açacağından korktuğunu ifade etti.
Aynı bağlamda, Libya Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali et-Tekbali, Rusları Libya’ya ve Afrika kıtasına soktuğu için ABD politikalarını suçladı. Tekbali, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington yönetimi, Şubat Devrimi'nin ilk yıllarında Libya'nın batısında yoğunlaşan siyasal İslam hareketi güçlerinin yanında yer aldı ve bu durum muhaliflere Ruslara başvurmaktan başka seçenek bırakmadı. Hafter de sonunda baskı altında kaldığından bunu yaptı” ifadelerini kullandı.
Tekbali, Takala'nın UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile koordineli olarak gerçekleştirdiği ziyaretin, Hafter'i tamamen devre dışı bırakarak Rusya'nın tutumunda radikal bir değişikliğe yol açmasa da, yavaş yavaş Ruslarla iyi ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olabileceğine inanıyor. Tekbali, Rusya'nın kendi çıkarlarını gözeten büyük bir ülke olduğunu ve Libya'nın batı bölgesindeki güçlerle arasındaki ilişkilerin ekonomik iş birliği ortaklıklarıyla desteklenmesi halinde (Takala, Moskova ziyareti sırasında bunun ipuçlarını vermişti) Rusya'nın bu güçlerle ilgili vizyonunun yavaş yavaş değişebileceğini ve bir dereceye kadar ılımlılıkla karakterize edilebileceğini ifade etti.
Tekbali, ‘Moskova'nın Libya arenasındaki tüm taraflara, yani doğuda Hafter'e ve batıda Trablus liderlerine bu kadar açık olmasının yanı sıra eski rejimin destekçilerinin güvenini de kazanmasının, onu Libya ile ilgili herhangi bir masadan ya da uluslararası anlaşmadan kaldırmaya çalışmayı giderek daha da zorlaştıracağına’ işaret etti. Tekbali, kriz dosyasına ilişkin olarak da Washington ile görüş ayrılıklarının devam edeceğini dile getirdi.
Türk akademisyen ve siyasi analist Dr. Muhanned Hafızoğlu ise Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Takala'nın Moskova ziyaretinden ya da Dibeybe’nin önümüzdeki yılın başlarında yapacağı söylenen ziyaretten, batı bölgesindeki siyasi ve askeri güçlerin en yakın müttefiki olan Türkiye’nin herhangi bir rahatsızlık duymayacağını belirtti. Hafızoğlu, “Ankara yönetimi, Libya Devleti’ni Rusya ile bağlayan ilişkilerin ve çıkarların varlığından haberdardır” dedi.
Hafızoğlu’na göre Batı Libya liderlerinin Moskova ziyaretleri, Rusya'nın rolünü etkisizleştirmek ya da kutuplaştırmaya çalışmaktan ziyade, önümüzdeki dönemde Rus karar mekanizmasının düşüncelerini öğrenme çerçevesine giriyor.
Wall Street Journal: Blinken, İsrailli yetkililere savaşın birkaç hafta içinde sona ermesi gerektiğine inandıklarını söyledihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713596-wall-street-journal-blinken-i%CC%87srailli-yetkililere-sava%C5%9F%C4%B1n-birka%C3%A7-hafta-i%C3%A7inde-sona
Wall Street Journal: Blinken, İsrailli yetkililere savaşın birkaç hafta içinde sona ermesi gerektiğine inandıklarını söyledi
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (AP)
Wall Street Journal gazetesine konuşan ABD’li yetkilililere göre, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçen hafta İsrail savaş kabinesindeki yetkililere, Başkan Joe Biden yönetiminin savaşın aylar değil, haftalar içinde bitmesi gerektiğine inandığını söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre, İsrailli yetkililer ise, ülkenin özellikle ekonomik istikrar açısından normale dönmek istediklerini Blinken’e ifade etti, ancak çatışmanın süresine ilişkin garanti vermedi.
ABD’li bir yetkili, savaş ne kadar uzun sürerse, herkes için o kadar zor hale geleceğinin herkes tarafından fark edildiğini söyledi.
Öte yandan, Blinken, bugün CNN’e yaptığı açıklamada, Hamas hareketinin rehineleri serbest bırakılması sürecini sona erdirmeyi seçtiğini söyledi.
Blinken, “Bu benim için açık, başkan için de açık ve biz bu işin üzerindeyiz. Ne yazık seçim Hamas’ın elinde. Hamas rehineleri serbest bırakma işini bıraktı. İsrail’e ve ilgili herkese verdiği taahhütlerden döndü. Sonuç olarak rehinelerin serbest bırakılması sürecini sonlandırmayı seçtiler. Buna yeniden başlamayı seçmeleri gerekiyor” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı, İsrail’in Gazze’nin güneyine yönelik saldırısı sırasında sivilleri daha iyi korumak için bazı önemli adımlar attığını söyledi.
Blinken, İsrail kuvvetlerinin, Hamas ile savaşın bu aşamasında Gazze’nin kuzeyinde yaptıklarından farklı hareket etme çağrısına kulak verdiğini de öne sürdü.
İsrail Ekonomi Bakanı, Netanyahu'ya rakip olmaya hazırlanıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4713591-i%CC%87srail-ekonomi-bakan%C4%B1-netanyahuya-rakip-olmaya-haz%C4%B1rlan%C4%B1yor
İsrail Ekonomi Bakanı, Netanyahu'ya rakip olmaya hazırlanıyor
Barkat, 2019'dan bu yana milletvekili olarak görev yapıyor (Reuters)
İsrail'de Ekonomi Bakanı Nir Barkat, Likud partisinde Binyamin Netanyahu'nun 18 yıllık liderliğini bitirmek istiyor.
İsrail kamu yayımcısı Kan'da yer alan habere göre, partinin bir değişime ihtiyacı olduğunu düşünen Barkat, savaş sonrasında parti liderliğine adaylığını koyacak.
İddiaya göre geçen hafta Likud aktivistleriyle bir konuşma yapan Barkat, "Netanyahu'yu bir daha desteklemeyeceğim. Savaştan sonra yeniden halka dönüp güven tazelemeliyiz. Likud'un değişime ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.
Barkat ayrıca, "Bir takvime göre hareket ediyorum ve bu takvim tamamlanmak üzere" diye konuştu.
İsrail medyası Barkat'ın adaylık niyetini özel toplantılarda da dile getirdiğini öne sürerken, Netayahu istifa etmese bile İsrailli bakanın liderlik yarışına gireceği aktarıldı.
İddialara yanıt veren Barkat, "Art niyetleri olan siyasi yetkililerle işbirliği yapmaya niyetim yok. Bütçe konuylarıyla ilgili eleştirilerim sır değil" dedi.
Barkat bu hafta savaş bütçesinin yetersiz olduğuna ilişkin eleştirilerde bulunmuş ve parlamentoda bütçe aleyhine oy kullanabileceğini söylemişti.
İsrailli bakana yakın bir kaynak Barkat'ın, "sunulan bütçenin ekonomik çöküşe neden olacağını" düşündüğünü aktarmıştı.
Barkat daha önce, parti liderliği yarışına girmek istediğini ancak bunu sadece Netanyahu siyaseti bırakmaya karar verince yapacağını söylemişti.
Teknoloji alanında çalışan bir milyoner olan Barkat, daha önce Kudüs Belediye Başkanlığı'nı da yürütmüştü.
7 Ekim'deki Hamas saldırılarıyla başlayan süreçte, Binyamin Netanyahu hükümetine yönelik eleştiriler keskin bir şekilde arttı. İsrail'de yapılan son anketler, bugün seçim olması durumunda koalisyonun toplam sandalye sayısının 64'ten 41'e, Likud'un sandalye sayısınınsa 32'den 18'e düşeceğini gösteriyor.
Independent Türkçe
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة