Cilt ile antioksidanlar arasındaki ilişki

Alkolden elde edilen antioksidanlar cildin yenilenmesinde fayda sağlıyor.
Alkolden elde edilen antioksidanlar cildin yenilenmesinde fayda sağlıyor.
TT

Cilt ile antioksidanlar arasındaki ilişki

Alkolden elde edilen antioksidanlar cildin yenilenmesinde fayda sağlıyor.
Alkolden elde edilen antioksidanlar cildin yenilenmesinde fayda sağlıyor.

Highlands merkezli bir cilt bakım şirketi, Robert Gordon Üniversitesi'nin araştırmaları doğrultusunda alkollü içecekleri damıtarak bunu kozmetik ürünlerinde kullandı.
İngiltere merkezli The Indipendent gazetesinin haberine göre Robert Gordon Üniversitesi Eczacılık ve Yaşam Bilimleri Fakültesi'nde yürütülen kapsamlı araştırmada alkolden çıkarılan antioksidanların, cildi canlandırmada etkili olduğu kaydedildi. Bulunan doğal bileşenin, lüks cilt bakım ürünleri üreten ZAZA & CRUZ’un koleksiyonunda kullanıldığı kaydedildi.
Araştırmayla, alkollü içecekten elde edilen bir madde, hücreler için antioksidan olarak lk kez kullanıldı.
Proje, şirketleri akademi ile buluşturan Interface Vakfı'nın 2013 yılında kurulan ve yüksek kaliteli cilt bakımı ve doğal içerikler konusunda uzman olan ZAZA & CRUZ'un sahibi Rebecca Hastings ile bir araya gelmesiyle meyvelerini vermeye başladı.
Ürün grubu başarılı oldu. Zira ürünler yalnızca cildi gençleştirip nemlendirmekle kalmayan, aynı zamanda hücre hasarına karşı koruma da sağlayan ve yaşlanmayla savaşmaya yardımcı olan benzersiz, doğal bir içerik karışımıyla müşterilerin güvenini kazandı.
Rebecca Hastings, projeye katılmaları için bazı alkollü içecek üreten fabrikaya başvurdu ancak olumlu cevap yalnızca Dingwall'daki GlenWyvis Distillery adında yerel bir içki fabrikasından geldi. Söz konusu fabrikanın yönetimi, projenin bir parçası olmayı ve bilim insanlarına test için numune sağlamayı memnuniyetle kabul etti.
İskoçya’da yürütülen projenin sonuçları, alkolün damıtma işleminden elde edilen içerikleri ve polifenolleri cilt bakım ürünlerine dahil etmenin cildi güçlendirmeye, oksidatif hasarla savaşmaya, iltihabı ve şişkinliği azaltmaya ve cilt kızarıklığını gidermeye yardımcı olabileceğini ortaya koydu.
Damıtma yoluyla elde edilen özün bu yeni haliyle kullanımı; başlangıçta bir Japon şirketinin 1970'lerde alkollü bir içeceğin fermantasyon sürecindeyken cilt üzerinde yararlı etkiler gösterdiğini ortaya koymasından esinlenilmesi sonucu ortaya çıktı. Rebecca ile Interface yetkililerini harekete geçiren de buydu.
Rebecca, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Proje ve elde edeceğimiz sonuçlar konusunda heyecanlıydık. İşletme sahibi olarak araştırma ekibinin deneyimi, araştırma tesisleriyle elde edebilecekleri sonuçlara güvenmeme yardımcı oldu. Üniversite ve Interface ile çalışmak yüzümü geleceğe çevirmeme yardımcı oldu.Br İskoç şirketi olarak bana verdikleri tüm destek için ekibe ne kadar teşekkür etsem az."



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe