Hatemi’den müttefiki Musevi'nin İslam Cumhuriyeti'ne alternatif çağrısına tepki

Reformist çizgideki eski Cumhurbaşkanı Hatemi, ülkede genel bir hoşnutsuzluk olduğunu ve nesiller arasındaki farkı kabul etti

Musevi ve Hatemi’nin, 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce düzenlenen bir etkinliğin oturum aralarında yaptıkları görüşmeden bir kare (BarlamaneNews - Arşiv)
Musevi ve Hatemi’nin, 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce düzenlenen bir etkinliğin oturum aralarında yaptıkları görüşmeden bir kare (BarlamaneNews - Arşiv)
TT

Hatemi’den müttefiki Musevi'nin İslam Cumhuriyeti'ne alternatif çağrısına tepki

Musevi ve Hatemi’nin, 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce düzenlenen bir etkinliğin oturum aralarında yaptıkları görüşmeden bir kare (BarlamaneNews - Arşiv)
Musevi ve Hatemi’nin, 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce düzenlenen bir etkinliğin oturum aralarında yaptıkları görüşmeden bir kare (BarlamaneNews - Arşiv)

İran’ın reformist çizgideki eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, reformların başarısızlığını kabul etti, ancak İran anayasasını değiştirecek reformlar yapma vaadinde bulunan müttefiki Mir Hüseyin Musevi'nin mevcut iktidar formülüne bir alternatif oluşturma önerisinde bulunduğu son açıklamasının aksine, İran İslam Cumhuriyeti’nin anayasasına geri dönülmesi çağrısında bulundu.
Hatemi, dün İran devriminin 44. yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada, toplumun çeşitli alanlarda bazı krizler yaşadığını, fakat İslam Cumhuriyeti anayasasına geri dönülmesi ve bu anayasayı uygulamaya çağırdığını söyledi.
Reformist çizgideki haber ajanları aktardığı açıklamasında Hatemi, “Anayasanın değiştirilmesi ve tadil edilmesi kesinlikle gerekli ve aynı anayasanın ruhuna -hatta tamamen aynı metne- dönülerek birçok reform yapılabilir” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, Hatemi’nin reformları uygulama konusundaki tutumunun, cumartesi günü iktidar yapısını ve ülkenin hükümet sistemini değiştirmek amacıyla yeni bir anayasa taslağı hazırlanması ve bu taslağın ‘özgür ve adil’ bir şekilde yapılacak seçimlerle halk referandumuna sunulması çağrısında bulunan reformist çizgideki müttefiki Mir Hüseyin Musevi'nin tutumundan farklı olduğunu ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı habere göre, Hatemi, yaptığı açıklamada, “Bugün halkın gidişattan hoşnut olmadığı açıktır” dedi. Eski Cumhurbaşkanı, şiddet içermeyen sivil araçlara başvurmanın devleti yön değiştirmeye ve reformlara girişmeye itmesini umduğunu ifade etti.
Öte yandan Hatemi, üstü kapalı olarak yöneticiler ile halk ve özellikle de çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular arasında giderek açıklan uçuruma işaret ederek 1997 yılından 2005 yılına kadar cumhurbaşkanlığını üstlendiği döneme atıfla “Halk, bizim neslimizin ve devrimde ve reformlar döneminde var olan nesillerin ötesinde” şeklinde konuştu.
Rejimin düşürülmesi taleplerine itiraz eden Hatemi, “İktidar dengesi ve devletin yetenekleri ve gücü açısından rejim düşürülemez” dedi. Eski Cumhurbaşkanı, rejimin düşmesi yönünde atılan sloganların, daha fazla kısıtlama uygulamak için öne sürülecek bahanelere yol açacağı ve öncekilere göre daha fazla zarar vereceği uyarısında bulundu.
Halkın iradesine ‘saygı duyulması’ gerektiğini söyleyen Hatemi, “Reform için uzun bir teklif listesi sunulabilir. Hükümetin herhangi bir reform ve hatadan kaçınma belirtisi göstermemesine ve halkın mevcut (siyasi) sistemden umudunu kesmesine üzülüyorum” dedi.
Hatemi, ülkedeki siyasi sistemin en büyük hatasının, daha iyi bir gelecekten umudunu kesmiş toplumun çoğunluğunun öfkesini körüklemek pahasına kendisine sadık olduğunu düşündüğü küçük bir kesimi memnun etmesi olduğunu belirterek, bugün İran'da fiilen yaşananların, 1979 devriminin dayandığı sözlerle ve özlemlerle çeliştiğine işaret etti. Hatemi, asıl sorunun ‘İslam Cumhuriyet’inden vazgeçme ve İslam Cumhuriyeti ile çelişenlere yönelme’ olduğunun altını çizdi.
Bir iç reformun ‘yapı, tutum veya davranış açısından krizlerden çıkış için daha az maliyetli ve daha verimli olacağına’ inandığını ifade eden Hatemi, “Tecrübe edilen yolda ve yaklaşımda reform talebinin imkansız hale geldiğini söylemesek bile en azından bir haykırışla çarpıştığı ve bir çıkmaza girildiği ortada. Halk, hükümet sistemine karşı umutsuzluğa kapılırsa haksız sayılmaz” yorumunda bulundu.
Hatemi’nin açıklamasından önce müttefiki Mir Hüseyin Musevi, iktidar sistemini sert bir şekilde eleştirmiş, toplumun tüm kesimlerinin ve siyasi yapılarının katılımıyla ‘özgür ve adil’ seçimlerle oylanmak üzere yeni bir anayasa taslağının hazırlanması ve halk referandumuna sunulması çağrısında bulunmuştu.,
Musevi, İran anayasasının tavizsiz bir şekilde uygulanması için 2009 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kullandığı sloganının ‘artık etkili olmadığını’ söyledi. Yetkililerin baskıcı yöntemler kullanmaktaki ısrarını ve halk ile diyalog ve halkı ikna yolunda hiçbir adım atmamasını eleştiren Musevi, ülkenin içinde bulunduğu krizler olduğundan bahsetti. Ancak Musevi, bu krizler krizinin sürdürülemeyecek paradoksal bir yapı ve temel bir sistem olduğunu vurguladı.
İslam Cumhuriyeti yerine yeni alternatif bir yapı ve sistem öneren Musevi, yeni alternatif bir sistemin getirilmesinin bile otoriter iktidarı sarsacağını ve tepki vermeye iteceğini, çünkü gücün kaynağının silahta ve baskıda değil, halkta olduğunu belirterek “Yapı halkın desteğini almazsa istese de istemese de çöker” ifadelerini kullandı.

Siyasi tutuklulardan Musevi’ye destek
Diğer taraftan İran'da en önde gelen siyasi tutuklulardan 7'si, Musevi'nin genel bir referandum yapılması ve iktidarın ‘barışçıl bir şekilde’ devredilmesi ve demokratik bir sistemin kurulması için yeni bir anayasa hazırlanması önerisini destekleyen bir bildiri yayınladılar.
Bildiride insan hakları aktivisti ve eski Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi, aktivist ve eski İçişleri Bakan Yardımcısı Mustafa Taczade, sosyal bilimler profesörü Said Medeni, tutuklu avukatlar Mustafa Nili ve Emir Salar Davudi ile reformist gazeteciler Hüseyin Rezzak ve Mehdi Mahmudiyan'ın imzaları bulunuyor.



Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian


Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
TT

Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)

Mısır ve Katar, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının yakında uygulanacağına dair umutlarını dile getirdiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı planın ilk aşamasını tamamlamak üzere olduğunu ve ikinci aşamanın yakında başlayacağını umduğunu belirtti.

Abdulati, Mısır'ın Gazze halkının ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla insani yardımı daha büyük miktarlarda ve kısıtlama olmaksızın Gazze Şeridi'ne ulaştırmayı umduğunu söyledi. Ülkesinin Gazze'nin yeniden inşası konulu bir konferansın tarihini belirlemek için ABD ile koordinasyon içinde olduğunu açıklayan Abdulati, konferansın Mısır ve ABD'nin eş başkanlığında gerçekleştirileceğini ifade etti.

Güvenlik desteği konusuna da değinen Abdulati, bölgede istikrar ve güvenliği teşvik etme çabalarının bir parçası olarak, Mısır'ın Filistin polisinin eğitimine katılım konusunda Avrupa ülkeleriyle istişareye hazır olduğunu bildirdi.

Katar ise Hamas ve İsrail'in ‘çok yakında’ ikinci aşama görüşmelerine başlamasını umduğunu ifade etti.

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, Doha'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin önerisiyle ulaşılan ve 10 Ekim'den beri yürürlükte olan Gazze ateşkes anlaşmasına atıfta bulunarak, “İki tarafı mümkün olan en kısa sürede ikinci aşamaya geçmeye zorlamamız gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Ensari, görüşmelerin Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail kontrolündeki bir bölgede bulunan tünellerde mahsur kalan Hamas savaşçılarının akıbeti gibi çetrefilli konuları da içereceğini kaydetti.