İngiltere’nin göçmenler daha çekici olmasının nedenleri

Birleşik Krallık Sınır Polisi, göçmenleri 16 Haziran 2022’de Dover Limanı’na geri gönderdi. (Anadolu Ajansı/Getty Images)
Birleşik Krallık Sınır Polisi, göçmenleri 16 Haziran 2022’de Dover Limanı’na geri gönderdi. (Anadolu Ajansı/Getty Images)
TT

İngiltere’nin göçmenler daha çekici olmasının nedenleri

Birleşik Krallık Sınır Polisi, göçmenleri 16 Haziran 2022’de Dover Limanı’na geri gönderdi. (Anadolu Ajansı/Getty Images)
Birleşik Krallık Sınır Polisi, göçmenleri 16 Haziran 2022’de Dover Limanı’na geri gönderdi. (Anadolu Ajansı/Getty Images)

İngiltere ile Fransa arasında sınır kontrolüne yönelik anlaşmalar 4 Şubat’a 20’nci yılına girmesine rağmen Birleşik Krallık’a yönelik yasa dışı göçmen akışı halen devam ediyor.
Fransız ‘Le Figaro’ gazetesinin cuma günü yayınladığı bir habere göre göçü kontrol altına almak ve sınırlamak, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış sürecindeki başlıca vaatlerinden biriydi. Ancak Birleşik Krallık, 2022’de (Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra) rekor bir net göç kaydetti. 2021’deki 173 bin kişiye kıyasla geçen yıl 504 bin yeni göçmen ülkeye giriş yaptı.
İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi’nin tahminlerine göre Manş Denizi’ni tehlikeli yolculuklarla geçen küçük tekneler, 2021’deki 28 bin 526 kişi, 2022’de ise 45 bin 756 yasa dışı göçmeni İngiltere’ye taşıdı.
Le Figaro haberinde, Manş Denizi’nin iki yakası (İngiltere ve Fransa) arasında yasa dışı göçmenlerin İngiltere’ye akışını durdurmak için yapılan çok sayıda anlaşmaya ve iki ülkenin polis güçlerinin yasa dışı göçmenleri kontrol etmek üzere aldığı önlemlere rağmen göçün devam ettiği belirtildi.
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in 2021 yaptığı bir konuşmada “Bugün birçok insan İngiltere’ye gidiyor. Zira yasa dışı olarak ülkeye gelmiş bir yabancı olsanız bile orada iş bulabiliyorsunuz” ifadeleri de haberde yer aldı. Ayrıca, imkanları nedneiyleİngiltere’de kimliksiz olarak çalışma imkanın bulunduğu vurgulandı.

Önlemleri sıkılaştırma
Haberde, İngiliz yasalarının kayıt dışı çalışmayı yasaklamasına rağmen birçok uzmanın, hükümetin bu sorunla mücadele etmeye istekli olduğu konusunda şüphe duyduğu aktarıldı. Paris’teki Siyasal Çalışmalar Enstitüsü’nün Avrupa ve Karşılaştırmalı Çalışmalar Merkezi Araştırma Direktörü Virginie Guiraudon bu bağlamda “Birleşik Krallık ekonomisi neo-liberaldir. İşe almanın ve işten çıkarmanın oldukça kolay olduğu düzensiz bir piyasa bulunur” açıklamasını yaptı.
Guiraudon ayrıca, Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın kısıtlayıcı göçmenlik politikaları uyguladığını, uzun yıllardır İngiliz politikalarının (özellikle İçişleri Bakanlığı) ülkeye yönelik göçü caydırmaya çalıştığını vurguladı.
Habere göre bu nedenle tek gerekçe olarak ekonomi, Birleşik Krallık’a göç etme seçeneğinin anlaşılmasını sağlıyor. Bu göçü anlamlandırmak için, eski kolonilerden veya İngilizce konuşulan ülkelerden gelen gurbetçilerin çok sayıda olması gösteriliyor.
Fransa’nın Calais şehrinde (Fransa’nın kuzeyinde bulunan, çok sayıda göçmenin İngiltere’ye göç için bir başlangıç noktası olarak kullandığı ünlü bölge) yapılan bir ankette göçmenlerin yarısı İngiltere’ye akrabaları olması sebebiyle gitmek istediklerini belirtti.

Dil faktörü ve devlet algısı
Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden araştırmacı Matthieu Tardis, söz konusu göçün bir başka nedeninin de göçmenler ile İngiltere arasındaki toplumsal bağların olduğunu belirtti. Tardis şu değerlendirmede bulundu:
“Ortak dil (İngilizce) göçmenler için bir çekim faktörüdür. Aynı zamanda eski sömürge bağları olması, demokratik bir sistemde yaşanması veya (göçmen olarak) göç ettiğiniz ülkede yapamadığınız bir şekilde hayatınızda yararlı bir şeyler gerçekleştirebileceğinin hissedilmesi de faktörler arasında.”
İngiltere’nin toplumlar içindeki konumu da önemli ve göç için çekim nedenlerinden biri. Göç eden kişilerin, ev sahibi ülke hakkındaki algısı çok önemli. Zira Virginie Guiraudon’a göre bir kişi göç ettiği ülkede başarılı olduğunda haberi yayılıyor ve bu da diğer göçmenleri cesaretlendirebiliyor. Le Figaro gazetesinin haberine göre göçmenler ayrıca göç etmek için başka bir ülkenin sosyal olarak yükselmesini sağlayan (İngiltere’nin eski kolonilerinden bazılarıyla ilişkisi açısından) bir ülkeyi seçiyorlar.



Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.