İran'da gözaltına alınan Fransız turist açlık grevine başladı

İran'da Mayıs 2020'den bu yana tutuklu bulunan Fransız turist Benjamin Briere'in fotoğrafı avukatı tarafından paylaşıldı.
İran'da Mayıs 2020'den bu yana tutuklu bulunan Fransız turist Benjamin Briere'in fotoğrafı avukatı tarafından paylaşıldı.
TT

İran'da gözaltına alınan Fransız turist açlık grevine başladı

İran'da Mayıs 2020'den bu yana tutuklu bulunan Fransız turist Benjamin Briere'in fotoğrafı avukatı tarafından paylaşıldı.
İran'da Mayıs 2020'den bu yana tutuklu bulunan Fransız turist Benjamin Briere'in fotoğrafı avukatı tarafından paylaşıldı.

İran'da Mayıs 2020'den bu yana tutuklu bulunan ve sekiz yıl hapis cezasına çarptırılan Fransız Benjamin Briere’nin 28 Ocak'ta açlık grevine başladığı bildirildi. Genç Fransız'ın kız kardeşi, "Grev Benjamin'in kullanabileceği tek silahı" dedi.  
AFP’nin aktardığına göre Brier’in avukatı Philippe Valent de şu açıklamayı yaptı:
“Müvekkilim, Devrim Muhafızları tarafından yürütülen göstermelik bir yargılamanın ardından ‘casusluk faaliyetleri yürütmekten’ tutuklandı. Müvekkilim, keyfi yargılanması nedeniyle olası bir inceleme bekliyor. İran politikalarının rehinesi olduğunun farkında. Zihinsel ve fiziksel olarak bitkin durumda. Kaldığı hapishane ‘yargısız infaz yeri’ olarak biliniyor.”
30 yaşındaki Fransız turist, Mayıs 2020’de Türkmenistan sınırına yakın bir parkta insansız hava aracı (İHA)  ile yasaklı bölgelerin fotoğraflarını çektiği  için casusluk suçlamasıyla tutuklanmıştı. Yetkililer Benjamin Briere’i İran'da ‘casusluk’ ve ‘rejime karşı propaganda’ yapmakla suçladı.
Kız kardeşi Blandine Brier bir süre önce yaptığı açıklamada “Brier 2018'de başladığı uzun bir karavan gezisinde, İran'da turist olarak bulunduğu sırada tutuklandı” dedi.
İran yasalarına göre casusluk suçundan hüküm giymiş bir kişi idam cezasına çarptırılıyor. Rejim aleyhine propaganda yapmaktan suçlu bulunan birinin cezası ise hapi ve süresi üç aydan bir yıla kadar değişiyor.
Benjamin Briere sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, “Başörtüsü diğer Müslüman ülkelerde isteğe bağlıykenİran'da neden zorunlu?” sorusunu yöneltmişti.
Ailesi ve destekçileri, ‘yaklaşık üç yıl önce tutuklanan ve oldukça ağır koşullarda tutulan” Benjamin Briere'in açlık grevi kararından derin endişe duyduklarını söylediler.
Briere’nin avukatı Philippe Valent konuya dair şunları syledi:
“Müvekkilimin hakları her gün ihlal edildi. Grev, durumun saçmalığı ve sertliğiyle mücadelede kullanılabilecek tek silahtır. Benjamin Briere gözaltından çıkmaya umudunu gün geçtikçe yitiriyor. Mevcut siyasi girişimler işe yaramıyor. İran rejimi bu adımın Benjamin Briere’in üzerindeki fiziksel ve ahlaki etkisinin sonuçlarına katlanmalı. Brier yeniden kazanılması gereken özgürlük adına hayatını riske atan biri.”
Aynı şekilde, ekim ayından bu yana İran'da tutuklu bulunan İrlanda-Fransa vatandaşı Bernard Phelan de ocak ayı başında açlık grevine başlamıştı.
Fransa uzun süredir yaptığı duyurularla Tahran'ın ‘rehine diplomasisi’ uygulamasını kınıyor. İran'da resmi olarak yedi Fransız tutuklu bulunuyor. Briere ve yurttaşı Phelan, aktivistlerce İran'da alıkonulan ve ‘masum rehineler olduklarını ve hiçbir suç işlememiş düzinelerce Batılı arasında yer alıyor. Söz konusu kişiler Devrim Muhafızları’nın emriyle tutuluyor. Devrim Muhafızları bu tutukluları Batılı güçlerle pazarlık kozu olarak kullanıyor. Söz konusu kişiler, büyük güçler ile Tahran arasında 2015 yılında imzalanan uluslararası nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için yapılan görüşmelerin sürdüğü bir dönemde hapsedilmişti.
İran'da gözaltına alınan yabancılar arasında İran'ın nükleer dosya müzakerelerine katılan üç Avrupa ülkesinin (İngiltere, Fransa ve Almanya) vatandaşları da bulunuyor.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.