Beyrut Limanı’ndaki patlamayı soruşturan Savcı Tarık el-Bitar soruşturma sürecini askıya aldı

Savcı Tarık el-Bitar (NNA)
Savcı Tarık el-Bitar (NNA)
TT

Beyrut Limanı’ndaki patlamayı soruşturan Savcı Tarık el-Bitar soruşturma sürecini askıya aldı

Savcı Tarık el-Bitar (NNA)
Savcı Tarık el-Bitar (NNA)

Beyrut Limanı’ndaki patlamayı soruşturan Savcı Tarık el-Bitar, Şubat ayı boyunca belirlediği soruşturma oturumlarını, iki hafta önce aleyhinde yapılan iddiaların siyasi, güvenlik ve adli şahsiyetler üzerinde bıraktığı yansımalar nedeniyle süresiz olarak erteledi. Öyle ki Başsavcı Gassan Uveydat, Bitar aleyhine ‘görevi aşımı’ iddiasıyla dava açmıştı. Aynı şekilde bazı siyasetçiler de başka davalar açtı.
Bitar, 6 Şubat’ta Beyrut’taki Adalet Sarayı’ndaki makamına gelerek, soruşturmaların ertelendiğine dair tarafları bilgilendirmeye başladı. Patlama mağdurlarını temsil eden savcılık ekibinden avukatlar, yaptıkları açıklamada “Yargıtay Cumhuriyet Savcısının verdiği kararlara ilişkin yeni koşulları göz önünde bulundurarak ve soruşturmanın bütünlüğünü ve sorunsuz yürütülmesini sağlamak amacıyla adli soruşturmacı, belirtilen oturumların ileriki tarihlere ertelenmesine karar vermiştir” dedi.  
Bitar, güvenlik eşliğinde sabah dokuz buçukta ofisine geldi. Gündeminde ilki eski Çalışma Bakanı ve görevdeki bakan yardımcısı Gazi Zuayter için ve ikincisi eski İçişleri Bakanı Nihad el-Meşnuk için olmak üzere iki sorgulama oturumu vardı. Söz konusu isimler, görüşme tarihleri ​​kendilerine bildirildikten sonra sorguya çağrıldı. Daha sonra ise adli soruşturmacının ofisine, duruşmaları erteleme kararını ve Bitar’ı buna iten nedenleri açıklayan kişisel kovuşturma avukatları geldi.
Bazı savcılık avukatları, beklenmeyen gecikmeden duydukları memnuniyetsizliği dile getirerek, bunun ‘soruşturmaya baskı yapmak ve gidişatını değiştirmeye çalışmak’ olduğunu belirtti. Avukatlar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘soruşturmaların belirsiz tarihlere ertelenmesinin, Bitar’ın bunlara geri dönüş pozisyonunda bir düşüşe işaret ettiğini’ söyledi. İsminin belirtilmesini istemeyen avukat, Bitar’a karşı üstü kapalı bir eleştiride bulurken, “Önümüzdeki günlerde neler olup bittiğini ve gerekli olanı inşa etmek için işlerin izleyeceği yolu takip edeceğiz” dedi.
Adli soruşturmacı, duruşmaların ertelenmesine ilişkin gerekçeleri yalanlayarak, Adalet Sarayı’nda basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Yargıtay Cumhuriyet Savcılığının aralarındaki iş birliği çerçevesinde adli soruşturmaya eşlik etmesi gerekir. Adli soruşturmacı ile Cumhuriyet Savcılığının iş birliğinde bulunmaması uygun değildir” dedi. Bitar, “Hakkımda ‘görevi gasp’ suçundan çözülmesi ve soruşturulması gereken davalar var. Gaspçı olduğum ispatlanırsa hesabı sorulmalı, aksi ispatlanırsa soruşturma kaldığı yerden tamamlanmalıdır” ifadelerini kullandı. Tarık el-Bitar, amacının ‘sarsıntılı olmayan ve sorunlara eşlik etmeyen, sağlam, yasal ve şeffaf bir adli soruşturma yürütmek’ olduğunu belirtirken, “Adli soruşturmacılar arasındaki iş birliği mevcut ve sürekli olmalıdır” dedi.
Bitar, hafta sonu yoğun temasların ardından geri adım attı. Öyle ki Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Suheyl Abbud, Bitar, Uvetdat ve Adalet Bakanı Henry Houri ile ‘gerginliği yatıştırmak ve adli durumun patlak vermesini önlemek’ için görüşmeler gerçekleştirdi. Bir yargı kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Yargıç Abbud, soruşturma krizine adli soruşturmacıyı kırmayan ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısını mahcup etmeyen tam bir çözüm istiyor” şeklinde konuştu. “Geçtiğimiz saatlerde yapılan temaslar, atmosferi soğutmayı başardı” diyen kaynak, “Çözüm şansı artıyor, düğüm azalıyor. Çare, yargı olmalı. Yargı mercileri çözüm önerebilir” açıklamasında bulundu.
6 Şubat’ta yapılması planlanan oturuma paralel olarak Meşnuk’un avukatları, Yargıç Randa Kafuri başkanlığındaki Temyiz Mahkemesi’nde dava açarak, şüpheler nedeniyle Bitar’ın sorumluluğundaki liman dosyasının başka bir hakime devredilmesini talep etti. Ekip, Bitar’ın ‘kendisinin soruşturma için uygun merci olmamasına rağmen, müvekkilini yargılayarak ve onu soruşturmaya çağırarak anayasayı çiğnediğini’ söyledi. Savunma ekibi ayrıca, bu yetkinin, şüphelerin varlığı halinde, Cumhurbaşkanını ve Bakanları Yargılama Yüksek Kurulu’nun yetkisinde olduğunu vurguladı.



2025'in ilk yarısında Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik 11 binden fazla saldırı gerçekleştirildi

İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
TT

2025'in ilk yarısında Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik 11 binden fazla saldırı gerçekleştirildi

İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da El Halil'in kuzeyinde inşa edilen yeni bir İsrail yerleşim karakoluna bakan Filistinli çocuklar, 6 Temmuz 2025 (AFP)

Filistin resmi istatistikleri, bu yıl içinde Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik ordu ve yerleşimci saldırılarının 11 bini aştığını gösterdi.

Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Mueyyed Şaban, 2025 yılının ilk yarısında işgal devleti tarafından gerçekleştirilen toplam saldırı sayısının, yerleşimci milisler de dahil olmak üzere çeşitli İsrail kurumları tarafından gerçekleştirilen 11 bin 280 saldırıya ulaştığını bildirdi.

Şaban düzenlediği basın toplantısında, “Saldırıların şekli, sayısı ve niteliğindeki bu önemli artış, işgal devletinin Gazze Şeridi'nde ve Filistinlilerin bulunduğu tüm yerlerde halkımıza karşı yürüttüğü saldırganlıkla eş zamanlı geliyor” dedi.

Şaban, konseyin bu yılın ilk yarısında Batı Şeria'da meydana gelen saldırıları belgeleyen yıl ortası raporunu inceliyordu. ‘İşgal devletinin Filistin topraklarına saldırıları ve sömürgeci genişleme tedbirleri’ başlıklı rapora göre bu saldırılar, sahada gerçekleri dayatmaktan (toprak gaspları, sömürgeci genişleme ve zorla yerinden etme) saha infazlarına, arazi sabotajlarından buldozer operasyonlarına, ağaçların sökülmesinden mülklere el konulmasına, Filistin coğrafyasının bağlarını kesen kapatma ve kontrol noktalarına kadar uzanıyordu.

Saldırılar bin 975 saldırı ile Ramallah’ta yoğunlaşırken, bunu bin 918 saldırı ile El Halil ve bin 784 saldırı ile Nablus izledi.

Siyasi destekli saldırılar

Rapor, Batı Şeria'nın İsrail'deki siyasi düzeyin desteğiyle art arda gelen yerleşimci saldırılarına tanık olduğu bir dönemde geldi.

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), yerleşimci şiddetinin hükümet politikasının parçası olduğunu ve İsrail apartheid rejiminin Filistin topraklarına el koymayı genişletme ve tamamlama stratejisinin bir uzantısı olarak resmi devlet yetkililerinin buna izin verdiğini, olanak sağladığını ve katıldığını bildirdi.

Şaban, yerleşimcilrin toplamda 2 bin 153 saldırıya ulaştığını ve ‘dört sivilin şehit olmasına neden olduğunu’ vurguladı.

Rapora göre yerleşimci saldırıları, ‘Filistin köylerine saldırmak, buralardaki insanlara şiddet uygulamak, sahipleri içerideyken evleri ateşe vermek, vatandaşlara ateş etmek, yerleşim karakolları kurmak, vatandaşların topraklarını kontrol etmek, sokaklara ve araçlara saldırmak , organize ve tehlikeli saldırılar başlatmak’ arasında değişiyordu.

Bu saldırılar Ramallah (491), El Halil (409) ve Nablus (396) vilayetlerinde yoğunlaştı.

Filistin istatistiklerine göre, yerleşimciler geçtiğimiz 2024 yılı boyunca 2 bin 400 saldırı gerçekleştirdi.