Uzmanından deprem bölgelerinde hipotermi uyarısı: Battaniye gibi kuru bir örtü ile hastayı sıcak tutarak konuşmaya devam edin

AA
AA
TT

Uzmanından deprem bölgelerinde hipotermi uyarısı: Battaniye gibi kuru bir örtü ile hastayı sıcak tutarak konuşmaya devam edin

AA
AA

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Cem Erdoğan, deprem bölgelerinde hipotermi tehlikesine karşı dikkati çekerek, "El ve ayaklarda soğuma başlar. Konuşma yavaşlar, cilt renginde solukluk, titreme, kısık ses, zihin karışıklığı ve kalp hızında yavaşlama görülür. Müdahalede geç kalınırsa kalp krizine, böbrek ve karaciğer de hasara yol açar." ifadelerini kullandı.
Medipol Mega Üniversitesi'nden yapılan açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Erdoğan, merkez üssü Kahramanmaraş olmak üzere 10 ili birden etkileyen depremde yaşanabilecek hipotermi tehlikesi için uyarılarda bulundu.
Hipoterminin el ve ayaklarda soğuma başladığını sonrasında konuşmada yavaşlama, cilt renginde solukluk, titreme, kısık ses, zihin karışıklığı ve kalp hızında yavaşlama olarak belirti verdiğini aktaran Erdoğan, hipotermi ilerlediğinde organların çalışmamasıyla hayati risk oluşturduğunu, kalp krizi, böbrek ya da karaciğer hasarına yol açabileceğini kaydetti.

"Aşırı sıcaktan kaçının"
Erdoğan, hastada hipotermi belirtileri varsa ilk olarak hastanın konuşturmaya çalışılması ve acil olarak sıcak bir yere taşınması gerektiğini belirterek, "Battaniye gibi kuru bir örtü ile hastayı sıcak tutarak konuşmaya devam edin. Acil yardım ekibi gelinceye kadar hastanın yanından ayrılmamak, nefes alış verişini ve bilincini kontrol etmek çok önemlidir. Hipotermi belirtileri gösteren kişiye aşırı sıcak odaya sokmak, çok sıcak içecek içirmek veya alkol vermek doğru değildir. Hastanın bilinci açıksa ılık, şekerli ve alkolsüz içecekler içirmek faydalı olacaktır. Kalp masajı gereken durumlarda ise bu konuda eğitim almadıysanız yapmayın." açıklamasında bulundu.

"28 derece altı yüksek risk"
Bir yetişkin insanın vücut ısısının yaklaşık 36 ila 37 derece arasının normal kabul edildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hipotermiyi hafif, orta ve şiddetli olarak sınıflandırıyoruz. 35-32 derece hafif, 32-28 derece orta, 28 derecenin altında ise şiddetli bir hipotermi yaşandığını söyleyebiliriz. Vucut ısısı 35 derecenin altına düştüğünde hipotermi tanısını koyuyoruz. Hipotermi, vücudun uzun bir süre boyunca üretebileceğinden daha fazla miktarda ısı kaybetmesi sonucunda oluşur. Eğer acil bir şekilde tıbbi müdahale olmaz ise ölüme bile neden olabilen tehlikeli bir durumdur. Hipoterminin şiddetine göre tedavisi de farklılık gösterir. Özellikle deprem sürecinde hastaların tedavisini sağlık ekipleri yaparken en çok ihtiyacımız olan göçük altındaki vatandaşlarımızın hızlı bir şekilde kurtarılması ve sağlık ekiplerine teslim edilmesidir. Ne kadar erken aşamada hastalara ulaşırsak tedavi sürecinde o kadar başarılı olma şansımız artacaktır."



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe