Prof. Dr. Erdem Canbay'dan deprem bölgesinde az hasarlı evi olanlara uyarı: 'Ufacık bir çatlağı sıvadık, geçti, gitti' demek, kendilerine belki bir sonraki deprem için 'mezar yaptık' demek olur

AA
AA
TT

Prof. Dr. Erdem Canbay'dan deprem bölgesinde az hasarlı evi olanlara uyarı: 'Ufacık bir çatlağı sıvadık, geçti, gitti' demek, kendilerine belki bir sonraki deprem için 'mezar yaptık' demek olur

AA
AA

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay, Kahramanmaraş merkezli depremlerde evi hasar görenleri kendi kendilerine seviye tespit edip, hemen çatlak onarımı yapmamaları konusunda uyardı.
Canbay, Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Her iki depremin de hesaplanan yer ivmelerinin çok büyük değerlerde olduğuna işaret eden Canbay, aynı gün bu büyüklükte iki büyük depremin daha önce hiç yaşanmadığının, artçı depremlerin dahi birçok büyük depremden daha büyük olduğunun altını çizdi.
Yıkılan binaların fazlalığına dikkati çeken Canbay, "Bu kadar çok binanın toptan yıkılmış olması çok üzücü ve düşündürücü bir durum. Özellikle inşaat sırasında tasarıma uyulmuyor ve hatalı bina inşaatı yapılıyor. Sonucu da bundan dolayı felaket boyutunda yıkıcı oluyor." diye konuştu.
Depremlerde 1999'dan sonra yapılmış yeni binalarda da yıkım olduğuna dikkati çeken Canbay, "Burada da yapı denetiminin maalesef çok da iyi yapılamadığını görüyoruz. Yapı denetimdeki sorunların düzeltilmesi, binaların hem tasarımı, dizaynı hem de inşası sırasında doğru bir yapı denetimine tabi tutulması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Canbay, depremden etkilenen illerde yıkılmayan binalarda oturanlara da şu uyarılarda bulundu:
"Depremde evi yıkılmayanlar hemen kendi kendilerine 'bunlar önemli değil' diyerek, çatlak onarımına, makyajlamaya girişmesin, hasar seviyelerini kendi kendilerine tespit etmesinler. Bu çok yapılıyor, biz en son depremlerde de gördük. 10 yıl önceki Elazığ depreminden sonra makyajlanmış oturulmaya devam edilmiş, 10 sene sonrasındaki depremde göçtü o bina. Biz bunları da yaşadık. İleride bunun olmaması için bu uyarıların dikkate alınması gerekiyor. 'Ufacık bir çatlak vardı, çok önemli değil, biz onları sıvadık, geçti, gitti' demek, kendilerine belki bir sonraki deprem için 'mezar yaptık' demek olur, bu çok net. Bunun profesyonel gözler tarafından incelenmesi gerekiyor. Bu büyük iki depremi arka arkaya geçirmiş binanın gerçekten incelenmesi ve gözden geçirilmesi gerekiyor. O binada gözle görmeseniz bile mikro çatlaklar olabilir."

"Bina güçlendirme çok önem taşıyor"
17 Ağustos 1999 Gölcük depreminden sonra Hatay'da bir binayı karbon lifli polimerler ve yeni teknolojilerle güçlendirdiklerini aktaran Canbay, şöyle devam etti:
"Son depremde o binaya hiçbir şey olmamış. Güçlendirmenin önemi burada ortaya çıkıyor. O bina hiç dokunulmamış olsaydı, bugün o da göçmüş bir bina olurdu. O binada hala oturulmaya devam ediliyor. Demek ki mevcut yapılarımızı sadece dönüştürmek, yıkıp yenisini yapmak değil, güçlendirilebilecek binalara güçlendirme yapmak da çok önemli bir konu. Artı ucuz da bir konu çünkü yeniden yıkıp yeniden yapmak çok pahalı bir işlem. On binlerce, yüz binlerce binayı yıkıp yenisini yapamayız. Böyle bir bütçe yok, sadece ülkemizde değil, dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Bu nedenle bina güçlendirme çok önem taşıyor."
Canbay, bütün deprem bölgelerine gittiğini belirterek, "Özellikle İzmir depreminde, Elazığ depreminde insanlar yanıma gelip, 'hocam artık bizim ev adam olmaz, devlet bize bir ev yapsın, versin' diyerek, sıfır evleri olsun gibi bir duruma giriyor. Halkımızın kafasından, 'binalar güçlendirilmez, güçlenirse sıfır bina gibi olmaz' gibi yanlış inanışın kaldırılması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
Tüm ülkeye başsağlığı dileklerini ileten Prof. Dr. Canbay, ODTÜ olarak geçmişte olduğu gibi deprem konusundaki bilgi birikimleri ve deneyimleriyle bölgede jeolojik ile sismotektonik koşulların, yapısal hasar dağılımının ve nedenlerinin, zemin koşullarının yapı hasarına etkisinin ve bölgedeki diğer yapı türlerinin performansının araştırılması yönünde çalışmalarının başladığını da vurguladı.



Şarku’l Avsat kaynakları: Hamas Türkiye'den anlaşmayı Trump'a iletmesini istedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Şarku’l Avsat kaynakları: Hamas Türkiye'den anlaşmayı Trump'a iletmesini istedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan pazar günü Hamas liderleriyle bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Şarku’l Avsat’a konuşan iki kaynak, Hamas’ın Gazze Şeridi'nde yeni bir ateşkes için girişimde bulunmaya çalıştığını ve ateşkes önerisini ABD Başkanı Donald Trump yönetimine iletmek için Türkiye'den destek talep ettiğini söyledi.

Kimliklerinin gizli kalması koşuluyla ayrı ayrı konuşan iki kaynak, Hamas yönetiminin, Hamas Hareketi tarafından önerilen ‘kapsamlı anlaşma’ ya da diğer adıyla ‘paket anlaşmasının’ Türkiye ile ABD arasındaki ’iyi ilişkilerden’ dolayı Türk yetkililer tarafından Trump yönetimine iletilebileceğine inandığını söyledi.

Hamas'ın önerisi, üzerinde mutabık kalınan sayıda Filistinli mahkûmun salıverilmesi karşılığında tüm İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını, savaşın durdurulmasını ve İsrail'in Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinden çekilmesini öngörüyor.

Hamas Liderlik Konseyi Başkanı Muhammed Derviş başkanlığındaki heyet, pazar günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü. Derviş, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile de bir araya gelerek savaşın durdurulmasıyla ilgili görüşün yanı sıra, Filistin'in iç durumuna ve diğer konulara değindi.

Kaynaklardan biri Hamas'ın Türkiye'nin desteğini istemesiyle ilgili tutumunu, Hamas'ın tüm İsrailli rehineleri teslim etmesi halinde savaşın durmasını garanti edeceğini söyleyen ABD Rehine İşleri Özel Temsilcisi Adam Boehler’in açıklamalarına dayandırdığını, ancak İsrail'in bu girişimi reddettiğini açıkladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bazı bakanlar tarafından yapılan açıklamalar da bu tutumu teyit ediyor.

Kaynaklardan diğeri ise şunları söyledi:

“Türkiye'deki görüşmeler, Türk yetkililere, Hamas’ın vizyonunu Washington'a iletmek için mevcut ABD yönetimiyle olan iyi ilişkilerini kullanmaları gerektiği mesajını vermeyi amaçlıyordu.”

İki kaynak da ABD'nin bu öneriyi kabul etmesi için İsrail'e baskı yapılmasında daha büyük bir rol oynaması amacıyla, arabulucu Katar da dahil olmak üzere Donald Trump yönetimindeki yetkililere mesajın iletilmesi için şimdiye kadar başka araçların da kullanıldığı konusunda hemfikir.

Kaynakların aktardıklarına göre Hamas, Gazze'deki savaş devam ederken gerçekleşmesini istediği anlaşılan Trump'ın bölgeye yapacağı ziyaret öncesinde bir anlaşmaya varılması için ABD’nin tutumuna güveniyor. Kaynaklardan biri Trump'ın İran ile nükleer programı konusunda geçici de olsa bir çözüme ulaşmayı istediğini söyledi.

Hamas’tan kaynakların birkaç gün önce Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Hamas’ın vizyonu ‘bölgesel ve uluslararası garantilerle beş yıl sürecek uzun bir ateşkese’ hazır ve açık olmasına dayanıyor.

Hamas, herhangi bir ateşkes anlaşmasının İsrail güçlerinin Gazze'den çekilmesini ve belirli bir insani protokol uyarınca insani yardımların Gazze Şeridi’ne girişini de kapsamasını istiyor. Hamas ayrıca Arap, Müslüman ve Avrupa ülkelerinin desteğini alan Mısır'ın önerisi doğrultusunda, Gazze'yi tam yetki ile yönetecek, bağımsız ve fraksiyona bağlı olmayan kişilerden oluşan bir Filistin komitesinin kurulmasını kabul ettiğini de açıkladı.