BM: Çin'de 1 milyon Tibetli çocuk yatılı okullarda asimilasyona zorlanıyor

AA
AA
TT

BM: Çin'de 1 milyon Tibetli çocuk yatılı okullarda asimilasyona zorlanıyor

AA
AA

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları, Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nde yerli etnik azınlığa mensup yaklaşık 1 milyon çocuğun ailelerinden ayrılarak devlete ait yatılı okullarda kültürel asimilasyona maruz kaldığını bildirdi.
BM Azınlık Hakları Özel Raportörü Fernand de Varennes, BM Eğitim Hakkı Özel Raportörü Farida Shaheed ve BM Kültürel Haklar Raportörü Alexandra Xanthaki, yaptıkları ortak açıklamada, Tibetli azınlıktan çocukların, ortak dil olan Mandarin Çincesindeki zorunlu eğitime tabi tutuldukları, geleneksel dil ve kültürleriyle ilişki kuramadıklarına vurgu yaptı.
Devlet okullarının eğitimde Tibet diline, tarihine ve kültürüne yeterince yer vermediğini kaydeden uzmanlar, "Tibetli çocuklar kendi etnik dillerini kullanma kabiliyetini yitiriyor, ebeveynleriyle ve büyük ebeveynleriyle iletişim kuramıyor. Bu da asimilasyona ve kimlik erozyonuna yol açıyor." ifadelerini kullandı.

Yatılı öğrenci oranı ülke ortalamasının üzerinde
Uzmanlar, Tibet Özerk Bölgesi ve dışında yatılı okullar ve burada eğitim gören Tibetli çocukların sayısındaki artışa ilişkin endişelerini belirtti.
Çin'in diğer bölgelerinde de bulunan yatılı okulların, Tibetli azınlığın yaşadığı bölgelerde öğrenci oranının çok daha yüksek olduğunu ifade eden uzmanlar, yatılı okuyan öğrenci oranı ülke genelinde yüzde 20 civarında iken okul çağındaki Tibetli çocukların büyük çoğunluğunu oluşturan yaklaşık 1 milyon öğrencinin yatılı okuduğuna dikkati çekti.
Uzmanlar, Tibet'te son yıllarda çok sayıda yerel okulun kapatıldığı, yerlerini kasaba ve ilçe düzeyinde Mandarin Çincesi ile eğitim veren okulların aldığını, bu politika nedeniyle Tibet'in dağlık coğrafyasında ulaşım imkanları sınırlı olan çocukların evlerinden ve ailelerinden ayrılarak yatılı okullarda okumak zorunda kaldığını kaydetti.

"Tibet kimliğinin asimilasyonundan endişeliyiz"
Söz konusu politikaların, Tibet halkının eğitim, dil ve kültürel hakları ile din ve inanç özgürlüğünü zedelediği, ayrımcılığın yasaklanması ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan uzmanlar, "Tibetli kimliğinin, hakim Han Çinlisi çoğunluğun kültürüne zorla asimilasyonuna yönelik olduğu görülen bu politikadan endişeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Uzmanlar, Ağustos 2021'de Çin Merkezi Etnik İşler Konferansı'nda, "tüm etnik grupların ülkenin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutacağı" çağrısının yapıldığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bu çağrı tek bir Çin ulusal kimliğine dayalı modern ve güçlü sosyalist devlet inşa etme fikrini yeniden tasdik etmiştir. Bu bağlamda Tibet dilinin ve kültürünün öğrenilmesini teşvik eden girişimler bastırılmaktadır. Tibet dilini ve kültürünü savunan bireyler baskılarla karşılaşmaktadır."
Konuya dair endişelerini Kasım 2022'de Çin hükümetine yazılı olarak aktardıklarını ifade eden uzmanlar, yetkililerle temasta olmayı sürdüreceklerini bildirdi.

Çin'den tepki
Çin ise uyarılarına tepki gösterdikleri raportörleri "insan haklarını araçsallaştırmak ve siyasileştirmekle" ve "belli bir ülkenin Çin’i bastırmaya yönelik siyasi planlarına alet olmakla" suçladı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, Pekin'de düzenlediği olağan basın toplantısında, "Bazı BM Özel Süreçler uzmanları, Çin tarafından sağlanan doğrulanmış bilgileri görmezden geliyor. BM İnsan Hakları Konseyi yetkilendirmesiyle yürütülen Özel Süreç görevlerinin öngördüğü davranış kurallarını ihlal ederek yalan ve dedikodulara prim veriyor." dedi.
Çin'in buna karşı çıktığını ve güçlü şekilde kınadığını vurgulayan Sözcü Mao, "Onları (BM Özel Raportörleri) davranış kurallarına uymaya, görevlerini objektif şekilde yerine getirmeye, insan haklarını araçsallaştırmaya ve siyasileştirmeye son vermeye, belli bir ülkenin BM forumunu istismar ederek Çin’i bastırmaya yönelik siyasi planlarına alet olmamaya çağırıyoruz. Aksi takdirde bu tavırları BM’nin güvenilirliğine zarar verecektir." ifadelerini kullandı.
BM Özel Raportörleri, merkezi Cenevre'de bulunan BM İnsan Hakları Konseyi tarafından, belirli konularda veya belirli ülkelerdeki sorunları izlemek ve raporlamak üzere atanıyor.
BM görevlisi olmayan, yaptıkları iş karşılığında herhangi bir ödeme almayan uzmanlar, herhangi bir ülkeden veya örgütten bağımsız olarak kendi bireysel kapasiteleriyle çalışıyor.



Ukrayna saldırısı sonucu Rusya'daki Tuapse rafinerisinde yangın ve hasar meydana geldi

Karadeniz kıyısındaki Tuapse'de bulunan Rus petrol rafinerisi (Arşiv-Reuters)
Karadeniz kıyısındaki Tuapse'de bulunan Rus petrol rafinerisi (Arşiv-Reuters)
TT

Ukrayna saldırısı sonucu Rusya'daki Tuapse rafinerisinde yangın ve hasar meydana geldi

Karadeniz kıyısındaki Tuapse'de bulunan Rus petrol rafinerisi (Arşiv-Reuters)
Karadeniz kıyısındaki Tuapse'de bulunan Rus petrol rafinerisi (Arşiv-Reuters)

Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki operasyon merkezi bu sabah yaptığı açıklamada, Ukrayna'ya ait bir insansız hava aracı (İHA) saldırısında iki kişinin yaraladığını ve Tuapse petrol rafinerisinde hızla söndürülen bir yangına neden olduğunu bildirdi.

Acil durumlara müdahaleden sorumlu bölgesel bir kuruluş olan operasyon merkezi, Telegram uygulamasında yaptığı açıklamada, saldırının rafineri ekipmanına, liman iskelesine ve beş eve hasar verdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Tuapse, Rusya'nın güneybatısındaki Krasnodar bölgesinde, Karadeniz kıyısında, Azov Denizi üzerinden Ukrayna anakarasının en yakın noktasına yaklaşık 350 kilometre uzaklıkta yer almaktadır.

Rafinerideki yangın yaklaşık 300 metrekarelik bir alana zarar verdikten sonra söndürüldü, ancak yetkililer rafineri ekipmanına verilen hasarın boyutuna veya operasyonların askıya alınıp alınmadığına dair henüz bilgi vermedi.

Tuapse limanı, Rusya'nın Karadeniz'deki başlıca petrol ürünleri çıkış noktalarından biridir. Faaliyetleri, Rosneft'e ait olan ve ihracata yönelik Tuapse rafinerisi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Rafinerinin günlük işleme kapasitesi yaklaşık 240 bin varildir ve nafta, fuel oil ve dizel gibi ürünler tedarik etmektedir.

Liman ve rafineri, Rusya'nın yaklaşık dört yıldır sürdürdüğü savaş sırasında Ukrayna İHA’larının saldırılarına defalarca hedef oldu. Önceki saldırıların zaman zaman yangınlara ve operasyonların aksamasına neden olduğu bildirildi.


Moskova bölgesinde İHA saldırısının ardından geniş çaplı elektrik kesintileri yaşandı

Reuters'ın haberine göre, bir trafo merkezinde çıkan yangın nedeniyle Moskova dışındaki bölgelerde 100 binden fazla kişi elektrik kesintisinden etkilendi.
Reuters'ın haberine göre, bir trafo merkezinde çıkan yangın nedeniyle Moskova dışındaki bölgelerde 100 binden fazla kişi elektrik kesintisinden etkilendi.
TT

Moskova bölgesinde İHA saldırısının ardından geniş çaplı elektrik kesintileri yaşandı

Reuters'ın haberine göre, bir trafo merkezinde çıkan yangın nedeniyle Moskova dışındaki bölgelerde 100 binden fazla kişi elektrik kesintisinden etkilendi.
Reuters'ın haberine göre, bir trafo merkezinde çıkan yangın nedeniyle Moskova dışındaki bölgelerde 100 binden fazla kişi elektrik kesintisinden etkilendi.

Moskova dışındaki bölgelerde bir trafo merkezinde çıkan yangın nedeniyle 100 binden fazla kişi elektriksiz kaldı.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre, Ramenskoye şehir yönetimi dün yaptığı açıklamada, bölgede aynı anda büyük çaplı bir Ukrayna insansız hava aracı (İHA) saldırısı olduğuna dair haberlere rağmen, elektrik kesintisinin bir kablo yangınından kaynaklandığını belirtti.

Zukovskiy ve Litkarino sakinleri de elektrik kesintisinden etkilendi. Yetkililer, hasarı hızla onarmak için çalıştıklarını söyledi.

Akşam saatlerinde Rus ordusu, dört saat içinde 100'den fazla Ukrayna İHA’sını düşürdüğünü bildirdi.

Yetkililer, İHA’ların çoğunun Ukrayna sınırına yakın batı Bryansk bölgesinde düşürüldüğünü, Moskova bölgesinde ise 8 İHA düşürüldüğünü, bunlardan üçünün başkente doğru ilerlediğini ifade etti.

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin daha sonra başka İHA’ların da ele geçirildiğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre saldırılar, Moskova havaalanlarının geçici olarak faaliyetlerini durdurmasına neden oldu.


Kolombiya Devlet Başkanı, Washington'ın Venezuela'da bir "kokain fabrikasını" bombaladığını doğruladı

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AFP)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AFP)
TT

Kolombiya Devlet Başkanı, Washington'ın Venezuela'da bir "kokain fabrikasını" bombaladığını doğruladı

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AFP)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AFP)

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, ABD'nin Venezuela'nın batısındaki Maracaibo liman kentinde bir kokain fabrikasını bombaladığını iddia etti.

Başkan Donald Trump'ın Venezuela kıyılarına ilk kara saldırısını duyurmasının ardından X platformunda şunları yazdı (yerini belirtmeden): "Trump'ın Maracaibo'da bir fabrikayı bombaladığını biliyoruz ve orada kokain yapmak için koka macunu karıştırıldığından korkuyoruz."