Kandinskiy’in geri alınan tablosu 45 milyon dolara satışa sunulacak

Vasili Kandinski’'nin 1910 yılında yaptığı ‘Murnau mit Kirche II’ (Murnau’daki Kilise 2) adlı tablosu Londra'da sergileniyor. (Sotheby's)
Vasili Kandinski’'nin 1910 yılında yaptığı ‘Murnau mit Kirche II’ (Murnau’daki Kilise 2) adlı tablosu Londra'da sergileniyor. (Sotheby's)
TT

Kandinskiy’in geri alınan tablosu 45 milyon dolara satışa sunulacak

Vasili Kandinski’'nin 1910 yılında yaptığı ‘Murnau mit Kirche II’ (Murnau’daki Kilise 2) adlı tablosu Londra'da sergileniyor. (Sotheby's)
Vasili Kandinski’'nin 1910 yılında yaptığı ‘Murnau mit Kirche II’ (Murnau’daki Kilise 2) adlı tablosu Londra'da sergileniyor. (Sotheby's)

Sotheby's Müzayede Evi, Vsili Kandinski'nin en büyük tablolarından birini sergileyecek. Tablo önümüzdeki mart ayında Londra'da satışa sunulacak. Kandinski'nin kariyerinde bir dönüm noktası olarak nitelendirilen, 1910 tarihli ‘Murnau mit Kirche II’ (Murnau’daki Kilise 2) adlı resim, kariyerinin geri kalanının temelini oluşturacak, yeni nesil sanatçıları yeni bir yola sokacak olan devrim niteliğindeki soyut dilin başlangıcını ifade ediyor. Eser, Monet'den Klimt'e çağdaş avangart sanatçıların tercih ettiği asimetrik kare şeklinde ve göz kamaştırıcı ölçekte yapılmış. Zengin kontrast tonlar dizisi kullanılarak resmedilen ve yakın zamanda kurtarılan tablonun büyüleyici ve dikkate değer bir geçmişi bunuyor.
Tablo, yapıldıktan kısa bir süre sonra Johanna Margarete Stern (kızlık soyadı Lippmann, 1874-1944) ve Siegbert Samuel Stern (1864-1935) tarafından satın alındı. Başarılı bir tekstil işinin kurucu ortakları olan Johanna ve Siegbert, 1920'lerin Berlin'inin gösterişli kültürel yaşamının merkezindeydiler. Ortakların, aralarında Thomas Mann, Franz Kafka ve Albert Einstein'ın da bulunduğu sosyal çevreleri vardı ve birlikte etkileyici bir sanat eseri koleksiyonu oluşturdular.

Stern’in villasında, yemek odasının duvarındaki Kandinski tablosu. (Sotheby’s)
Yüzü aşkın tablodan oluşan koleksiyonun yelpazesi, Eski Hollanda sanatının şaheserlerinden farklı zevkleri, ilgi alanlarını ve Pierre-Auguste Renoir, Lovis Corinth, Odilon Redon, Max Liebermann, Edvard Munch ve Max Bechstein'ın daha öncü çalışmalarını yansıtıyordu. Ancak Nazilerin gücünün artmasıyla her şey değişti. Siegbert 1935'te eceliyle öldüyse de Johanna Margarete Almanya'yı terk etmek zorunda kaldı. Bu korkunç olayların ortasında Stern Sanat Grubu dağıldı ve yaklaşık on yıl önce söz konusu eserlerin, 1951'den bu yana asılı oldukları Hollanda'nın Eindhoven kentindeki Van Abbemuseum’un duvarlarında olduğu tespit edildi. Murnau mit Kirche II, Stern ailesinin mirasçılarına iade edildi. Tablonun 45 milyon dolara satışa sunulması beklenirken elde edilen kâr, Stern'in hayatta kalan 30 varisi arasında paylaştırılacak. Sanat eserinin satışı, aileye ait sanat koleksiyonunun kaderi hakkında daha fazla araştırma yapılmasına da kaynak sağlayacak.
Sotheby's Avrupa’nın Yönetim Kurulu Başkanı Helena Newman konuyla ilgili olarak şu açıklamada bulundu:
“Kandinski'nin Murnau tablosunun yapıldığı dönem, gelecek nesiller için soyut sanatı tanımladı. Dönemin son tablolarından biri olan ve halen özel mülkiyete ait olan bu önemli tablonun ortaya çıkışı, piyasa ve koleksiyonerler için bir dönüm noktası oldu. Yıllar sonra onu geri almak, bu muhteşem tablo ile tarihi arasındaki bağlantıyı nihayet yeniden kurmamıza ve Stern ailesinin ve sanat koleksiyonlarının 1920’li yıllarda Berlin'in gelişen kültürel ortamındaki yerleşimini yeniden keşfetmemize olanak tanıyor.”
Kandinski'nin erken sanat eserlerinin piyasaya sunulması nadir görülen bir durum. Bu eserlerin önemli bir kısmı, dünyanın dört bir yanındaki büyük müzelerin koleksiyonlarında bulunuyor. Tablo, 1 Mart'ta Londra’da yapılması planlanan satış öncesinde, 5-7 Şubat tarihleri ​​arasında Hong Kong'daki Sotheby's'de, 11-15 Şubat tarihleri ​​arasında New York'ta ve 22 Şubat- 1 Mart tarihleri ​​arasında da Londra'da sergilenecek.

Murnau tablosu ve soyut ifadeye giden yol
Kandinsky ve Gabriel Münter (hayranı ve sanatçı arkadaşı) 1908 yazında Bavyera'daki dağ köyü Murnau'yu ziyaret ettiler. Kısa süre sonra oraya aşık oldular ve birlikte ertesi yıl bölgede bir ev satın aldılar. Burada genellikle sanatçı arkadaşları Aleksey Gawlinski ve Marianne von Vervekin'in eşliğinde yazlar geçirdiler. Köy ve çevresi, Kandinski'nin soyutlamaya doğru ilk adımlarını attığı ve Batı sanatının seyrinde büyük bir radikal değişimin başlangıcına işaret ettiği önemli yıllarda çalışmalarının merkezinde yer alan zengin birçok tema sunuyordu.
Kandinski, 1906'dan 1907'ye kadar Paris'te geçirdiği süre boyunca özümsediği tüm etkileri Murnau mit Kirche II adlı resim aracılığıyla sundu. Kandinski, bir renk ve biçim patlamasından tamamen farklı ve tamamen ayrı bir şey oluşturan, doğal fotoğraftan daha uzak ve kopuk, bir yıl sonra kendi orijinal metni ‘Sanatta Manevi Unsur Üzerine’de ifade ettiği duygusal ve ruhsal yöntemiyle herkesi derinden etkileyen resimler yaptı.
Kandinski'nin Murnau mit Kirche II gibi son çalışmalarının mirası, Jackson Pollock ve Willem de Kooning gibi savaş sonrası ABD’de çalışmalar yapan Soyut Dışavurumcu sanatçıların eserlerinde de belirleyici oldu. Söz konusu iki sanatçı soyutlama yolunda ilk adımları atan Kandinski'yi ve onun açtığı öncü avangart sanatı yolunu örnek aldılar.



Meşhur korku serisinde sona doğru: 4. film geliyor

51 yaşındaki Vera Farmiga, Jason Reitman yönetmenliğindeki Aklı Havada'daki (Up in the Air) performansıyla Oscar'a aday gösterilmişti (Warner Bros)
51 yaşındaki Vera Farmiga, Jason Reitman yönetmenliğindeki Aklı Havada'daki (Up in the Air) performansıyla Oscar'a aday gösterilmişti (Warner Bros)
TT

Meşhur korku serisinde sona doğru: 4. film geliyor

51 yaşındaki Vera Farmiga, Jason Reitman yönetmenliğindeki Aklı Havada'daki (Up in the Air) performansıyla Oscar'a aday gösterilmişti (Warner Bros)
51 yaşındaki Vera Farmiga, Jason Reitman yönetmenliğindeki Aklı Havada'daki (Up in the Air) performansıyla Oscar'a aday gösterilmişti (Warner Bros)

Korku Seansı (The Conjuring) serisi sona yaklaşıyor... Merakla beklenen korku filmi The Conjuring: Last Rites'tan ilk fragman yayımlandı.

Warner Bros, perşembe günü filmin ilk resmi fragmanını paylaştı. Bu yapım, Korku Seansı evreninin 4. ve ana serinin final filmi olacak. Ancak bu, evrenin tamamen sonlanacağı anlamına gelmiyor.

Gerçek olaylardan ilham alıyor

Ünlü paranormal araştırmacılar Ed ve Lorraine Warren'ın gerçek araştırmalarından ilham alan seri, bu kez 1986'da yaşanan Smurl Ailesi vakasına odaklanıyor. 10 yılı aşkın bir süre boyunca kötü bir ruh tarafından rahatsız edildiğini öne süren ailenin tüyler ürperten hikayesi, serinin en karanlık ve tehlikeli vakalarından biri olarak anlatılıyor.

Fragmanda Ed Warren, "Her vaka farklıdır. Her aile farklıdır. Bir kez başladık mı geri dönüş yoktur. Her şey olabilir ve büyük ihtimalle olacaktır da" diyerek izleyiciyi uyarıyor. Lorraine ise bu vakanın önceki hiçbir olaya benzemediğini ima ederek, "Bu sefer farklı bir şey var" sözleriyle tehlikenin boyutunu hissettiriyor. 

Filmin yönetmen koltuğunda, serinin önceki halkası Korku Seansı 3: Katil Şeytan'ı (The Conjuring: The Devil Made Me Do It) da yöneten Michael Chaves oturuyor. Serinin ilk iki filmini yöneten James Wan ise bu kez yönetici yapımcı olarak projede yer alıyor. 

Filmin senaryosu Ian Goldberg, Richard Naing ve David Leslie Johnson-McGoldrick imzası taşıyor. Oyuncu kadrosunda ise 29 yaşındaki Britanyalı aktris Mia Tomlinson'la Bohemian Rhapsody'deki performansıyla bilinen Ben Hardy de yer alıyor.

2013'te vizyona giren ilk filmiyle yalnızca 20 milyon dolarlık bütçeyle dünya çapında yaklaşık 320 milyon dolar hasılat elde eden Korku Seansı evreni, halihazırda 2 milyar dolardan fazla gişe geliriyle korku sinemasının en büyük serilerinden biri olmayı başardı.

The Conjuring: Last Rites, 5 Eylül'de sinemaseverlerle buluşacak.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, IndieWire