‘Ulusal birlik’ çağrısında bulunan Hamaney ‘bölünmelere’ karşı uyardı

‘Rejimi ortadan kaldırma girişimlerini’ İran'ın bölgesel rolüne bağladı

Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
TT

‘Ulusal birlik’ çağrısında bulunan Hamaney ‘bölünmelere’ karşı uyardı

Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, ‘düşmanları’ İranlı yetkililer arasında nifak ve şüphe tohumları ekmeye çalışmakla suçlayarak ulusal birlik çağrısında bulundu. Kadın sorunları ve kuşak farklılıklarını gündeme getirmeye çalışanları eleştiren Hameney, ‘yapay ihtilafların’ ‘bölünmelere’ dönüşmesine karşı uyarıda bulundu.
Hamaney, Hava Kuvvetleri Komutanları’na yaptığı yıllık konuşmasında, “Düşmanın asıl amacı, İslam Cumhuriyeti'ne diz çöktürmek, nifak ve şüphe tohumları atarak onu yok etmektir (...) Bu kirli plan karşısında yapılması gereken en önemli şey, birlik stratejisini korumaktır” ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki cumartesi gününe denk gelen 1979 devriminin yıldönümü münasebetiyle devlet kurumlarının düzenlemek için harekete geçtiği yıllık kutlamalara üstü kapalı bir göndermede bulunan Hamaney “Halkın düşmanlara verdiği mesaj, şüphe uyandırma ve ulusal birliği bozma çabalarının boşa çıktığıdır” ifadelerini kullandı.
Devrimin, ‘yaşamının ve canlılığının’ devamlılığını sağlamanın temel koşulunun ‘ihtiyaçlara (artmasına) ihtimam gösterilmesi olduğunu belirten Hamaney, bu bağlamda ülkenin ‘temel ve önemli ihtiyacı’ olarak ‘ulusal birlik’ üzerinde durulması ve vurgulanması çağrısında bulundu. Resmi web sitesine göre Hamaney, ‘ulusal birliğin, devrimin zaferinde ve ilerlemesinde önemli rol oynadığını ve düşmanların önünde bir set ve duvar oluşturduğunu’ ifade ederek, ‘devrimin bugün mümkün olduğu kadar ve kat be kat yükseltilmesi gerektiğini’ vurguladı.
Ülkedeki son sözün sahibi, “Siyasi anlaşmazlıkların, bakış açılarında farklılıkların ve normal anlaşmazlıkların olmasında bir sıkıntı yok, ancak iş suçlama ve iftira boyutuna varmamalı” dedi. Bununla birlikte konuşmasının bir kısmında Hamaney “Siyasi gruplar arasında olumsuz bir algı oluşturmak, insanların birbirine ve hükümete karşı güvensizlik duymasını sağlamak ve kurumlar hakkında şüphe uyandırmak, İran’a kötü niyet besleyenlerin hedeflerine ulaşma stratejilerinden sadece bir tanesidir” ifadelerini kullanarak ‘düşmanın rejime karşı planı ve hedefinin devrime diz çöktürmek olduğunu’ vurguladı. 15 yıl önce ABD Başkanı'ndan (Barack Obama) bir mektup aldığını belirten Hamaney, “ABD Başkanı bana, rejiminizi değiştirmeye niyetimiz yok diye mektup yazmıştı. Ancak İslam Cumhuriyeti'ni bitirmeyi planladıklarına dair haberler aldık” dedi.
Hamaney, ‘rejimi ortadan kaldırma girişimlerini’ İran'ın bölgesel rolüne bağlayarak, “İslam Cumhuriyeti bu önemli, stratejik ve yararlı bölgeyi ellerinden almıştır” ifadelerini kullandı.
Hamaney'in ‘ulusal birlik’ çağrısı, Nisan 2016'da yaptığı eleştirilerden geri adım attığını gösteriyor. Zira o dönem Eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 2016 yılında ülkenin nükleer programına ilişkin büyük ülkeler ve İran arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP/nükleer anlaşma) uygulanmasının ilk aylarında şiddetle bir iç diyalog çağrısında bulunmuştu. Hamaney ise iç diyalog çağrısını yapanları ve nükleer müzakereler doğrultusunda bir iç diyaloğun başlatılmasını ‘Amerikan retoriğinin pompalanmasına’ benzetmişti.
Hamaney’in bu konuşmasından üç gün önce İran Yargı Erki, geçtiğimiz eylül ayında Mahsa Amini adlı genç kızın Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındığı sırada hayatını kaybetmesinin ardından ülkeyi sarsan ‘Kadın, Özgürlük ve Yaşam’ protestoları sırasında tutuklanan bazı kişiler de dahil olmak üzere on binlerce mahkûm için af çıkarılmasına ilişkin teklifi Hamaney’in kabul ettiğini duyurmuştu. İran Yargı Erki, karara dahil olabilecekler için bazı, şartlar açıklamış ve idam cezası ile sonuçlanabilecek suçlamalar isnad edilmiş kişilerin dahil edilmeyeceğini belirtmişti. Aynı zamanda gözaltına alınanların ‘pişman’ olduklarına dair yazılı bir ifade vermeleri de istenmişti.
160'tan fazla şehir, protestocuların rejimi devirme taleplerinin yükseldiği gösterilere sahne oldu. Protestoların temposu düşse de Tahran'daki bazı mahallelerde hala geceleri 'Hamaney'e ölüm' ve 'Diktatöre ölüm' gibi sloganlar atılıyor.
Hamaney, ‘Fransa ve Sovyetler Birliği devrimleri gibi büyük küresel devrimlerde diktatörlüklerin geri dönüşünün’ ‘temel ihtiyaçların ve risklerin ihmal edilmesinden ve şahsi meseleler ve kavgalarla meşgul olunmasından’ kaynaklandığını belirterek, İran'daki devrimin ‘kendini bu belalardan koruduğunu’ vurguladı.
Hamaney, özellikle askeri birimlerin saflarında bölünmeler olduğu ve gösteriler sırasında bazı askerlerin tutuklandığı yönünde haberlerin çıkmasının ardından halkın, Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) karşı kendilerini koruması için İran ordusuna protestolara müdahale etmesi yönünde yaptıkları çağrılara değindi. Hamaney, ordunun ‘(devrimin) ilk günlerinden itibaren daha devrimci, inançlı ve sadık hale geldiğini’ söyledi.

Zorlama ihtilaflar
Hamaney konuşmasında ‘zorlama’ olarak nitelendirdiği iç ihtilaflara işaret etmekle birlikte, üstü kapalı olarak bu tarafları eleştirdi. Hamaney “Bunların çatlaklara dönüşmemesi gerekiyor. Zaman zaman kadın meselesini, bazen Şii-Sünni meselesini, bazen de nesil farkını gündeme getiriyorlar” dedi.
Hamaney'in konuşmasından üç gün önce, reformist Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, yöneticilerle halk -özellikle de protestocu gençler- arasında büyüyen bir uçurum olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Hatemi 1997-2005 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yaptığı döneme atıfta bulunarak, "Halk bizim neslimizi, devrim sırasında ve reformlar döneminin nesillerini aşıyor" dedi.
Hatemi, önceki önerileri hakkında karamsar görünse de devrimin yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada 15 öneri sundu. Hameney, “Denenen yol ve yaklaşımda reform talep etmek, imkânsız olduğu söylenemezse de bir kayaya çarptı ve çıkmaza girdi.” ifadelerini kullandı.
Öneriler arasında şu teklifler yer alıyor: tüm yönelim, eğilimler ve milliyetlerin katılımıyla ulusal dayanışma çağrısı, serbest ve rekabetçi seçimlerin yapılması, toplumdaki tüm çatışmaların sona erdirilip kamuoyunun yatıştırılması, reformist liderler Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsine son verilmesi, din adamları, akademisyenler, işçiler, sanatçılar, medya mensupları ve sendika üyeleri aleyhindeki tüm davaların düşürülmesi ve siyasi tutuklular ile ‘isyan’ ve ‘ayaklanma’ eylemlerine katıldıklarına dair güvenilir kanıt bulunmayan kişilerin serbest bırakılması konusunda genel bir af çıkarılması.
Hatemi'nin önerileri arasında, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) ve Anayasa Koruma Konseyi (AKK) gibi parlamento ve hükümet üzerinde denetim hakkı olan organlarda reform yapılması da yer aldı.
Hatemi açıklamasında iki şeyden dolayı üzgün olduğunu ifade etti; birincisi, iktidardaki müesses nizamdan reform ve hatalardan kaçınma konusunda herhangi bir sinyal gelmemesi. İkincisi ise ‘halkın mevcut siyasi sistemden duyduğu umutsuzluk.’ Hatemi, “Ülkedeki yönetimin en büyük hatası, toplumda daha iyi bir geleceğe dair ümidini kesmiş olan çoğunluğun kızgınlığını artırmak pahasına, kendisine sadık gördüğü küçük bir toplum kesimini memnun etmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Hatemi'nin açıklaması, reformist müttefiki Mir Hüseyin Musevi'nin yakın bir zamanda yaptığı açıklamasıyla zıtlık gösteriyor. Nitekim Musevi, iktidarın İslam Cumhuriyeti'ne alternatif olacak bir yapıya devredilmesi için yeni bir anayasa hazırlanması ve ‘bağımsız ve adil’ seçimler yoluyla bunun referanduma sunulması çağrısında bulunmuştu. Hatemi ise ‘rejimin devrilmesinin mümkün olmadığını’ söyleyerek mevcut anayasanın ruhuna dönülüp reform yapılabileceğini vurguladı. Ayrıca rejimin devrilmesi yönündeki çağrıların daha fazla ‘kısıtlama ve baskıya’ yol açacağı konusunda da uyarıda bulundu.
Musevi yaptığı açıklamada, İran'da son aylar ve yıllarda yaşanan ‘kanlı’ olayların, 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde desteklediği ‘anayasayı tavizsiz uygulama’ sloganının ‘artık etkili olmadığını’ gösterdiğini söyleyerek, “Esas kriz, ülkenin sürdürülemez çelişkili yapısı ve temel sistemidir” demişti.

Kayhan gazetesi Hatemi’yi hedef alıyor
Rejimin geleceği konusunda Musevi ile Hatemi arasında açıkça görülen görüş ayrılığına rağmen, DMO’ya bağlı Civan gazetesi Hatemi ve Musevi'yi ‘havuç ve sopa politikası’ izlemekle suçladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Hatemi’yi ‘havucun’ sahibi olarak tanımlayan Civan müttefiki Musevi’yi ‘İslam Cumhuriyeti’ni parçalamak için ‘sopayı’ elinde tutmakla suçladı.
Dini Lider’in Ofisi’ne bağlı Kayhan gazetesi çarşamba günkü sayısında Musevi ve Hatemi'nin açıklamalarını hedef aldı. Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, Hatemi'den ‘kendisine dikte edilen ifadeyi tekrar okumasını’ isteyerek, “Rejimdeki cumhuriyetçi unsurdan endişe ettiğiniz için utanmıyor musunuz?” sorusunu yöneltti ve onu İran’a ‘düşman’ olan yetkililerin söylediklerini tekrarlamakla suçladı. Şeriatmedari, “Açıklamadan adınızı silip Netanyahu'nun adını koysak bir şey fark eder mi?” ifadelerini kullanarak “Siz (Hatemi) ve Musevi sanki devrim size borçluymuş gibi konuşuyorsunuz. Söyleyin bana: Sicilinizdeki devrimci arka plan nedir?” diye sordu.
Öte yandan Reform Cephesi Sözcüsü Ali Şekuri Rad, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Hatemi'nin mesajı ile Musevi'nin açıklaması arasındaki ortak nokta, ülkedeki yetersiz durumun ve mevcut siyasi çıkmazın dile getirilmesidir” dedi. Rad, “Mevcut yönetim, herhangi bir reform veya değişimi kabul etmese de; Musevi bir ufuk çizerken Hatemi de bir yol çizdi. Her ikisi de halkın egemenliğini kurmaya ve umudu güçlendirmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.