‘Ulusal birlik’ çağrısında bulunan Hamaney ‘bölünmelere’ karşı uyardı

‘Rejimi ortadan kaldırma girişimlerini’ İran'ın bölgesel rolüne bağladı

Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
TT

‘Ulusal birlik’ çağrısında bulunan Hamaney ‘bölünmelere’ karşı uyardı

Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)
Hamaney, Tahran'daki ordu komutanlarına yıllık konuşmasını yaparken (Hamaney'in web sitesi)

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, ‘düşmanları’ İranlı yetkililer arasında nifak ve şüphe tohumları ekmeye çalışmakla suçlayarak ulusal birlik çağrısında bulundu. Kadın sorunları ve kuşak farklılıklarını gündeme getirmeye çalışanları eleştiren Hameney, ‘yapay ihtilafların’ ‘bölünmelere’ dönüşmesine karşı uyarıda bulundu.
Hamaney, Hava Kuvvetleri Komutanları’na yaptığı yıllık konuşmasında, “Düşmanın asıl amacı, İslam Cumhuriyeti'ne diz çöktürmek, nifak ve şüphe tohumları atarak onu yok etmektir (...) Bu kirli plan karşısında yapılması gereken en önemli şey, birlik stratejisini korumaktır” ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki cumartesi gününe denk gelen 1979 devriminin yıldönümü münasebetiyle devlet kurumlarının düzenlemek için harekete geçtiği yıllık kutlamalara üstü kapalı bir göndermede bulunan Hamaney “Halkın düşmanlara verdiği mesaj, şüphe uyandırma ve ulusal birliği bozma çabalarının boşa çıktığıdır” ifadelerini kullandı.
Devrimin, ‘yaşamının ve canlılığının’ devamlılığını sağlamanın temel koşulunun ‘ihtiyaçlara (artmasına) ihtimam gösterilmesi olduğunu belirten Hamaney, bu bağlamda ülkenin ‘temel ve önemli ihtiyacı’ olarak ‘ulusal birlik’ üzerinde durulması ve vurgulanması çağrısında bulundu. Resmi web sitesine göre Hamaney, ‘ulusal birliğin, devrimin zaferinde ve ilerlemesinde önemli rol oynadığını ve düşmanların önünde bir set ve duvar oluşturduğunu’ ifade ederek, ‘devrimin bugün mümkün olduğu kadar ve kat be kat yükseltilmesi gerektiğini’ vurguladı.
Ülkedeki son sözün sahibi, “Siyasi anlaşmazlıkların, bakış açılarında farklılıkların ve normal anlaşmazlıkların olmasında bir sıkıntı yok, ancak iş suçlama ve iftira boyutuna varmamalı” dedi. Bununla birlikte konuşmasının bir kısmında Hamaney “Siyasi gruplar arasında olumsuz bir algı oluşturmak, insanların birbirine ve hükümete karşı güvensizlik duymasını sağlamak ve kurumlar hakkında şüphe uyandırmak, İran’a kötü niyet besleyenlerin hedeflerine ulaşma stratejilerinden sadece bir tanesidir” ifadelerini kullanarak ‘düşmanın rejime karşı planı ve hedefinin devrime diz çöktürmek olduğunu’ vurguladı. 15 yıl önce ABD Başkanı'ndan (Barack Obama) bir mektup aldığını belirten Hamaney, “ABD Başkanı bana, rejiminizi değiştirmeye niyetimiz yok diye mektup yazmıştı. Ancak İslam Cumhuriyeti'ni bitirmeyi planladıklarına dair haberler aldık” dedi.
Hamaney, ‘rejimi ortadan kaldırma girişimlerini’ İran'ın bölgesel rolüne bağlayarak, “İslam Cumhuriyeti bu önemli, stratejik ve yararlı bölgeyi ellerinden almıştır” ifadelerini kullandı.
Hamaney'in ‘ulusal birlik’ çağrısı, Nisan 2016'da yaptığı eleştirilerden geri adım attığını gösteriyor. Zira o dönem Eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 2016 yılında ülkenin nükleer programına ilişkin büyük ülkeler ve İran arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP/nükleer anlaşma) uygulanmasının ilk aylarında şiddetle bir iç diyalog çağrısında bulunmuştu. Hamaney ise iç diyalog çağrısını yapanları ve nükleer müzakereler doğrultusunda bir iç diyaloğun başlatılmasını ‘Amerikan retoriğinin pompalanmasına’ benzetmişti.
Hamaney’in bu konuşmasından üç gün önce İran Yargı Erki, geçtiğimiz eylül ayında Mahsa Amini adlı genç kızın Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındığı sırada hayatını kaybetmesinin ardından ülkeyi sarsan ‘Kadın, Özgürlük ve Yaşam’ protestoları sırasında tutuklanan bazı kişiler de dahil olmak üzere on binlerce mahkûm için af çıkarılmasına ilişkin teklifi Hamaney’in kabul ettiğini duyurmuştu. İran Yargı Erki, karara dahil olabilecekler için bazı, şartlar açıklamış ve idam cezası ile sonuçlanabilecek suçlamalar isnad edilmiş kişilerin dahil edilmeyeceğini belirtmişti. Aynı zamanda gözaltına alınanların ‘pişman’ olduklarına dair yazılı bir ifade vermeleri de istenmişti.
160'tan fazla şehir, protestocuların rejimi devirme taleplerinin yükseldiği gösterilere sahne oldu. Protestoların temposu düşse de Tahran'daki bazı mahallelerde hala geceleri 'Hamaney'e ölüm' ve 'Diktatöre ölüm' gibi sloganlar atılıyor.
Hamaney, ‘Fransa ve Sovyetler Birliği devrimleri gibi büyük küresel devrimlerde diktatörlüklerin geri dönüşünün’ ‘temel ihtiyaçların ve risklerin ihmal edilmesinden ve şahsi meseleler ve kavgalarla meşgul olunmasından’ kaynaklandığını belirterek, İran'daki devrimin ‘kendini bu belalardan koruduğunu’ vurguladı.
Hamaney, özellikle askeri birimlerin saflarında bölünmeler olduğu ve gösteriler sırasında bazı askerlerin tutuklandığı yönünde haberlerin çıkmasının ardından halkın, Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) karşı kendilerini koruması için İran ordusuna protestolara müdahale etmesi yönünde yaptıkları çağrılara değindi. Hamaney, ordunun ‘(devrimin) ilk günlerinden itibaren daha devrimci, inançlı ve sadık hale geldiğini’ söyledi.

Zorlama ihtilaflar
Hamaney konuşmasında ‘zorlama’ olarak nitelendirdiği iç ihtilaflara işaret etmekle birlikte, üstü kapalı olarak bu tarafları eleştirdi. Hamaney “Bunların çatlaklara dönüşmemesi gerekiyor. Zaman zaman kadın meselesini, bazen Şii-Sünni meselesini, bazen de nesil farkını gündeme getiriyorlar” dedi.
Hamaney'in konuşmasından üç gün önce, reformist Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, yöneticilerle halk -özellikle de protestocu gençler- arasında büyüyen bir uçurum olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu. Hatemi 1997-2005 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yaptığı döneme atıfta bulunarak, "Halk bizim neslimizi, devrim sırasında ve reformlar döneminin nesillerini aşıyor" dedi.
Hatemi, önceki önerileri hakkında karamsar görünse de devrimin yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada 15 öneri sundu. Hameney, “Denenen yol ve yaklaşımda reform talep etmek, imkânsız olduğu söylenemezse de bir kayaya çarptı ve çıkmaza girdi.” ifadelerini kullandı.
Öneriler arasında şu teklifler yer alıyor: tüm yönelim, eğilimler ve milliyetlerin katılımıyla ulusal dayanışma çağrısı, serbest ve rekabetçi seçimlerin yapılması, toplumdaki tüm çatışmaların sona erdirilip kamuoyunun yatıştırılması, reformist liderler Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsine son verilmesi, din adamları, akademisyenler, işçiler, sanatçılar, medya mensupları ve sendika üyeleri aleyhindeki tüm davaların düşürülmesi ve siyasi tutuklular ile ‘isyan’ ve ‘ayaklanma’ eylemlerine katıldıklarına dair güvenilir kanıt bulunmayan kişilerin serbest bırakılması konusunda genel bir af çıkarılması.
Hatemi'nin önerileri arasında, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) ve Anayasa Koruma Konseyi (AKK) gibi parlamento ve hükümet üzerinde denetim hakkı olan organlarda reform yapılması da yer aldı.
Hatemi açıklamasında iki şeyden dolayı üzgün olduğunu ifade etti; birincisi, iktidardaki müesses nizamdan reform ve hatalardan kaçınma konusunda herhangi bir sinyal gelmemesi. İkincisi ise ‘halkın mevcut siyasi sistemden duyduğu umutsuzluk.’ Hatemi, “Ülkedeki yönetimin en büyük hatası, toplumda daha iyi bir geleceğe dair ümidini kesmiş olan çoğunluğun kızgınlığını artırmak pahasına, kendisine sadık gördüğü küçük bir toplum kesimini memnun etmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Hatemi'nin açıklaması, reformist müttefiki Mir Hüseyin Musevi'nin yakın bir zamanda yaptığı açıklamasıyla zıtlık gösteriyor. Nitekim Musevi, iktidarın İslam Cumhuriyeti'ne alternatif olacak bir yapıya devredilmesi için yeni bir anayasa hazırlanması ve ‘bağımsız ve adil’ seçimler yoluyla bunun referanduma sunulması çağrısında bulunmuştu. Hatemi ise ‘rejimin devrilmesinin mümkün olmadığını’ söyleyerek mevcut anayasanın ruhuna dönülüp reform yapılabileceğini vurguladı. Ayrıca rejimin devrilmesi yönündeki çağrıların daha fazla ‘kısıtlama ve baskıya’ yol açacağı konusunda da uyarıda bulundu.
Musevi yaptığı açıklamada, İran'da son aylar ve yıllarda yaşanan ‘kanlı’ olayların, 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde desteklediği ‘anayasayı tavizsiz uygulama’ sloganının ‘artık etkili olmadığını’ gösterdiğini söyleyerek, “Esas kriz, ülkenin sürdürülemez çelişkili yapısı ve temel sistemidir” demişti.

Kayhan gazetesi Hatemi’yi hedef alıyor
Rejimin geleceği konusunda Musevi ile Hatemi arasında açıkça görülen görüş ayrılığına rağmen, DMO’ya bağlı Civan gazetesi Hatemi ve Musevi'yi ‘havuç ve sopa politikası’ izlemekle suçladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Hatemi’yi ‘havucun’ sahibi olarak tanımlayan Civan müttefiki Musevi’yi ‘İslam Cumhuriyeti’ni parçalamak için ‘sopayı’ elinde tutmakla suçladı.
Dini Lider’in Ofisi’ne bağlı Kayhan gazetesi çarşamba günkü sayısında Musevi ve Hatemi'nin açıklamalarını hedef aldı. Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, Hatemi'den ‘kendisine dikte edilen ifadeyi tekrar okumasını’ isteyerek, “Rejimdeki cumhuriyetçi unsurdan endişe ettiğiniz için utanmıyor musunuz?” sorusunu yöneltti ve onu İran’a ‘düşman’ olan yetkililerin söylediklerini tekrarlamakla suçladı. Şeriatmedari, “Açıklamadan adınızı silip Netanyahu'nun adını koysak bir şey fark eder mi?” ifadelerini kullanarak “Siz (Hatemi) ve Musevi sanki devrim size borçluymuş gibi konuşuyorsunuz. Söyleyin bana: Sicilinizdeki devrimci arka plan nedir?” diye sordu.
Öte yandan Reform Cephesi Sözcüsü Ali Şekuri Rad, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Hatemi'nin mesajı ile Musevi'nin açıklaması arasındaki ortak nokta, ülkedeki yetersiz durumun ve mevcut siyasi çıkmazın dile getirilmesidir” dedi. Rad, “Mevcut yönetim, herhangi bir reform veya değişimi kabul etmese de; Musevi bir ufuk çizerken Hatemi de bir yol çizdi. Her ikisi de halkın egemenliğini kurmaya ve umudu güçlendirmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.



Suriye ordusu Suveyda'dan çekilmeye başladı

TT

Suriye ordusu Suveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu Suveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu, çarşamba akşamı, nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinden çekilmeye başladı. Savunma Bakanlığı, şiddet olaylarının yaşandığı ilde yeni bir ateşkes anlaşmasının açıklanmasından birkaç saat sonra çekilme kararını duyurdu.

Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ‘Suriye Arap Ordusu'nun, imzalanan anlaşmanın hükümleri uyarınca ve ildeki yasadışı grupların temizlenmesi tamamlandıktan sonra Suveyda'dan çekilmeye başladığı’ belirtildi. Açıklamada, Suveyda’da konuşlu diğer hükümet güçlerinin çekilmesinden bahsedilmedi.

Anlaşma, İsrail'in Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Genelkurmay Başkanlığı çevresinin yanı sıra Suriye'nin güneyindeki Suveyda ve Dera illerinde konuşlu hükümete bağlı güçlere karşı hava saldırıları düzenlemesi üzerine sağlandı.

Ateşkes anlaşmasının maddeleri

Dürzi lideri Yusuf Carbu, hükümet ile Suveyda'nın önde gelenleri arasında bir anlaşmaya varıldığını açıkladı. Dürzilerin Ruhani Lideri Şeyh Hikmet Hicri ise anlaşmayı reddederek ‘Suveyda tamamen özgürleştirilinceye’ kadar savaşın devam edeceğini vurguladı.

Yaptığı açıklamada herhangi bir anlaşma ve müzakere yaptığı ve yetki vermeyi reddeden Hicri, ‘bu ortak tutumdan saparak tek taraflı temas veya anlaşma yapan kişi veya kurumları’ uyardı.

Öte yandan Carbu, anlaşmanın Suveyda'daki askeri operasyonların tamamen ve derhal durdurulmasını, ordunun kışlalarına geri dönmesini ve ateşkesin uygulanmasını denetlemek üzere devlet ve Suveyda'nın önde gelen isimlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulmasını içerdiğini söyledi.

Dürzi lider anlaşmanın ayrıca, ‘Suveyda'nın Suriye devletine tam olarak entegre edilmesini ve tüm eyalet toprakları üzerinde tam egemenliğinin teyit edilmesini’ öngördüğünü de belirtti.

Anlaşma aynı zamanda iç güvenlik güçlerinin ve devlet polisinin yanı sıra Suveyda ve çevresindeki bölgelerden polis memurlarının konuşlandırılmasını ve Suveyda’daki polis memurlarının ilin güvenlik dosyasını yönetmek için liderlik ve yürütme görevlerini üstlenmelerini de içeriyordu.

hyjukı
İsrail dün başkent Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı karargahını bombaladı (Reuters)

Carbu’ya göre taraflar, anlaşma uyarınca Suveyda'da ağır silahların düzenlenmesi için bir mekanizma üzerinde anlaşarak, devletin kontrolü dışındaki silahların toplatılması ve Suveyda'nın tüm bölgelerinde Suriye yasalarına ve düzenlemelerine uygun olarak tüm devlet kurumlarının yeniden faaliyete geçirilmesini garantilediler.

Onlarca ceset

Suriye Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Şam'a düzenlediği hava saldırılarında 3 kişinin öldüğünü, 34 kişinin yaralandığını bildirdi. Bakanlık, Suveyda'daki El-Vatani Hastanesi’nde ise güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de aralarında bulunduğu onlarca cesedin bulunduğunu açıkladı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail’in Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresini ve ülkenin güneyini hedef alan son saldırılarının ‘ciddi bir tırmanış’ oluşturduğu vurgulandı.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Suriye, bu tehlikeli tırmanış ve sonuçlarından İsrail'i tamamen sorumlu tutuyor. Ayrıca, uluslararası hukukun sağladığı tüm araçlarla topraklarını ve halkını savunma konusunda tüm meşru haklarını saklı tutar. İsrail'in Suriye'de gerginliği tırmandırmak, kaos yaratmak ve güvenliği ve istikrarı bozmak için izlediği sistematik politika kapsamında gerçekleştirilen bu açık saldırı, BM Şartı ve uluslararası insani hukuku açıkça ihlal ediyor.”

Dışişleri Bakanlığı, ‘uluslararası toplumu sorumluluğunu üstlenmeye ve Birleşmiş Milletler üyesi olan egemen bir devletin topraklarına yönelik İsrail'in tekrarlanan saldırılarına son vermek için acil önlemler almaya’ çağırdı.

Yedioth Ahronoth gazetesi dün İsrailli bir güvenlik yetkilisinin, İsrail'in Suriye'deki gerginliğin çözümü konusunda bir anlaşmaya yakın olduğunu söylediğini aktardı. Gazetenin bildirdiğine göre yetkili, “Şu an Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın ateşkes ilan edeceğini ve güneydeki Suveyda’dan askerlerini çekeceğini tahmin ediyoruz” dedi.

İsrail’in hava saldırıları

Öte yandan İsrail ordusu dün, Suriye Genelkurmay Başkanlığı binasının girişini hedef aldığını doğrulamasının ardından Şam'daki Cumhurbaşkanlığı sarayı çevresinde bir ‘askeri hedefi’ vurduğunu açıkladı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Şam bölgesinde Suriye Genelkurmay Başkanlığı binasını vurduğunu söyledi. Adraee, “Suriyeli liderleri, Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı’ndan savaşı yönetiyor ve güçlerini Suveyda’ya gönderiyor” ifadelerini kullandı.

Adraee, İsrail ordusunun ‘Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresinde bir hava hedefini vurduğunu’ da sözlerine ekledi.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan üç görgü tanığı, Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresinde bir patlama sesi duyduklarını ve ardından dumanların yükseldiğini bildirdi.

Komşu mahallede yaşayan ve ismini vermek istemeyen 51 yaşındaki bir kadın, “Bombardımanın ardından evimin balkonunda Emevi Meydanı'nda neler olup bittiğini izlemeye çalışıyordum ve bir patlama sesi duydum. Ardından, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın genellikle önemli misafirlerini ağırladığı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yakınlarında yükselen bir duman bulutu gördüm” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bulunduğu tepenin yakınlarındaki iki bölgede yaşayan iki kişi de patlamanın ardından yoğun duman gördüklerini doğruladı.

Saldırılar, Suriye hükümetinin, rejim güçlerinin kontrolünü ele geçirdikten bir gün sonra Suveyda'da çatışmaların yeniden başladığını belirtmesinin ardından gerçekleşti. Suriye Arap Haber Ajansı SANA, Savunma Bakanlığı'nın dün yaptığı açıklamada, ‘yasa dışı’ grupların Suveyda'daki el-Vatani Hastanesi’ni ordu ve iç güvenlik güçlerine karşı saldırılar için bir üs olarak kullandığını söylediğini bildirdi.

Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Müdürlüğü, söz konusu silahlı gruplara bağlı çok sayıda keskin nişancının hastanenin çatısında konuşlandığını ve hükümet güçlerini yoğun bir şekilde hedef aldığını belirtti. Açıklamada, “Hastaneyi ve çevresini tarafsızlaştırmak ve Sağlık Bakanlığı ve Acil Durum Bakanlığı personelinin hastaneye girmesine izin vermek için defalarca çağrıda bulunduk, ancak şu ana kadar herhangi bir yanıt almadık” ifadeleri yer aldı.

vfgthy
Suriye ordusu ve güvenlik güçleri, şehirde yaşanan çatışmaların ardından Suveyda'da konuşlandırıldı (EPA)

Diğer taraftan salı günü düzenlediği saldırılar Suriye'nin güneyindeki Suveyda ve Dera ile sınırlı kalan İsrail, dün saldırılarını Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı binası ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresini de kapsayacak şekilde genişletti.

İsrail ordusu tarafından dün yapılan açıklamada, Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı binası girişinin hedef alındığı ve Suriye sınırındaki birliklerin güçlendirileceği belirtildi. İsrail Ordu Sözcüsü Adraee, İsrail ordusunun Suriye Genelkurmay Başkanlığı binasının giriş kapısını vurduğunu söyledi. İsrail ordusunun Suriye'deki Dürzilere yönelik gelişmeleri ve eylemleri izlemeye devam ettiğini belirten Adraee, İsrail ordusunun siyasi talimatlara göre bölgede saldırılar düzenlediğini ve çeşitli senaryolara karşı hazırlıklı olduğunu da sözlerine ekledi. İsrail Hava Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı binası girişine düzenlenen saldırıdan birkaç saat sonra Şam'ın merkezindeki bu binaya yeni saldırılar düzenledi. Yeni saldırılar daha büyük bir tırmanışın habercisi gibi görünüyordu, zira İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye'ye yönelik ‘acı verici’ saldırıların başladığını söyledi. Katz, “Şam'a yönelik uyarılar sona erdi, şimdi acı verici saldırılar başlayacak” diye ekledi.

SANA dün sabah Şam'da bir patlama sesi duyulduğunu bildirirken, Suriye devlet televizyonu İsrail’e ait insansız hava araçlarının (İHA) Şam semalarında uçtuğunu ve patlamalar olduğunu aktardı. Suriye Haber Ajansı ise İsrail'in Şam'ın merkezine düzenlediği saldırıda iki sivilin yaralandığını bildirirken, Reuters iki Suriyeli güvenlik kaynağına dayanarak İsrail'in başkentin savunma bakanlığını hedef alan bir hava saldırısı düzenlediğini aktardı. Alikhbaria Syria kanalı ise İsrail'in Şam'ın merkezine düzenlediği saldırıda iki sivilin yaralandığını bildirirken, Reuters iki Suriyeli güvenlik kaynağına dayandırdığı haberde İsrail'in Şam’da Savunma Bakanlığı binasını hedef alan bir hava saldırısı düzenlediğini aktardı. Suriye basını daha sonra Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı binasında büyük hasar meydana geldiğini bildirdi.

Kanlı çatışmalar

Bu gelişmeler, Suveyda'da ilanından sadece birkaç saat sonra çöken ateşkesten sonra yaşandı. Ateşkes, günlerce süren ve çok sayıda kişinin ölümüne yol açan kanlı mezhep çatışmalarına son vermeyi amaçlıyordu.

Suriyeli güvenlik güçleri pazartesi günü, Dürzi silahlı gruplar ile Bedevi aşiretler arasındaki çatışmaları kontrol altına almak amacıyla Suveyda’da konuşlandırıldı. Ancak bu kez de Suriyeli güvenlik güçleri ile Dürzi silahlı gruplar arasında çatışma başladı. İsrail, pazartesi ve salı günü Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerine hava saldırıları düzenleyerek müdahale etti ve amacının Dürzileri korumak olduğunu açıkladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'nın salı akşamı ilan ettiği ateşkes uzun sürmedi. Yerel haber sitesi Suwayda24, Suveyda ve çevresindeki köylerin dün sabah yoğun topçu ve havan topu saldırısına maruz kaldığını bildirdi. Suriye Savunma Bakanlığı SANA'nın aktardığı açıklamasında, Suveyda'daki yasadışı grupları ateşkesin ihlalinden sorumlu tuttu. Bakanlık, Suveydalılara evlerinde kalmaları çağrısında bulundu.

Pazar günü çatışmaların başlamasından bu yana onlarca sivil, Suriyeli güvenlik gücü mensubu ve Dürzi silahlı unsur hayatını kaybetti. Suveyda’da siviller ve Reuters muhabirleri, hükümet güçlerinin dün evleri yağmaladığını, yaktığını ve arabaları ve ev eşyalarını çaldığını söyledi. Bir Suvayda sakini, Reuters muhabirine evinde başından vurularak öldürülen kardeşinin cesedini görmesine izin verdi.

sdfgrth
Suveyda'nın bir mahallesindeki Suriyeli güvenlik güçleri mensupları ve silahlı çocuklar, 15 Temmuz 2025 (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Katz dün, Suriye hükümetine ‘Dürzileri rahat bırakması’ uyarısında bulundu. Katz, İsrail ordusunun Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri geri çekilene kadar bombalamaya devam edeceğini vurguladı.

Bu arada ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün yaptığı açıklamada, ABD'nin ‘itidal ve birliği sağlayabilmek için’ tüm taraflarla temas halinde olduğunu söyledi.