21’inci yüzyılın en çok ölüme neden olan 10 depremi

Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem büyük çapta bir felakete neden oldu. (AP)
Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem büyük çapta bir felakete neden oldu. (AP)
TT

21’inci yüzyılın en çok ölüme neden olan 10 depremi

Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem büyük çapta bir felakete neden oldu. (AP)
Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem büyük çapta bir felakete neden oldu. (AP)

Türkiye’yi ve Suriye’yi pazartesi günü vuran ve acı tablonun her geçen saat arttığı deprem, 21’inci yüzyılın en çok ölüme neden olan 10 deprem arasında yer alıyor.
6 Şubat 2023’te, 7,8 büyüklüğündeki deprem Türkiye’nin güneyini ve Suriye’nin kuzeyini vurdu. Ardından 7,6 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Çarşamba günü saat 11.00 itibariyle toplam 11 bin 200’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi.
Endonezya’nın Sumatra kıyıları açıklarında 26 Aralık 2004’te meydana gelen 9,1 büyüklüğündeki deprem, Güneydoğu Asya’daki yaklaşık 10 ülkenin kıyılarında, 170 bini Endonezyalı olmak üzere 230 bin fazla kişinin ölümüne neden olan büyük bir tsunamiye yol açtı. Dalgaların yüksekliği zaman zaman 30 metreye, hızları ise saatte 700 kilometreye ulaştı.
12 Ocak 2010’da Haiti’de meydana gelen 7 büyüklüğündeki deprem 200 binden fazla insanın ölümüne neden olurken 1,5 milyon kişiyi de yerinden etti. Deprem, başkent Port-au-Prince’i enkaza çevirdi. Felaket sonrasında Nepal’den gelen askerler tarafından enfeksiyon bulaşması üzerine ekim ayından itibaren ülkede kolera salgını yayıldı. Ocak 2019’a kadar bu salgında on binden fazla kişi yaşamını yitirdi.
12 Mayıs 2008’de meydana gelen ve Çin’in güneybatısındaki Siçuan eyaletinin geniş bir kısmında etkili olan 7,9 büyüklüğündeki depremde 87 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. 4 milyon 45 bin kişi de yaralandı. Okulların çökmesi nedeniyle kurbanlar arasında binlerce öğrenci de vardı.
8 Ekim 2005’te meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki deprem, özellikle Keşmir’in Pakistan kısmında 73 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken 3 milyon 5 yüz bin kişiyi de yerinden etti. Deprem neredeyse tüm sağlık tesislerinin yok olmasına neden oldu.
İran’ın güneydoğusundaki Bem şehrini 26 Aralık 2003’te vuran 6,6 büyüklüğünde deprem şehrin nüfusunun dörtte birinden fazlasının, 31 binden fazla kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Deprem tarihi kente büyük bir zarar verdi.
26 Ocak 2001’de Hindistan’ın batısındaki Gujarat eyaletinde 7,7 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. 20 binden fazla kişi ölürken Bhuj şehri yerle bir oldu.
Japonya, 11 Mart 2011’de 9,1 büyüklüğünde bir depremle sallandı. Depremden bir saatten kısa bir süre sonra, bazı noktalarda yüksekliği 20 metreyi aşan dev bir dalga ülkenin kuzeydoğusundaki Tohoku kıyılarına ulaştı. Sular, üç reaktör çekirdeği eriyen Fukuşima Nükleer Santrali’ni de bastı. Bu, 1986’da Ukrayna’da yaşanan Çernobil faciasından sonraki en kötü nükleer felakete yol açtı. Ardı ardına yaşanan felaketler nedeniyle 18 bin 500 kişi öldü. 165 binden fazla insan radyasyon nedeniyle Fukushima Eyaletini terk etmek zorunda kaldı.
25 Nisan 2015’te Nepal'in orta kesimlerini vuran 7,8 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 9 bin kişi yaşamını yitirdi. Başkent Katmandu ve merkez üssü çevresindeki bölgeler ağır hasar gördü.
26 Mayıs 2006’da Endonezya’nın Java adasında meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki depremde 6 bin kişi ölürken yaklaşık 38 bin kişi de yaralandı. Deprem 420 binden fazla kişiyi de yerinden etti.



Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

TT

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

İsrail'in Suriye'ye yönelik hava saldırılarını arttırması ve Türkiye'yi Suriye'yi vesayeti altına almaya çalışmakla suçlamasının ardından Türkiye dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Suriye'den çekilmesi ve istikrar çabalarını engellemekten vazgeçmesi gerektiğini belirtti.

Dışişleri bakanlığı açıklamasında, “İsrail, bölgedeki güvenliğe yönelik en büyük tehdit haline geldi” diyerek, “stratejik bir istikrarsızlaştırıcı, kaosa neden olan ve terörizmi körükleyen” bir ülke haline geldiğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre açıklama şöyle devam etti: “Dolayısıyla, bölgede güvenliğin tesis edilebilmesi için İsrail'in öncelikle yayılmacı politikalarından vazgeçmesi, işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Suriye'deki istikrar çabalarını baltalamaktan vazgeçmesi gerekmektedir.”

Suriye'ye yönelik hava saldırılarını dün gece yoğunlaştıran İsrail, saldırıları Şam'daki “yeni yöneticilere” bir uyarı olarak ilan etti ve Ankara'yı Suriye'ye vesayetini dayatmaya çalışmakla suçladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, çarşamba gecesi düzenlenen hava saldırılarının “İsrail Devleti'nin güvenliğinin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğimize dair açık bir mesaj ve gelecek için bir uyarı” olduğunu söyledi.

Katz yaptığı açıklamada, İsrail silahlı kuvvetlerinin Suriye içindeki tampon bölgelerde kalacağını ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı harekete geçeceğini belirterek, Suriye hükümetini, İsrail'e düşman güçlerin girmesine izin vermesi halinde ağır bir bedel ödeyeceği konusunda uyardı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İsrail'in Türkiye'nin Suriye'deki etkisine ilişkin endişelerini yansıtarak, Ankara'yı Suriye'de, Lübnan'da ve başka yerlerde “olumsuz bir rol” oynamakla suçladı.

Saar, Paris'te düzenlediği basın toplantısında “Suriye'ye Türk vesayetini empoze etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Niyetlerinin bu olduğu çok açık” ifadelerini kullandı.