Baas zulmünden başbakanlık koltuğuna... Irak Başbakanı Sudani’nin ibretlik hayat hikayesi

Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani (Facebook)
Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani (Facebook)
TT

Baas zulmünden başbakanlık koltuğuna... Irak Başbakanı Sudani’nin ibretlik hayat hikayesi

Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani (Facebook)
Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani (Facebook)

Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani, kalbinde babası ve ailesinden dört kişi için derin bir yara ve büyük bir üzüntü taşıyor. Sudani’nin yakınları Saddam Hüseyin rejimi tarafından öldürüldüler; ancak o intikam yollarını seçmeyi reddediyor.
 Sudani’nin kaderinde Saddam Hüseyin'in koltuğuna oturmak ve aynı makama gelmek varmış. Irak'ta Baas Partisi’nin iktidarda olduğu dönemde idama götürülen babasının o acılı görüntüsünü hâlâ hafızasında yaşatıyor. Babasından sonra üç amcası ve bir dayısı aynı kaderi paylaşarak idama götürüldüler.
Geçen yüzyılın seksenlerinde, Sudani on yaşında bir çocuktu. O zaman devlet memuru olan babası trafik kazası geçirmesinin ardından hükümetten, masrafları kendisine ait olmak üzere bir ameliyat için Fransa'ya götürülmeyi talep etti. Baba ameliyata hazırlanırken Bağdat'taki güvenlik teşkilatı onun İran'daki "İslam Devrimi"ne (1979) destek veren "İslami Dava Partisi" üyesi olduğu bilgisini aldı. Irak rejimi, 31 Mart 1980'de bu partiye mensup herkesin infaz edilmesini öngören bir karar yayınlamıştı. Kısa süre sonra baba Sudani ile ilgili bilgi Paris'teki Irak büyükelçiliğine gönderildi ve gardiyanlar gelip onu hastaneden çıkardı. Sudani’nin babasını uçağa bindirdiler ve Bağdat'a geri götürdüler. Başbakan Sudani, babasının ambulansla eve bacağında alçıyla getirildiğini ve geceyi böyle geçirdiğini hatırlıyor. Ertesi gün güvenlik görevlileri gelip onu alıp götürdü ve idam cezası infaz edildi.
 Sudani, 1996 yılında Bağdat Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden mühendis olarak mezun olduğunda, Irak-İran savaşı sona ermişti. Üniversite mezunları daha sonra subay rütbesine alındı; ancak birçoğu bir buçuk yılda askerlik hizmetini tamamlayabilmek için er olarak askere alınmayı tercih etti. Subaylar askerlik hizmetini 6 yılda tamamlıyordu. O dönemde rejim Sudani’yi kendi isteği dışında subay olarak askere aldı ve bu nedenle Harp Okulu'na katılmak zorunda kaldı. İki hafta boyunca sıkı bir eğitimden geçti. O sırada harp okuluna babasının İslami Dava Partisi'nden olduğunu belirten güvenlik bilgileri geldi. Bu güvenlik bilgisi Sudani’ye yaradı. Sudani: “Bana dediler ki: Seni buraya kim getirdi? ‘Beni siz zorla getirdiniz’ dedim. Harp okulundan ayrılmamı istediler. Ben de ayrılmak istediğimi söyledim. Gidip Musul'un Tel Kaif bölgesinde bir buçuk yıl askerlik yaptım, sonra terhis oldum. 1. Zırhlı Tümen, Kurtuba Tank Taburu'ndaydım.”
Sudani yaşadığı acı tabloyu şöyle anlatıyor: “Bu benim için kişiliğimi inşa etmemde önemli bir konu. Çünkü zulme uğradığını hisseden kişinin zulmetmemesi gerekir. Her zaman söylüyorum. 2003'ten sonraki siyasi sistem 2003'ten öncekinden farklı olmalı, aksi takdirde öncekinden hiçbir farkımız olmayacak. Buna dayanarak, eski rejimin sembollerine karşı gerçekleştirilen intikam ve zulüm eylemlerini reddediyorum. Yanlış uygulamalar vardı. Ama herkes yanlış yapmadı.”
Başına gelenleri bizzat birinci ağızdan anlatan Sudani Irak'tan hiçbir zaman ayrılmadığını ifade etti. Seksenlerde yetim olarak büyüyen Sudani, geceleri inşaat işçisi olarak çalıştığını ve halkın içinden geldiğini söylüyor.
Doksanların başında üniversite eğitimine başlayan Sudani doksanların sonunda istihdam edildi. 2003 yılında kaymakam, ardından meclis üyesi, ardından vali, ardından bakan, ardından birçok bakanlık üstlendi ve şimdi de başbakan. Sudani, bunların yanı sıra üst düzey Baasçıların ve "baskıcı kurumların" dosyasını inceleyen "Hesap Verebilirlik ve Adalet Komisyonu"nun başkanıydı.
Sudani: "Ailemden 5 kişiyi, babam, amcalarım ve dayımı onlar yüzünden kaybetmeme rağmen onlara intikam duygusuyla yaklaşmadım. İntikam arzum hiç olmadı. Aksine, onlarla normal bir şekilde ilgilendim” şeklinde konuştu.
Muhatap olduğu Baasçıların isimlerini vermeyi reddeden Sudani, "babası hakkındaki raporu hazırlayan iki memurdan" kısaca bahsetti:
 “Onlardan biri hala benim bölgemde. Bayramda tebriğe gittiğim ilk kişi o. Bir tanesi de güvenlik görevlisiydi. On yaşındaydım. Bu adam haftada bir bize gelir ve her şeyi sorgulardı. Günler geçti ve ben Maysan valisi oldum. Adam yaşlanmış bir halde yanıma geldi. Onu tüm misafirperverliğimle karşıladım ve beni tanıdığını bildiğim için ona hiçbir şey hissettirmek istemedim. Yanıma oturdu ve kızını işe almamı istedi, ben de kızını işe aldım.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.