İstanbullu şirketlerden kim deprem bölgesine ne gönderdi?

AA
AA
TT

İstanbullu şirketlerden kim deprem bölgesine ne gönderdi?

AA
AA

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde art arda meydana gelen depremlerin ardından birçok şirket bölgeye ayni ve nakdi yardım göndermeye devam ediyor.
İstanbul'da faaliyet gösteren bazı şirketler, merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve toplamda 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler sonrasında bölgeye yaptıkları yardımlara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Eczacıbaşı Topluluğu
Eczacıbaşı Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren profesyonel arama kurtarma ekipleri ve iş makineleri, kurtarma çalışmalarına aktif destek veriyor. Şirketten yapılan açıklamada hijyen ve sağlık ürünü ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlamak üzere Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri’nin hijyen ürünleri içeren tırı, Kızılay’ın Gaziantep’te yer alan merkezine gönderildi. Eczacıbaşı İlaç Pazarlama aracılığıyla, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası koordinasyonunda Sağlık Bakanlığı’na iletilmek üzere 150 bin kutu ilaç bağışlandı.
Depremden etkilenen topluluk çalışanları ve ailelerine barınma desteği sağlamak üzere bölgedeki ofis ve tesisler konaklamaya açıldı. Eczacıbaşı Topluluğu tarafından ayrıca Afet Platformu üyesi bir sivil toplum kuruluşuna, kurumsal bağış gerçekleştirildi. Çalışanlar, aileleri ve iş ortaklarının da katkı sağladığı fon ile öncelikli illerdeki afetzedelerin barınma, ısınma ve sanitasyon başta olmak üzere acil ihtiyaçlarının karşılanması hedefleniyor.
Maddi yardımlara ek olarak, ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile deprem bölgesine ulaştırılmak üzere, gıda malzemeleri, kışlık kıyafet, hijyen ürünleri gibi temel önceliklerin sağlanmasına yönelik ayni yardım kampanyası başlatıldı.

Kibar Holding
Kibar Holding, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içinde bölgeye destek veriyor. 85 konteynerden oluşan 850 kişilik yaşam alanında depremzede vatandaşların temel ihtiyaçları karşılanmaya çalışılıyor. Depremin ilk gününden itibaren acil ihtiyaç malzemeleri ile dolu 3 tır ivedilikle bölgeye ulaştırıldı. Ayrıca grup içi mobil uygulaması üzerinden ayni bağış kampanyası da başlatıldı. Gruba ait lokasyonlarda çalışanların desteğiyle ihtiyaç malzemeleri toplanıyor, dördüncü tır pazartesi günü bölgeye ulaştırılacak.

Modanisa
Müşteri ve tedarikçilerinden oluşan geniş ekosistemini deprem dayanışmasına dahil edecek bir kampanya başlatan Modanisa, merkez ofiste ve ana depolarında, bölgede ihtiyaç duyulabilecek kışlık giyim ürünlerini toplayarak AFAD aracılığıyla afet bölgesine gönderecek.
Envanterindeki jeneratör, çadır, uyku tulumları, kışlık kıyafetler, şal, battaniye ve gelen talepler üzerine kalın baş örtülerinden oluşan 10 milyon TL’lik ürün ihtiyaç sahipleriyle buluşturulacak. Ticaret Bakanlığı tarafından başlatılan "e-seferberlik" kampanyasına da dahil olan Modanisa, web sitesi ve mobil uygulaması üzerinden Kızılay Bağış Kartı satışı başlattı. Sadece Türkiye değil, faaliyet gösterdiği 140 ülkede de müşteri portföyü ve influencer ağını kampanyaya desteğe davet eden şirket, yurtdışı bağışların artırılmasında da rol alacak.

Aras Kargo
Aras Kargo, AFAD ile koordineli şekilde, ihtiyaçları karşılamak üzere deprem bölgesine gönderilecek ihtiyaç listesindeki yardım malzemelerini ücretsiz taşıyor. Aras Kargo şubelerine giden yardımseverler, yardıma ihtiyacı olan şehirler listesinde yer alan illerden yardım iletmek istediği şehri seçip gönderimini gerçekleştirebiliyor.

Tavuk Dünyası
Tavuk Dünyası, deprem bölgesindeki vatandaşların ihtiyaçlarına destek olmak amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde hareket ediyor. Bölgedeki en öncelikli ihtiyaçların başında gelen temel gıda ürünlerini taşıyan yardım tırlarının ilki Kızılay ile organize edildi. 10 ton donuk çorba da yine Kızılay koordinasyonuyla depremzedelere ulaştırılacak.
Bölgedeki aydınlatma sorununa destek olmak amacıyla 25 set projeksiyon ve jeneratör, TOBB aracılığı ve AFAD koordinasyonuyla bölgeye gönderiliyor. Şirket ayrıca gıdaya erişim sorununu kalıcı olarak çözmek amacıyla sektör dernekleri iş birliğiyle kurulacak mobil mutfakların faaliyete geçmesi için çalışıyor.

Getir
Getir, deprem sonrası afet bölgelerine gönderilmek üzere, AFAD ile koordineli olarak 10 tır gıda yardımını bölgeye sevk etti. Getir, Ticaret Bakanlığı tarafından başlatılan "e-seferberlik" kampanyasına da dahil oldu.

Re-Pie Portföy Yönetimi
Re-Pie Portföy Yönetimi, acil ihtiyaçların karşılanmasına yönelik malzeme ve arama-kurtarma görevlilerinin kullanacağı ekipmanla dolu iki tırı depremin merkez üslerinden Elbistan’a ve en çok etkilenen bölgelerden Adıyaman’a ulaştırdı. Deprem seferberliğine yaklaşık 2.5 milyon TL’lik malzeme desteği sunan şirket, hızlı bir organizasyon ile 300 kişilik gönüllüden oluşan destek ekibini deprem bölgesine gönderdi.

Panasonic Electric Works Türkiye
Panasonic Electric Works Türkiye, İhtiyaç Haritası iş birliği ve AFAD koordinasyonuyla depremzedelerin öncelikli ihtiyaçlarına destek oluyor. Şirketin ve gönüllü çalışanlarının katkılarıyla sağlanan uyku tulumları, battaniye, mont, çorap, bere, eldiven, ısıtıcı, hijyen malzemeleri, bebek maması, biberon, emzik, powerbank, ıslak mendil ve kuru gıda malzemelerinden oluşan yardım kamyonunun bölgeye ulaştırılması sağlandı.

LC Waikiki
LC Waikiki yardım tırları depremin ilk gününden itibaren afet bölgelerine ulaşmaya devam ediyor. Şirket tarafıdan şu ana kadar Afad ve Kızılay koordinasyonuyla toplamda 1 milyon 600 bin adet ürün bağışlandı.
Bugün hala ek destek tırları yola çıkmaya devam ediyor. Deprem bölgelerine bağışlamak üzere 36 bin ek battaniye ve 50 bin adet ek atkı hazırlıyor. 7 Şubat itibariyle Malatya OSB 1. ve 2. bölgedeki tekstil fabrikaları yemek ve ısınma ihtiyaçları için depremzedelerin hizmetine açıldı.
Ticaret Bakanlığı’nın başlattığı Deprem Yardımlaşma Seferberliği kapsamında, LC Waikiki müşterilerinin e-ticaret sitesinden verdiği ihtiyaç malzemeleri AFAD koordinasyonunda, ticari bir amaç gütmeden kargo ücretsiz olarak depremzedelere ulaştırılıyor. LC Waikiki’nin kendi yaptığı yardımların yanı sıra şimdiye kadar müşteriler de kampanya kapsamında 11 milyon TL değerinde ürün satın alınarak katkı sağladı.

Yataş
Yataş, deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan battaniye, yorgan, yastık gibi ürünlerin yer aldığı tırları bölge AFAD koordinasyonuyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.

Anker
Anker, düzenli destekçisi olduğu GEA ile koordineli olarak depremden etkilenen bölgelere iletişimin ve enerjinin kesintisiz sürmesi adına powerbank, kablo, şarj cihazları, hoparlör, projeksiyon cihazı, araç ve duvar şarjları gibi birçok ürünün gönderimini sağladı. Hali hazırda GEA'ya hazırlıklı olması için her türlü cihaz desteği sağlayan Anker, depremin hemen sonrasında da GEA tarafından ihtiyaç olduğu belirtilen ürünlerin gönderimiyle destek vermeye devam ediyor.

Fujifilm
Fujifilm resmi ve sivil kurumlarla beraber iş birliği içerisinde hareket ediyor. Bunun yanı sıra uluslararası insani yardım kuruluşu NPO Japan Platform'a toplam 10 milyon Yen (1,44 milyon TL), sağlık hizmetlerine destek olmak içinse Fujifilm'in taşınabilir X-ray sistemleri ve ultrason cihazları da dahil olmak üzere 40 milyon Yen (5,76 milyon TL) değerinde tıbbi ekipman bağışlıyor.

Bahçeşehir Koleji
Bahçeşehir Koleji, Adana, Mersin, Antep, Urfa, Mardin, Kayseri, Diyarbakır, İskenderun ve Osmaniye'de bulunan kampüslerini barınma ve yiyecek desteği sağlamak üzere vatandaşlara açtı. Kolej, depremin üçüncü gününde, okul aile birliği ve velilerin desteği ile temel insani ihtiyaçlardan oluşan 25 tırı deprem bölgesine ulaştırıyor.

Paribu
Paribu, afetle ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda İhtiyaç Haritası’na 500 bin dolar ve Gönüllüleri Vakfı'na (TOG) 100 bin dolar bağışladı. Kripto para cüzdanı tanımlayarak bireysel kripto bağışlarına ayrıca olanak sağlıyor.

Hedef Holding
Felaketin yaralarının sarılmasına bir nebze de olsa destek olmak amacıyla, Hedef Holding ve iştirakleri, depremzedelerin ihtiyacını karşılamak üzere toplam 5 milyon TL ayni ve nakdi bağış yaptı.

Kahve Dünyası
Kahve Dünyası başta Hatay, Kahramanmaraş, Malatya olmak üzere tüm depremden etkilenen illerde 100 bin kişiye yetecek kadar içme suyu, stick hazır kahve, çocuklar için vitaminli toz içecek, salep, sıcak çikolata, bölge koşullarına dayanıklı ve protein değeri yüksek olması bakımından granobarlar, çikolata ile bardak, peçete gibi sarf malzemeler ile bölgelerin genel ihtiyacı için eldiven, şapka, bere, çorap gibi tekstil ürünlerinin bölgeye ulaştırılmasını sağladı.
Kahve Dünyası Mobil Mağazası, tırları, kamyon ve minibüsü depremden etkilenen vatandaşlara ulaşmış olup, deprem bölgelerine ulaşacak ürünlerin dağıtımı için de Türk Kızılay’ı ile koordineli olarak çalışılıyor. Kahve Dünyası’nın 200 gönüllü çalışanı, deprem bölgelerinde destek veriyor.

Huawei
Huawei Türkiye, afet bölgesinde kesintisiz iletişimin sağlanması ve hasar gören şebekenin onarımı için büyük miktarda mobil baz istasyonlarını, dizel jeneratörleri ve şebeke yedek parçalarını acilen bölgeye iletti. Huawei Türkiye ekipleri sahada operatörlerle birlikte çalışıyor. Şirket ayrıca yetkili kamu otoriteleriyle birlikte diğer yardımları planlama süreçlerinin de devam ettiğini duyurdu.



Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
TT

Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışı

Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)

İsmail Derviş

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara ile Tel Aviv arasında Suriye ile ilgili yaşanan gerilime ilişkin açıklamaları, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere herkesi şaşırttı. Netanyahu’ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyen Trump, Netanyahu’nun makul olması gerektiğini belirterek, “Türkiye ile bir problemin varsa bunu çözebilirim” dedi.

Trump'ın bu ifadeleri, ABD için İsrail'in aşılamayacak bir kırmızı çizgi olması ve tüm dünyanın ABD tarafından İsrail’e Gazze Şeridi ve Lübnan'a karşı savaşında verilen sarsılmaz desteğe tanıklık etmesinden dolayı şaşırtıcıydı. Ancak mesele Türkiye ile olası bir çatışmaya ilişkin endişelere geldiğinde, Türkiye Washington'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğundan olay başka bir boyut kazandı.

Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Ankara ve Tel Aviv arasında diplomasi dilinin hâkim olduğu stratejik ve tarihi ilişki, gerginliğin azaltılmasına ve muhtemelen bir anlaşmaya varılmasına katkıda bulunabilir.

Çatışmaları önleyecek bir anlaşmaya varılması

Suriyeli bir kaynak Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada: “Şu an bir anlaşmadan söz ediliyor, ancak bu anlaşma bir ayrılma anlaşması değil, bir çatışmasızlık anlaşması. Çünkü aslında Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de bir çatışma yok, başka bir deyişle anlaşma, Suriye hava sahasında bir İsrail uçağı varsa, gideceği yerin bildirilmesi için sınırların çizilmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.

sdfrgt
Ankara ve Tel Aviv arasında, iki taraf arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Suriye'nin orta kesimlerinde Türkiye’nin askeri üsler kurmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanabilir (AFP)

Suriyeli kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genel olarak Suriye arenasında bir tür dengeye ihtiyaç var. Türkiye mevcut politikalarını sürdürerek İsrail'in Suriye topraklarını işgal etme girişimini engelleyebilir. Bunun için Şam ve Ankara hükümetleri arasında resmi bir anlaşma var. Bu da bunun her iki ülkenin de ortak çıkarına olduğu anlamına geliyor. İsrail ile Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden silahlı gruplar arasında doğrudan bir temas olması halinde, Türkler de onların ulusal güvenliklerini etkileyecektir.”

Suriyelilerin Türkiye'ye güveni

Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığına göre Birleşmiş Milletler (BM) Koordinatörü Ammar Ebu Halava yaptığı özel açıklamada, “Bugün Suriyeliler olarak Türkiye'nin siyasi diplomasisine güvenmemize bir engel yok. Çünkü Türkiye Suriye halkının isteklerini boşa çıkarmadı. Türkiye ister yardım elini uzatarak ya da sınırlarının istikrarını koruyarak olsun Suriye halkına karşı herhangi bir olumsuz davranışta bulunmadı. Türkiye de istikrarlı bir ülkedir ve Suriye'nin egemenliğinden ödün vermediği sürece Suriyeliler olarak bizim için uygun olan her türlü anlaşmaya açığız” ifadelerini kullandı.

Gelecekte bir çatışma yok

Öte yandan Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de gelecekte bir çatışma yaşanmayacağını vurgulayan gazeteci yazar ve siyaset uzmanı Firas Rıdvanoğlu şunları söyledi:

“Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında gelecekte bir çatışma olmayacak. ABD’nin, bizzat Başkan Trump’ın İsrail'den Türkiye ile bir çözüm bulmasını istediğinde ortaya koyduğu tutumuna tanık olduk. Trump’ın bu açıklamaları, İsrail'in Suriye dosyasında Türkiye'ye karşı duruşunun ABD tarafından reddedildiğinin bir göstergesidir. Çünkü Suriye dosyasında yapılacak herhangi bir hata büyük bir savaşa yol açabilir. Suriye'deki durum, Lübnan'ın güneyinde duruma benzemez. Zira Hizbullah bölgesel olarak desteklenmiyor olabilir, ancak Şam bölgede önemli bir düğüm noktası olduğundan Suriye'deki durum farklı. Bu yüzden ABD, İsrail'in iddialarını reddetti.”

İstikrar arayışı

Rıdvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin Suriye’de kurmak istediği askeri üslere gelince, Türkiye bu üsleri nereye kuracağını İsrail'in isteklerine göre değil, kendine nasıl uygun geliyorsa ona göre seçecektir. Türkiye’nin bu üsleri Suriye'nin kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusundaki tüm sınırlarını gözetlemek amacıyla Suriye'nin merkezinde kuracağı tahmin ediliyor. Öte yandan Suriye hükümeti İsrail ile bir çatışma istemiyor. Türkiye ile İsrail arasında da Suriye’de bir çatışma yaşanmasını istemiyor. Suriye açıkça istikrar istediği ve İsrail’in de bu istikrara hizmet etmek için ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerektiği mesajını veriyor.

Güvenlik koordinasyonu

Türkiye ile İsrail arasında güvenlik alanında kesinlikle bir koordinasyon olduğuna ve bu koordinasyonun herkes için en iyisi olduğuna inanan Rıdvanoğlu, “İsrail'in Türk hükümeti aracılığıyla Suriye'ye mesajlar göndermesi mümkün olduğu gibi Suriye'nin de Türkler aracılığıyla İsrail'e mesajlar göndermesi mümkün. Ancak Türkiye’nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin karar, Ankara ve Şam arasında alınması gereken ortak bir karardır ve akıllıca alınmalıdır. Genel olarak uluslararası toplum, ABD ve Avrupa, Suriye'de istikrarın sağlanması yönünde bir eğilim gösteriyor” şeklinde konuştu.

Karşı karşıya gelme korkusu

Suriyeli akademisyen ve araştırmacı Abdurrahman en-Nayif, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimin her geçen gün arttığını ve Suriye'nin bir kez daha askeri çatışmaya sürüklenme korkusuyla uluslararası bir rekabet alanı haline geldiğini söyledi. Bu durumun İsrail'in güneydeki kara harekâtından Suriye'nin derinliklerindeki hava saldırılarına kadar uzanan ve Türkiye'nin Suriyelilerin acı çekmeye devam etmelerine neden olacağını ve ülkede istikrarın sağlanmasını engelleyeceğini düşündüğü provokatif hamlelerinden kaynaklandığını ifade eden Nayif, “Türkiye için Suriye'nin istikrara kavuşması kendi çıkarına, zira bu kendi sorunlarının bir kısmını çözecek. Ancak Ankara ile Tel Aviv arasında askeri bir çatışma yaşanmayacak. Çünkü Türkiye bölgesel bir güç ve NATO üyesi. İsrail ise provokasyon tutkusuyla mümkün olduğunca çok şey kazanmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.

dfrgt
Gözlemciler Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğunda hemfikir (AFP)

İsrail'in düzenlediği saldırıların Türkiye'ye açık bir mesaj vermeyi amaçladığını düşünen Nayif’e göre bu saldırılar bölgesel barışı tehdit ediyor ve terörizmi körüklüyor. Ankara ise Suriye'nin istikrara kavuşmasını istiyor. Çünkü Suriye, özellikle Kürt meselesinde Türkiye'nin istikrarı için kilit bir faktör. Dolayısıyla Suriyeliler anlayış göstermeli, çünkü Suriye tükenmiş durumda.

Siyasette ticaret

Harmoon Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Muhammed es-Sukkari, Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Şam’da yeni bir yönetimin kurulmasının Suriye dosyasındaki bölgesel aktörlerin değişmesine ve dönüşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Belki de en önemli değişikliklerden birinin Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana türünün ilk örneği olan İsrail ile Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlaşması olduğunu vurgulayan Sukkari, “İsrail'in sadece çıkarları değil, Washington'daki siyasi itibarı da dahil olmak üzere çeşitli endişeleri var. Dosyayla ilgili güç dengelerini yeniden çizen bu itibar, siyaseti ticarete benzer bir durum olarak gören Trump'ın yaklaşımını etkileyebilir ve Suriye dosyasında İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere ittifaklarını geleneksel politikalardan uzaklaşarak bölgesel değişkenleri maksimize eden etkileşimli politikalara doğru yeniden formüle etmesine neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Trump'ın son açıklamalarının İsrail'in artık Suriye'deki tek güç olmadığının ve Türkiye'nin Suriye içindeki ağırlığını arttırarak yeni angajman kuralları çizebileceğine dair işaretler taşıdığına dikkati çeken Sukkari, “Ancak bu kez durum sadece İsrail'in değil, Türkiye'nin de işine geliyor. Bu da iki tarafı çatışmak yerine koordinasyon kurmaya itiyor. Washington'ın Suriye'de İsrail ve Türkiye arasındaki angajman kuralları meselesini çözmek istediğine ve Trump'ın yeni politikasına (bölgede barış) hizmet etmediği için yeni bir savaşa sürüklenmek istemediğine inanıyorum. Tüm bu gerçekler, ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye meselesinde ve İsrail ile Türkiye’nin yeni varlığının niteliği konusunda siyasi bir anlaşmaya varma olasılığının arttığını gösteriyor. Mümkün olan en yüksek kazanımları elde edebilecek gerilimin sürekli tırmandırılması bağlamı dışında arabuluculuk dosyası çözüme kavuşturulmadan kuralların belirlenmesi zor olabilir. Türkiye'nin şüphesiz Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurmaktan ziyade Şam ile Türkiye'nin nüfuzunu arttıracak bir ortak savunma anlaşması imzalamayı istiyor” ifadelerini kullandı.

Diğer oyuncular

Öte yandan siyasi uzman Nureddin el-Baba, Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında tansiyonun düşeceğini ve öngörülebilir bir gelecekte bir çatışmaya dönüşmeyeceğini düşünüyor. Türkiye’nin Suriye'de askeri üsler kurmasının Türkiye ile İsrail arasında değil, Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmanın yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Baba, “Temelde iki taraf arasında bir anlaşma imzalanana kadar iki taraf arasında bir çatışma yok ve her iki taraf da gelecekte çatışma niyetinde değil” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye ve İsrail arasında Türkiye'den daha fazla arabuluculuk yapabilecek taraflar olduğunu söyleyen Baba, bu tarafların kimler olduğunu söylemekten kaçındı.

Türk akademisyen ve siyasi uzman Tuşkan Tarık, Ankara ile Tel Aviv arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Türkiye tarafından Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurulmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanmasının mümkün olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail arasında Suriye konusunda koordinasyon olduğuna dikkat çeken Tarık, Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabulucu rolü oynayabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğu, Şam'ın Türkiye'nin ülkedeki rolünden memnuniyet duyduğu, Türkiye ile stratejik bir ittifak kurmak istediği konusunda hemfikir olan gözlemciler, Ankara ve Tel Aviv arasında doğrudan askeri bir çatışma olmayacağını ve silahların başaramadığını diplomatik yollarla başarabileceklerini vurguladılar.