Depremin vurduğu Suriye’nin kuzeyine ilk yardım konvoyu ulaştıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/4150021/depremin-vurdu%C4%9Fu-suriye%E2%80%99nin-kuzeyine-ilk-yard%C4%B1m-konvoyu-ula%C5%9Ft%C4%B1
Depremin vurduğu Suriye’nin kuzeyine ilk yardım konvoyu ulaştı
Yardım konvoyları Suriye’ye Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan giriş yaptı. (Reuters)
Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremin ardından dün Suriye’nin kuzeyinde bulunan Şam rejiminin kontrolü dışındaki bölgelere ilk yardım konvoyu ulaştı.
Türkiye ile Suriye arasındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndaki medya yetkilisi Mazen Alluş yaptığı açıklamada “Birleşmiş Milletler’in (BM) ilk yardım konvoyu depremden dört gün sonra giriş yaptı” dedi. Bu yardımın aslında afetten önce ulaşmasının beklendiğine ikkat çeken Alluş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, Birleşmiş Milletlerin ilk yardımı olarak kabul edilebilir. Allah’ın izniyle, bize verildikleri söze göre, zor durumdaki insanlarımıza yardım etmek için daha büyük konvoylar gelecek.”
AFP’nin muhabiri, sınır kapısında çoğunluğu çadır malzemeleri ve temizlik araçları ile dolu olmak üzere altı kamyondan oluşan bir konvoyun Suriye’ye giriş yaptığını bildirdi.
Kuzeybatı Suriye’ye yönelik insani yardımlar genellikle Türkiye üzerinden, sınır ötesi yardıma ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla güvence altına alınan tek geçiş noktası olan Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan naklediliyor.
Ancak sınır kapısında giden yollar depremde hasar gördü ve bu durum BM’nin bu yolu kullanmasını geçici olarak etkiledi. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, yardımın bir kısmının dün Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye giriş yapacağı hakkında bir açıklama yapmıştı.
Pedersen, Cenevre’da yaptığı açıklamada “İlk insani yardımı ulaştırabileceğimize yönelik güvenceler aldık” diyerek yardımın ‘siyasallaştırılmaması’ çağrısında bulundu. Zira yaklaşık üç haftadır Suriye’nin kuzeyinde Şam rejiminin kontrolü dışındaki bölgelere yardım gönderilemiyordu.
BM’den bir yetkili çarşamba günü, bölgedeki BM yardım stokunun 100 bin kişiyi bir hafta boyunca gıda sağlamaya yeterli olduğunu bildirdi.
Türkiye merkezli deprem beş Suriye şehrini etkiledi. Yardım ekipleri pazartesi gününden bu yana yetersiz koşullarda, enkaz altında kalanları aramak için çalışıyor.
BM Suriye Mukim Koordinatörü El Mustafa Bin el-Melih çarşamba günü şu açıklamayı yaptı:
“Halep, Humus, Lazkiye’de, diğer bölgelerde ve kırsal kesimlerindeki yıkım çok büyük. Bununla birlikte ülkenin kuzeybatısındaki hasarın da büyük olduğunu biliyoruz. Durumu değerlendirmek için bölgeye ulaşmamız gerekiyor.”
Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen bölgelerde depremden etkilenenler için yardım yüklü uçaklar iki gündür ardı ardına Şam, Halep ve Lazkiye havaalanlarına iniş yapıyor.
Netanyahu ‘ateşkes’ müzakerelerine rağmen neden İsrail ordusundan Gazze'yi işgal planı yapmasını istiyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5162198-netanyahu-%E2%80%98ate%C5%9Fkes%E2%80%99-m%C3%BCzakerelerine-ra%C4%9Fmen-neden-i%CC%87srail-ordusundan-gazzeyi
Netanyahu ‘ateşkes’ müzakerelerine rağmen neden İsrail ordusundan Gazze'yi işgal planı yapmasını istiyor?
Netanyahu, Kabinet toplatısına başkanlık ederken (Arşiv - DPA)
Hamas Hareketi ve İsrail’den müzakereciler Katar’ın başkenti Doha'da Gazze'de ateşkes konusunda dolaylı müzakerelere başlamaya hazırlanırken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ordusundan Gazze'yi işgal etmek için bir plan hazırlamasını istedi.
Netanyahu'nun adamları, cumartesi akşamı savaşı yönetmek için yapılan güvenlik toplantılarında yaşananları sızdırdılar. Toplantıda şiddetli tartışmalar, bağırışmalar ve masaya vurmalar yaşandığını söylediler. Ayrıca Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'e Gazze'yi işgal etmek için bir plan hazırlamasını ve ateşkesin ilan edilmesi muhtemel görünen Washington ziyaretinden döndükten sonra kendisine sunması talimatı verdiğini aktardılar.
İsrailli analistler bu sızıntının amacına ilişkin farklı görüşlere sahipler. Bazıları, bunun sadece ‘Hamas liderliğine Doha turunda önerileri kabul etmesi için son anda baskı yapmayı amaçladığını’ bazıları ise Netanyahu'nun ‘hükümetin kendisine Gazze'yi işgal etmesi ve Filistinlilere karşı şiddetli operasyonlarının dozunu artırması için baskı uyguladığını sızdıran ordu kademesine öfkesini göstermeyi amaçladığını’ söylediler.
Üçüncü bir analist grubu ise bu gidişatın ‘hükümetin ateşkesi reddetme tutumunun gerçeğini’ yansıttığı görüşündeydi.
Birden fazla sebep
Ancak tüm bu nedenlerin bir araya gelmesi Netanyahu'nun Zamir'den taleplerinin arkasında yatan neden gibi görünüyor. Netanyahu, Hamas'a baskı uygulayarak kalıcı ateşkes şartından vazgeçmesinin yanı sıra (Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in temsil ettiği) Dini Siyonizm akımının hükümetten çekilmemesi için işgal ve sürgün tehdidini masada tutmak ve böylece sağcı tabanını memnun etmek istiyor.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Kudüs'ün eski kentinde dolaşıyor (Arşiv - Reuters)
Son olarak Netanyahu, ordunun kendini savunma konumunda kalmasını istiyor ve başarısızlıkla suçlanmaktan korkuyor. Ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’a da Netanyahu’nun kendisi gibi ‘sadece güç yoluyla barış istediği’ mesajını veriyor.
Toplantıda neler oldu?
Toplantı, ateşkes anlaşmasına varılamaması durumunda askeri planların görüşülmesi üzerineydi. İsrail merkezli televizyon kanalı Kanal 12'nin haberine göre toplantı, İsrail ordusunun ‘Gideon'un Arabaları Operasyonu’nun hedeflerine ulaşmaya yaklaştığını açıklamasının ardından, ‘savaşın, rehineleri kurtarma ve Hamas'ı hezimete uğratma hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla siyasi düzeyde sunacağı çeşitli olasılıkların ve planların ortaya çıkmasının ardından gerçekleşti.
Kanal 12, toplantıda Başbakan Netanyahu ile Genelkurmay Başkanı Zamir arasında sert bir tartışma yaşandığını, bakanlar Ben Gvir ve Smotrich'in ise başbakanı desteklediğini bildirdi.
Ben Gvir ve Smotrich'in Genelkurmay Başkanı'nı siyasi düzeydeki tavsiyeleri uygulamamakla suçladığını aktaran Kanal 12, Genelkurmay Başkanı'nın ise “Gazze'de oyalanacak zaman yok... Sözlerinize dikkat edin. Savaşlarda askerler ölüyor” şeklinde yanıt verdiğini kaydetti.
Toplantı sırasında Netanyahu'nun sesini yükselterek masaya yumruğunu vurduğunu ve Gazze halkı için geniş çaplı bir tahliye planı hazırlanarak onların Gazze'nin güneyine yerleştirilmesini talep ettiğini iddia eden Kanal 12’ye göre Netanyahu, “Taviz vermeyeceğim. Hamas hiçbir koşulda Gazze'de kalmayacak” dedi.
Kanal 12 ayrıca Genelkurmay Başkanı Zamir’in İsrail'in Gazze halkı üzerinde kontrolünü sürdürmesine karşı çıktığını ve kontrolün kaybedileceği konusunda uyardığını bildirdi.
İsrail Genelkurmay Başkanı toplantıda, “Askeri yönetim mi istiyorsunuz? İki milyon aç ve aşağılanmış insanı kim yönetecek?” diye sordu. Bunun üzerine Netanyahu yüksek sesle “Ordu ve İsrail Devleti” yanıtını verdi ve ardından “Askeri yönetim istemiyorum, ancak Hamas'ı hiçbir şekilde kabul etmeyeceğim” diye ekledi.
Zamir, Netanyahu'nun sözlerine “Bunu konuşmalıyız, bu konuda anlaşamadık. Aç ve öfkeli insanları kontrol etmek, kontrolün kaybedilmesine ve ordunun saldırıya uğramasına yol açabilir” diye yanıt verdi. Zamir ayrıca, bu planın İsrail ekonomisi ve toplumu üzerinde muazzam etkileri olacağını ve düzenli ve yedek kuvvetlerin konuşlandırılması açısından büyük kaynaklar gerektireceğini belirtti.
Netanyahu, toplantı sırasında Zamir'den, ABD Başkanı Donald Trump ile Gazze ve İran konusunda görüşmeler yapmak üzere Washington'a gittikten sonra geri dönene kadar Gazze Şeridi için tahliye planı hazırlamasını istedi. Netanyahu, hafta sonuna kadar Washington'da kalacak.
Zafer pozu arayışı
İsrail ordusu Gazze'deki operasyonlarını korkunç bir şekilde yoğunlaştırdı. Çünkü savaşı güçlü bir zafer pozuyla bitirmek istiyor.
Şimdiye kadar onun Lübnan, Suriye ve İran cephelerinde ‘başarılı’, ancak Gazze cephesinde ‘başarısız’ olduğu yönünde bir tablo ortaya çıktı. Savaşın Hamas'a ağır darbeler indirilmeden sona ermesini hayal edemeyen İsrail ordusu, Gazze'de şimdiye kadar elde ettiği başarıların hükümet tarafından siyasi kazanca dönüştürülmesi için yeterli olduğuna inanıyor.
Netanyahu’nun öfkesinin sebebi de tam olarak bu eğilim. Çünkü bu durum topu kendi sahasına atıyor. Oysa sorumluluğu başkalarına yükleme konusunda gerçek bir usta olan Netanyahu 7 Ekim 2023’ten bu yana görevden aldığı çoğu komutan ve güvenlik yetkilisiyle de aynısını yapmıştı.
Hem Netanyahu hem de Zamir, Hamas'ın İsrail askerlerinin hayatına kasteden operasyonlarını sürdürmesinden dolayı bir miktar hayal kırıklığı yaşıyor. Halbuki Hamas büyük suikastlara uğramış, kalesi olan Gazze ile halkı katliama ve yıkıma maruz kalmıştı.
Gazze'de yaralanan bir İsrail askerini taşıyan İsrail Hava Kuvvetleri askerleri, Ocak 2024 (AFP)
Ancak Genelkurmay Başkanı Zamir, Gazze'deki başarısızlıkları diğer cephelerdeki kazanımlarla telafi etmenin mümkün olduğunu düşünüyor. Savaşı bu aşamada sona erdirmeyi tercih eden Zamir, “Gazze'de kalmak bir kumar ve dünyanın en güçlü orduları bile işgalci örgütlerle savaşamaz” diyor.
Bununla birlikte Zamir, farklı bir görüşe sahip olsa bile siyasi liderliğin emirlerine uymaya hazır olduğunu söyledi.
Sızıntılar öfkeye neden oldu
Ancak sorun şu ki, Netanyahu'nun hükümetteki arkadaşları, sadece Ben-Gvir ve Smotrich değil, Likud Partisi’nden milletvekilleri ve bakanlar da Netanyahu'nun açıklamalarıyla yetinmiyor ve bunları Beyaz Saray'da olacakları örtbas etme girişimi olarak görüyorlar.
Bu yüzden pazar günü Zamir ve Netanyahu'yu eşit şekilde eleştiren açıklamalarda bulunan Smotrich, “Kabinet’ten sızdırılan bilgiler, devletin güvenliğini tehdit eden kabul edilemez bir durumdur ve buna bir son verilmeli” ifadelerini kullandı.
Netanyahu ve Smotrich Kabinet toplantılarından birinde (Reuters)
İsrail Maliye Bakanı Smotrich, eleştşirilerini şöyle sürdürdü:
“Gerçek şu ki tüm cephelerdeki büyük başarılara rağmen, insani yardımların Hamas'a ulaşmasını engellemek konusunda Genelkurmay Başkanı görevini yerine getirmiyor ve siyasi liderliği Hamas'a yardım ulaştırmaya zorluyor. Bu yardımlar savaş sırasında düşmanın lojistik tedarikine dönüşüyor. Tüm saygımla, eleştirilerim aynı zamanda savaşın sürdüğü aylar boyunca siyasi düzeyde alınan kararları uygulamaya koyamayan ve ordunun üst düzey komutanlarına dayatamayan Başbakan’a da yöneliktir. Bu kararlar, Hamas'ı ortadan kaldırmak ve rehineleri geri almaktı.”