Husilerin döşediği mayınlar, evlerine dönen Yemenlileri tehdit ediyor

Yemen'in Taiz kentindeki bir okul, Husilerin döşediği mayınlardan temizlendi. (Suudi Masam Projesi)
Yemen'in Taiz kentindeki bir okul, Husilerin döşediği mayınlardan temizlendi. (Suudi Masam Projesi)
TT

Husilerin döşediği mayınlar, evlerine dönen Yemenlileri tehdit ediyor

Yemen'in Taiz kentindeki bir okul, Husilerin döşediği mayınlardan temizlendi. (Suudi Masam Projesi)
Yemen'in Taiz kentindeki bir okul, Husilerin döşediği mayınlardan temizlendi. (Suudi Masam Projesi)

Yemen'de beş aydır devam eden ateşkes kapsamında yerinden edilenlerin büyük çoğunluğu memleketlerine dönmeye teşvik ediliyor. Ancak söz konusu kişiler darbecilerin yollara, çiftliklere, yerleşim yerlerinin merkezlerine ve hatta okullara döşedikleri mayınların yaşamlarını tehdit ettiğinin farkında değil. Bu hafta, 19 yaşındaki Hasan Ramadi yıllarca süren zorunlu yerinden edilme durumunu sona erdirerek Hudeyde Valiliği'nin güneyindeki Beytülfakih ilçesinin El-Cah bölgesindeki köyüne dönmeye karar verdi. Ramadi evine varmak üzereyken, yerinden edildiği dönemde Husi darbecilerin evinin yakınına yerleştirdikleri mayının patlaması sonucu yaşamını yitirdi.
Yemen Mayın Monitörü’nün açıklamasına göre, benzer bir olay aynı gün Hudeyde kentine idari olarak bağlı El-Hali ilçesinde de yaşandı. Husiler tarafından döşenen mayının patlaması sonucu bir kadın öldü, bir kişi de yaralandı.
Yemen Mayın Monitörü tarafından yayınlanan bir istatistikte, ocak ayında Yemen'in dokuz vilayetinde 41 mayın, patlamamış mühimmat ve patlayıcı 74 kişiyi hedef aldı. Söz konusu kişilerden büyük çoğunluğu ölürken bazıları da yaralı olarak kurtuldu. Husilerin eliyle oluşturulan mayın tarlaları günde en az iki kişiyi hedef alıyor. Durumdan en çok etkilenen bölge olan Hudeyde’yi mayınlardan temizlemenin yıllar süreceği belirtiliyor.
Söz konusu istatistiğe göre geçtiğimiz ay 14'ü çocuk 32 sivil Husilerin döşediği mayınlar nedeniyle yaşamını yitirdi. Yaralı sayısı ise 15'i çocuk olmak üzere 42'ye ulaştı. Hudeyde vilayetinde yedisi çocuk olmak üzere 18 sivil yaşamını yitirdi. Hudeyde, en fazla ölümün yaşandığı kent oldu. Hudeyde’de yaralıların sayısı 11'i çocuk 20'ye ulaştı. Yaralıların geri kalanının ise El-Cevf, Marib, Sada, Hacca, Şebve, Abyan, El-Bayda ve Sana'nın Nehm ilçesinde olduğu kaydedildi.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, Taiz'in eteklerinde yer alan Husi darbecilerin kontrolündeki El-Hevban bölgesinde mayın patlaması sonucu üçü çocuk dört sivilin yaralandığını bildirdi. 60 yaşındaki bir adamın durumunun ağır olduğu belirtilirken çocukların en küçüğünün yedi yaşında olduğu bilgisi paylaşıldı. Yaralılar acilen Ibb vilayetinin Zissufal semtindeki örgüt destekli hastaneye nakledildiler. Sağlık durumları stabil hale geldikten sonra ise ayrı iki hastaneye gönderildiler.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün El-Havban banliyösündeki proje koordinatörü Joseph Alec'e göre çocuklardan biri döşenen söz konusu patlayıcıyla oynarken yaralandı. Daha sonra bunun bir mayın olduğu ortaya çıktı.
Hastaneye tedavi için getirilen çok sayıda çocuk olduğuna dikkati çeken Alec, “Taiz Valiliği'nde kurtarılan bölgelerde çocuklar ölümcül mayın patlamalarından ciddi şekilde yaralandılar” açıklamasında bulundu.
Suudi Arabistan'ın Yemen topraklarını mayınlardan temizleme projesinin (MASAM) sorumlusu Arif el-Kahtani, “Ekibimiz, Cebel Habeşi Müdürlüğü'ne bağlı Eş-Şab- Akkad Okulu’nun girişlerinde ve tesislerinde bulunan mayınları ve patlayıcıları temizledi” dedi.
Mayınlar, öğrencilerin yaşamını tehdit ediyordu.
Kahtani, MASAM ekibinin geçen aylarda sürekli ve düzenli çalışmalar yaparak okulun güvenliğini sağlama misyonunu tamamladığını ve 32 mayın, patlayıcı ve patlamamış mühimmatı temizlediğini duyurdu.
Suudi Arabistan'ın Yemen'deki mayınları temizlemek için başlattığı, hükümet güçleriyle çalışan ve uluslararası alanda kabul gören Masam Mayın Temizleme Projesi’nin Genel Müdürü Usame el-Kusaybi, saha ekiplerinin, projenin başladığı 2018 yılının ortasından bu yana 3 Şubat'a kadar 384 bin 895 mayın, patlamamış mühimmat ve patlayıcıyı temizlediği bilgisini paylaştı. Kusaybi’nin açıklamasına göre bu mayınlardan 136 bin 190'ı tanksavar mayını, 6 bin 33'ü ise anti-personel mayınıydı.
Masam tarafından yayınlanan açıklamaya göre Kusaybi, Masam mühendislik ekiplerinin şimdiye kadar mayın, mühimmat ve patlayıcılarla donatılmış 43 milyon 845 bin 128 metrekare Yemen toprağını temizlediğini aktardı.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.