Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde 2 bin 68 sismik izolatör var

AA
AA
TT

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde 2 bin 68 sismik izolatör var

AA
AA

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, hastanelerinde deprem etkilerinin azaltılmasını sağlayan 2 bin 68 sismik izolatörün bulunduğunu söyledi.
Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ile Gaziantep İnayet Topçu Hastanesi'nin "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremleri hasarsız atlatması akıllara diğer kamu hastanelerini getirdi.
AA muhabirine konuyla ilgili bilgi veren Yiyit, yeni inşa edilen hastanelerin sismik izolatörlü mono bloktan oluştuğuna dikkati çekti.
Felaket anlarında sağlık sisteminin hiçbir zaman kesintiye uğramaması gerektiğini ifade eden Yiyit, bu nedenle yeni inşa edilen hastanelerde özellikle bu konuya dikkat edildiğini belirtti.
Hastanelerinde 2 bin 68 sismik izolatörü bulunduğunu aktaran Yiğit, şöyle devam etti:
"Bu sistem, depremin şokunu hem binanın hem de içerde çalışanların hissetmesini engelliyor. Ayrıca artçı depremler devam ederken, binanın içindeki insanların kendini güvende hissetmesini ve bütün sistemin aksamadan sürmesini sağlıyor. Her sarsıntıda, binanın boşaltılması ya da insanların işini bırakması stresinin önüne geçiyor. Sismik izolatörler, binayı her iki yönde 50 ila 70 santimetre hareket ettirerek, depremin şoklarından koruyor. Bir de hastanelerde doğal gaz, su, elektrik enerji hatlarının da kesilmemesi gerekiyor. Bu binalar, kendi elektrik ve doğal gazını da üretebiliyor. Güneş panelleri ve yağmur suyu deposu da var. Bataryalarla belli bir süre hastane kendini idame ettirebiliyor. Bina, jeneratörlerle hiçbir müdahale olmadan tam kapasite en az 72 saat yakıt desteğiyle kendini döndürebiliyor."

"Bunların deprem anında herhangi bir zarara uğramalarını beklemiyoruz"
Prof. Dr. Yiyit, deprem kuşağında bir ülke olan Türkiye'de sağlık sisteminin kesintiye uğramaması adına bu tür yapıların büyük önem taşıdığını kaydetti.
Yeni hastanelerin birçoğunun bu tedbirler alınarak yapılmasının çok kıymetli olduğunun altını çizen Yiyit, "En son yaşadığımız depremde hastalar, Adana ve Mersin gibi yakın illerin şehir hastanelerine sevk edildi. Bu hastaneler hem afet için korunaklı hem de çalışanların da kendini güvende hissetmesini sağlayan merkezler. Bu hastaneler yapılırken afet durumunda kapasitesi birkaç kat artacak şekilde yapılıyor. Bütün odaları da gerektiğinde yoğun bakıma dönebiliyor. Bu hastaneler, pandemide olduğu gibi depremde de ne kadar kıymetli olduğunu yine göstermiş oldu. İstanbul gibi kalabalık bir nüfusun barındığı şehirde her iki yakada yeni yapılan birçok hastanemizin sismik izolatörleri var. Bunların deprem anında herhangi bir zarara uğramalarını beklemiyoruz. Gelecekte yaşayacağımız depremlerde bu hastaneler merkez olacaklar." diye konuştu.

İzolatörler depremde can ve mal kaybını önlüyor
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ni yapan Rönesans Holding'de mühendis olarak çalışan Mehmet Buğra Öztürk ise hastanenin yapımının 2020'de tamamlandığını anlattı.
Hastanede toplam 2 bin 68 izolatör bulunduğunu dile getiren Öztürk, "Bu izolatörler, deprem anında yerden yayılan enerjiyi absorbe ederek, kullanım alanlardaki can ve mal kaybını önlemektedir. İzolatörler, temele bağlı olan kolonlarla bina arasında yer almaktadır. Deprem anında yayılan enerjinin, kolonların üzerindeki izolatörlerden emilerek, yükün alınması amaçlanmıştır. Temele bağlı kolonlar sallanırken üst katlarda herhangi bir sarsıntı hissedilmemektedir ya da minimum seviyeye inmektedir." şeklinde konuştu.



Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

TT

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

Türkiye: İsrail bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit ve Suriye'yi istikrarsızlaştırıyor

İsrail'in Suriye'ye yönelik hava saldırılarını arttırması ve Türkiye'yi Suriye'yi vesayeti altına almaya çalışmakla suçlamasının ardından Türkiye dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Suriye'den çekilmesi ve istikrar çabalarını engellemekten vazgeçmesi gerektiğini belirtti.

Dışişleri bakanlığı açıklamasında, “İsrail, bölgedeki güvenliğe yönelik en büyük tehdit haline geldi” diyerek, “stratejik bir istikrarsızlaştırıcı, kaosa neden olan ve terörizmi körükleyen” bir ülke haline geldiğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre açıklama şöyle devam etti: “Dolayısıyla, bölgede güvenliğin tesis edilebilmesi için İsrail'in öncelikle yayılmacı politikalarından vazgeçmesi, işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Suriye'deki istikrar çabalarını baltalamaktan vazgeçmesi gerekmektedir.”

Suriye'ye yönelik hava saldırılarını dün gece yoğunlaştıran İsrail, saldırıları Şam'daki “yeni yöneticilere” bir uyarı olarak ilan etti ve Ankara'yı Suriye'ye vesayetini dayatmaya çalışmakla suçladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, çarşamba gecesi düzenlenen hava saldırılarının “İsrail Devleti'nin güvenliğinin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğimize dair açık bir mesaj ve gelecek için bir uyarı” olduğunu söyledi.

Katz yaptığı açıklamada, İsrail silahlı kuvvetlerinin Suriye içindeki tampon bölgelerde kalacağını ve güvenliğine yönelik tehditlere karşı harekete geçeceğini belirterek, Suriye hükümetini, İsrail'e düşman güçlerin girmesine izin vermesi halinde ağır bir bedel ödeyeceği konusunda uyardı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İsrail'in Türkiye'nin Suriye'deki etkisine ilişkin endişelerini yansıtarak, Ankara'yı Suriye'de, Lübnan'da ve başka yerlerde “olumsuz bir rol” oynamakla suçladı.

Saar, Paris'te düzenlediği basın toplantısında “Suriye'ye Türk vesayetini empoze etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Niyetlerinin bu olduğu çok açık” ifadelerini kullandı.