Suriye’de yakınlarını kaybeden sağlık personeli yaşadıkları acıya rağmen çalışmalarını sürdürüyor

Beyaz Baretliler, İdlib yakınlarındaki Harem kasabasında arama kurtarma çalışmalarına devam ediyor. (EPA)
Beyaz Baretliler, İdlib yakınlarındaki Harem kasabasında arama kurtarma çalışmalarına devam ediyor. (EPA)
TT

Suriye’de yakınlarını kaybeden sağlık personeli yaşadıkları acıya rağmen çalışmalarını sürdürüyor

Beyaz Baretliler, İdlib yakınlarındaki Harem kasabasında arama kurtarma çalışmalarına devam ediyor. (EPA)
Beyaz Baretliler, İdlib yakınlarındaki Harem kasabasında arama kurtarma çalışmalarına devam ediyor. (EPA)

Suriye’de meydana gelen yıkıcı depremin ardından, üç gün boyunca görev yaptığı hastaneye akın eden yüzlerce yaralıyı tedavi etmeyi bırakmayan anestezi teknisyeni Abdulbasit Halil’in eşi ve iki çocuğu deprem sırasında kaldıkları enkazın altında yaşamını yitirdi.
Halil gibi, Suriye'yi ve komşu Türkiye'deki merkez üssünü vuran yıkıcı deprem meydana geldiğinden beri birçok sağlık personeli aile üyelerini, meslektaşlarını ve arkadaşlarını kaybettikleri zor günlerden geçiyor

Türkiye ile sınır kasabası Harem’deki bir hastanede çalışan 50 yaşındaki Halil, “Eşim ve iki kızım enkaz altındayken hastanede insanlara yardım ediyordum. Onlar için hiçbir şey yapamadım” dedi.
Evinin yıkıldığını öğrendikten sonra hastaneden çıkarak deprem bölgesine giden Halil, moloz yığınlarının önünde şok geçirdi. Ardından çaresizce hastaneye döndü. Hastanenin idari müdürü ve hemşirelik bölümü başkanı da dahil olmak üzere kurbanların cesetlerine ek olarak birçok depremzede yaralı olarak, tedavi edilmek üzere Halil’in çalıştığı hastaneye getirildi.

Halil o anları hatırlarken “Çok zor ve meşakkatli bir gündü Elli yıla eşdeğer olduğunu hissettim” dedi.
Daha sonraki iki gün içerisinde hastaneye gelenlerin sayısında azalma olduğunu belirterek yeniden evinin bulunduğu enkaza giden Halil, aile üyelerinin cesetlerinin çıkarıldığı çarşamba gününe kadar da durumun aynı olduğunu vurguladı.
Kalbini saran acı duyguları anlatmaya kelimelerin yetersiz kaldığını söyleyen Halil, “Aileme herhangi bir yardım sağlamaktan acizim” diyerek  yüzlerce ailenin hali hazırda enkaz altında olduğu bir dönemde neyse ki onları her zaman ziyaret edebileceği için duyduğu teselliyi aktardı. Ailesini defnedebildiğini belirtti.

Halil, ailesini defnetmesinden bu yana tanık olduğu sahnelerin dehşeti ve sevdiklerini kaybetmesi nedeniyle uyumakta büyük güçlük çektiğini kaydetti. Arama yaparken enkazın üzerinde durduğu telefonundaki resimlere göz atarken, onu sık sık arayıp eve gelmeye teşvik eden kızının telefonlarını halen hatırlıyor.
Ancak Halil’in yaşadığı üzüntü, üç gün sonra hastanede işine dönmesine engel olmadı. Halil, “Şu an vatandaşlara yardım etmek için işimin başındayım” dedi.

Genel cerrah Dr. Muhammed el-Bedir de İdlib'deki hastanenin ‘hava saldırılarından kaynaklanan yaralanmaları tedavi etmek için kurulmuş bir sahra hastanesi’ olduğunu ve otuzdan fazla hastayı barındıramayacağını söyledi.
Ancak yararlı sayısı hastaneni kapasitesini aştı. Birçok hasta koridorlarda, yerde yatıyor.

Ortopedi cerrahı Hasan el Hamdu’ya göre hastane 290 ölüye, 2 bin 500’ü aşkın da yaralıya kucak açtı.
Bölgedeki diğer hastanelerde olduğu gibi, burada da malzeme ve ekipman sıkıntısı yaşanıyor. Hamdu hastaneye, tüm bölgede mevcut olmayan bir CT tarama cihazı aracılığıyla görüntüleme gerektiren birçok vaka geldiğini söyledi.

Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) adlı yardım örgütü, geçtiğimiz cuma günü yayınlanan bir raporda, Suriye'nin kuzeybatısındaki sağlık sisteminin çökmesi konusunda uyarıda bulundu.
Açıklamada, sağlık tesislerinin ‘serumlar, ağrı kesiciler, bandajlar ve kan gibi acil ihtiyaçların yanı sıra jeneratörler için yakıt ve cenaze çantaları da dahil olmak üzere birçok malzemeden yoksun olduğu’ belirtildi.



Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
TT

Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Suveyda'da yerel Dürzi gruplar ile Şam'daki hükümet güçlerini destekleyen Bedevi aşiretler arasında yaşanan kanlı olaylar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, Suriye'nin güneyinde yaşananların ülkenin doğu ve kuzeyinde de tekrarlanabileceği ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarına yol açtı.

Bu olasılık, Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Suveyda'daki cephe hatlarına ulaşmasının ardından ortaya çıktı. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında SDG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.

dfrgthyu7
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2024 yılında Rakka kentindeki Arap aşiretlerinin şeyhleri ve liderleri için bir program düzenledi. (Şarku’l Avsat)

Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Suveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “SDG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullandı.

Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve doğudaki Irak sınırı boyunca Kamışlı'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan es-Sanadid güçlerine bağlıdır. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte SDG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor.

Şeyh el-Cerba sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıllar boyunca, kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz.”

SDG Ekim 2015'te yayınladığı ilk bildiride kendisini ‘Arapları, Kürtleri, Suriyelileri ve Suriye coğrafyasındaki diğer tüm bileşenleri bir araya getiren, tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç’ olarak tanımladı. SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile güçlerini ve sivil idareyi bu yılın sonuna kadar Savunma Bakanlığı ve devlet kurumlarının yapılarına entegre etmek üzere tarihi bir anlaşma imzaladı.

Raman Araştırma Merkezi'nde (Raman Center) Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, SDG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Şarku’l Avsat'a konuşan Reşid, “Suveyda'daki olaylar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyecek. Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda SDG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir” dedi.

fghyjuı
Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti el-Velde, Elbu Şaban ve el-Fedaile aşiretlerine ev sahipliği yapıyor. (Şarku’l Avsat)

Reşid, ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış sürecine dikkat çekerek mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Suveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Suveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid sözlerine şöyle devam etti: “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için SDG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir.”

Aşiret liderleri, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptı

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Cezire ve Fırat bölgeleri, başta el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban olmak üzere Arap aşiretleriyle doludur. Ancak bu aşiretler savaşın son yıllarında ciddi bölünmeler yaşadılar. Geçen yılın yaz aylarında, el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in, eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle SDG'ye karşı yerel aşiretler ve savaşçılarla ittifak kurarak askeri bir isyana öncülük etmesinin ardından kanlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda yüzlerce sivil ve silahlı unsur öldürüldü.

sdfgthy
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, ister Deyrizor'da ister Rakka'da olsun SDG ile yerel aşiretler arasında herhangi bir çatışma yaşanması ya da aşiret savaşçılarının Suveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etmesi ihtimaline ilişkin şunları söyledi: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve DEAŞ terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız”.

Ez-Zuba, SDG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, “Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz” dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, toprağın sahibinin kendileri olduğuna dikkat çekti. Ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” şeklinde konuştu.

dfrgtyu
Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac (Şarku’l Avsat)

Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da Şeyh el-Cerba ve ez-Zuba’nın sözlerine katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının SDG'ye desteğini yineledi. “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı SDG ile dayanışma içindedir” diyen Şeyh el-Ferac, aşiret mensuplarına şu çağrıda bulundu: “Yönetim bölgelerindeki istikrarı her gün baltalamaya çalışan projelere karşı durmak için herkesin birleşmesi gerekiyor. SDG terörizmi ortadan kaldırdı, bölge halkının güvenliğini koruyor ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağlıyor.”

Elbette Arap aşiretlerinin SDG yanlısı tutumları ortak değil. Zira özerk yönetim bölgelerinin dışında yaşayan aşiret üyeleri arasında SDG'nin kontrolünü açıkça reddeden ve bölgelerinin Şam'daki Ahmed eş-Şera hükümetine devredilmesini destekleyenler de var.