Tunus’ta siyasilere gözaltı dalgası

Tunus’ta ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla gözaltılar yapılıyor

AA
AA
TT

Tunus’ta siyasilere gözaltı dalgası

AA
AA

Tunus’ta terörle mücadele yasasını uygulamak üzere ‘devletin güvenliğine karşı komplo kurmak ve devletin yapısını değiştirmek için örgütlenmek’ suçlamalarıyla aralarında siyasetçilerin ve diğer iş insanlarının da bulunduğu isimler hakkında gözaltı dalgası başladı.
Tunus güvenlik güçleri tarafından geçen cumartesi günü gerçekleştirilen tutuklamalar arasında siyasi aktivist Hayyam et-Turki, Nahda Hareketi’nin eski liderlerinden Abdulhamid el-Celasi ve Bin Ali rejiminin en etkili isimlerinden iş adamı Kemal Latif de yer alıyor. Latif, Tunus’ta birbirini takip eden hükümetlerde bakanların atanmasına müdahale etmesiyle tanınıyor. Tunus’ta mahkemeler cumartesi ve pazar günleri çalışmıyor ve bu nedenle haklarındaki resmi suçlamaların öğrenilmesi için pazartesi gününün beklenmesi gerekiyordu. Bu çerçevede sanıkları savunan avukatlardan hiçbirinin kendileriyle görüşmesi mümkün olmadı.
Bu tutuklamalar, mahkemelerin hafta sonu kapalı olduğu göz önüne alındığında zamanlamaları ve Tunus Devlet Başkanı Kays Said’in siyasi yoluna karşı çıkan taraflarla ilişkisinde üretilecek yeni siyasi veriler hakkında birçok soruyu gündeme getirdi.
Avukat Abdussettar el-Mesudi, tutuklu sayısının 6’ya ulaştığını açıklarken, Terörle Mücadele Yasası’nın Tunus makamlarına sanığı önleyici olarak beş günlük bir süre boyunca gözaltında tutma imkânı tanıdığını belirtti. Ayrıca bunun, ‘devlet kurumlarının her gün ‘davaya adapte olmak, bilgi ve delil toplamak ve başsavcılıktan talimat almak’ üzere faaliyet göstermesi için yeterli bir süre olduğuna dikkat çekildi. Tunus basınında çıkan haberler, diğer üç tutuklunun emekli bir Tunuslu subay, emekli bir diplomat ve eski bir ulusal güvenlik genel müdürü olduğunu belirtti.
Tunuslu Avukat Vefa eş-Şazali, yakın zamanda yeni tutuklamaların açıklanacağını söylerken, bu da konunun başka isimleri de içerecek şekilde genişleyebileceği anlamına geliyor. Şazali, iş adamı Kemal Latif’in tutuklanmasının, Nahda lideri Raşid Gannuşi’nin tutuklanmasına kapı aralayacağını söyledi.
Tutuklanan isimlerin başında Kurucu Meclis’in eski başkanı Mustafa bin Cafer tarafından kurulan ‘Emek ve Özgürlükler için Demokratik Blok’ partisi lideri Hayyam et-Turki geliyor. Kendisi Troyka hükümetinde (Nahda, Cumhuriyet için Kongre ve Emek ve Özgürlük Bloku) Maliye Bakanı olarak önerilmişti. Ancak aleyhine mali nitelikli bir davanın yayınlandığının ortaya çıkması üzerine bu öneri geri çekildi.
Hayyam’ın adı, Nahda ve Tunus’un Kalbi partisi gibi bazı siyasi partilerin hükümete başkanlık etmek üzere gösterdikleri adaylar arasında birçok kez yer aldı.
Tunuslu insan hakları kaynakları, Kemal Latif’in tutuklanmasının siyasi aktivist Hayyam et-Turki’nin ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmakla’ soruşturulmasıyla bağlantılı olduğunu belirtti. Bu davadaki soruşturma dairesinin, eski bir başbakan da dahil olmak üzere diğer siyasi isimleri içerecek şekilde genişlemesi ve önümüzdeki dönemde Tunus siyaset sahnesinde etkili isimlerin tutuklanması bekleniyor.
Siyasi aktivist Hayyam et-Turki’nin avukatı Abdulaziz es-Sid, “Cumartesi günü şafak vakti güvenlik görevlileri tarafından ikamet ettiği yere baskın düzenlenip arama yapıldıktan sonra tutuklandı” dedi.
Siyasi aktivist Hayyam el-Turki’nin savunma komitesi üyesi Gazi el-Şevaşi ise Turki’nin evinden bilinmeyen bir yere götürüldüğünü açıkladı.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Kays Said’i destekleyen siyasi ve kamusal taraflar da iş insanı Kemal Latif’i eleştirdi. Onun entrika ve komplo adamı olduğunu belirten taraflar, Hayyam et-Turki’nin Nahda’nın başbakanlık adayı olduğunu söyledi. Abdülhamid el-Celasi ise Nahda liderleri arasında.
Taraflar ayrıca, bu kişilerin ülkenin güvenlik ve istikrarını bozmayı planlayan, devlet ve kurumlarının güvenliğine karşı komplo düzenleyen haydut bir grubu temsil ettikleri yönündeki suçlamalarını da dile getirdi. “Bu, kendilerini bir an için devletten ve kanunlardan üstün zannedenlerin veya bu şekilde kandıranların karşılığıdır” diyerek, Tunus Cumhurbaşkanının ‘geri alınamayacak veya etkisiz hale getirilemeyecek bir ulusal kurtuluş savaşı’ ifadelerini tekrarladı.
Öte yandan Nahda Hareketi, muhalifler arasındaki keyfi tutuklamaları kınayarak, bunun halkın sorunlarını çözmeyeceğini ve iktidarın kafa karışıklığını ve tüm muhalifleri tasfiye etme konusundaki dizginsiz arzusunu temsil ettiğini vurguladı.
Geçen Kasım ayında 25 kişilik bir grup, devletin iç güvenliğine karşı komplo kurmak ve yabancı bir ülke ajanlarıyla temas kurmakla suçlandı. Listede siyasi isimler, avukatlar ve medya figürleri yer alırken, sanık arasında da Afak Tunus Partisi Genel Başkanı Fadıl Abdulkafi ve eski Maliye Bakanı Hakim bin Hammuda da bulunuyor. Ancak sorgu döneminde dava düştü ve sanıklar serbest bırakıldı.



BM uzmanları: İsrail Gazze Şeridi'ndeki operasyonunun sonuçlarıyla yüzleşmeli

İsrail bombardımanında hayatını kaybeden bir çocuğun cenazesinin yanında oturan Filistinli (AFP)
İsrail bombardımanında hayatını kaybeden bir çocuğun cenazesinin yanında oturan Filistinli (AFP)
TT

BM uzmanları: İsrail Gazze Şeridi'ndeki operasyonunun sonuçlarıyla yüzleşmeli

İsrail bombardımanında hayatını kaybeden bir çocuğun cenazesinin yanında oturan Filistinli (AFP)
İsrail bombardımanında hayatını kaybeden bir çocuğun cenazesinin yanında oturan Filistinli (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları uzmanları dün yaptıkları açıklamada, İsrail'in uluslararası hukuku çiğnediğini ve müttefikleri tarafından korunduğunu ileri sürerek, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinli sivillere ‘acı çektirmenin’ sonuçlarıyla yüzleşmesi gerektiğini belirtti.

Ortak bir açıklama yapan uzmanlar, “Uluslararası insancıl hukuk, sivil hedeflerin ve çatışmalara doğrudan katılmayan veya artık katılmayan kişilerin korunmasına yönelik bir dizi evrensel ve bağlayıcı kural içerir ve savaşta izin verilen araç ve yöntemlere sınırlar koyar” dedi.

cdvfgh
İsrail bombardımanı sırasında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'tan yükselen duman bulutu (AFP)

BM uzmanları, “İsrail bu kurallara uymak yerine, defalarca uluslararası hukuku açıkça çiğneyerek işgal altındaki Filistin topraklarında ve ötesinde sivillere acı çektirdi” ifadesini kullandı.

Uzmanlar sözlerine şöyle devam etti: “İsrail, büyük ölçüde müttefikleri tarafından kendisine sağlanan koruma nedeniyle hiçbir gerçek sonuçla karşılaşmamaya devam ediyor.”

xcdvf
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, Nuseyrat’taki el-Avde Hastanesi yakınlarında İsrail bombardımanının ardından bir televizyon yayın aracında çıkan yangını söndürüyor, 26 Aralık 2024. (Reuters)

Uzmanlar, İsrail tarafından işlendiği iddia edilen ‘cinayet, işkence, cinsel şiddet ve zorla yerinden etme’ gibi insanlığa karşı suçların altını çizdi.

Ayrıca, ‘sivillere ve sivil nesnelere yönelik ayrım gözetmeyen saldırılar, açlığın bir savaş silahı olarak kullanılması ve toplu cezalandırma’ da dahil olmak üzere varsayılan savaş suçlarına atıfta bulundular.

Uzmanlar, sivillerin uluslararası hukuk kapsamında askeri hedef olarak korunduğunu ve ‘tamamen ya da kısmen yok edilmelerini amaçlayan eylemlerin soykırım eylemleri olduğunu’ hatırlattı.

BM uzmanları, iddia edilen ciddi uluslararası hukuk ihlallerine ilişkin acil, bağımsız ve kapsamlı soruşturmalar yapılması çağrısında bulundu.

Uzmanlar, “İsrail'in cezasız kalmaya devam etmesi tehlikeli bir mesaj veriyor... İsrail ve liderleri sorumlu tutulmalı” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yürüttüğü operasyonlarla ilgili ciddi endişelerini dile getirdiler.

İsrail 6 Ekim'den bu yana Hamas'ın bölgede yeniden toparlanmasını engellemek bahanesiyle operasyonlarını Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yoğunlaştırdı.

Uzmanlar sözlerini şöyle sürdürdüler: “Bu abluka, kapsamlı tahliye emirleriyle birleştiğinde, Gazze Şeridi'nin ilhakının bir başlangıcı olarak yerel nüfusu kalıcı olarak yerinden etmeyi amaçlamaktadır.”

yjukıol
Beyt Lahiya'da İsrail bombardımanı sırasında Filistinlilere ait evler ağır hasar gördü. (Reuters)

BM insan hakları uzmanları, İnsan Hakları Konseyi (HRC) tarafından görevlendirilen ancak BM adına konuşmayan bağımsız kişilerdir.

On bir uzman şunlardan oluşmaktadır: Ülke içinde yerinden edilmiş kişiler, kültürel haklar, eğitim, fiziksel ve ruhsal sağlık, keyfi infazlar, gıda hakkı ve terörle mücadelede hakların korunması konularında çalışan Özel Raportörler.

Bu raportörler arasında işgal altındaki Filistin topraklarında insan haklarının durumuna ilişkin Özel Raportör Francesca Albanese de yer alıyor.

İsrail uzun zamandır Albanese'nin görevden alınması çağrısında bulunuyor ve onu ‘İsrail'e olan nefretini gizlemek için görevini kullanan bir siyasi aktivist’ olarak tanımlıyor.