Ukrayna'nın yanında savaşan Ruslar, neden Özgür Rusya Lejyonu'nda yer aldıklarını anlattı

Sezar kod adlı asker, "Sizin önünüzde Tolstoy ve Dostoyevski'nin anlattığı Rus erkeklerinden bir örnek var" diyor

Birliğin sözcüsü konumundaki "Sezar" ailesini de Ukrayna'ya taşımış (AFP)
Birliğin sözcüsü konumundaki "Sezar" ailesini de Ukrayna'ya taşımış (AFP)
TT

Ukrayna'nın yanında savaşan Ruslar, neden Özgür Rusya Lejyonu'nda yer aldıklarını anlattı

Birliğin sözcüsü konumundaki "Sezar" ailesini de Ukrayna'ya taşımış (AFP)
Birliğin sözcüsü konumundaki "Sezar" ailesini de Ukrayna'ya taşımış (AFP)

Savaşın en sıcak noktalarından Bahmut'ta çömelen asker, elindeki roketatarla Rus güçlerini hedef alıyor. Ancak bir tuhaflık var zira bulunduğu birlik Ukraynalılardan değil, Ruslardan oluşuyor.  
ABD'nin tanınmış gazetelerinden The New York Times (NYT) kendi yurttaşlarına karşı Ukrayna safında savaşan Rus vatandaşlarından oluşan Özgür Rusya Lejyonu'yla görüştü. 
Birliktekiler, istilaya karşı olduklarını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i sevmediklerini belirterek bu birlikte yer aldıklarını söylüyor. Kendilerinin ya da akrabalarının özellikle hedef alınmasından endişelenen askerler, gerçek isimlerini vermekten kaçınıyor çünkü geçen hafta Rusya'da Başsavcılık, Özgür Rusya Lejyonu'nun terör örgütü olarak ilan edilmesi için Yüksek Mahkeme'ye başvuruda bulundu. 
Sezar kod adını benimseyen biri, aslen St. Petersburglu olduğunu belirterek şu ifadeleri kullanıyor:
"Gerçek bir Rus erkeği, saldırı amaçlı bir savaşa katılmaz, çocuklara tecavüz etmez, kadınları ve yaşlıları öldürmez. Bu yüzden hiçbir pişmanlık taşımıyorum zira işimi yaptım ve onlardan çok adam öldürdüm. Sizin önünüzde Tolstoy ve Dostoyevski'nin anlattığı Rus erkeklerinden bir örnek var. Ben o tarz bir adamım, onlar değil. Onlar Rus değil."
Eskiden Rus milliyetçisi olduğunu belirten 50 yaşındaki asker, sözlerini "Benim amacım yalnızca Ukrayna halkını korumak değil. Eğer bu aşamadan sağ çıkarsam ve tüm Ukrayna toprakları özgürleştirilirse kesinlikle elimde silahımla Kremlin rejimini devirmek için mücadeleye devam edeceğim" diye sürdürüyor.
Önceleri ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği Rus Emperyal Hareketi'nde yer alan Sezar, Kırım'ın işgali mevzubahis olunca onlarla bağını kestiğini söylüyor. Ukraynalı üst düzey bir asker de geçmişine rağmen Sezar'dan şüphelenmek için bir gerekçeleri olmadığını ifade ediyor.
Miami ismini kullanan 32 yaşındaki askerse, kendi durumlarını ailelerine açıklamakta zorlandıklarını belirtiyor:
"Tüm gerçeği anlamıyorlar. Kötü insanların burada yaşadığı onlara söyleniyor ve onlar da inanıyor. Dünyanın en büyük ikinci ordusunun sıradan insanları öldürebileceğine inanmıyorlar."
Zaza diye bilinen bir asker de şöyle konuşuyor:
"Biz buraya bir şey kanıtlamaya gelmedik. Ukrayna toprağından tüm Rus güçlerinin tamamen çıkması için Ukrayna'ya yardım etmeye ve Rusya'nın Putin'den kurtulmasına katkıda bulunmaya geldik."
20 yaşından genç gözüken Zaza, savaş karşıtı paylaşımları yüzünden kapısına dayanıldığını görünce ülkesinden kaçtığını anlatıyor. "Bu kadar genç bir yaşta siyasi düşüncelerimden ve dünya görüşümden bahsetmemem gerekiyor çünkü bunlar henüz tam oturmadı ama ülkenizi tek bir kötü adam ele geçirince bizzat kolları sıvamak gerekiyor" diyor.
Bazıları zaten Ukrayna'da yaşadıklarını ve Rusya vatandaşı da olsalar yerleştikleri yeri savunmaları gerektiğini hissettiklerini söylüyor. 
Savaşın başlangıcından bu yana neredeyse bir yıl geçti ancak onların adını pek duyan olmadı. Bunun iki sebebi var: Onları Rusya'dan korumak ve Ukrayna ordusunun Rusya vatandaşlarının çabasını ön plana çıkarmak istememesi. Yetkililer, şu anda yüzlercesinin Bahmut çevresinde konuşlandığını ve başlarında Ukraynalıların olduğunu söylüyor. 
Ukrayna askeri istihbaratı sözcüsü Andriy Yusov'un NYT'ye yaptığı açıklamaya göre, istilanın ilk zamanlarında Ukrayna'daki yasalar Rusya vatandaşlarının orduya katılmasına izin vermezken ağustosta durum değişti. Böylece Özgür Rusya Lejyonu da artık resmen mücadeleye katıldı. 
Yusov, çok fazla Rus ajanın bu birliğe sızmaya çalışırken yakalandığını belirtiyor. Birliğe katılan Rus askerler, "yalan makinesi" diye de bilinen poligraf testinden geçtiklerini ve sabıkalarının sıkı taramaya tabi tutulduğunu söylüyor. 
Ukrayna'nın Bölgesel Savunması için Uluslararası Lejyon'a bağlı olan bu askerlerin yanında ABD, Birleşik Krallık, Belarus ve Gürcistan gibi pek çok ülkeden savaşçı bulunuyor. 
24 Şubat 2022'de başlayan savaşta Kiev yönetimine göre 140 bine yakın Rus askeri öldü. Moskova'ysa en son 2022 eylülünde konuyla ilgili açıklama yaparak 6 binden az askerinin öldüğünü öne sürmüştü. 
Norveç Savunma Bakanı General Eirik Kristoffersen, 22 Ocak'ta Norveç televizyonuna yaptığı açıklamada, Rusya tarafında 180 bin kişinin öldüğü veya yaralandığı, Ukrayna ordusu için bu sayının 100 bine ulaştığı tahmininde bulunmuştu. Kristoffersen, Ukrayna'da ayrıca 30 bin sivilin de öldüğünü bildirmişti.

Independent Türkçe, The New York Times, Newsweek



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.