Trablus Hükümeti Libya’da yaşanan deprem sonrası acil servis birimi kuruyor

Libya: Dibeybe, Merc’de meydana gelen depremlerin ardından acil servis odası kurulması talimatı verdi

Libya’nın doğusundaki güvenlik güçleri ve askeri güçler (Bingazi Emniyet Müdürlüğü)
Libya’nın doğusundaki güvenlik güçleri ve askeri güçler (Bingazi Emniyet Müdürlüğü)
TT

Trablus Hükümeti Libya’da yaşanan deprem sonrası acil servis birimi kuruyor

Libya’nın doğusundaki güvenlik güçleri ve askeri güçler (Bingazi Emniyet Müdürlüğü)
Libya’nın doğusundaki güvenlik güçleri ve askeri güçler (Bingazi Emniyet Müdürlüğü)

Libya’da olası bir deprem beklentisiyle, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Yerel Yönetimler Bakanlığı’na, depremlerden sonra herhangi bir acil duruma hazırlık olarak el-Merc Belediyesi’nde bir acil servis biriminin kurulması talimatı verdi.
Dibeybe, Ulusal Güvenlik Kurumu, Acil ve Destek İlaç Birimi, Ambulans ve Acil Servis Birimi, Tedavi Hizmetlerini Destekleme, Geliştirme ve Tıbbi Malzeme Servisi ile koordineli olarak acil servislerin donatılması ihtiyacına vurgu yaptı.
Merc Belediyesi, son iki gün içerisinde birden fazla artçı depremin yaşanmasının ardından Dibeybe hükümetini Yerel Yönetimler Bakanlığı’na herhangi bir acil duruma hazırlık olarak şehir içi acil durum odası kurulması ve gerekli tüm hazırlıkların yapılması çağrısında bulundu.
Bu bağlamda Libya Ulusal Ordusu tarafından desteklenen polis güçleri, ülkenin doğusundaki Bingazi kentini arındırmak için güvenlik harekâtını sürdürdü. İl Polis Müdürlüğü resmi Facebook hesabından yaptığı bir açıklamada, Bingazi Emniyet Müdürü Tümgeneral Nuri es-Saadi’nin huzurunda Vahişi bölgesinde  yapılan baskın operasyonunun fotoğraflarını yayınladı.
Bingazi Emniyet Müdürlüğü Kurtarma Dairesi Başkanı Tümgeneral Cemal el Emami, Bingazi'deki iki bölgede genişletilmiş güvenlik harekatı sırasında 20'den fazla alana baskın düzenlendiğini ve çok sayıda farklı milletten aranan kişinin yakalandığını duyurdu. Emami, operasyonların bitmediğini ve devam edeceğini belirtti. Buna karşılık, Kriminal Soruşturma Genel Müdürlüğü, "Genişletilmiş güvenlik planı kapsamında Tobruk'ta uyuşturucu tacirlerine indirdiği büyük darbe" olarak nitelendirdiği olayda bir üyenin hayatını kaybettiğini ve 3 kişinin de yaralandığını duyurdu.  Açıklamada, Tobruk'un güney banliyölerindeki sığınaklara baskın düzenledikten sonra çok sayıda silah ele geçirildiğini ve kanun kaçağı bir grubun gözaltına alındığını bildirildi.
Uluslararası sismik izleme istasyonları Pazartesi akşamı Libya’nın doğusunda yer alan Derne ve Merc kenti açıklarında Richter ölçeğine göre 4.0 büyüklüğünde bir deprem kaydetti.
Deprem ve volkanik hareketleri takip eden VolcanoDiscovery internet sitesine göre Doğu Akdeniz'de saat 16:05 sıralarında deprem meydana geldi ve Derne'nin 36 kilometre doğusunda meydana geldi.
Aynı kapsamda Ulusal Uzaktan Algılama Merkezi'nin veri analiz mühendisi Abdulmunim Suissi, Libya'da deprem ölçen bir merkez olmadığını, yerel sismik merkezin 10 yılı aşkın süredir hizmet dışı olduğunu sözlerine ekledi.
Ayrıca büyük depremlerin Tunus, Mısır, Cezayir gibi komşu ülkelerin ve güney Avrupa ülkelerinin gözlemevleri tarafından ölçülebildiğine ve bunun büyüklüklerine bağlı olduğuna dikkat çekti.



İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış
TT

İktidar koridorları ve arzulanan barış

İktidar koridorları ve arzulanan barış

Ahmet Mahir

89 yaşındaki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, uzun yıllardır yoldaşı olan Hüseyin eş-Şeyh'i halefi olarak seçerek rejimin istikrarını korumaya büyük önem veriyor. Abbas böylece Filistin'deki iç bölünmeleri yönetebilecek, İsrail ile ABD'nin artan dış baskılarına etkili bir şekilde yanıt verebilecek bir liderlik yapısı oluşturmayı amaçlıyor.

Ancak Şeyh'in Filistin Ulusal Otoritesi Başkan Yardımcısı olarak atanmasının, bir gün uzun zamandır arzulanan devleti ve ulusal egemenliği sağlayacak pragmatik Filistin liderliğine doğru gerçek bir geçişin işareti olup olmadığı sorusu hâlâ ortada duruyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkan yardımcılığına da atanan Şeyh'in en önemli önceliklerinden biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Hamas'a yönelik her türlü destek ifadesine karşı katı bir sıfır tolerans politikası uygulamak olabilir. Ayrıca, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmenin yanı sıra, Gazze Şeridi'ni bölgelere ayırma ve bazılarında süresiz kalma konusundaki ısrarının dayattığı önemli meydan okumalara rağmen, İsrail savaşının sona ermesinin ardından Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne kısmen veya tamamen geri dönmesine yönelik olası bir çerçevenin müzakere edilmesiyle görevlendirileceği de tahmin ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre 64 yaşındaki ve Fetih hareketinin kıdemli liderlerinden biri olan Şeyh’in karşı karşıya olduğu gerçek sınav sadece İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda, Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir. Başarılı olmak için gerçek halk desteğini kazanması ve FKÖ içindeki diğer Filistinli fraksiyonların onayını almanın bir yolunu bulması gerekiyor. Eğer İsrail suikastlarından sağ kurtulurlarsa, Hamas'ın yurtdışındaki lider kadrosu ile müzakere etmek gibi zorlu görevinden ise bahsetmiyoruz bile.

Fetih hareketinin deneyimli liderlerinden Şeyh'in karşı karşıya olduğu gerçek zorluk, yalnızca İsrail işgaline karşı koymakta değil, aynı zamanda Filistin Otoritesi'nin popülaritesindeki önemli düşüşün üstesinden gelmekte gizli olabilir

Şeyh’in ataması, Filistin toplumunun, özellikle de işgal altındaki Batı Şeria'daki bazı kesimleri tarafından, eski güç yapılarına dayanan siyasi çerçeveyi sağlamlaştırma girişimi olarak görülüyor. Bölgeye yaptığım sık ziyaretlerde, bu kesimlere Filistin liderliğinin ihtiyaçlarını karşılayamaması konusunda yaygın bir hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı duygusunun hakim olduğunu bizzat gözlemledim. Kendileri ile yaptığım görüşmelerde Filistin Otoritesi'nin eski üst düzey yetkilileri de bunu doğruladı. Onlara göre eski muhafızlar, Filistin Otoritesi’nin bölgesel ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesini ciddi şekilde engelliyor, hatta gerçek reformların yapılmasını bile engelliyorlar. Bu muhalif akıma göre, Filistin Otoritesi, İsrail saldırganlığı gerçekliğiyle mücadele etmekten ve Gazze'de devam eden soykırımı durdurmaktan aciz.

Filistin kolektif hafızasının bir parçası

Şeyh, 1948’deki Nekbe sırasında zorla yerlerinden edilen Filistinli bir ailenin çocuğu olarak 1960 yılında Ramallah'ta doğdu. Bu durum, muhaliflerinin onun Filistin davasına olan sadakati konusundaki şüphelerini ortadan kaldırabilir. Zira çocukluğu ve gençliği onu Filistin'in daha geniş kaybetme, yerinden olma ve direnme anlatısına bağlıyor. Böylece Filistin toplumsal hafızasının bir parçası haline geliyor.

Taraftarlarının gözünde Şeyh, Filistin'in hakları ve tanınması için verilen süregelen mücadeleyi temsil ediyor. Hele ki henüz 18 yaşındayken İsrail tarafından hapse atıldığı ve 1978-1988 yılları arasında 10 yılını cezaevinde geçirdiği göz önüne alındığında.

Cezaevindeyken İbraniceyi öğrendi ve bu dili akıcı bir şekilde konuşur hale geldi; bu beceri daha sonra İsrail ile müzakerelerdeki rolünü güçlendirdi.

Bu ortak acı tarih, hayal kırıklıklarının ve iç bölünmelerin damga vurduğu bir ortamda birleştirici bir etken ve siyasi güç kaynağı olabilir.

2007'den bu yana işgal altındaki topraklarda İsrail ile güvenlik konularında baş koordinatör olarak üstlendiği resmi görevi, muhalifleri tarafından onun atanmasında olumsuz bir nokta olarak görülebilir. Ancak siyasi açıdan onun en güçlü silahı ve eşsiz gücü olabilir. Bunun nedeni, Sivil İşler Genel Otoritesi Başkanı olarak İsrail ile müzakerelerde sahip olduğu kapsamlı deneyimin, güvenlik dinamikleri ile doğrudan ve dolaylı müzakere kanalları konusunda derin bilgi sahibi olduğunu göstermesi.

Abbas'ın 2022 yılında onu FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri ve Müzakere Dairesi Başkanı olarak ataması da şaşırtıcı değil. Dolayısıyla İsrail ile güvenlik koordinasyonu ve müzakerelerden sorumlu başlıca isim olması, onun Filistin Devlet Başkanı nezdinde nüfuzunu ve kazandığı güveni artırıyor.

sdfgthy
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve yeni atanan yardımcısı Hüseyin Şeyh, 26 Nisan'da Ramallah'ta düzenlenen FKÖ Yürütme Komitesi toplantısının başlangıcında (AFP)

Şeyh'in karşı karşıya olduğu bir diğer büyük zorluk ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kendisi. Netanyahu birkaç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, kendi deyimiyle “ülkemizin kalbinde İsrail Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir Filistin devleti kurulması” fikrini destekleyerek “büyük bir hata” yapmakla eleştirmişti. Oysa Netanyahu, Filistin Otoritesi'nin 1993 Oslo Anlaşması'ndan bu yana, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklarda, BM’nin 1947’deki Taksim Planı’nda yer alan topraklardan daha küçük bir alanda bir Filistin devletinin kurulması yoluyla çatışmaya siyasi ve barışçıl bir çözüm bulunmasını desteklediğini gayet iyi biliyor.

Geçtiğimiz yıl kendisi ile bir röportaj yaptığım ve İsrail ile birlikte bir Filistin devletinin kurulması ve Filistin Otoritesi ile müzakerelere verdiği destekle bilinen selefi Ehud Olmert'in aksine, Netanyahu ve aşırı sağcı ideolojisi, Şeyh’in siyasi güçlenme arayışının önündeki en büyük engel olabilir. Şeyh, İsrail'in en uzun süre görevde kalan ve 17 yılı aşkın iktidarı boyunca Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı ile tek bir görüşme bile yapmayan bir Başbakan ile müzakereleri nasıl yeniden başlatabilir?