Al-Hamour Kahire'de Suudi filmlerinin galasını yaptı

“Al-Hamour H.A” Mısır’daki gala gecesiyle Suudi filmleri gösteriminin Mısır açılışını yapmış oldu

Mısırlı ve Suudi sanatçılar (Özel gösterinin organizatörlerinden fotoğraflar)
Mısırlı ve Suudi sanatçılar (Özel gösterinin organizatörlerinden fotoğraflar)
TT

Al-Hamour Kahire'de Suudi filmlerinin galasını yaptı

Mısırlı ve Suudi sanatçılar (Özel gösterinin organizatörlerinden fotoğraflar)
Mısırlı ve Suudi sanatçılar (Özel gösterinin organizatörlerinden fotoğraflar)

“Al-Hamour H.A” Mısır’daki gala gecesiyle Suudi filmleri gösteriminin Mısır açılışını yapmış oldu. Film, gösterime giren ilk Suudi filmi olarak Mısır sinemalarında gösterilecek.
Al-Hamour H. A, Suudi sinemasının en büyük yapımı. Filmin yapımcılığını Boulevard Studios ve dağıtımını Vox üstlendi. Filmin özel gösterimine Suudi Arabistan'ın Kahire Büyükelçi Yardımcısı Sultan es-Sebîi, Boulevard Studios Başkan Yardımcısı Adnan el-Kayyal ve Yönetmen Abdulilah el-Kureyşi ile çalışma ekibi ve filmin oyuncu kadrosu, Fahd el-Kahtani, Fatıma el-Benevi, Hayriyye Ebu Leben, Halid Yeslem, İsmail el-Hasan, Ali eş-Şerif, Muhammed el-Ferra katıldı. Özel gösterime, Mısırlı sinema yıldızları ve yönetmenleri de katıldı. Gada Adil, Dina eş-Şerbini, Ayten Amer, Muhammed Servet, İhab Fehmi, Hüsam Dager, oyuncu koçu Dr. Eşref Zeki, yönetmenler Hayri Beşara, Said Hamid, Amr Selame, yapımcı Muhammed Hafzi, filmin müziklerini besteleyen müzisyen Hişam Nezih ve medya ile uğraşan çok sayıda kişi ve eleştirmen katıldı.

Oyuncu Fatıma el-Benevi, Fahd el-Kahtani ve yönetmen Abdulilah el-Kureyşi
İzleyiciler, filmde geçen olaylara ve kahramanların düştüğü komik durumlara güldüler. Film, para toplamak için sahte bir ağ oluşturan bir dolandırıcı hakkında iki binlerin başında geçen gerçek olaylara dayanıyor. Olaylar Hamid Aved (H.A) etrafında gerçekleşiyor. Hamid, zengin olmak için bir işten diğerine geçen biri. Cidde şehrinde bir apartmanda güvenlik görevlisi olarak çalışırken bu görevinden ayrılarak bir Çağrı Merkezi’nde telefonlara bakmaya başlıyor. Sonra bu işinden de ayrılır ve işsiz kalır. Daha sonra Hayriye Ebu Leben’in canlandırdığı karısı, iş aramasında ona yardım eder. Olaylar, insanlardan para toplayıp hayali kazanç dağıtmasıyla gelişir. Durumu tamamen değişir ve yaşamak için bir saraya taşınır. Daha sonra Fatıma el-Benevi’ nin canlandırdığı Gigi karakteri ile evlenir. Ondan çıkar sağlayan herkes onu terk ettikten sonra, bulunduğu son durum onun için bir şok olur.

Filmden bir kesit
Gösterimin bitiminden sonra, eleştirmen Andrew Muhsin'in moderatörlüğünde bir basın toplantısı düzenlendi. Muhsin, filmi ciddi bir konuyu komik bir biçimde sunduğu için övdü, çalışmayı "cüret" olarak nitelendirdi ve “özel bir performans sergilediklerini” söyleyerek çalışma ekibini övdü.
Yönetmen Abdulilah el-Kureyşi, filmin Suudi Arabistan'dan sonra ilk gösterildiği ülke olan Mısır'da gösterime girmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Yönetmen şunları söyledi: “Mısır, Arap sanatının öncüsü ve biz buraya gelir elde etmek için gelmedik. Hepimiz bu işi Mısır sinemasından öğrendik. Mısır’ın yerel lehçesini filmlerden anlıyoruz ve bugün izleyicilerden Suudi lehçesinin kolay olduğunu ve filmin onları güldürdüğünü duymak beni memnun etti. Eğer halk Suudi lehçesini anlıyorsa bu en büyük başarı.”

Yönetmen Hayriyye Ebu Leben ve Fahd el-Kahtani’ nin arasında
El-Kureyşi, filmin büyük prodüksiyonuyla ilgili açıklamasında Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “Fikir, gurur duyduğumuz ve gösterdiğimizde kendimize güven duyacağımız bir sinema sunmak için bir davette Boulevard Studio’ dan geldi. Sinema sektörünü doğru bir şekilde kurmaya çalışıyoruz ve filmin kahramanlarının hepsi genç ve özellikle her filmin gereksinimleri olduğu için önemli olan cüret ederken insanlarla çatışmamak. Sansürle ilgili bir sorun yoktu çünkü sansür çalışmalarını yaş sınıflandırması yönetiyor.”
El-Kureyşi, "Filmin hikayesinin gerçek ve gerçekçi bir hikaye sunmanın zor olduğuna ve hikayeyi kendisinin işlediğine" dikkat çekti. Yönetmen, “yazar Hani Kadour, senaryoyu okurken onları çok güldüren komik durumlarla dolu iyi bir senaryo olması için çaba sarf etti” ifadelerini kullandı. Suudi yönetmen filmin kahramanı olarak oyuncu Fahd el-Kahtani’yi seçmesini "Yeteneği onu seçmem için yeterli. Yeni unsurlar içermesi gereken yeni bir sektördeyiz" diyerek açıkladı. Yönetmen, “Genel olarak oyuncuları seviyorum ve ilk görevim onları en iyi şekilde göstermek. Onların görevi ise çabalamak ve hepsi çok çalıştı ve bana dilediğimden fazlasını verdiler.” Açıklamasında bulundu.

Filmin Afişi
El-Kahtani, “daha önce basit rollerle oyunculuk deneyimleri yaşadığını, ancak bu filmin bir aktör olarak çıkış noktası olduğunu” söyledi. El-Kahtani, "Yönetmen ve çalışma ekibinin en büyük yardımcısı olduğunu" vurgulayarak, “eğitim atölyelerinden geçtiğini ve gerçek hayatta, oynadığı karaktere benzer kişiliklerle tanışmak için sokağa çıktığını” belirtti. Oyuncu Fatıma el-Benevi "Mısır'da Suudi hikayelerimizden bir hikaye paylaşıyoruz ve bu bizi mutlu eden bir şey." El- Benevi, “Filmde canlandırdığı Gigi karakteriyle ilgili söyleyecek çok şey olduğunu, ister kötü ister kışkırtıcı olsun, gerçekçi bir tip olduğunu ve tüm tipleri ekrana koymamız gerektiğini” vurguladı.
Sanatçı Hayriye Ebu Leben, “Fatıma'nın birçok kıza benzediğini” belirterek, “saf bir eş gibi görünmemeye hevesli olduğunu” belirtti.
Sanatçı Halid Yeslem Suudi Arabistan’ın geçirdiği değişimden bahsederek "Filmin reklamını gördüğünde hızlı bir sıçrama yapıldığını hissettiğini ve bunun da Suudi Arabistan’ın her düzeyde değiştiğini gösterdiğini" vurguladı. Sanatçı İsmail el-Hasan, "Oynadığı karakterin komik ama zalim bir tarafı da bulunduğunu ve hile ve dolandırıcılık fikrine teslim olduğunu" belirtti. Muhammed el Ferra, “kendisinin bir ‘stand-up komedyeni’ olduğunu ve bu filmdeki sırrın, her oyuncuyu kendisine uygun rolde oynatan yönetmen olduğunu” kaydetti.
Müzisyen Hişam Nezih ise “kendisini uzun süredir meşgul eden büyük işlerden yeni çıktığını ve biraz nefes alması gerektiğini, filmin müziklerini koymak konusunda en başından beri hevesli olmadığını” söyledi. Ama filmi izlediğinde çok beğenmiş, eğlenmiş, gülmüş ve seyircinin de bu durumu paylaşmasını istemiş. Böylece filmin müziğini yapmayı üstlenmiş.



Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
TT

Dikkat çeken araştırma: Evlilik fetüs algısını etkiliyor

Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)
Anne adaylarının, ten rengi veya yüz hatları gibi özellikler olmadan da fetüsü babaya benzettiği görüldü (Unsplash)

Evli olmayan hamile kadınların büyük bir kısmının, fetüsü babaya benzettiği tespit edildi. Evli anne adaylarındaysa bu oran kayda değer derecede düşük. 

Daha önce yapılan çalışmalarda annelerin, yeni doğan bebeklerini babasına benzetmeye daha yatkın olduğu gözlemlenmişti. 

Araştırmalarda ayrıca çocuklarının kendisine benzediğini düşünen babaların, onlara daha fazla ilgi gösterdiği öne sürülüyor.

Bazı uzmanlar bu durumu babalık belirsizliği (paternity uncertainty) denen bir olguyla açıklıyor. Bu terim, özel testler yapılmadan bir erkeğin, partnerinin çocuğunun biyolojik babası olduğundan kesin bir şekilde emin olamayacağını ifade ediyor.

Bu belirsizliğin, erkeklerin bazı üreme stratejilerini ve davranışlarını şekillendirmiş olabileceği düşünülüyor. Erkeklerin, başkasının çocuklarına kaynak yatırımı yapma riskini azaltmak için kıskançlık ve sahiplenme gibi mekanizmalar geliştirmiş olabileceği iddia ediliyor. 

Erkekler, bebeğin babası olduklarına dair güven duyduklarında çocuklarına destek, koruma ve kaynak sağlama olasılıkları da artıyor.

Bu nedenle annelerin, çocuklarının babalarına benzediğini düşünmeye daha yatkın olabileceği tahmin ediliyor.

Bulguları hakemli dergi Evolution and Human Behavior'da yayımlanan bir çalışmada, bu eğilimin bebek doğmadan da görülüp görülmediği araştırıldı. 

Çalışmaya, hamilelik döneminde düzenli olarak bir doğum kliniğine kontrole giden ve ortalama yaşı 31 olan 190 ebeveyn katıldı. Çiftlerin yüzde 80'i evliyken, yüzde 20'sinin ilişkisi vardı.

Katılımcılara ultrason görüntülerindeki fetüsün kime benzediği soruldu. Seçenekler arasında "Anne", "Baba", "Annenin bir akrabası", "Babanın bir akrabası" ve "Kimseye benzemiyor" vardı.

Babaların yüzde 49'u fetüsün kendisine benzediğini söylerken, annelerin yüzde 74'ü babaya benzediğini belirtti.

Ekip daha sonra yanıtları katılımcıların ilişki durumuna göre analiz etti. Evli erkeklerin yüzde 47'si fetüsün kendilerine benzediğini söylerken, bu oran evli olmayan erkeklerde yüzde 58'di. 

Diğer yandan evli kadınların yüzde 69'u ve evli olmayan kadınların yüzde 93'ü fetüsün babaya benzediği görüşündeydi.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

Anneler, babayla fenotipik benzerlik kurarak babalık belirsizliğini azaltıyor ve böylece çocukları daha rahimdeyken yatırımı güvence altına alıyor.

Bulgular, evrimsel kökeni olabilecek ilginç bir duruma işaret ediyor. Öte yandan bulguların küçük bir gruptan ve tek bir soru üzerinden elde edildiğini belirtmekte fayda var. 

Çeşitliliği daha yüksek geniş gruplarla yapılacak kapsamlı çalışmalar, yeni araştırmanın bulgularını desteklemeye yardımcı olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Evolution and Human Behavior