Deprem sahasındaki muhabirler: Kesinlikle en zor görev

Ammar el-Hendi ve Maha Hoteit korku, üzüntü ve ağlamaları içeren ‘dehşeti’ Şarku’ş Avsat’a anlattı.

Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ve meslektaşı, yaşanan son depreme ilişkin haber yapmanın ‘zor bir görev’ olduğunu söylüyor. (Şarku’l Avsat)
Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ve meslektaşı, yaşanan son depreme ilişkin haber yapmanın ‘zor bir görev’ olduğunu söylüyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Deprem sahasındaki muhabirler: Kesinlikle en zor görev

Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ve meslektaşı, yaşanan son depreme ilişkin haber yapmanın ‘zor bir görev’ olduğunu söylüyor. (Şarku’l Avsat)
Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ve meslektaşı, yaşanan son depreme ilişkin haber yapmanın ‘zor bir görev’ olduğunu söylüyor. (Şarku’l Avsat)

Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremin ardından yaşanan şokun sessizliğini kurtarma ekipleri ve araçlarının hareketi bozdu. Ekiplerin yanında bekleyen hayatta kalan insanlar kaybettikleri için ağlıyordu. Diğer yandan makinelerin gürültüsü ile depremzedelerin feryadı arasında muhabirlerin sözleri yankılanarak yaşanan felaketi gözler önüne serdi.
Bu, Ammar el-Hendi’nin toplu bir trajediye ilk kez tanık oluşu değildi. Hendi, Kiev savaşı sırasında Ukrayna’daydı, Tunus-Libya sınırındaki çatışmalarda da haber yapmıştı ancak bunların hiçbiri Türkiye depremindeki görevine benzemiyordu. El-Arabiya ve el-Hadath kanallarının muhabiri Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Bu deprem, hayatımda karşılaştığım profesyonel sıkıntıların en zoru” dedi.
Olayın dehşetiyle derinden etkilenen, Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ise deprem hakkında ‘Şimdiye kadar haber yaptığım en korkunç şey’ ifadelerini kullandı. 2020’de Beyrut liman bombalaması ile depremde yaşananları kıyaslayamadığını söyledi. Ayrıca “Bu deprem, yıkımın coğrafi konumu ve kayıpların sayısı açısından daha önce haberini yaptığım hiçbir şeye benzemiyor” ifadelerini sözlerine ekledi.

Enkazın altından hikayeler
Ammar el-Hendi’nin kafasında birçok hikaye olduğunu söyledi. Enkazın arasından saçları gözüken bir kadını ve sanki vücudun geri kalanına hayat verecek herhangi bir şey için yalvarıyormuş gibi enkazın altından parmakları çıkmış bir el gördüğünü anlattı. Hendi “Bu sahne hafızamdan silinmeyecek. O el, Kamil adında bir Suriyeli gence aitti” dedi. Çıkarılmayan tüm o cesetlerin peşini bırakmadığını ve zaman zaman suçluluk, çoğu zaman da çaresizlik hissettiğini belirten Hendi “Enkazın üzerinde durup ölümün kokusunu almak, orada cesetlerin olduğunu bilmek ve onları çıkaramamak ve cenaze töreni yapamamak, insanın belini büküyor” dedi.

Eş-Şark TV muhabiri Maha Hoteit ve iki meslektaşı, yaşanan son depreme ilişkin haber yapmanın ‘zor bir görev’ olduğunu söylüyor (Şarku’l Avsat)
Muhabirin anlattığı hikayeler art arda geldi. Bunlardan biri de Antakya’nın merkezinde enkaz altında hayatta kalan ve hatta 19 saniye telefonla konuşan 26 yaşındaki bir kadın hakkındaydı. Muhabir etkilenmiş bir şekilde “Dışarı çıkmak istiyor gibi hissettim” dedi sonrasında “Konuyu doğrudan canlı yayında aktardım. Yayında Çin kurtarma ekibinin bir üyesi enkaz altında kimsenin hayatta olmadığını söyledi. İkna olmadım ve canlı yayın biter bitmez ekibi geri dönüp aramaya devam etmeye ikna etmek için çok uğraştım ancak boşuna. Çok etkilendim ve sanırım o anda gazeteciliği bir yana koydum” dedi. 

İskenderun, Kahramanmaraş, Adana, Antakya ve Osmaniye arasında hareket eden Maha Hoteit, Adana’da 12 katlı bir binanın enkazı önünde en zor anları yaşadı. Kurtarma ekipleri enkazla meşgulken, bir anda durduğundan ve fotoğraflara bakmaya başladığından bahsederken “Kendimi, artık ekipler gitmişken ayakta durup ailelerin fotoğraflarına ve üyelerinin yüzlerine bakarken buldum. Bir detay bana her insanın ve her ailenin bir hikayesi olduğunu ve öldüklerinde hepsinin uykuda olduğunu hatırlattı. Bu beni şok etti. Aynı zamanda bir çöküş ve suçluluk anı oldu. Kahramanmaraş’taki bu manzara beni adeta toprak binayı yutmuşçasına hayrete düşürdü” dedi.

Kurtuluş hikayeleri, sert haberin karanlığı arasında ışık oldu. Hoteit, görevin ‘en güzel’ anlarını, insanlar enkazın altından canlı olarak çıkarıldığında yaşadı ve canlı yayınlarından biri de bu sahneyi aktardı.

Haberlere insani duyguların eklenmesi
Bir gazetecinin böyle bir durumu haber olarak aktarmada karşılaştığı en büyük zorluk belki de, üzüntü ve insani duygu kargaşasının arasında profesyonel olmayı korumaktı. Hendi, sahada bulunduğu süre boyunca haberlerine eklediği insan unsuruyla öne çıktı. Hendi, gazeteci Ammar ile bir insan olan Ammar arasında denge kurma takıntısı olduğunu ancak durumdan etkilendiği anlarda bundan kaçış olmadığını belirtti. Kardeşlerini sağ bulan, “Amca, amca, kardeşlerim yaşıyor” diye bağırarak akrabasına koşan ve onu kucaklayan Mahmud’u da unutmayacağını söyledi.
Hendi, “Enkaz altında 13 saat geçiren bir kızla canlı yayında röportaj yapıyordum. Yıkılan binanın üzerinden geçenlere bağırdığında ve insanlar onu duymadığında hissettiği duyguları anlattı. Bir mezarın içinde canlı bir ölü gibi hissettiğini söyledi” dedi. Kameranın onun yüzünü değil de kızın yüzünü çekmesinin bir şans olduğunu belirten muhabir, neredeyse gözyaşlarının kontrolünü kaybettiğini anlattı.
Diğer yandan Hoteit, duygularını olabildiğince kontrol etmeye çalıştığını ve canlı yayında ağlamaması gerektiğine inandığını belirtti. ‘Taş üstünde taş kalmayan’ Antakya halkı için üzüldüğünü belirtirken, “Suriyeli ailelerin orada toplanıp bir telefon ya da nefes beklerken yaşadıkları sahne beni çok etkiledi” dedi. Adana’da enkazların arasında bu sahneleri gördükten sonra iki saat süren bir ağlama krizi geçirdiğini ve yayın yapmayı ertelemek zorunda kaldığını belirtti. Muhabir “O anda tüm duygularımı ortaya çıkmıştı ama yayında insanların acılarını aktarmaya çalıştım” şeklinde konuştu.

Hoteit “Yayın sırasındaki en acı görüntü, Kahramanmaraş’ta yıkılan binalardan birinden çıkan bir aile albümüydü. Fotoğrafın sahiplerinden haber yok” diye anlattı.
Hendi yüreğinin, Türkiye dışından sosyal medya üzerinden aldığı, depremde kaybolan bir akraba veya arkadaşını bulmasına yardım etmesini isteyen tüm mesajlarla yanıt verdiği için biraz da olsa rahatladığını belirtti. Bununla ilgili olarak “Keşke tüm bu enkazlarda bulunabilip insanların çıkış anını bekleyebilseydim. Neredeyse aldığım tüm mesajları ve adresleri kurtarma ekiplerine bildirdim. Ne yazık ki, biri dışında çoğu ölmüştü” dedi.

Muhabirlerin tereddütleri
Hoteit, görev verildiğinde deprem bölgesine gitmekte bir an bile tereddüt etmedi. Ancak bu kadar yüksek derecede gerçeküstü durum içeren bir sahne göreceğini düşünmediğini söyledi. Kendisini evrenin sona erdiğini konu alan bir filmin setindeymiş gibi hissettiğini söylerken, “Kameraların gösterdiğinin, yaşananların sadece küçük bir kısmı olduğuna eminim” dedi. 
Sahnelerin dehşeti karşısında, hiçbir şey gazeteciyi endişeli psikolojik durumdan koruyamıyor. Hoteit, psikolojik bağışıklık kazanılmasının mümkün olmadığını ve zaman geçtikçe psikolojinin kötüye gittiğini söyledi.
Zor şartlar altında çalışan Hendi ise, ekibi ile bir haftadan fazla bir süredir arabanın içinde uyuduğunu ve duş alma imkanlarının olmadığını anlattı. Hendi, Bu görevden sonra kabuslar ve acı dolu sahneleri zihninde tekrar yaşayarak zor bir psikolojik aşamaya gireceğini anladığını söyledi.
Gazeteciler görevlerini tamamlanıp facianın olduğu yerden ayrıldıklarında, bazıları psikolojik olarak facianın enkazı altında kalıyor ve akıllarında sonsuza dek kalan yıkım ve kan sahneleriyle devam ediyorlar.



Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'nın alaycı tavırlarına yanıt olarak iki nükleer denizaltıyı ‘uygun bölgelere’ gönderme emri vereceğini açıklayarak, Rusya ile ABD arasındaki güç gösterisinde çıtayı yükseltti.

Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social’de yaptığı paylaşım, güvenlik bağlamında alışılmadık bir durum değildi. Şarku’l Avsat’ın The Times gazetesinden aktardığına göre, ABD'nin 71 nükleer denizaltısından yaklaşık 20'si her an denizde görev yapıyor ve özellikle gerginliğin arttığı dönemlerde rutin olarak Rusya'ya yakın bölgelere sevk ediliyor. Ancak olağandışı olan, ABD'nin bunu açıklaması. Bu ise Trump'ın paylaşımının gerçek amacını ortaya koyuyor. Söz konusu paylaşım iki mesaj içeriyor: Birincisi, Trump'ın eylem adamı olduğunu kanıtlamak, ikincisi ise mesaj vermek.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)

Medvedev'e yanıt ve Putin'e işaret

Trump için bu adım, provokasyona sert tepki verme şeklindeki alışılmış tavrının bir parçası.

Trump, özellikle Rusya'da başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra tartışmalı rolüyle tanınan Dmitriy Medvedev'e yanıt veriyordu. Trump'ın Moskova'ya Ukrayna'da ateşkes sağlanması için verdiği süreyi kısaltmasının ardından Medvedev sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Her yeni uyarı bir tehdit ve savaşa doğru adımdır. Rusya ile Ukrayna arasında değil; kendi ülkenle. Uyuyan Joe'nun yolunu izleme!” ifadelerini kullandı.

The Times’ın haberine göre bu açıklamaların amacı, sürekli olarak Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vereceği konusunda uyarıda bulunan Trump'ı korkutmak. Öyle ki Trump, Oval Ofis'teki meşhur sözlü tartışmada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i ‘kumar oynamakla’ suçlamıştı. Ancak, Rusya'da bile abartılı bir kişilik olarak görülen Medvedev, Trump'ın Putin'e yönelik söyleminin son aylarda giderek sertleştiği göz önüne alındığında, bu mesajın hedefi değil.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)

İhtiyatlı eleştiri

Trump, Putin'i giderek daha fazla eleştiriyor, ancak onu doğrudan kışkırtmaktan da kaçınıyor; çünkü aralarında iyi bir dostluk ve iş ilişkisi olduğunu düşünmeye devam ediyor. Bu durum, Medvedev'in pazartesi günü yaptığı açıklamadan açıkça anlaşılıyor. Putin ise Trump'ın barış için belirlediği son tarihi, dün yaptığı paylaşımdan yaklaşık bir saat önce reddetmişti.

Trump kendini usta bir müzakereci olarak görüyor. Bu nedenle, ABD donanmasında başkomutan olarak emrinde bulunan çeşitli gemi türlerini kapsayacak şekilde ‘nükleer denizaltılar’ ifadesini belirsiz bir şekilde kullandı.

ABD'nin 71 adet nükleer denizaltısı varken, bunların 14'ü Ohio sınıfı balistik füze denizaltılarıdır ve 20 adede kadar Trident II füzesi taşıyabilirler. Bu füzeler nükleer başlıklarla donatılabilir. ABD’nin sahip olduğu nükleer silahlı denizaltılardan sekiz ila on tanesi her an dünya çapında devriye görevindedir.

Resim  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)

Beyaz Saray, Putin'in Trump'ın denizaltılarla ilgili diplomasisinin provokatif olmadığını, Dmitriy Medvedev'in tek bir provokatif açıklaması üzerine nükleer söylemlerin yeniden alevlenmesini önlemek için olduğunu anlayacağına inanıyor. Zira filonun görevi saldırı amaçlı değil; savunma amaçlı.

Müttefiklere yönelik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri

Bununla birlikte, Trump'ın Putin'e yönelik söylemi belirgin şekilde sertleşti. Trump geçen hafta, “Yaptıkları şey iğrenç” dedi ve Putin'i ‘yalan söylemekle’ suçladı.

Trump ayrıca, Rus enerjisini satın alanlara ikincil yaptırımlar uygulamakla tehdit etti ve Hindistan'ı yüzde 25'lik genel gümrük vergisiyle hedef aldı. Trump, “Zaten zor durumdaki ekonomilerini birlikte mahvedebilirler” dedi.

Rusya'dan petrol alımına yönelik bu cezai gümrük vergisinin oranını doğrudan açıklamamasına rağmen, nihai gümrük vergisi sistemi ile ilgili görüşmeler kritik aşamaya yaklaşırken, benzer bir yaklaşım daha sonra Çin'e de uygulanabilir.

Rus gazının en büyük alıcısı olmaya devam eden Avrupa Birliği (AB) de yaptırımların hedefinde olabilir. Macaristan, Belçika, Fransa ve Slovakya en büyük ithalatçılar.

Geçtiğimiz günlerde gümrük vergilerini yüzde 15'e düşüren bir ticaret anlaşması imzalayan Trump'ın, Rusya'yı cezalandırması için kendisine baskı yapan Avrupa ülkelerine yaptırım uygulaması ironik olacak, ancak Trump’ın izlediği yol bu.