Libyalılar, UBH'nin Türkiye'nin güneyinin yeniden inşasına katılmasına karşı mı?

Libya Dışişleri Bakanı Menguş ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara'da düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (UBH)
Libya Dışişleri Bakanı Menguş ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara'da düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (UBH)
TT

Libyalılar, UBH'nin Türkiye'nin güneyinin yeniden inşasına katılmasına karşı mı?

Libya Dışişleri Bakanı Menguş ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara'da düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (UBH)
Libya Dışişleri Bakanı Menguş ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara'da düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (UBH)

Libyalılar, geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’un Türkiye'nin güneyinin yeniden inşasına katkıda bulunmak için ilk ödeme olarak 50 milyon dolar tahsis edildiğini açıklamasına farklı tepkiler verdiler.
Bazıları, Libya’nın çeşitli bölgelerinin acilen yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirtirken bazıları da başka ülkelerde yaşanan krizlerde ve felaketlerde siyasi düşüncelerden ve tutumlardan uzak bir şekilde ortak hareket edilmesi gerektiğini vurguladılar.
Dışişleri Bakanı Menguş, pazartesi akşamı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara’da düzenledikleri ortak basın toplantısında, ülkesinin, Suriye’yi de etkileyen depremde zarar gören Türkiye'nin güneyinin yeniden inşasına katkıda bulunmak için ilk ödeme olarak 50 milyon dolar tahsis edeceğini açıkladı.
Doğal afet zamanlarında birlik ve beraberliğin öneminin anlaşıldığının ve bu zor zamanlarda herkesin birbirine yardım etmesi gerektiğinin altını çizen Menguş, Türkiye'nin tarih boyunca birçok acil durumda Libya halkının her zaman yanında olduğunu vurguladı.
Libya’nın doğusundaki eski hükümette Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış olan Hasan es-Sağir, Menguş’un açıklamalarına itiraz etti. Söz konusu 50 milyon doların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyasına harcanacağını iddia eden Sağir, UBH’nin altı ay içinde yarım milyar dolardan fazla finansal vaatte bulunduğunu söyledi. Yeniden yapılanacak şehirlerin başında Menguş’un da memleketi olan Bingazi’nin geldiğini söyleyen Sağir, yapılanların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim kampanyasını yabancı fonlardan finanse edilmesinden başka bir şey olmadığını iddia ederek Türkiye’de bu fonların denetimden geçmediğini öne sürdü. Sağir, Türkiye’nin ve hazinesinin depremde yıkılan yerlerin yeniden inşa etme imkânı olduğundan diğer ülkelere yeniden yapılanmaya katılmaları için resmi bir davette bulunmadığını da sözlerine ekledi.
Buna karşın ülkenin batısından bir siyasetçi dün yaptığı açıklamada, şu an daha önceki tutumlara ilişkin hesap sormanın zamanı olmadığını söyledi. Türkiye'nin ‘sadece Trablus'ta çatışmaların yaşandığı yıllarda değil, yüzlerce yıldır Libya’ya yardım ettiğine’ işaret eden Libyalı siyasetçi, bu yüzden Bakan Menguş’un açıklamalarına şaşırılacak bir şey olmadığının altını çizdi. Ancak, Türkiye'nin güneyinin yeniden inşasına yönelik yardımdan bahsetmek için henüz erken olabileceğini de ifade eden siyasetçi, bu nedenle ‘Libya'nın yeniden inşasının ulusal bir öncelik olmaya devam ettiğini’ de sözlerine ekledi.
Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) üyesi Mansur el-Hasadi ise insani felaketleri siyasi amaçlar için ve vatandaşların ihtiyaçları pahasına kullanılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Hasadi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Derne'daki eski şehir bölgesi ve Mağrip mahallesi halkı arasında evi olmayan, yerlerinden edilmiş insanlar olduğunu ve yeniden inşanın ilk buradan başlaması gerektiğini herkes bilsin” şeklinde konuştu.
Diğer taraftan Libya Ulusal İnsan Hakları Komitesi Başkanı Ahmed Abdulhekim Hamza, yardım faaliyetleri ile Türkiye ve Suriye'deki depremzedelere insani yardımda bulunulmasıyla Libya’nın yeniden inşa sürecine katılmasını birbirinden ayırmak gerektiği çağrısında bulundu. Hamza, yaptığı açıklamada, “Biz, depremde enkaz altında kalanları çıkarmak için yardım edilmesinden bahsedildiğini düşünüyoruz ve kimse buna karşı çıkmaz. Bu, insani ve ahlaki bir görevdir. İnsani açıdan böyle yardımların arkasındayız, ancak siyasi açıdan yeniden yapılanma için bağış yapılmasına karşıyız” dedi.
Son yıllarda Taverga, Ubari, Derne, Bingazi, Sirte ve Merzuk başta olmak üzere Libya’nın birçok şehrinin ve bölgesinin çatışmalardan etkilendiğini ve bu bölgelerden binlerce vatandaşın evinin yıkıldığını vurgulayan Hamza, “Şu an ülkedeki kötü insani ve yaşam koşullarının, çok sayıda Libyalının yoksulluk sınırının altında yaşıyor olmasının yanı sıra hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki kliniklerde ve hastanelerde kanserden ve kas atrofisinden mustarip binlerce hasta varken öncelik Türkiye'nin milyonlarca dolarlık yeniden inşası olamaz” ifadelerini kullandı.
Hamza, sözlerini şöyle sürdürdü: “Denetim kurumları ve yargı, kendini fiili otorite olarak dayatarak siyasi kazanımlar elde etmeye çalışan UBH’nin çaresiz Libya halkının parasıyla yaptığı siyasi tahrifat ve savurganlıkla mücadele edilmeli.”



Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
TT

Ceramana sakin... Güvenlik güçleri, Dürzi sakinleri rahatlatmak için kontrol noktalarını güçlendiriyor

Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)
Şam'ın doğu kırsalındaki Ceramana’nın kuzey girişi (Şarku'l Avsat)

Şam'ın güneydoğusundaki Ceramana’nın nüfusunun bir kısmını Dürzi mezhebine mensup vatandaşlar oluşturuyor. Şarku'l Avsat dün şehre yaptığı gezide, bölgenin normal ve sakin bir hayat sürdüğüne tanık oldu.

Bu sakinliğe, Suveyda vilayetinde Dürzi militanlar ile Bedevi aşiretler arasında meydana gelen olaylar nedeniyle Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu komşu kasaba ve köylerde yaşayanların tepkisinden çekinen bölge sakinlerinin girişlerdeki kontrol noktalarının ve gözetimin arttırılması yönündeki taleplerine Suriye hükümetine bağlı İç Güvenlik Güçleri'nin verdiği yanıt eşlik ediyor.

Ceramana'nın kuzey girişinde, semt merkezine giden araçların hareketi dün öğleden sonra normal görünürken, giriş kontrol noktasında duran bir İç Güvenlik Güçleri görevlisi bölgedeki durumun ‘istikrarlı ve tamamen sakin’ olduğunu doğruladı. Şarku'l Avsat muhabiri Ceramana'nın merkezine giden yolu takip etmekte tereddüt ederken, görevli şöyle dedi: “Bir şeyden mi korkuyorsunuz? İçeride hiçbir gerginlik yok. İçeri girin.”

İç Güvenlik Güçleri görevlisi, geçtiğimiz pazar günü Suriye'nin güneyinde Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetinde kanlı olayların patlak vermesinden bu yana Ceramana'da ‘bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda Dürzi gencin Suveyda'daki gelişmeleri protesto etmek için gösteri yapması ve hemen dağıtılması’ dışında kayda değer bir olay yaşanmadığını bildirdi.

) Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)Şam'ın doğu kırsalında yer alan Ceramana’nın el-Cemiyat bölgesindeki ana cadde (Şarku'l Avsat)

Dört ana yolun tali bulvarlara açıldığı şehir merkezindeki el-Kerame Meydanı'na ulaştığımızda dükkanların çoğu açıktı, ancak araç ve yaya hareketliliği oldukça zayıf görünüyordu. Kuruyemiş ve şekerleme satan bir dükkânın sahibi bu durumu bugünün cuma ve resmî tatil olmasına bağladı ve ‘normal günlerde daha fazla yoğunluk olduğunu’ vurguladı.

Bölgedeki güvenlik durumuyla ilgili resmi bir güvence işareti olarak, mağaza ve kafelerin iş yaptığı tüm ana yollarda İç Güvenlik Güçleri personeli konuşlandırılmadı. Ancak Ceramana'nın girişlerindeki kontrol noktalarında konuşlanan güvenlik personeli, hem giriş hem de çıkış yollarındaki araçları kapsamlı bir şekilde denetliyor.

Bölgedeki Dürzi toplumundan bir aktivist, Ceramana'daki durumun ‘Suveyda'daki olaylar başladığından beri sakin olduğunu ve herhangi bir değişiklik olmadığını’ doğruladı. Aktivist, “Hükümet birimleri her zamanki gibi çalışmalarına devam ediyor. İç Güvenlik Güçleri, güvenlik, istikrar ve sivil barışı koruma görevlerini yerine getiriyor” ifadelerini kullandı.

Şarku'l Avsat'a konuşan aktivist, aşılmaması gereken kırmızı çizgiler olduğunu, Ceramana'nın Doğu Guta'nın komşusu olduğunu, Şam ile ilişkilerin iyi ve etkili olması gerektiğini, ayrıca kent ve çevresinde iç barışın korunmasına bağlı kalınması gerektiğini belirtti.

Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)Ceramana'nın kuzey girişinde kurulan kontrol noktasının önünde toplanan yerel Dürzi militanlar, 29 Nisan 2025 (Arşiv – Şarku'l Avsat)

Aktivist, ‘Suveyda'daki ihlallerin faillerinin sorumlu tutulması ve vilayetteki sivillere yardım ulaştırmak için insani yardım geçişlerinin açılması talepleri’ olduğunu belirtti. Aktivist, ‘bölgenin komşu kasaba ve köylerden herhangi bir tacize maruz kalmadığını ve Suveyda'daki olayların patlak vermesinden bu yana herhangi bir iç sorun yaşanmadığını’ vurguladı.

Bir başka yerel kaynak ise ‘semt sakinlerinin herhangi bir çatışma ya da anlaşmazlıktan uzak durmak istediklerini, çünkü Ceramana'nın devletin bir parçası olduğunu’ vurgulayarak, “Bu bölgeyi korumak devletin sorumluluğudur ve semt sakinleri de bu konuda devlete yardımcı olmaktadır” dedi.

Ancak kaynak Şarku’l Avsat'a ‘bazı sakinlerin Suveyda'da yaşananlar ışığında banliyönün komşu kasabalardan taciz ya da saldırılara maruz kalacağına dair korkuları olduğunu’ gizlemedi. Kaynak, “Bu korkulara yanıt veren, bölgenin girişlerine ek kontrol noktaları kuran ve kontrol noktaları ile banliyö çevresinde gözetimi artıran İç Güvenlik Güçleri ile iletişim halindeyiz” şeklinde konuştu.

İdari olarak Rif Şam'ın bir parçası olan ve Şam'ın merkezine yaklaşık beş kilometre uzaklıkta bulunan Ceramana, 1990'ların sonunda kentsel bir rönesansa tanıklık etti.

Yerel tahminlere göre 2011 başlarında Beşşar Esed rejimine karşı Suriye devriminin patlak vermesinden önce nüfusu 600 bin civarındaydı ve çoğunluğu Dürzi ve Hıristiyanlardan oluşuyordu.

Savaş yıllarında çatışmalara sahne olan tüm Suriye vilayetlerinden yüz binlerce yerinden edilmiş insana sığınak görevi gören bölgenin nüfusu, 14 yıl süren iç savaş boyunca önemli ölçüde arttı. Bazı sakinlerinin tahminlerine göre şu anda Ceramana’nın nüfusu yaklaşık iki milyon.

Ceramana'ya yönelik büyük göç dalgalarından sonra, nüfus tüm vilayetlerin, milliyetlerin, dinlerin ve mezheplerin bir karışımı haline geldi.

Silahlı muhalif gruplar Kasım 2024'ün sonlarında ülkenin kuzeybatısında Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu başlatıp Şam'a yaklaşırken, Ceramana halkı eski başkan Hafız Esed'in heykelini devirdi ve Beşşar Esed rejimi 8 Aralık'ta düştü.

Ancak Ceramana, 28 Nisan'da İslam'a hakaret içeren bir ses kaydının dolaşıma girmesinin ardından çok sayıda kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarına sahne oldu.

Suriyeli yetkililer o dönem, yerel aktörler ve ileri gelenlerle yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde Ceramana'da kontrollerini genişletmeyi ve güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamayı başardılar.