Saad Hariri, babasının ölüm yıl dönümünü binlerce destekçisiyle birlikte andı

Hariri, Müstakbel kadrolarına siyasi çalışmalarını askıya almaya devam ettiğini bildirdi.

Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri dün babasının mezarını ziyaret etti. (Şarku'l Avsat)
Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri dün babasının mezarını ziyaret etti. (Şarku'l Avsat)
TT

Saad Hariri, babasının ölüm yıl dönümünü binlerce destekçisiyle birlikte andı

Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri dün babasının mezarını ziyaret etti. (Şarku'l Avsat)
Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri dün babasının mezarını ziyaret etti. (Şarku'l Avsat)

Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri, babası merhum Başbakan Refik Hariri'nin uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmesinin on sekizinci yıl dönümünü sessizce anmayı tercih etti. Olaya sembolizminden uzaklaşacak siyasi bir boyut vermemek için kabre gelen binlerce destekçisine hitaben bir konuşma yapmayı ise reddetti.
Lübnan başkentinin dışında bir yıl ikamet ettikten sonra geçtiğimiz pazar akşamı Beyrut'a dönen Hariri, bir sonraki aşamanın özelliklerini özetleyen ve siyasi eyleme dönüş tarihini belirleyen herhangi bir açıklamayı sabırsızlıkla bekleyen hayranlarının isteğini karşılamadı.
Destekçilerinin yoğun varlığı önemli bir mesaj olarak değerlendirildi. Bu durum, Lübnan sokaklarında ve özellikle de Sünnilerde halen geniş bir popüler tabana sahip olduğunu gösteriyor. Atılan sloganlar, kaybedilen dengeyi kurmak için Lübnan'a dönme talebine işaret etti.
Hariri dün öğleden sonra Beyrut şehir merkezindeki Şuheda Meydanı'na, ordu ve iç güvenlik güçleri tarafından alınan sıkı güvenlik önlemleri arasında geldi. 14 Şubat 2005 bombalı saldırısında babasının ve onunla birlikte şehit olan arkadaşlarının mezarlarına ulaşmak, ruhlarına Fatiha okumak için toplanan binlerce kişinin arasından güçlükle ilerledi. Kendisini destekleyen tezahüratlar arasında tek kelime etmeden insanları selamlamakla yetindi. Hariri’nin sessizliği, sanki bir yıl önce siyasi görevden geri çekilmesinden önce, memleketindeki eski müttefikleri olan muhaliflere bir mesajmışçasına anlamlı görünüyordu.
Hariri, Beyrut şehir merkezindeki mezar alanından Beyt el-Vasat’daki evine giderken, sokaklarda yüzlerce kişi tarafından karşılandı. Onu Beyrut’ta kalmaya çağıran sloganlar atıldı. Hariri, yanlarına giderek onları içtenlikle selamladı. Destekçilerine yalnızca şunu söyledi:
“Bu ev sizlere açık kalacak. Refik Hariri'nin açtığı yolda sizlerle devam edeceğiz. İnsanları terk etmeyeceğiz.”
Hariri'nin tüm bölgelerden akın eden taraftarları ancak siyasi duruş içeren bir konuşmayla sakinleşti. Ancak Hariri, siyaseti bırakma kararında tutarlı görünüyordu. Geçtiğimiz pazartesi gecesi evinde görüştüğü Müstakbel Hareketi’nin liderleri ve kadrolarını da bununla ilgili bilgilendirdi. Müstakbel Hareketi’nden bir lider, Hariri’nin kendilerine Lübnan'da yalnızca birkaç gün kalacağını ve ‘siyasi eyleme geçme konusundaki isteksizliğin halen devam ettiğini’ söylediğini aktardı.
İsmini açıklamak istemeyen söz konusu lider, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Hariri, Müstakbel Hareketi aracılığıyla veya muhtaçlara yardım ulaştırılmasını sağlayan sivil dernekler aracılığıyla, bir sonraki aşamada vatandaşların işlerini takip etmeye ve muhtaç ailelere sosyal ve sağlık hizmetleri ve girişimleri sağlamaya öncelik verecek.”
Liderin aktardığına göre Hariri, babası Refik Hariri'nin iç savaş sırasında ve sonrasında okullar ve sosyal kurumlar inşa etme, eğitim bursları sağlama, Lübnanlıların acılarını hafifletme hizmetlerinden tanındığını ve Refik Hariri’nin hükümet başkanlığına bir otorite adamı olarak değil, bir devlet adamı olarak geldiğini hatırlattı. Saad Hariri'nin ‘mevcut durum ışığında devlet kurma projesinin imkansız olduğunu anlayınca siyasi görevi bıraktığı’ değerlendirmesinde bulundu.
Hariri'nin Beyrut'tan ayrılmadan önce siyasi ve ulusal çalışmalarını sürdürmesi için geri dönmesini talep eden bazı siyasi toplantılara katılması bekleniyor. Eski Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, babasının ölüm yıl dönümü münasebetiyle Hariri ile gerçekleştirdiği görüşmede uzun bir aradan sonra Lübnan'a dönmesi dileğinde bulundu. Zira bugün ülkenin, tüm evlatlarına ve enerjisine ihtiyacı olduğunu vurguladı. Ayrıca Meclis Başkanı Nebih Berri de bu vesileyle, merhum Hariri’nin inandığı siyasi ahlakın, uzlaşma, ortaklık ve diğerini kabul etme çağrısında bulundu. Berri şu açıklamayı yaptı:
“Şehit Refik Hariri ve tüm şehitlerin Lübnanlılara emanet ettiği Taif suikastını ve Lübnan suikastını bununla engelliyor, vatanımızı tüm evlatları için tek birleşik bir ülke olarak muhafaza ediyoruz.”
Diğer yandan Müstakbel Hareketi lideri, eski milletvekili Muhammed el-Haccar, Şarku'l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Hariri siyasi çalışmalarını askıya alırken doğaçlama bir karar vermedi. Kararını bunun yerine yönetimdeki deneyimlerini dikkatli bir şekilde gözden geçirdi ve yaptığı okuma sonucu olarak verdi.”
Haccar ayrıca iktidar zihniyeti halen devam ettiği ve Lübnan'ın içinden geçtiği olayların bu seçeneğin doğruluğunu kanıtladığı için siyasi eylemin askıya alınmasını zorunlu kılan koşulların sürdüğünü vurguladı.
Pek çok kişinin Hariri'nin ‘Sünni toplumda dengeyi sağlamak için’ siyasi bir rol oynamaya geri dönmesi talebi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Haccar, ‘tüm Lübnan mezheplerinin bu aşamada bir ikilem içinde yaşadığını’ ifade etti. Lübnan vatandaşının ‘elektriğe ve suya, sağlık sistemine, sosyal ve can güvenliğine ihtiyacı olduğunu ve bu nedenle Saad Hariri'nin sözde Sünni hüsranın sorumluluğunu üstlenmediğini’ vurguladı. Haccar açıklamasının sonunda "Lübnan'ın sorunu, iç tarafların dışa bağımlı olması ve yurt dışında yaşanan takas masalarında Lübnan'ın rehin alınmasıdır" dedi.



Bombardıman ve açlık... UNICEF: Gazze Şeridi'nde her gün 28 çocuk öldürülüyor

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
TT

Bombardıman ve açlık... UNICEF: Gazze Şeridi'nde her gün 28 çocuk öldürülüyor

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)
Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybeden altı aylık Filistinli bebek Zeyneb Ebu Halib'i kucağında taşıyan bir adam (DPA)

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) dün, 660 günden fazla süredir devam eden bombardıman ve aç bırakma politikası nedeniyle Gazze Şeridi'nde her gün yaklaşık 28 çocuğun hayatını kaybettiğini açıkladı.

UNICEF tarafından yapılan açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki çocukların ‘bombardıman, yetersiz beslenme, açlık, yardım ve hayati hizmetlerin eksikliği’ nedeniyle ölümle karşı karşıya olduğu belirtildi. Açıklamada, “Gazze Şeridi'nde her gün ortalama 28 çocuk, yani bir sınıf dolusu çocuk öldürülüyor” denildi.

dfrty6
Han Yunus'taki bir aşevinden yemek almak için bekleyen Filistinli kız çocuğu (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Gazze Şeridi'ndeki çocuklar, gıda, su, ilaç ve korumaya ihtiyaç duyuyor. En önemlisi de ateşkesin derhal sağlanmasına ihtiyaçları var” ifadeleri yer aldı.

Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM), geçtiğimiz mayıs ayından bu yana Gazze Şeridi'nde bin 500'den fazla kişinin yiyecek bulmaya çalışırken İsrail'in ‘askeriyeye çevirdiği’ yardım dağıtım noktalarında öldürüldüğünü açıkladı.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı son 24 saat içinde, açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 6 yeni ölüm kaydetti. Bakanlık, savaşın başlangıcından bu yana açlık nedeniyle hayatını kaybedenlerin toplam sayısının 180'e yükseldiğini, bunların 93'ünün çocuk olduğunu belirtti.

Dün sabah saatlerinden bu yana 80'den fazla Filistinli öldürüldü. Bunların 39'u Gazze İnsani Yardım Vakfı’na ait yardım dağıtım noktalarında ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde kamyonların giriş noktalarında yardım bekleyenlerdi.

Sağlık Bakanlığı, Guillain-Barre sendromundan kaynaklanan ilk ölüm vakalarının kaydedilmesinin ardından bulaşıcı hastalıkların ‘kontrol edilemeyecek kadar ciddi bir şekilde artabileceği’ uyarısında bulundu. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Bunlar sadece ölüm vakaları değil, olası gerçek bir bulaşıcı felaketin habercisi” denildi.