Doğal afetler ve siyasi tartışmalar

Dünya felaketlerle karşı karşıya ve yaklaşan tehlikeleri gerçekleşmeden önce tahmin etmeli ve izlemeliyiz.

Deprem felaketi karşısında anlaşmazlıklar patlak verdi. Tüm dünya Suriye ve Türkiye'deki mağdurların yardımına koştu. (AFP)
Deprem felaketi karşısında anlaşmazlıklar patlak verdi. Tüm dünya Suriye ve Türkiye'deki mağdurların yardımına koştu. (AFP)
TT

Doğal afetler ve siyasi tartışmalar

Deprem felaketi karşısında anlaşmazlıklar patlak verdi. Tüm dünya Suriye ve Türkiye'deki mağdurların yardımına koştu. (AFP)
Deprem felaketi karşısında anlaşmazlıklar patlak verdi. Tüm dünya Suriye ve Türkiye'deki mağdurların yardımına koştu. (AFP)

Mustafa el-Feki
Ortadoğu ve Arap bölgesi zaman zaman yüzeye çıkan, ardından bulutların aniden dağıldığı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsemelerin ve selamlamaların sürdüğü anlaşmazlıkları yakından tanıyor. Bu, bölge ülkelerinin derinliklerindeki bağların, tüm anlaşmazlıklardan ve krizlerden daha güçlü olduğunu gösterir.
Bunu başta Türkiye'nin güneydoğusu ve Suriye'nin kuzeybatısını korkunç bir depremin vurduğu 6 Şubat'tan itibaren başlayan hüzünlü günleri izlerken söylüyorum. Binlerce ölü ve on binlerce yaralı ile kayıplar çok büyük oldu. Felaket karşısında anlaşmazlıklar ortadan kalkmış, Araplar ve Arap olmayanlar, zorluklar ve musibetler karşısında ihtilafların ve çekişmelerin ortadan kalkması gerektiğine inanarak Suriye ve Türkiye'deki kardeşlerin yardımına koştular. Hatta bazı devlet başkanları, tüm anlaşmazlıkları, zorlukları ve koşulları görmezden gelip olağanın dışına çıkarak, afetten etkilenen iki ülkenin liderleriyle telefon görüşmeleri yaptı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Suriye rejim lideri Beşşar Esed ile telefon görüşmeleri gerçekleştirerek taziyede bulunması bunun net örneğidir. Çünkü bu felaket ve doğanın korkunç gazabı karşısında tüm anlaşmazlıklar geri planda kaldı. Bu, bence bölge semalarında görünen Arap ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili birtakım gözlemleri ispatlıyor. Halbuki işin gerçeği tamamen aksini gösteriyor. Özellikle facianın çok soğuk ve sağanak yağışlı bir havada meydana gelmesi ve on binlerce kişinin evlerini terk ederek boş yerlere ve arazilere sığınması nedeniyle gizli ulusal duygular ve ortak dini sempati ön plana çıktı. Nitekim Halep eş-Şahba'daki manastırlardan biri, dinleri, milliyetleri veya ırkları ne olursa olsun buraya sığınan çok sayıda kişiyi kabul etti. Herkes aynı şekilde ölümle karşı karşıya. Dahası o manastırda yaşayanlar herkese yemek verip çocuklara özel ilgi gösteriyor. Yürek burkan sahneler yaşanıyor. Kurtarma görevlilerinden birinin iki yaşında bir kız çocuğunu kucakladığını ve halen hayatta olduğundan emin olmak için eliyle yüzünü ovuşturduğunu gördüm. Kız çocuğu ona hayatını kurtardığını anlamış gibi mutlulukla baktı. Bir başka sahnede ailesinin yaşadıkları evin enkazı altında bir kız çocuğu dünyaya geldi. Kurtarma görevlisi, depremin kurbanı olan annesinden göbek bağını kesmeye çalıştı. Anne babasını ve kardeşlerini kaybeden bu kız bebeği kurtarıldı. Allah’tan başka kimsesi yok...
Bunlar, yaşamla ölüm arasındaki ince çizginin derinleştiği korkunç anlardır. Bu son deprem, uzmanların bölgedeki deprem kuşağı içinde olduğunu söyledikleri bir bölgede meydana geldi. Ancak bu, şok edici sürpriz unsurunun varlığını ortadan kaldırmaz. Şam topraklarındaki rejime bağlı olanlar ile muhalif unsurlar arasındaki çatışma sonucunda Şam’daki el-Fayha’dan Halep’teki eş-Şehba’ya Suriye ve bazı Türkiye bölgelerinin çok sayıda sakininin yerlerini terk etmek zorunda kaldığını da göz önünde bulundurmak gerek. Hepimiz, pek çok ülkenin tamamen insani nedenlerle siyasi hedeflerden veya acil çıkarlardan uzaklaşarak yardım sağlamaya koştuğuna tanık olduk. Şimdi bazı noktaları dikkat çekmek istiyorum:
Birincisi, hayat tamamen bir imtihandır. Mutlu anlar yaşanmasına rağmen bu mutluluk garanti değildir. Bireyler ve aileler, hayattaki en mutlu zamanlardan en mutsuz anlara geçebilir. Muaviye bin Ebu Süfyan, “Mutlulukla dolu hiçbir ev yoktur ki imtihanla da dolmasın” demiştir. Allah rahmet eylesin, babam; “Dünya seni alkışlamaya başladıysa, bundan korkmaya başla” derdi. Ancak Suriye'deki ve Türkiye'deki kardeşlerimizin içinde bulundukları durumun acı tarafı, aslında mutlu ve güvenli günlerde değillerdi. Deprem herkes onu dinlesin, silahlarını bıraksın, savaşı sonlandırsın ve savaşmaktan kaçınsın diye sanki ilahi bir mesaj gibi çatışma bölgelerini vurdu. Bu nedenle yaşamın doğru tanımının, yaşayanların ittifakı olduğuna inanıyorum. Örneğin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin ittifakıysa, o zaman hayat,onu terk edenlerin karşısında yaşayanların ittifakıdır.
İkincisi, Allah’ın sağlık ve zenginliği bir kişiye bahşedip sonra başkalarına yoksulluk, sefalet ve hastalık vermesi karşısında insan adaletin bunun neresinde olduğunu sorguluyor. Burada adalet, yaşayanların anlayamadığı izafi bir mefhumdur. Adalet, gayret sahibi dediğimiz kişilere mahsustur. Yani yeryüzünde tevazu ile yürüyenlere ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) ‘Selam!’ deyip geçenlere… Affetmeyi ve bağışlamayı bilir ve bağışlama ve hoşgörünün anlamını idrak ederler. Hepimizin memnuniyetle ve kabulle karşıladığı bu milli duygunun, Arap dünyamızın diğer bölgelerinde uygulananla aynı olmaması ve özen ve gözetimin kesinlikle diğer birçok şeyden daha önemli olması beni üzüyor.
Üçüncüsü, bu tür felaketler bize hayatın garanti olmadığını çünkü çağları yöneten genel yasanın sırrını yalnızca Allah'ın bildiğini öğretir. Bu nedenle ruhlar bedenlere hapsedilmiştir. En fazla 12 yaşında bir çocukken, ünlü bir Sufi kutbunun bizi ziyaret ettiğini ve o gün bazı yetişkinlerin beni ziyarete gelen konuğa karşılama konuşması yapmam için görevlendirdiğini hatırlıyorum. Ben de ona, "Biz inanıyoruz ki, belli bir dine iman, mü'mini derecelerle yükseltir ve onu ümitsizlikten, korkudan emin kılar" dedim. O kadar küçük yaşta nasıl böyle sözler sarf ettiğime hayret ediyorum. Bu nedenle 1992'de Mısır'ı vuran ve çok sayıda can alan deprem meydana geldiğinde imanın inananları acı ve umutsuzluktan koruyabileceğini hissettim. Bu nedenle bazı yardım kuruluşlarının insani nedenlerle değil de siyasi mantıkla öncelik vermeyi seçmesi beni çok üzdü. Varlığın felsefesini ve hayatın doğasını anlayanlar çok iyi bilirler ki hayatta kalmak ve ölmek ilahi hikmetin birer parçasıdır, ki biz bunu idrak edemiyoruz.
“Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: “Ruh rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir.” (İsra/85)
Dördüncüsü, Arap-Arap anlaşmazlıkları genellikle yüzeyseldir ve sağlam nedenlere dayanmamaktadır. Bu nedenle, özellikle zor anlarda Arapları birleştiren kapsamlı duygu akımına dayanamaz. Bizler damarlarımızda dolaşan kanın ortak kan olduğunun bilincindeyiz. Tüm insanlık, yaşam denizinde kader birliğine sahip olan herkesi bir araya getiren bir gemide yol alıyor. Kendilerinden uzakta meydana gelen deprem haberini alan insanların paniğe kapıldığını gördüm. Ancak bunun, kardeşlerin, babaların ve annelerin zor anlarda ölümle tokalaşması ve her yerde yaşayanlardan yardım beklemesi anlamına geldiğinin farkındaydılar.
Beşincisi, afetler insanlar arasında siyasi yönelimleri veya entelektüel bağları nedeniyle ayrım yapmaz. Dolayısıyla mesele, bir grup olmadan diğer bir gruba gitmeyen ve bir kişiyi diğerinden ayırmayan genel bir sorun haline gelir. Ölüm karşısında herkes eşittir. Ölümden ibret almayanın ibret alacağı başka bir şey yoktur.
Mevcut ve kalıcı yardım mekanizmaları olması gerektiğini söylemek istiyorum. Her ülkedeki Araplar ve Türkler, Arap olmayanlar ve Yahudiler de dahil olmak üzere bir bütün olarak bölge halkı, hayatımızın birliğinin ortak olduğunu ve aynı şekilde felaketlerle karşı karşıya olduğumuzun farkına varmalı. Doğal felaketler, eskisinden daha yüksek oranlarda mümkün hale geldiğinden, bir sonrakini gerçekleşmeden önce tahmin etmemiz ve tehlikeyi bize gelmeden önce izlememiz gerekiyor. İklim değişikliğine depremler, sağanak yağışlar ve seller gibi diğer fenomenlerdeki bir değişiklik eşlik ediyor. Bu nedenle anlaşmazlıkları bir kenara bırakalım ve insanın güvenliği, hayatta kalması ve sağlığı hakkında düşünelim. Sürprizlere karşı siyasi olarak hazır olmadığımız için kendimizi suçluyorsak iklim değişikliğine karşı hazırlıklı olunmasını talep ediyoruz. Araçları, fikirleri ve emelleriyle çağın ruhunu yaşayan bir ulusu dört gözle beklediğimizden, muzdarip olduğumuz tek şey insanların öfkesi değil, aynı zamanda doğanın da öfkesidir.

Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independet Arabia’dan çevrildi



Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)

Suriye ve Türkiye dün, Suriye ordusunun kabiliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumlarının geliştirilmesi ve kapsamlı güvenlik sektörü reformunun desteklenmesini amaçlayan bir askeri iş birliği anlaşması imzaladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), iki ülke savunma bakanlarının huzurunda Ankara'da imzalanan anlaşmanın, Suriye ordusunun operasyonel hazırlığını artırmak, ortak operasyonları güçlendirmek ve terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları gibi uzmanlık gerektiren beceri eğitimleri sağlamak amacıyla eğitim kurslarını içerdiğini bildirdi.

Aralarında Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı'nın da bulunduğu üst düzey Suriye heyeti, Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya geldi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre siyasi olarak, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan'ın görüşmelerinde Süveyda dosyası, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gerilimi, bölünme tehlikesi ve İsrail'in dış müdahaleleri gündemi oluşturdu.


ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT

ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Ömer Önhon

Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.

Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.

Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.

Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.

Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.

fgthyu7
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)

Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.

Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.

Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.

Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.

juı8
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.

Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.

Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.

İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.

gthyu
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)

Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.

İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.

Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.

ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.


Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
TT

Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı dün Balıkesir'de meydana gelen depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu belirtti.

Yetkililere göre saat 19:53'te kaydedilen deprem, İstanbul ve İzmir dahil olmak üzere ülkenin batısındaki birçok şehirde hissedildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İlgili tüm kurumlar depremle ilgili gerekli önlemleri aldığını” belirtti.

Erdoğan, “Balıkesir'i vuran ve komşu illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Balıkesir'de bugün meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 29 kişinin yaralandığını açıkladı.

Bakan X platformunda daha önce yaptığı açıklamada, "Tüm Afet ve Acil Durum Yönetimi ekiplerimiz ve ilgili kurumlarımız derhal saha aramalarına başladı. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz olay kaydedilmedi" demişti.

AFP’nin haberine göre Sındırgı Belediye Başkanı Serhan Sak, NTV'ye yaptığı açıklamada, depremin merkez üssü olan şehirde, şehir merkezindeki üç katlı bir bina da dahil olmak üzere 10 binanın yıkıldığını söyledi.

Sak, "Bu binada altı kişi yaşıyordu ve enkaz altından dört kişi kurtarıldı." diyerek, diğer ikisinin çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Sak, "Binalar ve camiler yıkıldı, ancak can kaybı olmadı" dedi.

AFAD, büyüklükleri 3,5 ila 4,6 arasında değişen yedi artçı sarsıntı bildirdi.

Geçtiğimiz haziran ayı başında Muğla’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde bir kız çocuğu hayatını kaybetmiş, 69 kişi de yaralanmıştı.

Türkiye, geçmişte birçok trajediye neden olan fay hatlarının üzerinde yer almaktadır.

2023 yılında meydana gelen şiddetli Hatay depreminde en az 53 bin kişi hayatını kaybetti.