Felaket, Yunanistan’dan sonra Ermenistan’ı da Türkiye’ye yaklaştırdı mı?

Felaketin üstesinden gelme planları üzerinde çalışmalar başladı.

Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
TT

Felaket, Yunanistan’dan sonra Ermenistan’ı da Türkiye’ye yaklaştırdı mı?

Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)

Türkiye’deki deprem felaketi onuncu gününe girdi. Dikkatler felaket sonrasına çevrildi. 6 Şubat’ta meydana gelen yıkıcı depremlerden etkilenen on şehirde yeniden yapılanma planları ve başlangıç ​​tarihleri ​​konuşulmaya başlandı. Öte yandan meydana gelen yıkıcı depremde büyük hasar gören Türkiye'ye Yunanistan ve Ermenistan Dış işleri bakanlarından sonra bugünde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ziyaret etti.
Richter ölçeğine göre 7.6 büyüklüğündeki ikinci depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde enkaz kaldırma çalışmaları başladı. 7.7 büyüklüğündeki ilk depremin merkez üssü olan aynı şehrin Pazarcık ilçesinde arama kurtarma ekipleri tarafından çalışmalar devam ederken, arama çalışmaları sona eren molozlar kaldırılarak uzak bir toplama merkezine naklediliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iki depremden etkilenen bölgelerdeki yeniden yapılanma çalışmalarının bu ay sonunda başlayacağını duyurdu. On şehirde iki depremde hasar gören 41 bin 791 binanın tespit edildiğini ve hükümetin hasar değerlendirmesini bir hafta içinde tamamlamayı planladığını belirten Kurum, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ile koordinasyon dışında vatandaşların evlerinden eşya almamaları gerektiğini vurguladı.

Bir Türk vatandaşı, Kahramanmaraş depreminde kayıp bir çocuğun fotoğrafının asılı olduğu ağacın yanında duruyor (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çarşamba sabahı Ankara’daki AFAD Başkanlığı Merkez Binası’nda düzenlenen kabine toplantısı sonrasında basın açıklaması yaptı. Bu çerçevede Erdoğan, depremden etkilenenler için mevcut duruma göre mart başı itibarıyla 30 bin konutun inşasına hemen başlayabileceklerini söyledi.
“Enkaz haline gelen 19 bini aşkın binadan 15 bininin müdahalesi tamamlandı” diyen Cumhurbaşkanı, “Depremin yıktığı ya da oturulamaz hale getirdiği evi, her iş yerini yeniden yapıp hak sahiplerine teslim edeceğiz” diyerek, kademeli olarak birkaç ay içinde fay hatlarının uzağında inşa edilecek tüm konutların yapımına geçilmiş olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde yıkılan binaların yüzde 98’inin 17 binden fazla insanın hayatına mal olan yıkıcı Marmara depreminin yaşandığı 1999 yılı öncesinde inşa edildiğini söylerken, dünyadaki tüm deprem uzmanlarının Kahramanmaraş’taki iki depremin gücü ve verdiği hasarın boyutu açısından olağanüstü doğal afetler olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirtti. Recep Tayyip Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bin 418’e, yaralı sayısının ise 105 bini aştığına dikkati çekti.
Erdoğan, iki depremi bir kez daha ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirdi. Dünyanın dört bir yanındaki uzmanların da aynı tanımı kullandığını ifade eden Cumhurbaşkanı, Türkiye ve halkının bu felaketten sonra yeniden ayağa kalkacağını ve geçmişte olduğu gibi bu acıları atlatacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin diğer 71 vilayetinden gelenlerle birlikte yaklaşık 250 bin kamu görevlimiz, deprem bölgesindeki çalışmalarda yer alıyor” diyerek, sözlerinin devamın ise “Deprem bölgesinde yıkılan binaların altında kalan son vatandaşımızı da oradan çıkarana dek çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, arama kurtarma ekiplerinin ‘enkaz altında kalan son kişi bulunana kadar çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğini’ belirtti. 15 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soylu, “Hatay’ın Antakya ilçesindeki iki konuttan biri yıkık ya da yıkılması gerekiyor” diyerek, hasar tespitlerinin devam ettiğini söyledi. Soylu ayrıca, bina yapılırken kimin hata yaptığının ve inşasından sonra herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespit edileceğine dikkati çekti.

Yunanistan tarafından Türkiye için toplanan yardım (EPA)
Kurtarma ekipleri, geçen hafta pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin vurduğu bölgelerde çalışmaları sırasında yeni mucizeler yaşanması umuduyla gece gündüz çalışmalarına devam ediyor. 7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki iki depremin merkez üstü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri. İki deprem, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Kilis, Adana, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır’dan da hissedildi.
AFAD, 15 Şubat sabahı merkezi Kahramanmaraş’ta olmak üzere Richter ölçeğine göre 4.7 büyüklüğünde bir artçı sarsıntı meydana geldiğini duyurdu.
Kahramanmaraş’ta arama kurtarma ekipleri, meydana gelen iki depremden 222 saat sonra 42 yaşındaki Melike İmamoğlu’nu enkazdan çıkarmayı başardı.
Ekipler, Adıyaman’ın Alitaş Mahallesi’nde de 45 yaşındaki Ramazan Yücel’i 207 saat sonra enkazın altından çıkarmayı başardı.
Kahramanmaraş’ta da kurtarma ekipleri, 35 yaşındaki Ayşegül Bayır’ı Hayrullah mahallesinde yıkılan evinin enkazından 205 saat sonra kurtardı.
Hatay’da arama kurtarma çalışmalarına katılan Avustralyalı arama kurtarma ekibinin lideri Grant Rice, Türkiye’deki felaketin ölçeğinin ‘inanılmaz’ olduğunu söyledi. Rice, depremin bölgede büyük hasara yol açtığına dikkat çekerek, Türk halkının dayanıklılığından etkilendiğini dile getirdi. Grant Rice, ayrıca “Bunu atlatmaları epey zaman alacak diye düşünüyorum” dedi.
AFAD ise diğer ülkelerden gelen arama kurtarma ekiplerinin sayısının 9 bin 456’ya ulaştığını açıkladı. AFAD ayrıca, deprem bölgesinde resmi ve gayri resmi çeşitli kurum ve kuruluşlardan toplam işçi sayısının 249 bin 89 kişi olduğuna dikkat çekti.
Öte yandan Türk askeri uçakları, çeşitli ülkeler tarafından İstanbul Atatürk Havalimanı’na gönderilen insani yardımları depremden etkilenen bölgelere ulaştırmaya devam ediyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yıkıcı depremin ardından 100 ülkenin yardımda bulunduğunu açıkladı. Çavuşoğlu, Bosna ve Hersekli mevkidaşı Elmedin Dino Konakovic ile 15 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında 100 ülkenin yardımda bulunduğunu, 76 ülkenin de Türkiye’ye kurtarma ekipleri gönderdiğini belirtti. Dışişleri Bakanı ayrıca, 34 büyükelçiliğin deprem bölgelerinde destek ve yardımda bulunduğunu ve tüm devlet kurumlarının depremzedelerin barınması için çalıştığını ifade etti.
Ankara’da Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan ile görüşmesinin ardından düzenlenen ikinci basın toplantısında ise Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Ermenistan, bu zor günümüzde insanımıza dostluk elini uzattı” derken, Mirzoyan ise “Barış inşa etme arzumuzu bir kez daha teyit etmek için bu zor zamanlarda Türkiye’deyim” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Hatay şehrinin ve diğer şehirlerin başına gelenler hayal bile edilemez” dedi. Arama kurtarma ekiplerinin Türk makamlarının talebi üzerine en başından beri seferber olduğunu ve kurtarma faaliyetlerine bin 650’den fazla kişinin katıldığını söyleyen Meyer-Landrut, afetin bundan sonraki aşamalarında da desteklerini sürdüreceklerini vurguladı.
Meyer-Landrut, “Kurtarma aşaması maalesef sona erdi. Şu an odak noktası barınak ve tıbbi yardım” diyerek, 12 Avrupa ülkesinin 50 bin kış çadırı, 100 bin battaniye ve 50 bin ısıtıcı sağladığına ve üye ülkelerin sahra hastaneleri kurmak için de çalıştığına dikkati çekti.
Nikolaus Meyer-Landrut, AB Acil Durum Müdahalesi Koordinasyon Merkezi (ERCC), çeşitli üyeler tarafından 2 bin çadır ve 8 bin yatağın sağlandığını belirtti. AB yetkilisi ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun, depremden etkilenen insanların rehabilitasyonuna katkıda bulunmak için mart ayında Brüksel’de uluslararası bağışçılar için bir konferans düzenleyeceğini ve AB sivil koruma ekibinin de durumu değerlendirmek için sahada olduğunu dile getirdi.

Stoltenberg: Türkiye'deki depremler NATO’nun kurulmasından bu yana görülen en korkunç felaket
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili, "Bu aslında bizim ittifakımızın topraklarında NATO'nun kurulmasından bu yana en ölümcül, en korkunç felakettir." nitelemesinde bulundu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre, Stoltenberg, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Stoltenberg sıcak karşılama için Çavuşoğlu'na teşekkür ederek "İttifakımıza göstermiş olduğunuz güçlü şahsi taahhütten dolayı da teşekkür etmek istiyorum." dedi.
Deprem felaketi sonrasında Türkiye'ye ve Suriye'ye dayanışma mesajları vermek için Ankara'da bulunduğunu belirten Stoltenberg, "Bu aslında bizim ittifakımızın topraklarında NATO’nun kurulmasından bu yana en ölümcül, en korkunç felakettir. NATO adına en derin, en içten başsağlığı dileklerimi Türk halkına ve bu felakette hayatlarını kaybetmiş olan kişilerin ailelerine ve sevdiklerine iletmek istiyorum." diye konuştu.

"İhtiyacınız olduğu anda NATO, Türkiye ile birlikte bulunmaktadır"
Stoltenberg, Türkiye’deki ilk acil durum faaliyetlerini gerçekleştiren kişilerin cesaretlerini de alkışladığını dile getirerek "NATO bu anlamda Türkiye ile dayanışma içinde bulunduğunu göstermek için burada bulunuyor. Bu hafta Bakanlar Komitesi toplantımızda bir saygı duruşunda bulunduk. İhtiyacınız olduğu anda NATO Türkiye ile birlikte bulunmaktadır." mesajını verdi.
Depremin ertesi günü NATO Acil Durum Koordinasyon Merkezi'nin bütün NATO müttefiklerine Türkiye'nin bu konudaki taleplerini ilettiğini hatırlatan Stoltenberg, bu aşamadan itibaren binlerce yardım ve acil arama kurtarma ekibinin farklı ülkelerce Türkiye'ye gönderildiğini ifade etti.
Stoltenberg, Türkiye'ye gelen arama kurtarma ekipleri içerisinde itfaiyeciler, tıbbi uzmanların da bulunduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"NATO müttefikleri desteklerini vermeye devam ediyor. Hollanda'dan, Norveç'ten, Birleşik Krallık'tan ve ABD'den sağlanan askeri uçaklar gece gündüz buradaki alana uluslararası yardımları iletmek için çalışıyor. Tabii ki tıbbi anlamda arama çalışmalarına oradan aktarılması gereken yaralılara yardımcı oluyorlar. Yine Arnavutluk, Kanada, Almanya birçok farklı finansal ve farklı yardım yöntemlerini kullanarak destek vermeye devam ediyor. Tabii ki NATO'nun bütün ülkelerinde vatandaşlarımız milyonlarca avroyu Türkiye'ye aktarmak için bağış kampanyaları düzenliyor. Bütün bunlar dayanışmamızın bir sembolü."
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Finlandiya ve İsveç'in gösterdiği dayanışmanın çok önemli olduğunu belirten Stoltenberg, İsveç'in martta uluslararası bir bağışçılar konferansı düzenleyeceğini söyledi.
Stoltenberg, bu konferansta odaklanılacak noktanın bölgenin yeniden yapılandırılması ve desteklenmesi olduğunu vurguladı. Bu bağlamda NATO'nun da yerinden edilmiş binlerce kişiyi ağırlamak için konaklama ve barınma imkanı sağlamaya çalıştığını aktaran Stoltenberg, binlerce çadırın Türkiye'ye aktarılması için stratejik nakliye kapasitesini de aktive ettiklerini dile getirdi.
Bütün bunların hayatların kurtarılmasına yardımcı olacağına işaret eden Stoltenberg, NATO'nun Türk yetkili mercileriyle sahada çalışan bir ekibi olduğunu ve bu iki ekibin omuz omuza çalışmaya devam ettiğini vurguladı.
Stoltenberg, günün ilerleyen saatlerinde bu çalışmalara destek veren bazı kişileri alanda ziyaret edeceğini bildirerek onlara gösterdikleri profesyonellik ve adanmışlıkları için teşekkür etmek istediğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu'na kendisini ağırladığı için teşekkür eden Stoltenberg, "Zaman, müttefiklerin yan yana durma zamanı, müttefiklerin Türkiye'yi güçlü bir şekilde dayanışmayla destekleme zamanı." dedi.

"İsveç ve Finlandiya'nın başvurusunun onaylanma zamanı geldi"
Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği hakkındaki soru üzerine, kendi pozisyonunun iki ülkenin de başvurusunun onaylanma zamanının geldiği şeklinde olduğunu söyledi.
Her iki ülkenin de Madrid Zirvesi'nde imzalanan Üçlü Muhtıra'dan bu yana son derece önemli adımlar attığına dikkati çeken Stoltenberg, şöyle devam etti:
"Silah ihracatıyla ilgili kısıtlamaları kaldırdılar. Terörizmle ilgili işbirliği konusunda daha fazla adım attılar. Bu konudaki taahhütlerini gösterdiler. İsveç, aynı zamanda anayasasını değiştiriyor ve Türkiye'yle ilgili yaptığı çalışmalarda bir daimi mekanizmayı kurup Türkiye'yle terörizmle mücadele konusunda bu daimi mekanizmanın çalışacağını ifade ediyor."
Stoltenberg, bu anlamda hem İsveç'in hem Finlandiya'nın başvurusuyla ilgili onaylama zamanının geldiğini düşündüğünü vurguladı.
Türkiye'nin de son derece meşru güvenlik endişeleri olduğunu bildiğine işaret eden Stoltenberg, hiçbir müttefikin de bu ihtiyaçları göz ardı ettiğini düşünmediğini belirtti.
Stoltenberg, bu nedenle 3'lü mutabakat zaptının önemli bir boyutunun terörizmle ilgili olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Bu anlamda NATO için terörizmle mücadele en önemli konulardan bir tanesi. Bir taraftan Vilnius Zirvesi'ne hazırlanıyoruz. Bununla ilgili NATO gündeminde terörizm, önemli maddelerden birini oluşturacak. Aynı zamanda ittifakın içerisine İsveç ve Finlandiya'nın da dahil olması durumunda uluslararası terörizmle mücadele etme kapasitemizin artacağına inanıyorum."

"Bir kutsal kitabın yakılması utanç verici bir fiil"
İsveç ve Finlandiya'nın üyelik başvurusunun birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı onaylanması konusunda da Stoltenberg, her ikisinin de şu aşamada onaylanabileceğini düşündüğünü dile getirdi.
Stoltenberg, iki ülkenin üyelik başvurusunda temel konunun birlikte onaylanıp onaylanmamaları değil mümkün olduğunca kısa sürede İsveç ve Finlandiya'nın üye olması olduğunu belirtti.
İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına ilişkin Stoltenberg, bu olayın Türkiye'de çok büyük ve güçlü reaksiyonlar ortaya çıkardığını ve bu acıyı anlayıp paylaştığını ifade etti.
Stoltenberg, "Bir kutsal kitabın yakılmasının utanç verici bir fiil olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede Türkiye ve dünyadaki Müslümanların duygularını anlıyorum. Bu nedenle de çok güçlü bir biçimde, şiddetle bu fiili kınadım." diye konuştu.
İsveç'in buna benzer fiilleri engellemesinin de önemli olduğunu belirten Stoltenberg, İsveç hükümeti ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'ın da bu fiilleri net biçimde kınamasının olumlu olduğunu söyledi.
Stoltenberg, utanç verici, gayriahlaki ve provokatif olabilen bütün fiillerin gayrihukuki olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Ancak net biçimde burada konum ortaya koymak, İsveç hükümetinin de gördüğümüz şekilde atmış olduğu adımların pozisyonunu netleştirdiğine inanıyorum. Bu nedenle İsveç ve Finlandiya'nın politikalarının, Türkiye'nin endişelerini anlayan ve aynı zamanda bunları tanıyan adımlar olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da bu iki ülkenin adaylık başvurusunun onaylanmasının zamanının geldiğini düşünüyorum."
İsveç ve Finlandiya'nın adaylık başvurusunun Türkiye'nin kararı olacağını vurgulayan Stoltenberg, "Türk hükümeti ve parlamentosu, bu onay konusuna karar verecektir. Bu, kendi içerisinde Türkiye'nin kararıdır çünkü bu aşamada Türkiye, bu katılım belgelerinin onaylanıp onaylanmayacağına kendisi karar verecektir." dedi.
Erdoğan, Şubat ayı başlarında İsveç’in sunduğu talebe ‘İsveç Hükümeti tarafından engellenmeyen Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin yanı sıra, Terör örgütü Kürdistan İşçi Partisi (PKK) yandaşlarının protestoları’ nedeniyle kapıları kapatırken, Türk parlamentosunun Finlandiya’nın üyeliğini onaylayabileceğini açıklamıştı.



Kaynaklar: Suriye ve İsrail, ABD baskısı altında bir güvenlik anlaşmasına varmaya yakın

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper'ı ağırladı. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper'ı ağırladı. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Kaynaklar: Suriye ve İsrail, ABD baskısı altında bir güvenlik anlaşmasına varmaya yakın

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper'ı ağırladı. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçen hafta ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Brad Cooper'ı ağırladı. (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

Bilgi sahibi kaynaklar, Suriye'nin ABD'nin baskısı altında İsrail ile görüşmeleri hızlandırdığını ve İsrail'in yakın zamanda ele geçirdiği toprakların iadesine yol açmasını umduğu bir güvenlik anlaşmasına varmayı hedeflediğini, ancak bunun kapsamlı bir barış antlaşması anlamına gelmeyeceğini belirtti.

Reuters'a konuşan dört kaynak, Washington'un dünya liderlerinin ay sonunda New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için bir araya gelene kadar yeterli ilerleme sağlanması için baskı yaptığını ve bunun ABD Başkanı Donald Trump'ın bir atılım duyurmasına olanak tanıyacağını söyledi.

Kaynaklar, aylar süren görüşmelerde İsrail'in sert tutumuna ve ülkede bölünme çağrılarına yol açan güneydeki mezhepsel şiddetin ardından Suriye'nin zayıflamış konumuna işaret ederek, mütevazı bir anlaşmanın bile bir başarı olacağını ifade etti.

dfgty
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, Şam'da düzenlenen basın toplantısında ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ı dinliyor. (AFP)

Reuters, görüşmeler ve İsrail'in güney Suriye'deki operasyonları hakkında bilgi sahibi dokuz kaynakla görüştü. Kaynaklar arasında Suriyeli askeri ve siyasi yetkililer, iki istihbarat kaynağı ve bir İsrailli yetkili bulunuyor.

Kaynaklar, Suriye'nin önerisinin İsrail güçlerinin son aylarda ele geçirdikleri topraklardan çekilmesini, 1974 ateşkesinde kararlaştırılan tampon bölgenin silahsızlandırılmış haliyle yeniden kurulmasını ve İsrail'in Suriye'ye yönelik hava saldırıları ve kara harekatlarının durdurulmasını amaçladığını bildirdi.

Kaynaklar, görüşmelerde İsrail'in 1967 savaşında işgal ettiği Golan Tepeleri'nin statüsünün ele alınmadığını belirtti. Şam'ın tutumuna aşina bir Suriyeli kaynak, bu konunun ‘ileri bir tarihe’ bırakılacağını söyledi. Tel Aviv'deki bir kaynak ise “İsrail fazla bir şey teklif etmiyor” yorumunda bulundu.

dfghyju
Suriye'nin Şam kırsalındaki savaşın yıkıma uğrattığı Duma kasabasında eski lastiklerle oynayan Suriyeli çocuklar (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve müzakereleri yürüten Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in ofisleri Reuters'ın sorularına yanıt vermedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Washington'un ‘İsrail, Suriye ve komşuları arasında kalıcı istikrar ve barış getirecek her türlü çabayı desteklemeye devam ettiğini’ söyledi. Yetkili, ABD'nin BM Genel Kurulu sırasında bir atılım açıklamayı düşünüp düşünmediğine ilişkin soruları yanıtsız bıraktı.

h
25 Temmuz'da Süveyda şehrinde Dürzi savaşçılar, Bedevi kabileler ve hükümet güçleri arasında çıkan kanlı çatışmaların ardından imha edilmiş bir tank (Reuters)

Diğer yandan Suriyeli bir askeri yetkili dün AFP'ye yaptığı açıklamada, Suriye güçlerinin İsrail'in silahsızlandırılmasını talep ettiği ülkenin güneyinden ağır silahlarını çektiğini söyledi.

İsmini vermek istemeyen yetkili, “Suriye güçleri ağır silahlarını Suriye'nin güneyinden çekti” dedi. Yetkili, operasyonun Süveyda'daki şiddet olaylarının ardından ‘iki ay önce başladığını’ açıkladı. Bu olaylar sırasında İsrail, Dürzilerin çoğunlukta olduğu bölgeye konuşlandırılan hükümet güçlerinin araçlarını hedef almıştı.

Şam'daki bir diplomatik kaynak, ağır silahların geri çekilmesinin ülkenin güney bölgesini kapsadığını ve ‘Şam'ın yaklaşık 10 kilometre güneyine kadar uzandığını’ bildirdi.

İsrail, Suriye'deki askeri tesislere yüzlerce hava saldırısı düzenleyerek, amacının yeni yetkililerin eski ordunun silahlarını ele geçirmesini önlemek olduğunu iddia etti. Ayrıca, Suriye'nin güneyinde ‘terörist’ faaliyetlerde bulunan şüphelilerin yakalandığını ve kara operasyonları düzenlendiğini defalarca duyurdu.

sdfrgt
Suriye ve İsrail arasında bulunan Golan Tepeleri'ndeki askerden arındırılmış bölge (Arşiv – Reuters)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara geçtiğimiz hafta devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Şam'ın İsrail ile Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra işgal ettiği bölgelerden çekilmesi için bir anlaşma imzalamak üzere müzakere halinde olduğunu söyledi.

“Şu anda müzakere ve görüşme sürecindeyiz” diyen eş-Şara, ‘Şam'ın başından beri anlaşmaya bağlı kalacağını açıklamasına rağmen’, İsrail'in eski rejimin devrilmesini Suriye'nin 1974 anlaşmasından çekilmesi olarak gördüğünü ifade etti. Şarku’l Avsat’ın Suriye devlet televizyonundan aktardığına göre eş-Şara, “İsrail'in 8 Aralık öncesindeki durumuna geri dönebilmesi için güvenlik anlaşması konusunda müzakereler devam ediyor” dedi.

İsrail ve Suriye arasında diplomatik ilişkiler bulunmuyor ve iki ülke 1948'den beri savaş halinde. Ancak, son aylarda iki taraf ABD'nin arabuluculuğunda görüşmeler gerçekleştirdi.

Suriye devlet medyası, geçtiğimiz ağustos ayında Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin Paris'te İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile bir araya gelerek kanlı şiddet olaylarının ardından Süveyda'daki gerginliğin yatıştırılması konusunu görüştüğünü bildirdi. Şam'daki bir diplomatik kaynak, “19 Eylül'de Bakü'de İsrail-Suriye toplantısının yapılacağını” ifade etti.


Trump kölelik tarihini silmek istiyor: “Yıkıcı ideolojileri” yasaklama talimatı verildi

Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
TT

Trump kölelik tarihini silmek istiyor: “Yıkıcı ideolojileri” yasaklama talimatı verildi

Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)
Trump yönetimi, kölelik şiddetini gösteren ünlü fotoğrafın da kaldırılması talimatını verdi (Reuters/William D. McPherson/J. Oliver)

ABD Başkanı Donald Trump, birçok milli parktan kölelikle ilgili sergi ve bilgilendirmeleri kaldırıyor.  

Washington Post'un (WP) haberinde bu talimatın, Trump'ın martta İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği, "Amerikalıları küçük düşüren yıkıcı ideolojileri" ortadan kaldırma emrine dayandığı belirtiyor.

Bakanlık, bu kapsamda milli parklarda "uygunsuz" olan her türlü tabela, sergi veya hediyelik eşyanın ihbar edilmesini istiyor. Ziyaretçilerden de benzer içerikleri bildirmeleri talep ediliyor.

Bakanlığın gönderdiği son talimatlar arasında, Batı Virginia eyaletindeki Harpers Ferry Milli Parkı'nda kölecilik karşıtı John Brown'la ilgili bilgilerin kaldırılması da yer alıyor.

WP, personelin bu doğrultuda 30'dan fazla sergi bölümü veya bilgilendirme tabelasını "uygunsuz" olarak kaydettiğini belirtiyor. Sözkonusu tabelalarda  beyazların kölelere yönelik düşmanlığını anlatan metinler de var.  

Bir milli parkta kölelere yönelik şiddeti gösteren, "Kamçılanmış Peter" adıyla da bilinen ünlü fotoğrafın kaldırılması da istendi. 1863 tarihli fotoğrafın kölelikten kaçan Peter Gordon'a ait olduğu düşünülüyor.

Philadelphia'daki Başkanlık Köşkü'nde, ABD'nin kurucularından George Washington'un köle sahibi olduğuna dair bilgiler de "uygunsuz" görüldü.

Milli Parkları Koruma Derneği'nden Ed Stierli, kararı eleştirerek kölelik geçmişine dair anlatıların Başkanlık Köşkü'nden çıkarılmasının, bölgenin yapısını temelden değiştireceğini belirtiyor. Bu mekanın yalnızca kölelik tarihini değil, bizzat George Washington'un köleleştirdiği insanların yaşamlarını da anlattığını vurguluyor.

Haberde Milli Park Hizmeti görevlilerinin, talimatı geniş şekilde yorumlayarak ırkçılık, cinsiyetçilik, kölelik, eşcinsel hakları ve Yerli halkların zulmü gibi konuların anlatımını da kapsayacak şekilde uyguladığı ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Washington Post, People


Kral III. Charles niçin sık sık Transilvanya'yı ziyaret ediyor?

Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
TT

Kral III. Charles niçin sık sık Transilvanya'yı ziyaret ediyor?

Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)
Mihai Eminescu Vakfı Başkanı Caroline Fernolend, ülkeye yaptığı yardımlardan dolayı Charles'a minnettar olan Romanyalılar arasında (AFP/Arşiv)

Mayıs 2023'te taç giyerek Britanya monarşisinin başına geçen Kral III. Charles'ın neredeyse her sene Romanya'nın Transilvanya bölgesine gitmesi dikkat çekiyor.

Prenses Diana'nın ölümünün ardından 1998'de ilk kez Romanya'yı ziyaret eden Charles, sonrasında neredeyse her yıl buraya döndü. 

Viscri köyünde konutu, Zalanpatak'ta misafirhanesi olan Kral buralarda doğayla iç içe bir hayat sürüyor. 

WiFi'ın olmadığı konutlarında odun sobasıyla ısınıp ve yabani çayırlarla gözlerini dinlendiriyor. 

Sık sık doğa yürüyüşlerine çıkan Kral, 2023'te Zalanpatak'a gittiğinde tüm köyü pikniğe çağırdı. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı etkinlikte köylüler peynir, ekmek ve erik rakısı ikram etti. 

"Kral III. Charles niçin sık sık Romanya'yı ziyaret ediyor?" sorusunun peşine düşen Washington Post, Balkan ülkesindeki biyolojik çeşitlilik, geleneksel tarım ve bakir doğaya işaret ediyor. 

Şubat 2024'te kanser teşhisi konan Kral III. Charles'ın çevre, hayvanlar ve kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilirliğe verdiği önem vurgulanıyor. 

Romanya'da faaliyet gösteren vakıflarla ekolojik projelere ve tarihi eserlerin restorasyonuna destek veren Kral, hem bölgeleri geliştiriyor hem de turizmin büyümesine katkıda bulunuyor.

Kral o sırada orada değilse turistler mülklerini ziyaret edebiliyor. 

76 yaşındaki Britanya Kralı'nın Drakula'ya ilham kaynağı olan III. Vlad, namıdiğer Kazıklı Voyvoda'yla uzaktan akraba olduğu da Amerikan gazetesinin haberinde hatırlatıldı. 

Bir diğer akrabası Kont Tibor Kalnoky, aynı zamanda arkadaşı olan Charles için şunları diyor:

Romanya onun hayatının parçası. Aktarmaya çalıştığı tüm mesajları, uğruna mücadele vermek istediği değerleri burada görüyor. 25 yılı aşkın süredir gelmesi de çok şey söylüyor. 

Diğer yandan Kral'ın bölgeye verdiği önemin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini savunanlar da var. Bu ilginin, kırsaldaki zorlukları, Romanya'nın zayıf ekonomisini ve gençlerin bu nedenle göç etmesini görünmez kıldığını öne sürüyorlar.

Independent Türkçe, Washington Post, AP