Felaket, Yunanistan’dan sonra Ermenistan’ı da Türkiye’ye yaklaştırdı mı?

Felaketin üstesinden gelme planları üzerinde çalışmalar başladı.

Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
TT

Felaket, Yunanistan’dan sonra Ermenistan’ı da Türkiye’ye yaklaştırdı mı?

Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)
Hatay’da arama kurtarma ekipleri tarafından enkaz altında bir ceset çıkarıldı (AFP)

Türkiye’deki deprem felaketi onuncu gününe girdi. Dikkatler felaket sonrasına çevrildi. 6 Şubat’ta meydana gelen yıkıcı depremlerden etkilenen on şehirde yeniden yapılanma planları ve başlangıç ​​tarihleri ​​konuşulmaya başlandı. Öte yandan meydana gelen yıkıcı depremde büyük hasar gören Türkiye'ye Yunanistan ve Ermenistan Dış işleri bakanlarından sonra bugünde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ziyaret etti.
Richter ölçeğine göre 7.6 büyüklüğündeki ikinci depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde enkaz kaldırma çalışmaları başladı. 7.7 büyüklüğündeki ilk depremin merkez üssü olan aynı şehrin Pazarcık ilçesinde arama kurtarma ekipleri tarafından çalışmalar devam ederken, arama çalışmaları sona eren molozlar kaldırılarak uzak bir toplama merkezine naklediliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iki depremden etkilenen bölgelerdeki yeniden yapılanma çalışmalarının bu ay sonunda başlayacağını duyurdu. On şehirde iki depremde hasar gören 41 bin 791 binanın tespit edildiğini ve hükümetin hasar değerlendirmesini bir hafta içinde tamamlamayı planladığını belirten Kurum, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ile koordinasyon dışında vatandaşların evlerinden eşya almamaları gerektiğini vurguladı.

Bir Türk vatandaşı, Kahramanmaraş depreminde kayıp bir çocuğun fotoğrafının asılı olduğu ağacın yanında duruyor (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çarşamba sabahı Ankara’daki AFAD Başkanlığı Merkez Binası’nda düzenlenen kabine toplantısı sonrasında basın açıklaması yaptı. Bu çerçevede Erdoğan, depremden etkilenenler için mevcut duruma göre mart başı itibarıyla 30 bin konutun inşasına hemen başlayabileceklerini söyledi.
“Enkaz haline gelen 19 bini aşkın binadan 15 bininin müdahalesi tamamlandı” diyen Cumhurbaşkanı, “Depremin yıktığı ya da oturulamaz hale getirdiği evi, her iş yerini yeniden yapıp hak sahiplerine teslim edeceğiz” diyerek, kademeli olarak birkaç ay içinde fay hatlarının uzağında inşa edilecek tüm konutların yapımına geçilmiş olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde yıkılan binaların yüzde 98’inin 17 binden fazla insanın hayatına mal olan yıkıcı Marmara depreminin yaşandığı 1999 yılı öncesinde inşa edildiğini söylerken, dünyadaki tüm deprem uzmanlarının Kahramanmaraş’taki iki depremin gücü ve verdiği hasarın boyutu açısından olağanüstü doğal afetler olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirtti. Recep Tayyip Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bin 418’e, yaralı sayısının ise 105 bini aştığına dikkati çekti.
Erdoğan, iki depremi bir kez daha ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirdi. Dünyanın dört bir yanındaki uzmanların da aynı tanımı kullandığını ifade eden Cumhurbaşkanı, Türkiye ve halkının bu felaketten sonra yeniden ayağa kalkacağını ve geçmişte olduğu gibi bu acıları atlatacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin diğer 71 vilayetinden gelenlerle birlikte yaklaşık 250 bin kamu görevlimiz, deprem bölgesindeki çalışmalarda yer alıyor” diyerek, sözlerinin devamın ise “Deprem bölgesinde yıkılan binaların altında kalan son vatandaşımızı da oradan çıkarana dek çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, arama kurtarma ekiplerinin ‘enkaz altında kalan son kişi bulunana kadar çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğini’ belirtti. 15 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soylu, “Hatay’ın Antakya ilçesindeki iki konuttan biri yıkık ya da yıkılması gerekiyor” diyerek, hasar tespitlerinin devam ettiğini söyledi. Soylu ayrıca, bina yapılırken kimin hata yaptığının ve inşasından sonra herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespit edileceğine dikkati çekti.

Yunanistan tarafından Türkiye için toplanan yardım (EPA)
Kurtarma ekipleri, geçen hafta pazartesi günü Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin vurduğu bölgelerde çalışmaları sırasında yeni mucizeler yaşanması umuduyla gece gündüz çalışmalarına devam ediyor. 7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki iki depremin merkez üstü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri. İki deprem, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Kilis, Adana, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır’dan da hissedildi.
AFAD, 15 Şubat sabahı merkezi Kahramanmaraş’ta olmak üzere Richter ölçeğine göre 4.7 büyüklüğünde bir artçı sarsıntı meydana geldiğini duyurdu.
Kahramanmaraş’ta arama kurtarma ekipleri, meydana gelen iki depremden 222 saat sonra 42 yaşındaki Melike İmamoğlu’nu enkazdan çıkarmayı başardı.
Ekipler, Adıyaman’ın Alitaş Mahallesi’nde de 45 yaşındaki Ramazan Yücel’i 207 saat sonra enkazın altından çıkarmayı başardı.
Kahramanmaraş’ta da kurtarma ekipleri, 35 yaşındaki Ayşegül Bayır’ı Hayrullah mahallesinde yıkılan evinin enkazından 205 saat sonra kurtardı.
Hatay’da arama kurtarma çalışmalarına katılan Avustralyalı arama kurtarma ekibinin lideri Grant Rice, Türkiye’deki felaketin ölçeğinin ‘inanılmaz’ olduğunu söyledi. Rice, depremin bölgede büyük hasara yol açtığına dikkat çekerek, Türk halkının dayanıklılığından etkilendiğini dile getirdi. Grant Rice, ayrıca “Bunu atlatmaları epey zaman alacak diye düşünüyorum” dedi.
AFAD ise diğer ülkelerden gelen arama kurtarma ekiplerinin sayısının 9 bin 456’ya ulaştığını açıkladı. AFAD ayrıca, deprem bölgesinde resmi ve gayri resmi çeşitli kurum ve kuruluşlardan toplam işçi sayısının 249 bin 89 kişi olduğuna dikkat çekti.
Öte yandan Türk askeri uçakları, çeşitli ülkeler tarafından İstanbul Atatürk Havalimanı’na gönderilen insani yardımları depremden etkilenen bölgelere ulaştırmaya devam ediyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yıkıcı depremin ardından 100 ülkenin yardımda bulunduğunu açıkladı. Çavuşoğlu, Bosna ve Hersekli mevkidaşı Elmedin Dino Konakovic ile 15 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında 100 ülkenin yardımda bulunduğunu, 76 ülkenin de Türkiye’ye kurtarma ekipleri gönderdiğini belirtti. Dışişleri Bakanı ayrıca, 34 büyükelçiliğin deprem bölgelerinde destek ve yardımda bulunduğunu ve tüm devlet kurumlarının depremzedelerin barınması için çalıştığını ifade etti.
Ankara’da Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan ile görüşmesinin ardından düzenlenen ikinci basın toplantısında ise Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Ermenistan, bu zor günümüzde insanımıza dostluk elini uzattı” derken, Mirzoyan ise “Barış inşa etme arzumuzu bir kez daha teyit etmek için bu zor zamanlarda Türkiye’deyim” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Hatay şehrinin ve diğer şehirlerin başına gelenler hayal bile edilemez” dedi. Arama kurtarma ekiplerinin Türk makamlarının talebi üzerine en başından beri seferber olduğunu ve kurtarma faaliyetlerine bin 650’den fazla kişinin katıldığını söyleyen Meyer-Landrut, afetin bundan sonraki aşamalarında da desteklerini sürdüreceklerini vurguladı.
Meyer-Landrut, “Kurtarma aşaması maalesef sona erdi. Şu an odak noktası barınak ve tıbbi yardım” diyerek, 12 Avrupa ülkesinin 50 bin kış çadırı, 100 bin battaniye ve 50 bin ısıtıcı sağladığına ve üye ülkelerin sahra hastaneleri kurmak için de çalıştığına dikkati çekti.
Nikolaus Meyer-Landrut, AB Acil Durum Müdahalesi Koordinasyon Merkezi (ERCC), çeşitli üyeler tarafından 2 bin çadır ve 8 bin yatağın sağlandığını belirtti. AB yetkilisi ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun, depremden etkilenen insanların rehabilitasyonuna katkıda bulunmak için mart ayında Brüksel’de uluslararası bağışçılar için bir konferans düzenleyeceğini ve AB sivil koruma ekibinin de durumu değerlendirmek için sahada olduğunu dile getirdi.

Stoltenberg: Türkiye'deki depremler NATO’nun kurulmasından bu yana görülen en korkunç felaket
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili, "Bu aslında bizim ittifakımızın topraklarında NATO'nun kurulmasından bu yana en ölümcül, en korkunç felakettir." nitelemesinde bulundu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre, Stoltenberg, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Stoltenberg sıcak karşılama için Çavuşoğlu'na teşekkür ederek "İttifakımıza göstermiş olduğunuz güçlü şahsi taahhütten dolayı da teşekkür etmek istiyorum." dedi.
Deprem felaketi sonrasında Türkiye'ye ve Suriye'ye dayanışma mesajları vermek için Ankara'da bulunduğunu belirten Stoltenberg, "Bu aslında bizim ittifakımızın topraklarında NATO’nun kurulmasından bu yana en ölümcül, en korkunç felakettir. NATO adına en derin, en içten başsağlığı dileklerimi Türk halkına ve bu felakette hayatlarını kaybetmiş olan kişilerin ailelerine ve sevdiklerine iletmek istiyorum." diye konuştu.

"İhtiyacınız olduğu anda NATO, Türkiye ile birlikte bulunmaktadır"
Stoltenberg, Türkiye’deki ilk acil durum faaliyetlerini gerçekleştiren kişilerin cesaretlerini de alkışladığını dile getirerek "NATO bu anlamda Türkiye ile dayanışma içinde bulunduğunu göstermek için burada bulunuyor. Bu hafta Bakanlar Komitesi toplantımızda bir saygı duruşunda bulunduk. İhtiyacınız olduğu anda NATO Türkiye ile birlikte bulunmaktadır." mesajını verdi.
Depremin ertesi günü NATO Acil Durum Koordinasyon Merkezi'nin bütün NATO müttefiklerine Türkiye'nin bu konudaki taleplerini ilettiğini hatırlatan Stoltenberg, bu aşamadan itibaren binlerce yardım ve acil arama kurtarma ekibinin farklı ülkelerce Türkiye'ye gönderildiğini ifade etti.
Stoltenberg, Türkiye'ye gelen arama kurtarma ekipleri içerisinde itfaiyeciler, tıbbi uzmanların da bulunduğuna işaret ederek şunları kaydetti:
"NATO müttefikleri desteklerini vermeye devam ediyor. Hollanda'dan, Norveç'ten, Birleşik Krallık'tan ve ABD'den sağlanan askeri uçaklar gece gündüz buradaki alana uluslararası yardımları iletmek için çalışıyor. Tabii ki tıbbi anlamda arama çalışmalarına oradan aktarılması gereken yaralılara yardımcı oluyorlar. Yine Arnavutluk, Kanada, Almanya birçok farklı finansal ve farklı yardım yöntemlerini kullanarak destek vermeye devam ediyor. Tabii ki NATO'nun bütün ülkelerinde vatandaşlarımız milyonlarca avroyu Türkiye'ye aktarmak için bağış kampanyaları düzenliyor. Bütün bunlar dayanışmamızın bir sembolü."
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Finlandiya ve İsveç'in gösterdiği dayanışmanın çok önemli olduğunu belirten Stoltenberg, İsveç'in martta uluslararası bir bağışçılar konferansı düzenleyeceğini söyledi.
Stoltenberg, bu konferansta odaklanılacak noktanın bölgenin yeniden yapılandırılması ve desteklenmesi olduğunu vurguladı. Bu bağlamda NATO'nun da yerinden edilmiş binlerce kişiyi ağırlamak için konaklama ve barınma imkanı sağlamaya çalıştığını aktaran Stoltenberg, binlerce çadırın Türkiye'ye aktarılması için stratejik nakliye kapasitesini de aktive ettiklerini dile getirdi.
Bütün bunların hayatların kurtarılmasına yardımcı olacağına işaret eden Stoltenberg, NATO'nun Türk yetkili mercileriyle sahada çalışan bir ekibi olduğunu ve bu iki ekibin omuz omuza çalışmaya devam ettiğini vurguladı.
Stoltenberg, günün ilerleyen saatlerinde bu çalışmalara destek veren bazı kişileri alanda ziyaret edeceğini bildirerek onlara gösterdikleri profesyonellik ve adanmışlıkları için teşekkür etmek istediğinin altını çizdi.
Çavuşoğlu'na kendisini ağırladığı için teşekkür eden Stoltenberg, "Zaman, müttefiklerin yan yana durma zamanı, müttefiklerin Türkiye'yi güçlü bir şekilde dayanışmayla destekleme zamanı." dedi.

"İsveç ve Finlandiya'nın başvurusunun onaylanma zamanı geldi"
Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği hakkındaki soru üzerine, kendi pozisyonunun iki ülkenin de başvurusunun onaylanma zamanının geldiği şeklinde olduğunu söyledi.
Her iki ülkenin de Madrid Zirvesi'nde imzalanan Üçlü Muhtıra'dan bu yana son derece önemli adımlar attığına dikkati çeken Stoltenberg, şöyle devam etti:
"Silah ihracatıyla ilgili kısıtlamaları kaldırdılar. Terörizmle ilgili işbirliği konusunda daha fazla adım attılar. Bu konudaki taahhütlerini gösterdiler. İsveç, aynı zamanda anayasasını değiştiriyor ve Türkiye'yle ilgili yaptığı çalışmalarda bir daimi mekanizmayı kurup Türkiye'yle terörizmle mücadele konusunda bu daimi mekanizmanın çalışacağını ifade ediyor."
Stoltenberg, bu anlamda hem İsveç'in hem Finlandiya'nın başvurusuyla ilgili onaylama zamanının geldiğini düşündüğünü vurguladı.
Türkiye'nin de son derece meşru güvenlik endişeleri olduğunu bildiğine işaret eden Stoltenberg, hiçbir müttefikin de bu ihtiyaçları göz ardı ettiğini düşünmediğini belirtti.
Stoltenberg, bu nedenle 3'lü mutabakat zaptının önemli bir boyutunun terörizmle ilgili olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Bu anlamda NATO için terörizmle mücadele en önemli konulardan bir tanesi. Bir taraftan Vilnius Zirvesi'ne hazırlanıyoruz. Bununla ilgili NATO gündeminde terörizm, önemli maddelerden birini oluşturacak. Aynı zamanda ittifakın içerisine İsveç ve Finlandiya'nın da dahil olması durumunda uluslararası terörizmle mücadele etme kapasitemizin artacağına inanıyorum."

"Bir kutsal kitabın yakılması utanç verici bir fiil"
İsveç ve Finlandiya'nın üyelik başvurusunun birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı onaylanması konusunda da Stoltenberg, her ikisinin de şu aşamada onaylanabileceğini düşündüğünü dile getirdi.
Stoltenberg, iki ülkenin üyelik başvurusunda temel konunun birlikte onaylanıp onaylanmamaları değil mümkün olduğunca kısa sürede İsveç ve Finlandiya'nın üye olması olduğunu belirtti.
İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılmasına ilişkin Stoltenberg, bu olayın Türkiye'de çok büyük ve güçlü reaksiyonlar ortaya çıkardığını ve bu acıyı anlayıp paylaştığını ifade etti.
Stoltenberg, "Bir kutsal kitabın yakılmasının utanç verici bir fiil olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede Türkiye ve dünyadaki Müslümanların duygularını anlıyorum. Bu nedenle de çok güçlü bir biçimde, şiddetle bu fiili kınadım." diye konuştu.
İsveç'in buna benzer fiilleri engellemesinin de önemli olduğunu belirten Stoltenberg, İsveç hükümeti ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'ın da bu fiilleri net biçimde kınamasının olumlu olduğunu söyledi.
Stoltenberg, utanç verici, gayriahlaki ve provokatif olabilen bütün fiillerin gayrihukuki olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Ancak net biçimde burada konum ortaya koymak, İsveç hükümetinin de gördüğümüz şekilde atmış olduğu adımların pozisyonunu netleştirdiğine inanıyorum. Bu nedenle İsveç ve Finlandiya'nın politikalarının, Türkiye'nin endişelerini anlayan ve aynı zamanda bunları tanıyan adımlar olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da bu iki ülkenin adaylık başvurusunun onaylanmasının zamanının geldiğini düşünüyorum."
İsveç ve Finlandiya'nın adaylık başvurusunun Türkiye'nin kararı olacağını vurgulayan Stoltenberg, "Türk hükümeti ve parlamentosu, bu onay konusuna karar verecektir. Bu, kendi içerisinde Türkiye'nin kararıdır çünkü bu aşamada Türkiye, bu katılım belgelerinin onaylanıp onaylanmayacağına kendisi karar verecektir." dedi.
Erdoğan, Şubat ayı başlarında İsveç’in sunduğu talebe ‘İsveç Hükümeti tarafından engellenmeyen Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin yanı sıra, Terör örgütü Kürdistan İşçi Partisi (PKK) yandaşlarının protestoları’ nedeniyle kapıları kapatırken, Türk parlamentosunun Finlandiya’nın üyeliğini onaylayabileceğini açıklamıştı.



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.