Motosikletler, Darfur’da cinayet ve yağma aracı

Bölgeye Batı Afrika ülkelerinden gelen motosikletler, yerel köylere yönelik son saldırıya katılırken hükümetin motosikletleri yasaklama girişimleri başarısız oldu

Motosikletler Darfur’da terör ve yağma aracına dönüştü (Independent Arabia – Hasan Hamid)
Motosikletler Darfur’da terör ve yağma aracına dönüştü (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

Motosikletler, Darfur’da cinayet ve yağma aracı

Motosikletler Darfur’da terör ve yağma aracına dönüştü (Independent Arabia – Hasan Hamid)
Motosikletler Darfur’da terör ve yağma aracına dönüştü (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Cemal Abdülkadir el-Bedevi
Yaklaşık dokuz yıldır Sudan’da motosikletler, Darfur bölgesindeki savaş ve çatışmalara güvenlik ve istikrarı daha fazla sarsan ve hem halkı hem de iktidarı korkutmaya devam eden bir unsur olarak eklendi. Nitekim çevikliği, sürüş kolaylığı ve düşük yakıt tüketiminden ötürü motosikletler hızlı yağma ve cinayette daha etkin bir araç.

Yasaklama ve yakma
İnsanlar, Darfur’da hükümetin, bölgenin çoğu eyaletinde motosikletlerin yasaklanıp yakılması için karar almasına rağmen bu motosikletlerin faaliyete ve suç işlemeye devam etmesiyle tekrarlanan sahneleri unutmadı. Ta ki sesi ve yankıları, başkent Hartum’a ulaştı ve “uzun dokuzlu” denen çetelerin bizzat başkentin tüm mahalleleri ve yollarında vatandaşların güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde yağma ve adam kaçırma vasıtası olarak ortaya çıkmasından sonra bu motosikletlerin “çiftli” kullanımı, yani birden fazla kişi binmiş halde kullanımın yasaklanmasına karar verildi.
Darfur’daki Daco kabilesinin hükümdarı Sultan Cafer İbrahim Adem, motosikletlerin bölgede şiddet ve cinayet aracı olarak yoğun bir şekilde belirmesi olgusunun 2014’ün sonu ve 2015’in başında ortaya çıktığını söylüyor. Ona göre “motor ve kalaşnikof tüfeğine sahip olmak, en önemli mal varlığı haline geldikten sonra geçim için önemli bir yağma aracına dönüştü. O kadar ki ‘Motor ve keleş, para olur beleş’ sözü yaygınlaştı, özellikle de askerlik görevinden kaçan ve yurtdışından döndükten sonra sahip oldukları hızlı ve ölümcül bir aletle yağma ve insanların parasını yemek dışında bir şeyi olmayanlar için.”
Adem’e göre, çoğu yasal olmayan ve yerel dilde “boko” olarak bilinen, Darfur’a Batı Afrika ülkeleri ile denetimsiz geçitlerden ulaşan motorların tehlikesi, bireysel suçların artıp çok geçmeden bir lidere sahip örgütlü çetelere dönüşmesinde kendisini gösteriyor. Bu iki suç tipi arasındaki ortak payda, cehalet ve başkalarına karşı aşırı kin ve onların istikrarına göz dikmedir. Motorların ortaya çıkışı, şiddet eylemlerini büyük ölçüde canlandırdı ve yağma, askerden kaçanlar ve kırsal yaşam tarzını küçümseyenler için en önemli geçim kaynaklarından biri haline geldi. Sürekli hareket halinde olmaları ve uzak bölgelerde bulunmaları sebebiyle yetkililerin onları kontrol etmesi zorlaştı ve bu çeteler, yağmacı ve hırsızken ister nazırlar ister belediye başkanları olsun, toplumsal liderlerinin talimatından uzakta, kabileleri arasında sözü dinlenir ve belirleyici atlılara dönüştüler.
Daco Kabilesi Nazırı ise bu motorların yerel köylere yönelik son saldırıda güçlü bir şekilde yer aldığını açıkladı. Eyalet yetkilileri, bu milislerin toplanması konusunda uyarılmalarına rağmen konuyu dikkate almamış, ancak ertesi gün ortak güçler bünyesinde 17 askeri aracı harekete geçirmiş. Bununla birlikte bu güç, saldıran güçlerin kendisinden daha güçlü olduğu gerekçesiyle saldırganları püskürtmekte başarısız olmuş ve böylece suçlular, planlarını gerçekleştirdikten sonra sağ salim sığınıklarına dönmüş.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Nazır, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Eski rejim hükümetinin, bazı kabilelere savaş için araçlar vermesinden sonra şimdi bu motorlar, kaya kıvrımlarını ve ağaçları aşma, tepelere tırmanma ve yakıp kaçmak için yıldırım hızında saldırma yetenekleri sayesinde silahlı saldırıların tamamlayıcısı haline geldi. Bu da tüm kabilelerin, hızları ve iki üç kişiyi aynı anda taşımaları nedeniyle öne çıkan atlar yerine motor sahibi olmaya çalışmasına sebep oldu.”

Mücadelenin başarısızlığı
Darfur hükümetleri, neredeyse tüm eyaletlerine uzanan bir güvenlik çöküşü dalgasının ardından motosiklet kullanımını yasaklamak için çeşitli girişimlerde bulundu ve hepsi de farklı zamanlarda kendi toprakları üzerinde motosiklet kullanımını yasaklayan kararlar çıkardı. Ancak tüm bu kararlar motor terörünü bitirmede başarısız oldu.
Güney Darfur Eyaleti Yasama Meclisi 2014’te toplum güvenliği kapsamında, dört çeker araçlar ve motosikletlerin kullanımını yasaklayan bir kanunu onayladı ve kanun, bu araçların sahiplerine durumlarını uygun hale koyup araçlarından kurtulmaları için bir süre tanıdı.
Silahlı grupların yağma ve cinayet operasyonlarındaki dikkat çekici artışın ardından Eyalet Hükümeti, Nyala şehrindeki silahlı kuvvetler ve polis idaresinden, vatandaşların sahip olduğu dört çeker araçlarla motosikletleri toplamasını ve bunların tazmin edilmesine ilişkin bir çare düşünmesini talep etti.  
2016 yılının başında Vali Muhammed Hasan Arabi başkanlığındaki Kuzey Darfur Hükümeti, Afrika Birliği ve BM Misyonu UNAMID’in bölgeden ayrılmasından sonra motosikletlerin kullanımını yasakladı. Aynı yıl Batı Darfur Hükümeti, güvenliği sağlamak için acil durum emirleri yayınlayarak eyalet içinde motosiklet kullanımını, ateşli silah bulundurmayı ve puşi (kedmol) takmayı yasakladı.
Eyaletin başkenti el-Cineyne’nin eteklerindeki bir kasabaya yönelik intikam saldırısında ölümlere yol açan şiddet olaylarının ve sonrasında da cinayet, yağma, hırsızlık ve uyuşturucu kaçakçılığı dahil 121 suçta silah kullanımının yanı sıra olaylarda motosiklet kullanıldığına dair ihbar sayısının 131’e ulaşmasının ardından Bölge Hükümeti, bu emirlere aykırı vakalara bakması için özel bir mahkeme kurdu. Mart 2021’de, şiddet olaylarında motosiklet kullanan grupların güvenlik ihlalleri üzerine aynı emirler yinelendi.

Aleni saldırılar
Darfur Barosu’ndan bir ekibin hazırladığı bir rapor, Orta Darfur eyaletinin Nertati bölgesindeki vatandaşları oturma eylemine iten sebepleri ortaya çıkardı. Rapora göre söz konusu sebepler şöyle özetlenebilir: Deve sahiplerinden oluşan saldırgan grupların, üniforma giymiş maskeli bazı silahlı milis unsurlarının, motosiklet ve alenen silah kullananların yanı sıra onlarca motosiklet kullanan diğer silahlı milislerin varlığı. Rapor, bu grupları Batı Darfur’un eski valisi ve hükmü kalkan rejimin lideri Cafer Abdülhakem’e bağlı olmakla suçluyor.
Rapor oturma eyleminde bulunanların; bölgedeki vatandaşlar için güvenlik ve korumanın sağlanması, milislerin silahsızlandırılması, resmi düzenli güçlerin dışında silah taşımanın yasaklanması, böyle suçların ortaya çıkmasını ve tekrarlanmasını önlemek için gerekli tedbirlerin alınması, suçluların kovuşturulması, yasanın uygulanarak failler hakkında suç duyurusunda bulunulması, tutuklanıp yargılanmak üzere adli makamlara teslim edilmesi ve caydırılması, motosikletler başta olmak üzere suç işleme vasıtalarına engel olunması yönündeki taleplerini özetliyor.
Zalingei Yolu, Al-Jeneina, başkentlerim ve eyaletlerim arasındaki bağlantı, Orta ve Güney Darfur (Hassan Hamed).
Orta ve Güney Darfur eyaletlerinin başkentlerini birbirine bağlayan Zalinci-Cüneyne yolu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
Eski Kuzey Darfur Valisi Muhammed Hasan Arabi’ye göre ise motorları yasaklamaya ilişkin kararlar, olağan güvenlik önlemlerinin bir parçası olmakla birlikte Darfur’daki güvenlik düğümü için köklü değil, sadece geçici bir çözüm. Zira çöl, engebeli ve dağlık bir yapıya sahip bölge ve yolları, motosiklet kullanımına uygun ve sınırların açık olmasından ötürü Hükümet bunu kontrol edemez. Üstelik motosiklet kullanıcılarının büyük bir kısmının kolluk kuvvetleriyle sosyal bağları da mevcut.  
Arabi açıklamasında şu ifadelere de yer verdi: “Darfur bölgesindeki güvenlik durumu, Güney Sudan, Orta Afrika, Çad ve Libya’ya komşu olmasından ötürü oldukça karmaşık. Tüm bu ülkeler, güvenlik kaosu ve siyasi bir akışkanlıktan mustarip; vatandaşları iltica, göç ve yasaklı bazı uluslararası faaliyetlerin zorluğuyla boğuşuyor. Bu da bu bölge ile o ülkeler arasında uzanan sınırları, kontrol edilemez bir hale getiriyor. Özellikle de komşu ülkelerde siyaset ve güvenlik düzeyindeki akışkanlık hali, Afrikalı ve Arap şeklinde etnik olarak bölünmüş bölgeye kadar uzanıyorken.”

Milis motorlar
Darfur’daki Mülteciler ve Yerinden Edilmişler Temsilciliği Sözcüsü Adem Rical ise atların yerini alan yeni araçlar olarak motorların, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hükümetinin bazı kabileleri seferber etmeye yönelik operasyonları başlatmasıyla ortaya çıktığını, son zamanlarda bir cinayet ve silahlı saldırı aleti olarak yaygın ve hızlı bir araç haline geldiğini ve düzensiz yağma operasyonları veya büyük örgütlü saldırıların yanı sıra son Belil olayları ve bölgenin başka noktalarında önemli bir rol oynadığını ifade etti.
Hükümetin motorlara el koyup yakmasına ilişkin kararlardan en çok şehir içindeki sıradan vatandaşlar zarar görürken motorlar aracılığıyla suç işleyip temel bir tehlike kaynağı oluşturan motorlu milisler, bu önlemlerin dışında kalıyor. Rical’e göre hala varlığını sürdürmesi ve bu yolla yakılmış toprak siyasetini sürdürmesi de bunun kanıtı.  
BM’ye göre, Sudan’ın batısındaki Darfur’da 2003’ten bu yana silahlı hareketler ile devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hükümeti arasındaki mücadele ve savaş yıllarının ardından, yaklaşık on beş yıldır süren silahlı çatışma 300 bin kişinin ölümüne ve yaklaşık 3 milyon 200 bin kişinin yerinden edilmesine neden oldu. Yerinden edilmişlerin çoğu, çatışma kurbanı olan kadın, çocuk ve yaşlı masum sivillerden oluşuyor ve bu kişiler, 155’i yerinden edilmişler ve 20’si mülteciler için olmak üzere 175 kampta yaşıyor.  



Şam’dan Suveyda’da uzlaşı için ABD ve Ürdün destekli yol haritası

Şam’dan Suveyda’da uzlaşı için ABD ve Ürdün destekli yol haritası
TT

Şam’dan Suveyda’da uzlaşı için ABD ve Ürdün destekli yol haritası

Şam’dan Suveyda’da uzlaşı için ABD ve Ürdün destekli yol haritası

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani dün, hükümetinin, nüfusun çoğunluğumu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinde uzlaşı sağlamak için ABD ve Ürdün'ün desteklediği bir yol haritası hazırladığını duyurdu. Suveyda’da 13 Temmuz’da Dürziler ile Bedevi aşiretlerinden silahlı gruplar arasında çatışmalar başladı. Çatışmalar bir hafta sürdü. Ardından hükümet güçlerinin ve Bedevi aşiretleriyle birlikte müdahalesi sonucu çatışmalar kanlı bir hal aldı.

Yetkililer, hükümet güçlerinin çatışmaları durdurmak için müdahale ettiğini söylerken tanıklar, Dürzi gruplar ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), hükümet güçlerini ‘Bedevi aşiretlerinden silahlı gruplarla birlikte savaşmak ve Dürzilere karşı ihlallerde bulunmakla’ suçladı. SOHR’a göre şiddet olaylarında 789'u ‘Savunma ve İçişleri Bakanlığı mensupları tarafından sahada infaz edildiği’ öne sürülen Dürzi siviller dahil olmak üzere 2 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Yol haritası

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, Ürdünlü mevkidaşı Eymen Safadi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile düzenlediği basın toplantısında, Suriye hükümetinin ‘adaleti destekleyen, güvenin tesisine ve sosyal uzlaşmanın teşvikine dayanan net bir eylem planı ortaya koyduğunu’ söyledi.

Yol haritasının ‘hem pratik hem de Ürdün ve ABD tarafından desteklenen’ adımlara dayandığını belirten Şeybani’nin açıklamasına göre bu adımlar arasında ‘Birleşmiş Milletler (BM) soruşturma ve inceleme sistemi ile tam koordinasyon içinde, sivillere ve onların mülklerine saldırı düzenleyenlerin tümünün hesap vermesi’ yer alıyor. Ayrıca, savaş mağdurlarına tazminat ödenmesi, köy ve kasabaların yeniden inşa edilmesi, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünün kolaylaştırılması, yolların korunması ve insanların ve ticaretin güvenli bir şekilde akışının sağlanması için İçişleri Bakanlığı'na bağlı yerel güçlerin konuşlandırılması yer alıyor.

Yol haritasının kayıp kişilerin akıbetini ortaya çıkarmak ve kaçırılan tutukluları tüm taraflardan ailelerine iade etmek için çalışmak ve eyalet nüfusunun tüm bileşenlerinin katıldığı bir iç uzlaşı sürecini başlatmayı içerdiğini söyleyen Şeybani, “Ürdün'deki kardeşlerimizin ve ABD’deki dostlarımızın, insani yardım ve uluslararası fonların seferber edilmesi yoluyla bu adımlar için gerekli desteği sağlamaya hazır olduklarını gördük” dedi.

SOHR, geçtiğimiz temmuz ayında şiddet olaylarının başlamasından bu yana Suveyda ilinde 103'ü kadın olmak üzere 516 Dürzinin kaçırıldığını tespit etti.

Tarihi adımlar

Öte yandan Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, yol haritası çerçevesinde Suriye Dışişleri Bakanı'nın açıkladıklarının uygulanmasını sağlamak ve bu sorunu çözebilmek için Suriye-Ürdün-ABD ortak mekanizması kurulacağını belirtti. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ise Suriye hükümetinin attığı bu adımların tarihi olduğunu söyledi. Barrack, ABD'nin Suriye'nin komşu ülkeleriyle birlikte yardım, anlayış ve desteği yeni bir yapıya dönüştürmeye çalıştığını ve yol haritasının bu yolda bir dönüm noktası olduğunu düşündüğünü ekledi.

Suriye ordusundan ismini vermek istemeyen bir yetkili dün, Fransız Haber Ajansı (AFP) yaptığı açıklamada, Suriye ordusunun İsrail'in silahsızlandırılmasını talep ettiği ülkenin güneyinden ağır silahlarını çektiğini söyledi. Hükümet güçlerinin ağır silahlarını Suriye'nin güneyinden çektiğini belirten yetkili, operasyonun ‘iki ay önce’ Suveyda'daki şiddet olaylarının ardından başladığını ve bu olaylar sırasında İsrail'in, Dürzi nüfusun çoğunlukta olduğu bu eyalete konuşlandırılan hükümet güçlerinin ekipmanlarını ve Şam'daki resmi karargahları hedef aldığını açıkladı.

Bir diğer gelişmede Suriyeli yetkililerin dün Suveyda şehrinde iç güvenlik komutanlığının kurulduğunu duyurması ve bu göreve yerel bir Dürzi komutanın atanması dikkati çekti.


Netanyahu’dan Hamas'a uyarı: Rehinelere zarar verirseniz, düşündüğünüzden çok daha hızlı size ulaşırız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Netanyahu’dan Hamas'a uyarı: Rehinelere zarar verirseniz, düşündüğünüzden çok daha hızlı size ulaşırız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin Gazze kentine doğru ilerlerken ‘sivilleri korumak için gösterdikleri çabaları’ vurguladı.

Netanyahu, Tel Aviv'deki Silahlı Kuvvetler Karargahı basın ofisi tarafından yayınlanan bir videoda şunları söyledi:

“Ordumuz, düşmanı yenmek amacıyla Gazze şehrinde operasyon yürütürken aynı zamanda sivil halkı tahliye etmek için çalışıyor.”

Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda Gazzelilerin daha hızlı tahliye edilmesini sağlamak ve onları hedef aldığımız teröristlerden ayırmak amacıyla ek yollar açmak için çaba sarf ediyoruz.”

C
İsrail'in Gazze kentinin dış mahallelerine hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (EPA)

Netanyahu aynı açıklamada “Pilotlarımız, birkaç dakika önce Husi terörist rejiminin ana ikmal noktası olan Yemen'deki Hudeyde Limanı’nı bombaladı” diye ekledi.

“Hamas'ın fonlanması”

İsrail Başbakanı Netanyahu, Katar'ı Hamas'a finansman sağlamakla suçlayarak, geçtiğimiz hafta Doha'da Filistinli liderlere yönelik saldırının ‘haklı’ olduğunu savundu. Netanyahu basın toplantısında, “Katar Hamas ile bağlantılı, Hamas'a sığınak ve finansman sağlıyor. Güçlü baskı araçlarına sahip, ancak bunları kullanmamayı tercih etti. Bu yüzden eylemimiz tamamen haklıydı” diye ekledi.

Y67UI8
Kudüs'teki İsrail Başbakanı Netanyahu'nun konutunun yakınlarında, İsrailli rehinelerin derhal serbest bırakılmasını talep eden bir protesto gösterisi sırasında rehinelerin fotoğraflarını tutan protestocular, 16 Eylül 2025 (Reuters)

Netanyahu, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırıdan çıkarılması gereken dersin, İsrail'in ‘uluslararası kısıtlamalara dayanabilecek bağımsız bir silah endüstrisi kurması gerektiği’ olduğunu savundu.

Netanyahu, Hamas'ı rehinelere zarar vermemesi konusunda uyardı

Netanyahu, İsrail ordusu Gazze kentine büyük çaplı bir kara operasyonu başlatırken, Hamas'a, geriye kalan İsrailli rehinelerden herhangi birine zarar vermesi halinde İsrail'in ‘düşündüklerinden çok daha hızlı bir şekilde onlara ulaşacağı’ uyarısında bulundu.

Netanyahu, bu akşam düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump ile rehine meselesini görüştüğünü söyledi.

Netanyahu, Trump ile ‘kendisi için son derece önemli’ olduğunu söylediği rehinelerin güvenliği meselesini de ele aldıklarını açıkladı.

İsrail Başbakanı, Trump'ın Hamas'ı rehineleri insan kalkanı olarak kullanmaması konusunda uyardığı açıklamalarına atıfla bu meselenin ‘konuyu ele alan’ Başkan Trump için ciddi endişeler yarattığını belirterek “Hamas sözcüsünün dediği gibi, rehinelerimizi insan kalkanı olarak kullandılar ve onları tehlikeye atacak pozisyonlara yerleştirdiler. Bu korkunç bir şey” ifadeleri kullandı.

Netanyahu, Hamas'a kendi uyarısını da ekleyerek şöyle dedi:

“Eğer tek bir rehinenin tek bir saç teline bile dokunursanız, hayatınızın sonuna kadar sizi daha da büyük bir güçle takip edeceğiz ve o son, düşündüğünüzden çok daha erken gelecek.”

Netanyahu, Hamas liderlerine hitaben “Zaten sığınacak yeriniz olmayacak. Ancak size ulaşmak için çabalarımızı yedi kat artıracağız ve düşündüğünüzden çok daha hızlı bir şekilde size ulaşacağız” dedi.

“Elimizden gelenin en iyisini yapacağız”

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze kentinde Hamas'a karşı düzenlediği saldırı sırasında rehineleri korumak için ‘elinden gelenin en iyisini yapacağını’ belirtti.

Hamas'ın bölgede tutulan rehinelerin görüntülerini yayınlamasının ardından düzenlenen basın toplantısında İsrail ordusunun Gazze kentinde yürüttüğü operasyonlarla ilgili bir soruya yanıt veren Defrin, “Rehinelerin ailelerinin endişelerini anlıyoruz ve rehinelere zarar vermemek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

Hamas'ın sivilleri insan kalkanı olarak kullandığını öne süren Defrin, “Hamas, şiddet kullanarak sivillerin savaş bölgelerinden ayrılmalarını engelliyor” dedi.


Birleşmiş Milletler Yemen'deki Daimi Koordinatörlük ofisini Aden'e taşıdı

New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler Yemen'deki Daimi Koordinatörlük ofisini Aden'e taşıdı

New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)

Birleşmiş Milletler, başkent Sana'da en az 18 BM personelinin gözaltına alınmasının ardından, Yemen'deki Daimi Koordinatör ofisini bir haftadan uzun bir süre sonra Aden'e taşıdı.

Yemen'deki Daimi Koordinatörlük Ofisi, salı günü ofisin Aden'e taşınmasına karar verildiğini duyurdu ancak Daimi Koordinatörün ülke genelindeki görevlerini sürdürmeye devam edeceğini belirtti.

Ofis, " Daimi Koordinatör Sana'da kalmaya devam edecek ve Sana da dahil olmak üzere ülke genelinde seyahat edecek" ifadesini kullandı.

Aden merkezli Yemen hükümetinin Dışişleri Bakanlığı, salı günü BM kararını memnuniyetle karşılayarak diğer BM programlarının da aynısını yapması çağrısında bulundu.

Bakanlık yaptığı açıklamada, "Bakanlık, Husi milislerinin onlarca insani yardım çalışanını keyfi olarak gözaltına almaya devam etmesini şiddetle kınadığını yineliyor ve derhal ve koşulsuz serbest bırakılmaları çağrısında bulunuyor" denildi.