İsrailli hava yolu şirketi 15 yıl sonra Türkiye'ye düzenlediği seferde depremzedelere yardım götürdü

Israir Hava Yolu Şirketine ait uçak 165 yolcusu ve yaklaşık 2,5 ton insani yardımla dün Tel Aviv'den İstanbul'a gitti

AA
AA
TT

İsrailli hava yolu şirketi 15 yıl sonra Türkiye'ye düzenlediği seferde depremzedelere yardım götürdü

AA
AA

İsrailli hava yolu şirketinin 15 yıl aradan sonra Türkiye'ye gerçekleştirdiği ilk tarifeli uçuşta, 165 yolcunun yanı sıra Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği afetzedelere yaklaşık 2,5 ton insani yardım taşındı.
İsrail hava yolu firması Israir'e ait bir uçak, 165 yolcusuyla dün Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'ndan kalkarak İstanbul'a uçtu. Söz konusu seferin İsrailli bir hava yolu şirketinin 15 yıl aradan sonra Türkiye'ye gerçekleştirdiği ilk tarifeli sefer olduğu belirtildi.
Ben Gurion Havalimanı'nda gerçekleşen törene İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Şakir Özkan Torunlar, Israir ortağı Rami Levy katıldı.
Regev burada yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyerek İsrailli hava yolu şirketlerinin seferlerinin iki ülke arasındaki turizme katkı sağlayacağını söyledi.
Büyükelçi Torunlar da deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmalarına katkılarından dolayı İsrail hükümetine ve halkına teşekkür etti.
İsrail ile Türkiye arasında geçen aylarda İsrailli hava yolu şirketlerinin Türkiye'ye ticari seferleri başlatması yönünde imzalanan anlaşma kapsamında ulusal hava yolu El-Al'ın da mart sonunda uçuşlarını başlatmasının planlandığı aktarıldı.

İnsani yardımlar ilk tarifeli sefere yüklendi
Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliğinden edinilen bilgiye göre İsrail'den gerçekleşen ilk tarifeli sefere, depremzedelere gönderilmek üzere uyku tulumu, battaniye ve kışlık dış giyimden oluşan 2,5 ton insani yardım malzemesi yüklendi.
İsrail Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansının (MASHAV) da İsrail hükümetinin gönderdiği 56 tonluk yardım malzemesini Adana’da Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına (AFAD) teslim ettiği belirtildi.
İsrail-Türkiye İş Konseyinin hazırladığı 28 ton çadır, battaniye, uyku tulumu, kıyafet, hijyen malzemesi, gıda ve İsrail'deki Türkiyeliler Birliğinin hazırladığı 2 tonluk ilaç ve tıbbi malzemeden oluşan 30 ton yardımın, Türk Hava Yolları Kargo aracılığıyla ilerleyen günlerde Türkiye'ye ulaştırılacağı aktarıldı.
İsrail-Türkiye İş Konseyinin deprem felaketini izleyen günlerde Kahramanmaraş'a yaklaşık 20 ton insani yardım malzemesi ulaştırdığı kaydedildi.
Bunun yanı sıra İsrail'in Ramat Gan Belediyesi'nin kent genelindeki okullarında öğrenciler, battaniye, uyku tulumu, dış giyim ve çocuk kıyafetinin bulunduğu 500 yardım kolisi hazırladı.
İsrail'in Ankara Büyükelçi Yardımcısı Nadav Markman da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İsrail'den 44 uçağın, 200 tondan fazla yardım malzemesi, İsrailli arama-kurtarma ve sağlık ekiplerini Türkiye'nin güneyine taşıdığını açıkladı.



İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
TT

İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin savunma konularıyla ilgilenecek bir alt komite kurulmasına ilişkin kararını onaylamasının ardından, güvenlik ve askeri kurumların kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi çerçevesinde gerçekleşen bu gelişmeye ilişkin iç tepkiler farklılık gösterdi. İranlı bir milletvekili, ülkenin en üst düzey güvenlik kurumunda yapılan değişikliklerin ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söylerken, eski bir yetkili ise bunun ‘Batı'ya yönelik bir mesaj’ olduğunu belirtti.

Değişiklikler, kamuoyunun artan baskısı altında bekleniyordu. Zira haziran ayında İsrail ile yaşanan kısa süreli savaşın sonuçları, İran için 1980'lerde Irak ile savaşından bu yana en büyük askeri zorluktu.

Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği, yeni savunma organının ‘savunma planlarını gözden geçireceğini ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesini merkezi bir şekilde güçlendireceğini’ bildirdi. İran devlet televizyonu, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyelerinin komitenin oluşumunu onayladığını duyurdu.

Komitenin yapısı Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nden çok farklı olmayacak. Komite, sembolik olarak İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından yönetilecek ve Meclis Başkanı, yargı yetkilileri, silahlı kuvvetlerin üst düzey komutanları, savunma, istihbarat ve dışişleri bakanları da komiteye dahil olacak.

Komite, mevcut Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan tarafından savunma planlarının hazırlanması ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesinin güçlendirilmesi için yönetilecek. Komitenin üyeleri arasında Meclis Başkanı, Yargı Erki Başkanı, silahlı kuvvetlerin komutanları ve ilgili bakanlıklar yer alacak.

Birçok haberde, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin, komite genel sekreterliği görevine getirileceği, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) üst düzey generali olan Ahmediyan'ın rolünün ise savunma konularıyla sınırlı kalacağı belirtildi.

Laricani geçen yıl, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı olarak aktif bir rol oynadı ve Beşşar Esed'in devrilmesinden önce Lübnan ve Suriye'ye gitti. Son olarak Hamaney'den Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bir mesaj iletti. Daha önce Pezeşkiyan'ın Laricani'yi eski görevine geri getirmeye çalıştığına dair haberler çıkmıştı. İkili, Pezeşkiyan'ın 3 yıl boyunca Meclis Başkan Yardımcısı olduğu dönemde parlamentoda birlikte çalışmıştı.

t5y67u8
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin internet sitesinde yayınlanan arşiv fotoğrafı

Yetkililer, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nur News Ajansı ve Tesnim ve Fars gibi DMO’ya yakın önde gelen medya kuruluşları tarafından sızdırılan haberlere rağmen, Laricani'nin atanmasını henüz resmi olarak açıklamadı. Resmî açıklamanın bu ayın ilerleyen günlerinde yapılması bekleniyor.

Laricani, iki yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği görevini yürüttükten sonra 12 yıl boyunca Meclis Başkanı olarak görev yaptı. Şarku’l Avsat’ın reformist çizgide yayın yapan Ham Mihan gazetesinden aktardığına göre Laricani, toplamda 25 yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyesi olarak görev yaptı.

İran, 1980'lerde İran-Irak savaşı sırasında benzer bir komite kurmuştu. O dönemde komiteye, savaş sırasında Meclis Başkanı olan eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani başkanlık etmişti.

İran Meclisi İçişleri Komisyonu üyesi milletvekili Kamran Gazanferi, komitenin kurulmasının ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söyledi. Değişikliği temel olarak ‘Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ve genel sekreterliğinin zayıflığına’ bağladı.

Parlamento çevrelerine yakın olan Iran Observer haber sitesine konuşan Gazanferi, Ali Laricani'nin ‘özel yeteneklere sahip olduğunu, ancak zayıf yönleri de bulunduğunu’ vurguladı. Gazanferi, “Yetkililer, onun Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği’nde bulunmasından yararlanmaya karar verirlerse, bazı yönlerden faydalı olabilir, ancak konseyin tüm zayıflıklarını ortadan kaldırmayacaktır” dedi.

2015 yılındaki nükleer müzakereler sırasında Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu'nun başkanlığını yürüten eski milletvekili Haşmetullah Felahatpişe, “Saha gerçekleri, savaşın yeniden başlaması ihtimalinin yüzde 90 olduğunu gösteriyor. Çünkü Siyonist varlık savaştan başka bir şey istemiyor” ifadelerini kullandı.

İran iç politikası konusunda uzmanlaşmış Fararu internet sitesine konuşan Felahatpişe, “Laricani'nin atanmasının İranlıların gerilimi azaltma çabalarının bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu, ülkenin siyasi yönetim sistemindeki pahalı bir hatanın düzeltilmesi olarak görülebilir” dedi. Felahatpişe, son yıllarda askerlerin bu pozisyondaki hakimiyetini ve politikacıların geri çekilmesini eleştirdi.

Felahatpişe sözlerini şöyle sürdürdü: “Pezeşkiyan hükümetinin dışişleri bakanı bile parlamentonun güvenini kazanmak için mecliste askeri sicilini sergiledi. İran'ın bazı diplomatik seçeneklerini kaybetmesine neden olan boşluklardan biri, savaş öncesinde Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin diplomasi alanında hiçbir rol oynamamış olmasıdır. Ne yazık ki, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği mevcut gelişmeler ve tehditler hakkında siyasi analiz yapmaktan yoksundu.”

Laricani'nin atanmasının ilk sonucunun ‘İran'ın ulusal güvenliğini diplomasi çerçevesinde gördüğü mesajını Batı'ya vermek’ olacağını öngören Felahatpişe şu ifadeleri kullandı: “Geçmişteki savaş önlenebilirdi, olası bir savaş da önlenebilir. Diplomatlar müzakere masasının mimarlarıdır. Dostlar ve düşmanlar dahil tüm tarafların ulusal çıkarlarını ortaya koymakla yükümlüdürler ve buna dayanarak müzakere masasını düzenlerler.”

Felahatpişe, Trump'ın ‘Kongre'deki çoğunluğunu kaybetmeden önce 4 trilyon dolarlık anlaşmayı gerçekleştirme şansının sınırlı olduğunu’ ve ‘şirketlerin bölgedeki güvensizlikten endişe duyduğunu’ belirtti. Felahatpişe, İran'ın ‘istikrar peşinde olduğunu’ ve Netanyahu'nun ‘kendi siyasi çıkarları için savaşı uzatmaya çalıştığını’ iddia etti.