El-Ulâ Bahçeleri, dünyanın dört bir yanından yaratıcı beyinlere ilham veriyor

Tarihle doğayı birleştiren eserler

Küçük bir fotoğraf sergisi için kurUlân bedevi çadırı (Şarku’l Avsat)
Küçük bir fotoğraf sergisi için kurUlân bedevi çadırı (Şarku’l Avsat)
TT

El-Ulâ Bahçeleri, dünyanın dört bir yanından yaratıcı beyinlere ilham veriyor

Küçük bir fotoğraf sergisi için kurUlân bedevi çadırı (Şarku’l Avsat)
Küçük bir fotoğraf sergisi için kurUlân bedevi çadırı (Şarku’l Avsat)

El-Ulâ şehri, 200 bin yıllık uzun bir tarihi, görkemli dağları ve uzun palmiye ağaçları ile doğanın güzelliğini yansıtan eşsiz bir ortam. El-Ulâ, toprak ve geçmiş arasındaki bu bağı yansıtan yeni eserler yaratmak sanatçılara ilham kaynağı oluyor.
El-Ulâ Sanat Festivali, bu ilham kaynağını güçlendirmek için birçok sanatçıyı vahalarından birinde ikamet etmeye ve şehrin ayrıntılarını ve eşsiz ortamını incelemeye davet etti. Davet, el-Ulâ'da dünyanın dört bir yanından sanatçılar ile yerel yetenekler arasında diyalog ve iş birliği için bir mekan geliştirmek amacıyla şiir, resim, heykel, fotoğraf, performans sanatları ve video gibi entegre bir medya seti oluşturmak için yapıldı.
Sanatçılar için el-Ulâ'da ikamet etmek, insan faaliyetlerinin oluşumuna katkıda bulunan antik eserler ve doğal ortamlar açısından zengin bir geçmişe olan derin yakınlıkları ile öne çıkan bir zaman ve mekandaki düşüncelerini ve deneyimlerini yeniden keşfetmeye davet anlamına geliyor.
El-Ulâ’da kalmak, buradaki çalışanların; dünyanın mevcut durumundaki yaratıcı uygulamaların rollerini, yöntemlerini, geçmişteki yaratıcı beyinlerle nasıl diyalog kurulacağını, doğa ile çevre arasında nasıl bağlantı kurulacağını ve onları birleştiren duygulara nasıl odaklanılacağını yeniden düşünmelerine ve yansıtmalarına olanak tanıyan farklı bir referans çerçevesi sağlar.

Vadi ve gökyüzü arasında
Palmiye yaprakları arasında temiz, bakımlı bir sahnede Dr. Afra Atik, şiir performansıyla; vadiye hitap ederek, ona hasret ve sevgiyi, sevinç ve umut duygularını ve gökyüzünün karşılık vermediği sevgisini kontrol altına alma mücadelesini anlatan bir yolculuğa çıkardı. Dünya özlemini taşıyanları yansıtmak ve vadiyi, çok sevdiği gökyüzüyle birleştiren bir dünya hayal etmek için şiiri yazdı. Şiiri, vadinin gökyüzünün kendisine olan sevgisinden artık şüphe duymadığı dizelerle sona eriyor.

Hurmanın tatlı tadı
Augustine Paredes'e ait, hasatlarının yükünü ve acısını taşıyan hurmanın tatlılığından bahseden ve hikayesini birkaç açıdan anlatan bir eser. Bir çiftlik sahibi tarafından ağaçlarına bakmak ve hurmalarını toplamak için tutulan bir çiftçinin hayatını anlatan bir hikâye. Gerçekçi ve hayali notaların birbirine karıştığı bu öyküye, tüm öyküyü toplayan kristal bir köşkte, evren, palmiye ağacı ve çiftçi olmak üzere üç açıdan yazılmış bir şiir derlemesi eşlik ediyor.


 Dania el-Salih- Muhammed Kilito- Augustine Paredes- Dr. Afra Atik

El-Ulâ’nın kadını Hinâ
Eserin adı, kalıntıları el-Hicr arkeolojik sahasındaki 117 Nolu Mozole'de bulunan Nebati kadının ismine atıfta bulunmakta. "Bu, Hinâ Binti Vehb’in kendisi, çocukları ve onun soyundan gelenler için sonsuza dek yaptığı mozole." Mozole, bölge tarihinde kadınlardan bahseden ender bir örnek. Dania Al-Salih, fotoğrafın çeşitli dalgalanmalarını (görüntü aktarımı - çizim - video - ve algoritmik üretim) harmanladığı enstalasyonu aracılığıyla, Hina'nın anıların hayal gücü ve gerçeklikle buluştuğu bir dünyada yaşadığını hayal ediyor.

Anlatılmamış hikayeler
Muhammed Kilito'nun el-Ulâ çevresinde çektiği fotoğrafların koleksiyonunu içeren bir kitapçığı dağıttığı küçük bir fotoğraf galerisine ev sahipliği yapmak için kurulmuş bir Bedevi çadırı bulunuyor. Kilito, çeşitli inşaat alanları arasında kaybolan ya da kaybolmak üzere olan tarihin hafızasını açığa çıkararak, şehrin içinden geçtiği eşsiz anı ölümsüzleştirmeye çalışıyor. Ayrıca vahanın atan kalbi ve merceği olarak, her zaman fotoğrafa uygun boyutu elde etmek için çabalayan, uzaktan gizlice çalışmaya gelen insanlara da ışık tutuyor. Meraklı analitik tarzıyla Kilito, konularını etkileyen genel olayları somutlaştıran ve ifade eden bir alan vererek konularını çerçeveliyor.



Studio Ghibli'nin en üzücü filmi, Netflix'e geliyor

Dünya çapında büyük beğeni toplayan Ateşböceklerinin Mezarı, tüm zamanların en iyi savaş filmlerinden biri olarak gösteriliyor ve Japon animasyonunun en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor (Netflix)
Dünya çapında büyük beğeni toplayan Ateşböceklerinin Mezarı, tüm zamanların en iyi savaş filmlerinden biri olarak gösteriliyor ve Japon animasyonunun en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor (Netflix)
TT

Studio Ghibli'nin en üzücü filmi, Netflix'e geliyor

Dünya çapında büyük beğeni toplayan Ateşböceklerinin Mezarı, tüm zamanların en iyi savaş filmlerinden biri olarak gösteriliyor ve Japon animasyonunun en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor (Netflix)
Dünya çapında büyük beğeni toplayan Ateşböceklerinin Mezarı, tüm zamanların en iyi savaş filmlerinden biri olarak gösteriliyor ve Japon animasyonunun en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor (Netflix)

Mendilleri hazırlayın, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da kusursuz puana sahip, yürek burkan bir Studio Ghibli filmi, gelecek ay Netflix'e geliyor.

Ateşböceklerinin Mezarı (Grave of the Fireflies), eylülde Japonya hariç 190'dan fazla ülkede gösterime girecek. 

Japonya'nın Kobe şehrinde II. Dünya Savaşı'nın sonlarında geçen film; Komşum Totoro, Rüzgar Yükseliyor, Ruhların Kaçışı ve Küçük Cadı Kiki gibi yapımların arasına katılacak. 

Yetim kardeşlerin dokunaklı hayatta kalma mücadelesi

Ateşböceklerinin Mezarı, yetim kardeşler Seita ve Setsuko'nun hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. 

Akiyuki Nosaka'nın 1967 tarihli aynı adlı yarı otobiyografik kısa öyküsünden uyarlanan film, 2018'de yaşamını yitiren Japon sinemacı Isao Takahata tarafından yazılıp yönetildi. 

İlk kez 1988'de gösterime giren anime, Studio Ghibli'nin hem en iyi hem de en üzücü filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. 

Takahata, Hayao Miyazaki ve Toshio Suzuki'yle birlikte Studio Ghibli'nin kurucularından biriydi. 

Stüdyo için Dün Gibi (Only Yesterday), Pom Poko ve En Sevdiğim Komşularım'ı (My Neighbors the Yamadas) da yöneten Takahata, 2013 yapımı son filmi Prenses Kaguya Masalı'yla (The Tale of the Princess Kaguya) En İyi Animasyon dalında Akademi Ödülü adaylığı kazanmıştı. 

100 üzerinden 100 tam puan

Ateşböceklerinin Mezarı, gösterime girdiğinde hem sinema yazarlarını hem de izleyicileri hayran bırakmıştı. Övgü dolu yorumlara boğulan film, Rotten Tomatoes'da 100 tam puan almayı da başarmıştı.

Ateşböceklerinin Mezarı, 16 Eylül'de Netflix'te yayına girecek.

Yayın devi, dünya çapındaki üyelerine Studio Ghibli'den halihazırda 22 filmi izleme fırsatı sunuyor.

Independent Türkçe, GamesRadar, Deadline