Lübnan’da Hristiyan-Şii gerilimi artıyor

Nasrallah, Basil ile görüşmesini Franciyye’nin Lübnan cumhurbaşkanlığı adayları listesine dahil edilmesine bağladı

Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, geçen Ocak ayında Halil ve Safa ile bir araya geldi (NNA)
Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, geçen Ocak ayında Halil ve Safa ile bir araya geldi (NNA)
TT

Lübnan’da Hristiyan-Şii gerilimi artıyor

Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, geçen Ocak ayında Halil ve Safa ile bir araya geldi (NNA)
Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, geçen Ocak ayında Halil ve Safa ile bir araya geldi (NNA)

Şii İkili’nin (Hizbullah ve Emel Hareketi) önde gelen bir kaynağına göre, (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, Hizbullah irtibat ve koordinasyon yetkilisi Vefik Safa’yı arayarak, kendisinden Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile cumhurbaşkanı adayları hakkında bir görüşme sağlamasını talep etti. Kaynak, bu gelişme sonrasında Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığın doruk noktasına gelmeden önce ‘şimdilik’ kontrol altında olduğunu açıkladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, yaptığı açıklamada Safa’nın Basil’e listenin (Hristiyan) Marada Hareketi Genel Başkanı Süleyman Franciyye’nin ismini içerip içermediğini sorduğunu söyledi. Kaynağa göre Basil ise listede Franciyye’nin adının yer almadığı yönünde yanıt verdi. Nasrallah’ın, Basil ile önceki görüşmesinde Franciyye’nin cumhurbaşkanlığına adaylığı en yüksek olduğunu belirtmesi sonrasında Safa, Franciyye isminin listede yer almama nedenlerini sordu.
Kaynak, Safa’nın Basil’e tavrını koruduğu sürece yakın gelecekte Nasrallah ile görüşmesine gerek olmadığını açıkça söylediğine dikkat çekti. Basil’in tavrı, geçen ocak ayında Mirna Chalouhi Center’daki ÖYH’nin merkezinde Safa’nın katılımıyla Nasrallah’ın siyasi yardımcısı Hüseyin Halil’e söylediklerinin tekrarıydı.
Önde gelen kaynak, Basil’in bazı cumhurbaşkanı adaylarının isimleri hakkında fikrini alma bahanesiyle Nasrallah ile görüşme arzusunu dile getirdiğini, o sırada kendisine listenin Franciyye ismini içerip içermediğini sorulduğunu belirtti. Kaynağa göre Basil, aday gösterdiği kişilerin isimlerini açıklamadan soruya da olumsuz yanıt verdi.
Kaynağa göre Halil ve Safa, Basil’e ‘özellikle başkanlık seçenekleri yelpazesini genişletmeye ihtiyaç varken, Franciyye’nin adının listede yer almasını engelleyen şeyin ne olduğunu’ sordu. Aynı şekilde onu dışlamak yerine adaylığını desteklemeye veya başka bir aday aramaya karar verilebilir mi diye soruldu.
Ancak aynı kaynağa göre Basil, fikrini değiştirmedi ve tavrında ısrar etti. Halil ve Safa da Basil’e “Sizi ne rahat ettiriyorsa onu yapın, biz size baskı yapmayız ve kararınıza saygı duyarız. Umuyoruz ki bizi istemediğimiz bir siyasi çatışmaya sokmazsınız. Çünkü ülkenin tanık olduğu zor şartlarda daha fazla krize tahammülü yok” demek zorunda kaldı.
Öte yandan Nasrallah, yaptığı son açıklamada Hizbullah ile "Özgür Vatansever Hareket arasındaki anlayış kağıdının kritik bir aşamadan geçmekte olduğuna, bu durumun ise iki müttefik arasındaki ilişkinin ne hale geldiğini gösterdiğini vurguladı. Nasrallah ayrıca, bir soruya yanıt olarak, hareketin kurucusu eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’un, 17 yıl sonra aralarındaki uçurumu kapatmak ya da en azından ilişkiyi tehdit eden patlamayı ertelemek amacıyla, müdahale etmekten uzak durduğunu dile getirdi. Kaynak, Basil’in şu anda Hristiyan kamuoyunda hüküm süren pazarlıklara katılarak, başta Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca ve Ketaib Partisi lideri Sami Cemayel olmak üzere rakipleriyle yüzleşmedeki rolünü yeniden kazanabilmesi için şu anda başka bir dünyada yaşadığını söyledi.
Aynı kaynak, Basil’in Cumhurbaşkanı Avn’ın katılımıyla yaptığı son konuşmada istisnasız herkesi hedef almak istediği küresel bir savaş başlatmaktan çekinmediğini belirtti.
Kaynak, Basil’in şu anda rakiplerine karşı açık bir siyasi savaş yürüttüğünü ve bu sayede zaman kazanmak, belki de cumhurbaşkanlığı yarışında aday listesine dahil edilmesini sağlamak için itibarını geri kazanmak istediğini vurguladı. Kaynak ayrıca, parlamenter blokların Franciyye’yi destekleyenler ile Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ı destekleyenler arasında bölünmesi ortasında Basil’in, mevcut ittifakın dışından bir cumhurbaşkanı üzerinde anlaşmaya varmak için birden fazla adayın yer aldığı bir listeye sahip olduğunu iddia etse de rakiplerinin isimlerini yakmayı kendisine görev edindiğini söyledi.
Aynı kaynağa göre Basil ile Hizbullah arasındaki ilişki kopmuş durumda ve Nasrallah ile doğrudan siyasi bir çatışmaya girme kararı sonrasında bu ilişkiyi yeniden kurmanın bir yolu yok. Hizbullah’ın sessiz kalmayacağını söyleyen kaynak, Basil’in ise Nasrallah’a doğrudan saldırısında, şu anda Hizbullah ve İran karşıtı güçlerle uyum içerisinde başka bir yerde konumlanmak istediğini belirtti. Söz konusu güçler, Rusya- Ukrayna savaşında bir taraf olma kararı verdi.
Kaynağa göre Basil’in son açıklaması sırasında Nasrallah’ı dolaylı olarak Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad es-Selame’ye siyasi kılıf sağlamakla suçlamasının nedenlerine ve ‘Batı’yı kaosla tehdit etmek yerine gücünü Selame’ye karşı kullansın’ derken neyi kastettiğine ilişkin bir soruya ise Basil, “Kimse bizi kaosla, yaptırımlarla ve boşlukla tehdit etmiyor” dedi.
Aynı şekilde kaynak, ‘Basil, adını vermeden Nasrallah’ı eleştirerek, belki de kendisine uygulanan ABD yaptırımlarını kaldırmak için harekete geçip, bölgesel ve uluslararası güçler nezdinde itibarını göstermek için doğru zamanı mı seçmek istedi?’, ‘Hizbullah ile ilişkileri koparma belgelerini tamamlamak için neden acele ediyor?’ ve ‘Avrupa sağından direniş ekseniyle çatışmaya girmesi şartıyla Washington’a müdahale sözü mü aldı?’ sorularını gündeme getirdi.
Bu çerçevede Basil’in müttefiki Hizbullah ile ilişkisi, dolaylı da olsa Nasrallah’ı hedef alarak kırmızı çizgileri aşıp yasakları ihlal ettikten sonra geçmişte kalabilir. Bu durum ise cumhurbaşkanlığındaki boşluğu uzatacaktır. Çünkü Paris’teki beşli görüşmeden beklenenler, birinci seçimin bitiminden hemen sonra salonu terk ederek ikinci seçime engel olanlara karşı olumsuz bir tavır sergileyenlere el sallamakla sınırlı kaldı.



Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
TT

Cezayir'in görkemli askeri geçit törenleri düzenleyerek verdiği mesajlar

Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)
Cezayir’de bir askeri geçit törenine elinde bayrakla uçakları selamlayan bir çocuk, 1 Kasım 2024 (AP)

Rabia Abdusselam

Cezayir'in 1954 yılında Fransa’nın sömürgeciliğine karşı başlattığı Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümü kutlamaları sıradan bir etkinlik değildi. Ülke, 132 savaş uçağı ve insansız hava aracı (İHA), yüzlerce tank ve Rus yapımı İskender-E mobil kısa menzilli balistik sistemi gibi benzeri görülmemiş yeni silahların tanıtıldığı devasa bir askeri geçit törenine tanık oldu.

Cezayir bu büyüklükte bir askeri geçit törenini ilk kez düzenlemiyor. Bundan iki yıl önce, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünde yetkililer, Cezayir hükümetinin 30 milyon euro (32 milyon dolar) ayırdığı büyük bir askeri geçit törenini düzenledi. Bu durum, askeri gücü göstermesinin arkasında yatan sebepler ve bu askeri geçit törenlerinin verdiği mesajlar hakkında soru işaretleri yarattı.

Askeri geçit töreninde, medya tarafından ‘Cezayir'in uyuyan canavarı’ olarak anılan Rus ordusunun envanterindeki versiyonu 500 kilometre, dışarıya ihraç edilen versiyonu 280 kilometre menzile sahip olan Rus yapımı İskender-E balistik füze sisteminin tanıtılması heyecan yarattı. Törende, yüksek savaş kabiliyetine sahip etkili bir silah olan BM-30 Smerç çok namlulu roketatar sistemi, çok sayıda hedefi tespit ve takip edebilen ve balistik füzeleri ve çeşitli uçakları püskürtme ve imha etmede üstün yeteneklere sahip olan S-300 karadan havaya füze savunma sistemi ve D-30 obüslerinin yanı sıra hareket halindeki düşman hedefleri hassas bir şekilde imha edebilen BARQ lazer güdümlü anti tank füze sistemleri başta olmak üzere savunma ve saldırı silahları ile modern füze sistemlerinden oluşan bir cephanelik de sergilendi.

Ordunun silahlarının modernizasyonu

Törende Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu silahlar da vardı. S-90 ve P-350 nakliye uçakları, S-130 taktik nakliye uçağı ve Ilyushin Il-76 havada yakıt ikmal uçağının yanında Suhoy-24 ve Suhoy-30 savaş uçakları uçuş yaptı. Cezayir Donanması da Akdeniz sularında Cercera, el-Hakkar ve Ouarsenis denizaltıları ve düşman topraklarının derinliklerindeki kara hedeflerini uzun mesafelerden yok etmek için derin denizden karaya kanatlı füzeler fırlatan ve gemileri ve denizaltıları yok etmek için torpido ve uzun menzilli füzeler kullanabilen Varshavyanka sınıfı denizaltısı gibi etkileyici gösterilerle geçit törenine katıldı.

Cezayir'in 2025 yılı genel bütçesi, Cezayir ordusu ve Savunma Bakanlığı bütçesinde 2024 bütçesine kıyasla ve 2018 yılından bu yana tahmini üç milyar dolarlık bir artışla 25 milyar doların üzerinde kayda değer ve kesintisiz bir artış olduğunu ortaya koyarken, askeri geçit töreni Cezayir'in savunma sektörüne her yıl harcadığı paranın büyüklüğünü gösterdi. Cezayir’in Savunma Bakanlığı ve ordu bütçeleri, yetkililerin ordunun teçhizat ve silahlarını yenileme ve modernize etme ve hatta gelişmiş silah sistemleri edinme arzusu nedeniyle rekor bir artışa tanık oldu. 2023 yılında 18 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2024 yılında 22 milyar dolara yükselirken 2025 bütçesinde ise 25,1 milyar dolara ulaştı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, terörizm, Sahel bölgesindeki huzursuzluk, suç oranları, gizli göç ve insan kaçakçılığı ile ilgili artan güvenlik sorunları ve Cezayir'in etrafının Mali, Nijer ve Libya gibi güvenlik ve siyaset alanında zayıflıklarla boğuşan bir grup ülkeyle çevrili olması gerçeği göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar. Kasaba Merbah Ouargla Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü ve uluslararası ilişkiler uzmanı olan Dr. Mebruk Kahi, Al-Majalla'ya yaptığı değerlendirmede, askeri geçit törenlerinin özellikle zamanlaması açısından iktidarın hem yurt içine hem de yurt dışına göndermek istediği siyasi mesajı ve hedefleri olduğunu söyledi.

Ordu ve halk arasındaki kutsal bağ

Bu mesajların hem yurt içinde hem de yurt dışındaki meselelerle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kahi, “Bunlar askeri düzeyde elde edilen başarıları tanıtmak ve Cezayir ordusunun vatanı savunmak ve korumak için tamamen hazır olduğuna dair bir güven mesajı göndermenin yanı sıra ordunun halkla olan ve Cezayir'in birliğini baltalamak niyetiyle kurulan pek çok komployu boşa çıkaran ilişkisini güçlendirmeyi amaçlayan bir girişim” ifadelerini kullandı.

Çeşitli siyaset ve güvenlik analistleri, artan güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu askeri geçit törenlerinin yapılmasına hak veriyorlar.

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı habere göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ordunun kara, hava ve deniz kuvvetleri ile jandarma, polis, sivil savunma ve sınır güçlerinin seçkin mensuplarının katıldığı bu geçit töreninin açılış konuşmasında çeşitli mesajlar verdi. Kısacası yetkililer, askeri geçit töreninin Kurtuluş Devrimi’nin 70’inci yıldönümünün boyutlarına ve temsil ettiklerine uygun olmasını sağlamaya ve emaneti koruyanların fedakarlıklarının karşılığını vermeye istekliydiler. Bu tören, halk ile onun kalbinde yer alan Cezayir ordusunun yüksek bir vatanseverlik duygusu, sarsılmaz bir bağlılık ve saf bir vatanseverlikle çalışan mensupları arasındaki kutsal bağın gücünü ifade ediyor.

ASCDvfg
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Cezayir Devrimi'nin 70’inci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen askeri geçit töreni sırasında askeri bir aracın üzerinden törene katılanları selamlarken, 1 Kasım 2024 (AP)

Törende yaptığı konuşmada ordunun savunma doktrinini ve ülkenin güvenliğinin ve istikrarının korunması ilkesini yineleyen Cumhurbaşkanı Tebbun, Cezayir ordusunun misyonu sınırları savunmak olan bir barış, güvenlik ve konsantrasyon gücü olarak görülmesine dayanan sabit savaş doktrinini teyit eden bir mesaj verdi. Tebbun, bu mesajda “Cezayir Halk Ulusal Ordusu'nun doktrini bir savunma doktrinidir ve silahları sadece ulusal egemenliği korumanın yanı sıra ülkemizin uluslararası ve bölgesel taahhütleri ve anayasal ilkelerimiz ve kurallarımız çerçevesinde uluslararası hukuka saygı doğrultusunda uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmaya yöneliktir” dedi.

Cezayir ayrıca, Mağrip bloğu projesine yönelik mevcut yönelimi yansıtan birden fazla anlamı olan bir imajı vurgulamak istiyordu.

Tebbun, gözden geçirme faaliyetlerinin hedeflerini anlamak için bölgesel riskler ve zorluklarla ilgili dikkate değer önemli mesajlar da verdi. Mebruk Kahi, “Mali ve Nijer gibi ülkelerdeki siyasi yapının kırılganlığı ve yönetimin zayıflığı nedeniyle Sahel bölgesinde yaşananlar ve Sahra meselesindeki gelişmeler nedeniyle mesaj açık. Cezayir barışçıl çözümlere olan bağlılığını vurguluyor, ama bu onun zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Aksine Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinin güvenliğinin garantörü olacak güce sahip olduğunu göstermeye çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa'ya gönderilen mesajlar

Cezayir ayrıca, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliği konusundaki son tutumu ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçtiğimiz hafta Fas parlamentosunda yaptığı konuşmada teyit ettiği görüşlerinin ardından Fransa'ya doğrudan bir mesaj göndermeye çalışıyor. Macron, konuşmasında Sahra'nın geleceğinin ‘sadece Fas'ın egemenliği altında ve özerklik önerisi çerçevesinde olabileceğini’ vurguladı. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Prof. Nurussabah Aknuş, “Bu görüntü, özerklik seçeneğine meseleyi çarpıtarak ve BM'nin meşru çerçevesinden çıkarıp yerleşim mantığına çekerek tamamen tasfiye etme eğiliminde olan ya da olabilecek Fransa ve diğer ülkelere bir cevap niteliğindedir” diye konuştu.