Malcolm X'in ailesinden suikastle ilgili federal ve yerel kurumlara 100 milyon dolarlık dava

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
TT

Malcolm X'in ailesinden suikastle ilgili federal ve yerel kurumlara 100 milyon dolarlık dava

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA

ABD'de ırkçılıkla mücadelenin sembol isimlerinden olan ve 1965'te suikasta kurban giden Malcolm X'in (El-Hajj Malik El-Shabazz) kızları Qubilah ve İlyasa Şahbaz, Federal Soruşturma Bürosu (FBI), CIA ve New York Polis Departmanına suikastla ilgili "delilleri gizlemekten" 100 milyon dolarlık dava açacağını duyurdu.
Malcolm X’in, 58 yıl önce öldürüldüğü, şimdiki adı “Malcolm X ve Dr. Betty Shabazz Anıtı ve Eğitim Merkezi” olan salonda düzenlenen basın toplantısında kızları Qubilah Şahbaz, İlyasa Şahbaz ve avukatı Ben Crump dava hakkında bilgi verdi.
İlyasa Şahbaz, ilgili federal ve New York’taki yerel kurumları, Malcolm X'e suikast düzenlemek için komplo kurulması ve planların uygulanması yönündeki kanıtları hileli bir şekilde gizlemekle suçladı.

“Ailemiz, babamın cinayetiyle ilgili gerçeğin ortaya çıkması için yıllarca mücadele etti ve babamızın hak ettiği adaleti bulmasını istiyoruz." diyen Şahbaz, "Babamızın ölümüne yol açan koşullar hakkındaki gerçek sadece ailesi için değil, birçok takipçisi, birçok hayranı ve ona güvenen birçok kişi için önemlidir. Umudumuz o ki babamız için adaletin yerini bulmasını isterken bu davanın sonunda bazı cevapsız sorulara da yanıt bulunur.” diye konuştu.

- "100 milyon dolarlık haksız ölüm davası açacağız"
Dava ile ilgili süreci yürüten avukat Ben Crump ise Malcolm X’in ailesinin babalarının ölümü ile ilgili tüm gerçekleri bilmeyi hak ettiğini belirterek "On yıllar sonra adaleti hak eden biri varsa, o da kızlarıdır." ifadesini kullandı.
Crump, açılacak davada Malcolm X’in kızları için tazminat da talep edeceklerini kaydederek "Hiç kimse onların nelere katlandığını hayal bile edemez. Adalet yoktu ve kızları adına bu ilgili devlet kurumlarına 100 milyon dolarlık haksız ölüm davası açacağız." dedi.
Malcolm X’in ailesi için yaşadıklarının karşılığı olabilecek "hiçbir meblağın olmadığını" da dile getiren Crump, "Yapabilecekleri tek şey, sadece ailesi için değil, halkı ve dünya için tarihi bir yanlışı düzeltmek olacak." ifadesini kullandı.
Crump, Malcolm X'e suikast suçlamasıyla uzun yıllar hapis yattıktan sonra geçen yıl aklanan Muhammed Aziz ve Halil İslam adlı kişileri de işaret ederek onların temize çıkarılmasının açacakları dava ile ilgili iddiaları destekleyeceğine inandıklarını söyledi.

- Olay
Malcolm X, 21 Şubat 1965'te Harlem'de konuşma yaparken uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmişti.
Malcolm X’i kimin öldürttüğü konusu, cinayetin üzerinden on yıllar geçmesine rağmen tam olarak açıklığa kavuşmamış, suikasttan sonra tutuklanan 3 kişi ömür boyu hapse mahkum edilmişti.
Malcolm X'i öldürmekten hüküm giyen Aziz Muhammed ve Halil İslam’ın durumu, Netflix'te 2020’de Malcolm X hakkında yayınlanan belgeselden sonra tekrar incelemeye alınmıştı.
Söz konusu belgeselde Malcolm X'in katili olmakla suçlanan kişiler hakkında çok az delil bulunduğu ve bu kişilerin haksız yere hapis yattıkları, tanık ifadelerinde çelişkiler olduğu belirtilmişti.
İncelemelerin ardından Kasım 2021'de, New York Yüksek Mahkemesi Yargıcı Ellen Biben, iki sanık hakkında suçlamaların düşürüldüğünü ilan etmişti.
20 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılan Aziz Muhammed'e kurumlara karşı açtığı davada 26 milyon dolar, 2009'da hayata gözlerini yuman Halil İslam'ın ailesine de 10 milyon dolar tazminat ödenmişti.



Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, İsraillilerin ülkelerinin en önemli müttefikiyle olan ilişkilerine dair varsayımlarını sarsan açıklamalar yaparken, İsrail'in aşırı sağcı hükümeti bu hafta diplomatik açıdan sessizliğini korudu.

Trump'ın Ortadoğu ziyareti sırasında İsrail'i es geçme kararı alması, yönetiminin İsrailli yetkililerin uzun süredir Hamas'a yardım etmekle suçladığı Katar da dahil olmak üzere Körfez ülkeleriyle iş anlaşmalarına giderek daha fazla odaklanmasının bir işareti olarak görülüyor.

İsrail, Trump’ın Ortadoğu ziyareti öncesinde de ABD'nin ezeli düşmanı İran'la yaptığı görüşmeler ve Trump'ın, İsrail'e yönelik füze saldırılarını sürdürme kararlılığına rağmen, Yemen'deki İran destekli Husileri bombalamayı durdurma kararı alması nedeniyle gergindi.

ABD, Gazze'deki son ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ı eve getirmek için Hamas'la bir anlaşma müzakere ederken, İsrailli yetkililer bu duruma seyirci kaldı.

İsrailli yetkililer kendilerini Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların sona erdirileceğini duyurmasını ve İsrail'in gerçek yüzünü zar zor gizleyen tekfirci bir rejim olarak gördüğü Şam’daki yeni hükümetle ilişkilerin normalleştirilmesi çağrısını dinlerken buldular.

ABD Başkanı salı günü Riyad'da konuşurken Husilerle yapılan ateşkesten övgüyle söz ediyordu. İsrail basını, Yemen'den atılan bir füzenin kendilerine doğru yönelmesi nedeniyle Kudüs ve Tel Aviv başta olmak üzere İsrail'in çeşitli bölgelerinde siren seslerinin duyulduğunu bildirdi.

Trump da İsrail ile herhangi bir kopuş imasında bulunmaktan kaçınırken Körfez'de kendisine eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, ziyaretinin şimdiye kadar sadık destekçisi olduğu bir ülkeye nihayetinde fayda sağlayacağını söyledi.

Trump, “Ortadoğu'daki bu ülkelerle ve tüm ülkelerle böyle bir ilişkiye sahip olmak İsrail için iyi bir olur” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu şimdiye kadar Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına yardımcı olduğu için Trump'a teşekkür etmek dışında bir yorumda bulunmadı.

Ancak Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaş nedeniyle zaten uluslararası baskı altında olan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini normalleştirme umutlarını sekteye uğratan İsrail kamuoyu başta olmak üzere İsrail'in geride bırakıldığına dair kamuoyun yaygın bir algı hâkim.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre İsrail’in sağ eğilimli Israel Hayom gazetesinin yorumcularından Yoav Limor, “Ortadoğu gözlerimizin önünde çok sayıda anlaşma ve toplantı ile yeniden şekillenirken, İsrail (en iyi ihtimalle) seyirci konumunda” diye yazdı.

Netanyahu, bazı ağır silahların sevkiyatlarını durduran ve radikal İsrailli yerleşimci gruplara yaptırımlar uygulayan eski ABD Başkanı Joe Biden yerine Trump'ı tercih ettiğini gizlememişti.

Gazze Şeridi’ndeki savaşı Hamas kesin bir yenilgiye uğratılana kadar sürdürmekte ısrar eden hükümetindeki dinci-milliyetçi aşırı sağcıların yanında yer alan Netanyahu, 18 aydır süren çatışmalardan artık bıkmış olan İsraillilerin baskısıyla karşı karşıya.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski Ortadoğu İşleri Direktör Yardımcısı Jonathan Panikoff, son iki haftada yaşanan olayların 'önceliklerde açıkça bir farklılaşma olduğuna’ ve İsrail'in geleneksel olarak ABD yönetimlerinden gördüğü özel muamelenin artık var olmayabileceğine işaret ettiği değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda Washington merkezli Atlantik Konseyi Ortadoğu Programı'ndaki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü olarak çalışan Panikoff, “Trump'ın anlaşmalar, ticaret ve yatırım odaklı bir öncelikler listesiyle ilerlemeye kararlı olduğu açık” ifadelerini kullandı.

Panikoff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD ve İsrail'in sıklıkla yakın iş birliği içinde olduğu geleneksel siyasi ya da güvenlik konuları Trump'ın önceliklerine uymuyorsa, Trump yine de bu konularda ilerleme kaydedecektir.”

Trump yönetimi yetkilileri, ABD-İsrail ilişkilerinin hala güçlü olduğunu vurguluyorlar, ancak Trump'ın seçim kampanyasında verdiği Gazze ve Ukrayna'daki savaşları hızla sona erdirme sözünü yerine getirmeye çalıştığı bir dönemde, özel toplantılarda Netanyahu'ya yönelik hayal kırıklıklarını zaman zaman dile getiriyorlar.

Yetkililer Netanyahu'nun ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşmaya varmak üzere daha fazla çalışmasını isterken, ABD, diplomatik bir çözüm arıyor ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasına çok az destek veriyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü James Hewitt, ABD yönetiminin Gazze'de halen tutulan 58 rehinenin serbest bırakılması ve Ortadoğu'da bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi için İsrail'le birlikte çalışmaya devam ettiğini söyledi. Hewitt, “İsrail'in tarihinde Başkan Trump'tan daha iyi bir dostu olamaz” ifadesini kullandı.

İsrail hükümetindeki aşırı sağcılar, Trump'ın Gazze'yi Filistinlilerden arındırma ve Gazze’yi bir tatil beldesine dönüştürme planını açıklamasının ardından daha fazla sessiz kalmayı tercih ederken İsrailli yetkililer, ABD yönetimine yönelik herhangi bir eleştiriden kaçınmaya özen gösteriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bu hafta ABD vatandaşlığına sahip İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasında İsrail'in saf dışı bırakıldığı yönündeki endişelere ilişkin bir soruya “ABD egemen bir devlettir” yanıtını verdi. Sözcü, İsrail ile ABD arasındaki ‘dostane ilişkilerin medya aracılığıyla değil, doğrudan olduğunu’ ifade etti.

İsrail, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından koordine edilen ateşkes görüşmeleri için Katar’ın başkenti Doha'ya bir heyet gönderdi, ancak İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak dün onlarca Filistinliyi daha öldürdü.

Dün yaptığı açıklamada ‘İsrail'in durmayacağını ve teslim olmayacağını’ yineleyen Netanyahu, “Bu ayın başlarında Gazze'deki askeri operasyonlarını yoğunlaştıracağını açıklayan İsrail, Hamas'ın askeri yeteneklerinin yanı sıra yönetim kabiliyetinin de ortadan kaldırılmasını içeren savaş hedeflerine sadık kalmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.