Tunus’ta muhaliflere yönelik gözaltı operasyonları sürüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus’ta muhaliflere yönelik gözaltı operasyonları sürüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunuslu yetkililer, önceki akşam Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin siyasi organı üyesi Şeyma İsa ve İsam eş-Şabi’nin gözaltına alınmasıyla Cumhurbaşkanı Kays Said’in muhaliflere yönelik baskısını sürdürüyor. Yetkililer, muhaliflerini ‘hainler ve suçlular’ olarak tanımlayan Said’i eleştiren politikacıların dahil olduğu artan bir kampanyayla muhalif Cevher bin Mübarek’in evini aradı. Ayrıca Darbeye Karşı Vatandaşlar Girişimi Sözcüsü İzzeddin el-Hazki ise açığa alındı.
Tunus’ta bu ay siyasetçiler, yargıçlar ve nüfuzlu iş adamlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı’nı eleştiren birçok isme yönelik gözaltı operasyonu düzenlendi. Gözaltına alınanlar arasında Tunus'un en önemli bağımsız medyası olarak kabul edilen Mosaïque FM Direktörü de var. Tunus Cumhurbaşkanı önceki gün, Şami, Mübarek ve Şabi gibi Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne tepki gösterdi.
Cumhuriyetçi Parti Başkanı Ahmed Necib eş-Şabi ve Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin siyasi organı üyesi Şeyma İsa, Nahda Hareketi'nin liderlerinden Abdülhamid el-Celassi ve iş insanı Hayyam el Turki’nin  de aralarında bulunduğu bir grubu devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçuyla itham ediliyor. Bu durum birçok Tunuslu siyasi partiyi ve insan hakları örgütünü tüm tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep etmeye sevk etti. Cumhuriyetçi Parti, Şabi’nin ‘kaçırıldığını’ bildirerek onun güvenliğinden otoriteyi sorumlu tuttu ve serbest bırakılması çağrısında bulundu.  Bazı siyasi liderler, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin önde gelen isimlerinden biri olan Şeyma İsa’nın iç güvenliğe karşı komplo kurmak ve devletin yerini almaya yönelik bir saldırı planlamak suçuyla itham edilmesine şaşırdıklarını bildirdi.
Ulusal Demokrasi ve Özgürlükleri Savunma Komisyonu (bağımsız bir insan hakları kuruluşu), Said’in siyasi yolunun muhaliflerini hedef alan gözaltı kampanyasını kınayarak, dosya belgelerinin yalnızca siyasi muhalifleri ve insan hakları aktivistlerini susturmayı, siyasi ve sivil özgürlüklerin özüne vuran bir korku iklimi yaymayı amaçladığını vurguladı.
Diğer yandan Nahda Hareketi’nin feshedilen parlamentodaki eski milletvekillerinde Muhammed el Kumani dün yaptığı açıklamada, Tunus eski Yatırım ve Uluslararası İşbirliği Bakan Riyad Bittayyib’in Kartaca Havalimanı’nda gözaltına alındığını ve nereye götürüldüğü hakkında bilgilerinin olmadığını söyledi.
Tunus Cumhurbaşkanı ise ülkesinin yolsuzluktan ‘perişan’ durumda olduğunu ve hiç kimsenin hesap verme sorumluluğunda üstün olmadığını belirterek, Tunus’un hali hazırda ulusal kurtuluş aşamasından geçtiğini ve suçluların uyuşturucu pazarı da dahil olmak üzere devletin kaynaklarını kontrol etmeye çalıştığını bildirdi.
Bu açıklamalar, Said'in bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstihdam ve Mesleki Eğitim Bakanı ve  Necla Buden hükümetinin sözcüsü olan Nasreddin en-Nesibi’yi görevden almaya karar vermesinden sonra geldi. Tunus Cumhurbaşkanı son dönemlerde Milli Eğitim, Ticaret ve Yarım bakanlarını da görevden aldı.
Avrupa Birliği (AB) öz konusu gelişmelere yanıt olarak, Tunus'ta olup bitenlerle ilgili ‘endişesini’ dile getirdi ve ülke için ortak ve entegre bir proje için çeşitli siyasi ve sivil güçlerin birlikte çalışması gerektiğini vurguladı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell, AB’nin Tunus'taki son gelişmeleri yakından ve endişeyle takip Ettiğini belirterek, “Burası bizim derin ve stratejik ortaklığımız olan yakın bir komşu ülke” dedi. Borell, AB’nin Tunuslu yetkililerin, ülkenin hassas bir dönemde karşı karşıya olduğu mevcut ve gelecekteki sorunların çoğuna uygun çözümler bulabileceği yönündeki umudunu dile getirdi.
Bu bağlamda Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS), bu ay bir meslektaşlarına yönelik şiddetli saldırıyı kınamak için protesto gösterilerine katılan Tunuslu 43 öğretmen hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. TGİS, soruşturmanın daha fazla siyasi ve toplumsal gerilime yol açacak tehlikeli bir emsal olduğunu bildirdi.
Kasserine kentindeki bir mahkeme ise Tunus topraklarına yasa dışı yollardan giren 69 yabancıya hapis cezası verdi. Mahkeme, güvenlik birimlerinin bahsi geçen yabancıları son iki gün içinde yasadışı bir şekilde sınırı geçme sürecinde yakaladıklarını doğruladı.
Buna karşılık Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Tunus hükümetini ‘gösteri yapma hakkını ihlal ettiği’ gerekçesiyle Cenevre'deki Uluslararası Çalışma Örgütü'ne şikayette bulunmayı düşündüğünü bildirdi.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, bu adımı Tunus Gazeteciler Sendikası başkanı Muhammed Yassin’e yönelik ‘bir kamu görevlisine saldırmak ve itaatsizliğe tahrik etmek’ olarak nitelendirilen, ‘tehlikeli ve uydurma’ suçlamayla gerekçelendirdi.



ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
TT

ABD'nin silahların kontrolüne ilişkin belgesine karşı Hizbullah'tan farklı bir Lübnan pozisyonuna doğru eğilim

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaret sırasında (EPA)

Hizbullah, Lübnan’da silahların yalnızca resmi güvenlik kurumlarının elinde bulunmasına yönelik yerel ve uluslararası taleplere karşı ‘varoluşsal tehdit’ kartını öne sürdü. Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, ‘ulusal güvenlik stratejisinin’ tartışılmasına başlanmadan önce bu tehdidin ortadan kaldırılması şartını koştu. Bu durum, Lübnan devleti ile Hizbullah arasında bir ‘farklılaşmaya’ işaret ediyor. Zira devlet, ABD’li arabulucu Tom Barrack’ın önerisini ‘olumlu şekilde ele alacakken’ Hizbullah farklı bir tutum sergiliyor.

Kasım’ın son açıklaması, silahlarını teslim etme mekanizmalarının tartışılmasına karşılık daha önce öne sürdüğü şartlara eklenen yeni bir koşul olarak görülüyor. Bu şartların başında ise, İsrail’in ateşkes anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi koşuluyla Hizbullah’ın silah konusunu görüşmeye hazır olacağı yönündeki talep geliyor. Her ne kadar Lübnan’daki resmi çevreler, Hizbullah’ın bu dosyada ‘esnek davrandığını’ ve ‘ağır silahlarını (nokta atışlı füzeler ve insansız hava araçları) teslim etmeye hazır olduğunu’ ifade etse de, konuya yakın kaynaklara göre Hizbullah, İsrail’in önceden bazı adımlar atmasını şart koşuyor.

Hizbullah, ABD'nin İsrail'e son savaştan bu yana Lübnan içinde işgal ettiği beş noktadan çekilmesi, elindeki 16 kişiyi serbest bırakması, Lübnan topraklarına yönelik ihlal ve saldırıları durdurması ve son savaşta yıkılan yerleri yeniden inşa etme görevine başlaması için baskı yapmasını talep ediyor.

ABD elçisi yeniden geliyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın, Lübnanlı yetkililer tarafından geçtiğimiz pazartesi günü Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nden teslim alınan ve Lübnan'dan önümüzdeki aralık ayında sona erecek bir süre içerisinde silahların geri çekilmesi için ‘net’ bir takvim taahhüt etmesini talep eden ABD belgesine resmi bir yanıt almak üzere üçüncü bir ziyaret için yakında Beyrut'a gelmesi bekleniyor. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam'ın temsilcilerinden oluşan komite, Lübnan'ın iki hafta önce Beyrut'ta ABD elçisine verdiği bir belgeye ilişkin gözlemleri içeren belgeyi inceliyor. Başbakan Selam'ın bu hafta Meclis Başkanı Berri ile bir araya gelerek Lübnan'ın vereceği yanıtın ayrıntılarını görüşmesi bekleniyor.

Hükümetin esnekliği

Lübnan makamları, Amerikan taleplerini içeren belgeye karşı esnek bir tutum sergiliyor. Bununla beraber Amerikan heyetiyle yürütülen temaslara aşina kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Lübnan makamları, Washington’un talep ettiği şekilde Karz-ı Hasen Vakfı ile ilgili tedbirleri artırmak, mali ve idari reformları uygulamak gibi kendisine düşen görevleri de yerine getiriyor. Hizbullah ise silah meselesinde daha katı bir tutum sergiliyor.

Kaynaklar, ABD'nin yanıtını incelemekle görevlendirilen komitenin görevinde önemli ilerleme kaydettiğini belirterek, Lübnan devletinin Amerikan anlaşmasına olumlu yaklaşacağını ve hükümetin silahlanmada tekelleşmeyi aşamalı olarak uygulama sözü vereceğini ifade etti. Kaynaklara göre Lübnan'ın resmi yanıtı Hizbullah'ın taleplerindeki sert tutumundan farklı olacak. Kaynaklar, Hizbullah'ın garantiler talep ettiğini ve Kasım'ın açıklamalarının da gösterdiği gibi son zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini belirtti.

Varoluşsal tehdit

Kasım dün akşam yaptığı konuşmada, “Hizbullah, Emel Hareketi, direniş ve Lübnan'ın bağımsızlığını isteyen ve Lübnan'ın Lübnanlılar için nihai bir vatan olduğuna inanan egemen bir hat olarak bizler, direnişe, çevresine ve bir bütün olarak Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz” ifadesini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün akşam yaptığı konuşmada (Hizbullah medyası)

Kasım, “Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üç gerçek tehlike var: güney sınırında İsrail, doğu sınırında DEAŞ ve Lübnan'ı kontrol etmeye, üzerinde vesayet kurmaya çalışan ve Lübnan'ın hareket ve yaşama kabiliyetini yok etmek isteyen Amerikan zorbalığı” dedi.

Kasım, Lübnanlılara hitaben şunları söyledi: “Sözümüz bir olsun ve öncelik için çalışalım. Tehlikeyi ortadan kaldırdıktan sonra savunma stratejisini ve ulusal güvenlik stratejisini tartışmaya hazırız. Sizi İsrail'e iyilik yapmamaya çağırıyorum. Çatışma halinde ABD hedeflerine ulaşamaz.”

Hizbullah silahlarına sarılıyor

Lübnan Kuvvetleri Partisi kaynaklarının Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Kasım'ın son tutumu ‘silahlarına sarılma meydanından henüz ayrılmadığı, yani halen aynı noktada olduğu’ şeklinde değerlendiriliyor. “Bu tutum görünüşte çevresine yönelik ve üstü kapalı tavizler mi içeriyor?” diye soran kaynak, başkanlar (Avn, Berri ve Selam) tarafından dile getirilen bazı hususların işlerin kolay olduğuna işaret ettiğini hatırlattı.

Görsel kaldırıldı.Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşme sırasında (Reuters)

Kaynaklar, “Şu ana kadar görünen o ki, Hizbullah silah bırakmamakta ısrar ediyor. Hizbullah'ın maksimum yapabileceği şey Litani Nehri’nin güneyinden çekilmek. Savunma stratejisi diye bir şey yok. Ondan istenen, silahlarını teslim etmesi” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, ‘Hizbullah'ın şimdiye kadar, varoluşsal tehditler konusunda aynı söylemleri sürdürdüğünü, hâlbuki bu silahlar ve destek savaşı aracılığıyla Lübnan’a varoluşsal bir tehdit teşkil edenin bizzat kendisi olduğunu ve silahları yüzünden savaşları ülkeye çektiğini’ ifade etti.

Kaynaklar, Hizbullah’ın yetkilileri aracılığıyla yaptığı açıklamalarda ‘ABD’ye İsrail sınırını korumaya hazır olduklarını, bunu da Litani’nin güneyinden tamamen çekilerek ve silah meselesini Litani’nin kuzeyinde hükümetle müzakere ederek yapabileceklerini anlatmak istediklerine’ dikkat çekti. Kaynaklar, ‘bu durumun ABD tarafından reddedildiğini, Washington’ın hamle karşılığında hamle ilkesine bağlı kaldığını, yani İsrail’in aşamalı olarak çekilmesi, esirlerin serbest bırakılması ve hedef almayı durdurması karşılığında devletin de Hizbullah’ın askerî yapısını dağıtarak egemenliğini tesis etmesini istediğini’ vurguladı.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’ne yakın kaynaklar, ‘Hizbullah’ın artık bu yönde bir adım atmazsa hem kendisini hem de tüm Lübnan halkını yeni bir savaşa sürükleyeceğinin farkında olduğunu, eylül ayında önceki ABD temsilcisi Amos Hochstein’ın sunduğu fırsatı değerlendirmediğinde savaşla karşılaştığını ve şimdi Tom Barrack’ın sunduğu fırsatı değerlendirmemesi halinde Lübnan’ı tehlikeye atacağını bildiğini’ ifade etti. Kaynaklar, Lübnan’ın yeni şiddet sahnelerine sürüklenmemesi konusunda uyardı.