Sudan: Protestolarda öldürülen bir güvenlik görevlisinin ailesi ‘kan hakkından’ feragat etti

21 Şubat'ta Hartum'da sivil yönetim çağrısı yapan protestolardan (AP)
21 Şubat'ta Hartum'da sivil yönetim çağrısı yapan protestolardan (AP)
TT

Sudan: Protestolarda öldürülen bir güvenlik görevlisinin ailesi ‘kan hakkından’ feragat etti

21 Şubat'ta Hartum'da sivil yönetim çağrısı yapan protestolardan (AP)
21 Şubat'ta Hartum'da sivil yönetim çağrısı yapan protestolardan (AP)

Martha'nın, uydurma olduğunu düşündüğü suçlamalarla bir yıldır hapiste olan oğlu Michael James için çok fazla ağlamaktan gözleri solgun görünüyordu. Martha'nın görme yeteneği zayıfladı ve ilacını alacak kimseyi bulamadı. Said Ebu el-Azaim, aynı suçtan hüküm giyen kardeşi Sivar ez-Zeheb'in maruz kaldığı vahşi işkenceden şikayetçi oldu. Sanık Halid'in kız kardeşi Ranya Memun Hader'e gelince, o, babasının ölümünden sonra aileyi geçimini sağlayacak kimse olmadan bırakan erkek kardeşinin masumiyetine inanıyor.
Sekiz sanığın avukatları, halk protestoları dalgası sırasında bir güvenlik görevlisinin öldürülmesi olayını doğruladı. İddianamenin sanıkları, mahkûmiyete sebebiyet verecek maddi delil olmaması nedeniyle çöken davanın “tamamlanmış ve esastan yoksun” olduğunu belirtti. Özellikle kan sahipleri davadan çekilip, kan hakkından feragat ettiğini ilan ettikten sonra dava çöktü.
Dava, Sudan Geçici Egemenlik Konseyi'nin şu açıklaması ile başladı: “Askeri İstihbarat'ta çavuş rütbesine sahip bir asker, cumhurbaşkanlığı sarayı yakınında göstericiler tarafından atılan taşlarla öldürüldü ve vücudu parçalandı. Bu olay, sivil yönetimin geri getirilmesi ve askeri otoritenin kaldırılması talebiyle 8 Mart 2022'de cumhurbaşkanlığı sarayına doğru ilerleyen protestolarda yaşandı. Birkaç gün sonra askeri istihbarat gücü, bu protestoları düzenleyen "direniş komitelerinin" üyesi olan 20 göstericiyi gözaltına aldı. Bunlardan 12'si peş peşe serbest bırakılırken, 8'i hakkında Askeri İstihbarat Teşkilatı Astsubay Mirgani el-Cili'yi öldürmek suçundan Ceza Kanunu'nun 130. Maddesine göre dava açıldı.”
Yaklaşık bir yıldır cezaevinde bulunan sekiz sanık, başkent Hartum'un "Doğu Deyyum" bölgesindeki direniş komitelerinin etkili üyeleri arasında yer alıyor. Bunlar: Halid Memun Hader, Hamza Salih, Mahcub İsmail, Şerafeddin Ebu el-Mecd, Sivar ez-Zeheb Ebu el-Azaim, Michael James, Kasım Hasib ve avcılıkla meşhur Hüsam Mansur.
3 Ekim'de duruşma başladığında okunan iddianamede, göstericilerin hareketini izlemek ve takip etmekle görevli olan kurbanın acımasızca dövüldüğü ve tecavüze uğradığı ifade edildi. İddianameye göre sanıklar, biber gazının bitmesinin ardından güvenlik gücünün üzerine atlayarak sopa ve taşlarla dövdüler. Mahkemede sanıklardan dördü, suçu işlediklerine dair itirafta bulunmaya zorlanmak için dövüldükleri ve işkence gördüklerini iddia etti. Mahkeme, bu kişilerin işkence iddialarını doğrulamak için onları bir doktora sevk etti.
Savunma avukatları ise adli tıp doktorunun ifadesinin mahkemenin tecavüz suçlamasını reddettiğini söyledi. "Darfur 24" kanalının aktardığına göre heyet üyelerinden avukat Rana Abdulgaffar, "İnceledikleri adli tıp raporunun sanıklara yöneltilen suçlamaları doğrulayan hiçbir bilgi içermediğini" belirtti.
Davanın ana tanığı Cad el-Kerim Cuma, soruşturma sırasında ifadesini geri aldı. Sanıklar aleyhine zorla "yalancı şahitlik" yapması için acımasızca işkence gördüğünü söyledi. Avukat Rehab el-Mubarek'e göre tanık mahkemeye yaptığı açıklamada, Askeri İstihbarat tarafından bir aydır gözaltında tutulduğunu ve gözaltı sırasında “hücrenin” uyumaması için suyla doldurulduğunu ve sanık aleyhine ifade vermesinin istendiğini söyledi. Daha önceki bir davayla ilgili şantaj yapılarak sanık olmakla tehdit edildi ve “gey” olmakla suçlandığı raporların iş birliği yapmaması halinde ailesine verileceği ifade edildi. Bu nedenle, hayatı ve serbest bırakılması konusundaki endişesi sebebiyle şahitliği kabul ettiğini belirtti.
13 Şubat'taki oturumda hazır bulunan maktulün ailesi, maktulün eşi ve erkek kardeşinden oluşan "kan sahipleri", "özel hak"tan feragat ettiklerini ve mahkemeden çekildiklerini açıklayınca, mahkeme heyeti ve mahkemedeki avukatlar şaşırdılar. Avukat El-Mubarak bu durumla ilgili şunları söyledi: “Maktulün ailesinin mahkemeden geri çekilmesi, duruşmayı takip etmeleri ve tanıkların dinlenmeleri sonucunda sekiz sanığın suçsuz olduğunu ve Mirghani'nin öldürülmesi davasıyla hiçbir ilgilerinin olmadığını düşünmelerinden ileri geliyor. Sanıkların beraat etmesini bekliyorum.”
"Askeri yargı" tarafından temsil edilen suçlama makamı yeni tanıklar çıkaramadı ve geçen pazartesi günkü oturumda mahkemeden tanıkların mahkeme huzuruna çıkarılması için karar vermesi istendi. Eğer onları bilgilendirmezse, bir sonraki celseden muaf olurlar. Aynı zamanda, iddia makamı ve yasa "askeri yargıya" suçlamayı temsil etme yetkisi vermesine rağmen, mahkemeden "asıl hakkın sahibi" olarak mahkeme huzuruna çıkması için "cumhuriyet savcılığına" bildirimde bulunulmasını istedi.
Duruşmanın ardından sanık James Michael'ın annesi Martha, oğlunun tutukluluğu nedeniyle yaşadığı acıyı ve kederi Şarku’l Avsat’a anlattı: “İnsanlar bana oğlumuzun tutuklandığını söylediler. Gözlerim ağrıyana kadar onun için ağladım. Bende ilaç parası yok, bu yüzden aileden sorumlu olan kişi masum olan ‘sanık’ oğlumdu. Ben de tahliyesini talep ettim.”
Tıpkı Martha gibi, protestolarda yaralanan sanıkların kardeşi Sivar ed-Dihab Ebu al-Azim Abdulhay, kardeşinin 29 Mart 2022'de vahşice tutuklandığını söyledi. Abdulhay sözlerine şöyle devam etti: "Büyük bir askeri istihbarat gücü eve saldırdı, mahremiyeti ihlal etti, kapıları kırdı ve sanki savaştaymış gibi havaya ateş açtı. Bize saldıran güç bütün bir bölgeyi özgürleştirmeye yeter.”
Sanığın savunma ekibinden olan Avukat Haşim Beşir el-Cali, Şarku’l Avsat'a suçlamanın "sanığı mahkûm edecek kanıt sağlamadığını" ve 19 tanığın dinlendiğini ancak ifadelerin iddianameye yardım etmediğini söyledi. Cali, “Son celsede suçlama, pazartesi günkü celse için şahitleri açıklamak veya onlardan vazgeçmek için son bir şans istedi ve mahkeme bu isteği kabul etti. Kan sahiplerinin ceza davasında özel haklarından feragat etmesi sanıkların masumiyetinin bir işaretidir. Bu dava "kamu hakkı" kapsamında devam edecek. Önümüzdeki celsede diğer tanıkları da dinlemeyi bekliyoruz ve eğer getirilmezlerse, dava kapanacak, sanıkların kendilerine atfedilen suçla ilgili sorgulama aşamasına geçeceğiz.” dedi.
Buna karşılık, Halid Memun Hader'in kız kardeşi "Amani" nispeten dirençli görünüyordu ve erkek kardeşinin suçlanmasını "temelsiz" olarak nitelendirdi. Amani “Allah’ın adaletini bekliyoruz, çünkü sadece kardeşimin değil, tüm sanıkların masumiyetine inanıyoruz. Halid bizim en büyüğümüz ve babamızın ölümünden sonra bizden sorumlu kişi. O gözaltındayken tam bir yıl geçti, bu süre zarfında aşağılayıcı denetimler nedeniyle çok acı çektik ve zulmü tattık. Annem de oğlunun durumuna üzülmesine rağmen bize dayatılan gerçeklerle cesaretle yüzleşti.” dedi.
Askeri İstihbarata bağlı bir çavuşu öldürmekle suçlanan sanıkları savunan avukatlardan Mutaz el-Medeni, adaletin sağlanmasına yönelik prosedürleri şiddetle eleştirdi: “Tutuklama Askeri İstihbarat tarafından, soruşturma Askeri İstihbarat tarafından ve yine hapis cezası Askeri İstihbarat tarafından kararlaştırıldı. Bu şartlarda adil bir soruşturma yapılamaz.”
25 Ekim 2021 darbesinden beri sivil yönetim çağrısı yapan protestolar durmadı. Ancak, güvenlik yetkilileri protestoculara karşı orantısız güç kullandı. 124 barışçıl protestocunun öldürüldüğü protestolarda, göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermiler kullanıldı.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.