Senusi ailesi, Kaddafi rejiminde el konulan mallarının iadesini talep ediyor

Senusi ailesinden bir heyet, Libya Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu Başkanı İbrahim ed-Darsi ile el konulan mallarının nasıl geri alınacağını görüştü. (Temsilciler Meclisi)
Senusi ailesinden bir heyet, Libya Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu Başkanı İbrahim ed-Darsi ile el konulan mallarının nasıl geri alınacağını görüştü. (Temsilciler Meclisi)
TT

Senusi ailesi, Kaddafi rejiminde el konulan mallarının iadesini talep ediyor

Senusi ailesinden bir heyet, Libya Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu Başkanı İbrahim ed-Darsi ile el konulan mallarının nasıl geri alınacağını görüştü. (Temsilciler Meclisi)
Senusi ailesinden bir heyet, Libya Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu Başkanı İbrahim ed-Darsi ile el konulan mallarının nasıl geri alınacağını görüştü. (Temsilciler Meclisi)

Libya’daki Senusi ailesi, ülkenin merhum Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi liderliğinde ‘Eylül 1969 Fetih Devrimi’ sonrasında el konulan mallarının ve vakıflarının iadesi çağrılarını yineledi.
Temsilciler Meclisi Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu Başkanı İbrahim ed-Darsi, geçen perşembe akşamı Senusi ailesinde bir heyet ile bir araya gelerek, Libya’da monarşi döneminin sona ermesinden bu yana aileye ait el konulan vakıflara yönelik Temsilciler Meclisi’nin tavrını ele aldı. Darsi, Senusi ailesinin mülk dosyasının, daha önce Vakıflar ve İslami İşler Komisyonu tarafından Temsilciler Meclisi’ne sunulduğunu ve Yasama ve Anayasa Komisyonu’na havale edildiğini belirtti.
Senusi ailesinin mülklerine Eylül 1969 olaylarından sonra el konulduğunu belirten Darsi, “Bunlar, o dönemde Libya içinde ve dışında Genel Vakıflar Kurumu’na dahil edildi” dedi. Senusi ailesinin mallarına el konulma yasasının kaldırılması ve bu hakların sahiplerine teslim edilmesi çağrısında bulunduğunu belirten İbrahim ed-Darsi, “Bu yasa Temsilciler Meclisi’ne sunuldu ve önümüzdeki oturumlarda görüşülecek” dedi.
17 Şubat Devrimi’nden üç yıl sonra Libya’nın doğusundaki geçici Birlik Hükümeti, Libya Krallığı Kralı Muhammed İdris es-Senusi’ye kendisi ve ailesine Libya vatandaşlığının iade edilmesi de dahil olmak üzere itibarını geri kazandırma kararı aldı. Daha sonra kendisinin ve ailesinin eski rejim tarafından el konulan ve mirasçılarına iade edilen özel malları listelendi ve benzer kararlar verildi. Ancak Senusi ailesinin üyelerine göre, sahada somut bir sonuç bulunmuyor.
Libya’nın doğusundaki Tobruk belediyesinde devlet mülkleriyle ilgilenen yerel makamlar 2019 yılında, Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in meşgul olduğu bir mesele olan 24 hektar alan da dahil olmak üzere bölgedeki kraliyet ailesine ait gayrimenkulleri iade etme kararı aldı. Ancak bazı meclis üyelerinin aktardığına göre o günden bu yana Senusi ailesi el konulan mallarını teslim alamadı.
Eylül 2021’de, Abdulhamid Dibeybe hükümetinin eski Devlet Başkanı Muhammer el-Kaddafi rejiminin bazı sembollerinin fonları ve malları üzerindeki korumayı kaldırma kararının ardından Senusi ailesinin mülkünün iadesi için talep yinelendi.
Libya’da ‘Bağımsızlık Anayasası ve Meşrutiyete Dönüş’ü Aktifleştirmeye Yönelik Ulusal Konferans Hazırlık Komitesi Başkanı Eşref Boudavara, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Kral Senusi’nin ailesinin, Veliaht Prens Hasan Rıza el-Mehdi es-Senusi’nin ailesinin ve 4 ve 88 sayılı kanunlar tarafından mülkleri gasp edilen tüm Libyalıların tüm mal varlığının iade edilmesi çağrısında bulundu.
Boudavara, ‘Kral ve ailesine itibarlarının yeniden kazandırılması, Krala ve ailesine Libya vatandaşlığının geri verilmesi, maddi ve manevi tazminat haklarının korunması’ hususunda Temsilciler Meclisi’nin 26 Şubat 2019’da oy çokluğuyla aldığı bir önceki karara dikkat çekti. Eski Başbakan Ali Zeydan hükümeti ve Abdullah es-Sani başkanlığındaki önceki geçici hükümet tarafından verilen diğer iki karara da atıfta bulunan Eşref Boudavara, bu kararların ‘Libya devletinin kurucusu Kral İdris es-Senusi’nin itibarının geri verilmesi ve daha önce Kaddafi rejimi tarafından el konulan kimliği ve ailenin mülkiyetinin iade edilmesi’ konularını içerdiğini hatırlattı. 



İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti

Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
TT

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti

Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)
Aytarun'da İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen sivil savunma mensupları (Sosyal medya)

İsrail ordusunun dün gece ‘Hizbullah altyapısını’ hedef alan saldırılar düzenlediğini duyurmasından saatler sonra Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail'in bugün Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısında bir kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

İki taraf arasında 27 Kasım'dan bu yana ateşkes yürürlükte olmasına rağmen İsrail, özellikle Güney Lübnan'da Hizbullah'a bağlı olduğunu söylediği hedeflere neredeyse her gün saldırı düzenlemeye devam ediyor. İsrail, geçen yıl Hizbullah’la patlak veren savaşın ardından İran destekli grubun kabiliyetlerini yeniden inşa etmesine izin vermeyeceğini vurguladı.

Lübnan Sağlık Bakanlığı bugün, İsrail savaş uçaklarının Aytarun kasabasına ‘bir kişinin ölümüyle sonuçlanan’ saldırı düzenlediğini duyurdu. Böylece Sağlık Bakanlığı'nın salı gününden bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladığı kişi sayısı beşe yükseldi. Bakanlık dün, Lübnan'ın güneyinde düzenlenen İsrail saldırılarında iki kişinin hayatını kaybettiğini bildirirken, İsrail ordusu da iki Hizbullah üyesinin hedef alındığını açıkladı. Salı günü ise iki kişi yaşamını yitirirken, İsrail ordusu aralarında bir saha komutanının da bulunduğu iki Hizbullah üyesini hedef aldığını duyurdu.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA) bugünkü hava saldırısının İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından gerçekleştirildiğini ve ‘Aytarun kasabasında bir motosikleti’ hedef aldığını bildirdi. Saldırı, İsrail ordusunun gece boyunca Hizbullah'ın ‘terörist altyapısını’ hedef aldığını duyurmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Ordu, ‘Hizbullah'ın sivil görünüm altında askeri varlık kurma girişimlerine karşı’ harekete geçeceği uyarısını yineledi.

Hizbullah ile İsrail arasında bir yıldan fazla süren ve Eylül 2024 itibariyle açık bir savaşa dönüşen çatışmanın ardından ABD arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail, başta güney ve doğu Lübnan olmak üzere Lübnan'ın çeşitli bölgelerine saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Anlaşma, ordunun ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) İsrail sınırına daha fazla konuşlanması karşılığında Hizbullah savaşçılarının Güney Lübnan'daki Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden çekilmesini ve buradaki askeri yapılarının dağıtılmasını öngörüyordu.

Lübnan, uluslararası toplumu, İsrail'e saldırılarını durdurması ve anlaşma uyarınca 18 Şubat'ta sona eren sürenin ardından kuvvetlerini tuttuğu beş ‘stratejik’ tepeden çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyor. Birleşmiş Milletler (BM) ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana en az 71 sivilin İsrail ateşiyle öldürüldüğünü açıkladı. Hizbullah'ın siyasi kanadı Direnişe Vefa Bloğu milletvekili Hasan Fadlallah geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, ateşkesin başlamasından bu yana 186 kişinin hayatını kaybettiğini ve 480 kişinin yaralandığını açıkladı. Fadlallah, hayatını kaybedenler arasında kaç kişinin Hizbullah mensubu olduğunu belirtmedi. Diğer yandan Lübnan Sağlık Bakanlığı AFP'nin ölü sayısını teyit etme talebine yanıt vermedi.