İran ABD Başkanı’na suikast planlıyor

DMO: Süleymani’nin intikamı birincil hedefimiz

2018 yılında Hacızade, Süleymani’yi dinlerken (Mehr Haber Ajansı)
2018 yılında Hacızade, Süleymani’yi dinlerken (Mehr Haber Ajansı)
TT

İran ABD Başkanı’na suikast planlıyor

2018 yılında Hacızade, Süleymani’yi dinlerken (Mehr Haber Ajansı)
2018 yılında Hacızade, Süleymani’yi dinlerken (Mehr Haber Ajansı)

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızâde, Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo için yapılan suikast planlarının Kasım Süleymani'nin öldürülmesine misilleme olduğunu ve bunun hala kuvvetleri için ‘birincil hedef olduğunu’ söyledi.
Hacızade bir televizyon röportajında “Allah'ın izniyle Trump'ı, Pompeo'yu ve ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Kenneth McKenzie'yi öldürmeyi başaracağız” ifadelerini kullandı.
Joe Biden yönetimi, geçen ay Eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Eski İran Özel Temsilcisi Brian Hook’a verilen devlet korumasının süresini uzattığına dair Kongre'ye ayrı ayrı bildiriler göndermişti. Bildirilerde Pompeo ve Hook'a yönelik tehditlerin hala ‘ciddi ve inandırıcı olduğu’ belirtilmişti. Bu kararla ABD Dışişleri Bakanlığı, Ocak 2021'de görevden ayrılmasından bu yana Hook’un korunma süresini onuncu kez, Pompeo’nunkini ise yedinci kez uzatmış olmuştu.

Sert bir intikam
DMO komutanları da dahil olmak üzere üst düzey İranlı yetkililer, pek çok defa Süleymani’nin intikamının sert bir şekilde alınacağına dair söz verdiler. DMO’nun istihbarat ve askeri operasyonlarının dış kolu Kudüs Gücü’nü yıllarca yöneten Süleymani, Ocak 2020'de Bağdat'a gelişinden birkaç dakika sonra eski ABD Başkanı Donald Trump'ın emrettiği bir ABD hava saldırısıyla öldürülmüştü.
İran günler sonra, Irak'ta ABD kuvvetlerinin bulunduğu Aynu’l Esed Askeri Hava Üssü’ne füze ateşleyerek misilleme yapmıştı. Olay sonucu kimse hayatını kaybetmese de Washington, onlarca askerinin beyin sarsıntısı geçirdiğini söylemişti. Aynu’l Esed Askeri Hava Üssü’ne füze fırlatıldığı gece, DMO hava savunma sistemleri, güney Tahran'da bir Ukrayna yolcu uçağını havalandıktan birkaç dakika sonra düşürmüş, çoğunun İranlı olduğu 176 yolcunun tamamı hayatını kaybetmişti. Üç günlük inkarın ardından Hacızade, uçağın düşmesinden kuvvetlerinin sorumlu olduğunu itiraf etmişti. O dönem İranlı yetkililer, uçağın düşürülmesiyle ilgili farklı açıklamalar yapmıştı. Örneğin bunun ‘insani bir hata’ olduğu ve DMO güçlerinin uçağı seyir füzesi sandıkları öne sürülmüştü. Kurbanların aileleri bağımsız bir uluslararası soruşturma yürütülmesini istiyor. Aktivistler ve kurbanların yakınları hala, Tahran'daki hükümeti askeri bir operasyon yaptığını gizlemekle suçluyorlar.
Ekim 2009'dan bu yana Hava-Uzay Kuvvetleri’ne komutanlık eden Hacızade (60), kurban ailelerinin düşürülen uçağın sır perdesinin aralanması için kovuşturulması çağrısında bulunduğu en önemli isimlerden biri.

Gerilimin düşürülmesi reddediliyor
ABD, Nisan 2019'dan bu yana DMO’yu terör listesinde tutuyor. Nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmaya yönelik tıkanan müzakerelerde DMO’nun terör örgütleri listesinden çıkarılması konusu İran'ın talepleri arasında yer almasına rağmen Biden yönetimi, eski Başkan Donald Trump'ın hamlesini geri çekmeyi reddetmişti.
Pek çok kaynağın belirttiği üzere ABD ve İran, mart ayında bir çıkmaza girmeden önce nükleer anlaşmayı canlandırmaya yönelik müzakereler kapsamında Süleymani’nin intikamı meselesini tartışmışlardı. Washington’un DMO’nun yabancı terör örgütleri listesinden çıkarılmasının temel şartlarından biri olarak bölgesel gerilimin düşürülmesi ve Süleymani’nin intikamına yönelik gelecek tüm girişimlerden vazgeçilmesini öne sürdüğüne dair ABD basınında haberlerin çıkmasının ardından İran DMO’nun listeden çıkarılması talebinden vazgeçtiğini duyurmuştu.
Geçen nisan ayında, DMO Deniz Kuvvetleri Komutanı Ali Rıza Tengsiri, İran'ın Süleymani'nin intikamı ile ilgili planlarından vazgeçmesi karşılığında ayrıcalık kazanma tekliflerini reddettiğini söylemişti. Bundan birkaç gün önce ise DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur “Tüm ABD liderlerinin öldürülmesi, Süleymani'nin kanının intikamını almak için yeterli olmaz. Süleymani'nin izinden gitmeli ve ölümünün intikamını başka yollarla almalıyız” ifadelerini kullanmıştı.
İran’ın aşırı muhafazakar Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin hükümeti, Süleymani davasının ‘sorumlulardan hesap sormak için dış politikalarının ana ilkesi’ olduğunu söylüyor. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Bağdat’a yaptığı ziyaret sırasında, İran’ın Irak’ın Süleymani’nin ölümünden sorumlu olanlar hakkında şikayette bulunmasına yönelik talebini gündeme getirdi. Tahran Süleymani’nin öldürüldüğü sırada ‘resmi bir misafir’ olduğuna dair Irak’tan resmi bir itiraf almaya çalışıyor.

DMO’nun terör örgütü olarak sınıflandırılması
Hacızade’nin tehdidi, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price'nin İngiliz The Telegraph gazetesinin haberini yalanlamasının ardından geldi. Söz konusu haber Joe Biden yönetimindeki diplomatların, İngiltere'nin DMO’yu terör örgütleri listesine alma planlarını engellemek için baskı uyguladığını öne sürmüştü.
Geçtiğimiz çarşamba günü The Daily Telegraph, sallantıda olan nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmaya çalışan ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, İngiltere'nin ‘müzakere taraflarından biri olarak önemli bir rol oynayabileceğine inandığını ve DMO’nun terör örgütleri listesine alınmasıyla bu rolün baltalanacağından endişe ettiğini’ belirtmişti.

Bu habere yanıt olarak Price, Amerika’nın Sesi Radyosu’nun (VOA News) Farsça yayınına verdiği röportajda “Biden yönetiminin DMO konusundaki tavrı net. Bu kurum, dünyadaki diğer tüm kurumların maruz kalmadığı kadar ABD yaptırımına maruz kalmıştır. Ayrıca, DMO komutanlarına terörizm ve insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak düzenli yaptırımlar uyguladık” ifadelerini kullandı.
Price, İran’da başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındığı sırada hayatını kaybeden Mahsa Amini adlı genç kızın ölümünün ardından patlak veren protestoları bastırmadaki rollerinden ötürü bir dizi DMO liderine İngiltere tarafından uygulanan son yaptırımlardan Washington’un memnun olduğunu belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Bazı kişilerin ve medya kuruluşlarının tamamen asılsız hikayeler yayarak ABD yetkililerini küçük düşürme girişimi utanç verici” dedi.
Aynı zamanda Price “DMO’ya bakış açımız hiç değişmedi. Müttefiklerimizi ve ortaklarımızı DMO’ya baskı yapmak için tüm uygun araçları kullanmaya teşvik ediyoruz. Şimdi karar vermek her ülkenin veya ülkeler bloğunun kendisine kalmış” dedi.

Uzun menzilli seyir füzesi
Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre Hacızade, bin 650 kilometre menzilli bir seyir füzesi geliştirdiklerini duyurdu. Bu adımın, Rusya'nın Ukrayna savaşında İran yapımı insansız hava araçlarını (İHA) kullanmasının ardından Batı'yı daha da endişelendirmesi muhtemel.
Hacızade konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bin 650 kilometre menzilli seyir füzemiz İran İslam Cumhuriyeti'nin füze cephaneliğine eklenmiştir” dedi.
Devlet televizyonu IRIB, Paveh adlı yeni seyir füzesinin ilk görüntülerini verdi. İran en son Şubat 2019’da bin 350 kilometre azami menzile sahip Huveyze adlı seyir füzesini tanıtmıştı.
Fransız haber Ajansı’na AFP göre Hacızâde açıklamasının devamında İran’ın ‘artık 2 bin kilometre uzaktan ABD gemilerini vurabileceğini’ belirterek “Avrupalılara saygımızdan bu sınırı 2 bin kilometre olarak belirledik. Umarız Avrupalılar bu saygıya layık oldukları gösterirler” dedi.
İran, ABD'nin itirazlarına ve Avrupa ülkelerinin endişe ifadelerine rağmen özellikle balistik füze programını genişletti. Tahran, programının tamamen savunmacı ve caydırıcı olduğunu söylüyor.
İran, İHA’larını Ukrayna'daki savaş başlamadan önce Moskova'ya tedarik ettiğini söylüyor. Rusya, Ukrayna’nın elektrik santrallerini ve sivil altyapısını hedef almak için İran İHA’larını kullanmıştı.
Kasım ayında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Washington’un, Hacızade’nin İran'ın hipersonik bir balistik füze geliştirdiğini söylediğini aktaran haberler hakkında şüpheleri olduğunu söylemişti.

Tahran’a Rus savaş uçakları
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby cuma günü yaptığı açıklamada, Beyaz Saray'ın İran'ın Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına verdiği geniş destek karşılığında Moskova'nın İran'a savaş uçakları ve diğer askeri teçhizatlar sağlayabileceğine inandığını söyledi.
Reuters Haber Ajansı’na göre Kirby basın mensuplarına verdiği demeçte, ABD’nin elinde, İran'ın Kasım ayında Rusya'ya top ve tank sevk ettiğine ve bunun karşılığında Rusya'nın füzeler, elektronik cihazlar ve savaş uçakları da dahil olmak üzere ‘benzeri görülmemiş bir savunma iş birliği’ gösterdiğine dair bilgiler olduğunu söyledi. İran'ın ayrıca hücum helikopterleri, radarlar ve savaş eğitim uçakları satın almaya çalıştığını da sözlerine ekledi.
Kirby, Rusya ile İran arasında bir savaş uçağı anlaşması olasılığından ilk kez bahsetmiyor. Kasım ayında Kirby, Rusya'da İranlı pilotların eğitildiğine dair istihbarat değerlendirmelerinden bahsetmişti.
Daha önce İran’ın Suhoy Su-35 uçakları satın almaya çalıştığı basına yansımıştı. Geçen ocak ayında İran parlamentosundaki Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Şehriyar Haydari, İran'ın yeni yıl başında yani 21 Mart'a denk gelen Nevruz bayramından sonra Rusya'dan Suhoy Su-35 savaş uçakları alacağını duyurmuştu.
Bu ayın başlarında İran Hava Kuvvetleri, dağların altında bilinmeyen bir yerde 'Ukab 44' (Kartal 44) adlı bir yer altı hava üssü olduğunu kamuoyuna açıklamıştı.
İran ordusu tarafından yapılan açıklamada, yeni üssün ‘İran Hava Kuvvetleri'nin yeni savaşçı uçaklarını barındırma ve operasyonel hale getirme gücüne sahip olduğu’ belirtilmiş, ancak daha fazla ayrıntı verilmemişti.



İsrail'in İran'a saldırısı: Netanyahu, Biden'a neden boyun eğdi?

İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
TT

İsrail'in İran'a saldırısı: Netanyahu, Biden'a neden boyun eğdi?

İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 26 Ekim'de dağıtılan ve İran'a saldırı düzenlemek için bir askeri üsten havalanmak üzere olan bir savaş uçağını gösteren fotoğraf (AFP)

Remzi İzzettin Remzi

İsrail'in İran'a misillemesinin nasıl ve ne zaman olacağına dair haftalarca süren spekülasyonların ardından İsrail, Tahran'daki ve ülkenin batısındaki askeri tesislere hava saldırıları düzenledi.

Mevcut bilgilere göre İsrail, ABD'nin baskısına boyun eğerek saldırısını belirli tesislerle sınırlandırmış ve ABD seçimlerine günler kala durumu tırmandırmamak için petrol ve nükleer tesisleri vurmamış gibi görünüyor. İran'ın saldırıya ilk olarak İsrail saldırısının sınırlı olduğunu ve saldırının küçük kayıpların yanı sıra iki askerin ölümüne yol açtığını açıkladı.

Beklendiği gibi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin tutumunu dikkate alarak kendisine uygun bir zaman seçti. Bir yandan ABD Başkanı Joe Biden'ın İran'ın nükleer ya da petrol tesislerini vurmama isteğine uyarken, diğer yandan da İran rejimi için büyük utanç yaratacak bir saldırı gerçekleştirdi. Özellikle hava saldırısına katılan tüm savaş uçaklarının güvenli bir şekilde üslerine döndüğü açıklanarak İran'ın hava savunmasının zayıflığı vurgulandı.

Netanyahu şüphesiz Tahran’ın misilleme yapacağını ve böylece yaklaşan seçimlerden önce eski Başkan Donald Trump’ın seçilmesine yardımcı olarak daha agresif bir saldırı başlatmanın önünün açılmasını umuyor. Böylece ABD'nin tam desteğiyle Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme planını uygulamaya devam edebilir.

Biden yönetiminin İsrail’in bölgede büyük bir gerilime yol açabilecek herhangi bir adım atmasını istemediği açık. Böyle bir tırmanışın Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in 5 Kasım'daki seçimleri kazanma şansı açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı neredeyse kesin. Aynı zamanda bölgesel bir savaş olasılığının güçlenmesi ve Amerikan halkının halihazırda rahatsız olduğu küresel durumla ilgili kafa karışıklığını ve endişesini daha da arttıracağı da ortada.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bazen Washington'ın tavsiyelerini dikkate alırken sonuçları İsrail'in çıkarlarıyla örtüşmese de eğer kendi çıkarlarıyla örtüşüyorsa bu tavsiyelere uyuyor.

sdcfv
İsrail’e yönelik füzeli saldırının görüldüğü Tahran'da İsrail karşıtı pankartın önünden geçen İranlılar, 26 Ekim 2024 (AFP)

Netanyahu, her zaman olduğu gibi siyasi hedeflerine hizmet edecek şekilde kendisine en fazla hareket ve manevra özgürlüğü sağlayan ve kendisi için en az maliyetli olan alternatifi seçmiş gibi görünüyor. Bunlardan birincisi, onun durumunda birbiriyle bağlantılı olarak kendini hem kişisel hem de siyasi düzeyde kurtarmak. Eğer Netanyahu siyasi gücünü kaybederse, siyasi kariyeri utanç içinde sona erecek. İkincisi ABD'yi İran ile bir savaşa sürüklemek. İsrail tek başına ne İran'ın nükleer programını yok edebilir ne de rejim değişikliğini sağlayabilir. Hedeflerinden birine ya da her ikisine ulaşmak için Washington'ın askeri ve siyasi desteğine ihtiyacı var. Yirmi yılı aşkın bir süredir bu projenin peşinde olan Netanyahu, 2003 yılından bu yana Washington'ı Tahran'a saldırma konusunda kendisine katılmaya ikna etmek için tüm yolları denedi.

Netanyahu, Donald Trump'ın seçimleri kazanma şansını en üst düzeye çıkarmak istiyor.

Üçüncü olarak Netanyahu, Tahran'da rejim değişikliğini sağlamak istiyor. İran halkına yönelik son mesajı, ancak bu bağlamda değerlendirildiğinde anlaşılabilir.

Dördüncü olarak ise Donald Trump'ın seçilme şansını arttırmaya katkıda bulunmak istiyor. Netanyahu’nun hesapları, İran'ın herhangi bir tırmanışının İsrail'in daha da tırmanmasına yol açacağı, bunun da ABD'nin müdahil olmaktan kaçınamayacağı bölgesel bir savaş olasılığını arttıracağı ve ABD’lileri ülkelerinin çıkarlarını korumak için güç kullanmaktan çekinmeyen bir lideri, yani Trump'ı seçmeye iteceği gerçeğine dayanıyor. Trump'ın az sayıdaki dış politika sabitelerinden biri olarak ABD'nin herhangi bir büyük askeri çatışmaya doğrudan dahil olmasını istemiyor. Ancak seçmen kriz anında bunu dikkate almayacaktır, çünkü böyle bir durumda ayrıntılar önemini yitirir. Önemli olan seçmenin krizin sonuçlarından ziyade mevcut krize vereceği tepkidir.

sxcdf
Necef (Negev) Çölü’ne düşen İran’a ait bir füzenin kalıntıları, 2 Ekim 2024 (AFP)

Beşinci ve son olarak Netanyahu, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek istiyor. İsrail, Netanyahu’nun liderliğinde uluslararası hukuku ihlal etme ve tarifsiz zulümler yapma konusunda çok ileri gitti. Elbette ABD eylemlerini durdurmaya karar vermedikçe artık geri adım atamaz ve ne yazık ki bunun olacağına dair hiçbir belirti yok.

Netanyahu’un Washington kendisini kontrol altına almadığı sürece hedeflerine ulaşmaya çalışmaktan geri durmayacağı kesin. Burada, ABD'yi bu yönde etkilemek için büyük bir sorumluluk taşıyan Arap ülkelerinin büyük rolü ortaya çıkıyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.