Tunus’ta Üçüncü Cumhuriyet Partisi cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor

Üçüncü Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Olfa Hamdi. (Şarku’l Avsat)
Üçüncü Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Olfa Hamdi. (Şarku’l Avsat)
TT

Tunus’ta Üçüncü Cumhuriyet Partisi cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor

Üçüncü Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Olfa Hamdi. (Şarku’l Avsat)
Üçüncü Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Olfa Hamdi. (Şarku’l Avsat)

Tunus’ta Üçüncü Cumhuriyet Partisi, 2024'te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday göstermeye hazır olduğunu açıkladı. Açıklamaya göre söz konusu adaylık şu üç ana stratejik eksene dayanıyor: Tunus'un Fransa ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinin ele alınması, borç sisteminin gözden geçirilmesi, enerji ve madenler dosyasına odaklanılması.
Üçüncü Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı ve ulusal hava yolu şirketi Tunusair eski Genel Müdürü Olfa Hamdi, Tunus'un bir sonraki cumhurbaşkanını seçmek için parti içinde bir araya gelme çağrısında bulundu. Basın toplantısında söz alan Hamdi, partisinin siyasi programı kapsamında, iki taraf arasındaki ticaret takas anlaşmasının yol açtığı zarar dolayısıyla Dünya Ticaret Örgütü'ne sunmak üzere AB ve Fransa'ya karşı şikayet dilekçesi hazırladığını söyledi.
Şubat 2022'de partiyi kuran Hamdi, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in politikasına ve partisinin yaşananlara ilişkin tutumuna karşı çıkanların yakın zamanda tutuklanmasıyla ilgili açıklamalarında, bunun yargıyı yürütme organının bir görevi haline getiren anayasanın doğal bir sonucu olduğunu vurguladı. Tunus'taki ceza kanunu kapsamında haksız yere hapse atılan binlerce Tunuslu olduğuna dikkat çeken Hamdi, “Ucu siyasi şahsiyetlere ve nüfuzlu kişilere değdiği zamanlar haricinde adaletsizliği hatırlamıyoruz. Necla Budin liderliğindeki mevcut hükümet başarısızdır. Görevden alınması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Üçüncü Cumhuriyet Partisi, Tunus'ta gelecek yıl yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma niyetini açıklayan ilk siyasi partilerden biri oldu. Tunus cumhurbaşkanlığına yakın siyasi kaynaklar, geçen yılın sonlarında Kays Said’in cumhurbaşkanlığı seçimlerine yeniden aday olmaya hazırlandığını bildirmiş, bu seçimleri erteleme niyetine karşı çıkmıştı. Ancak Kays Said bu konuya ilişkin açıklamada bulunmadı.
Gözlemciler Cumhurbaşkanı Said’in, 25 Temmuz 2021'de istisnai tedbirleri açıkladığı siyasi projesini yeni adaylığı aracılığıyla devam ettirmek istediği düşüncesinde. Cumhurbaşkanı’nın attığı söz konusu adımlar şiddetli tartışmalara yol açmış, muhalefet bu adımları anayasaya ve demokratik gidişata karşı vurulan darbe olarak nitelendirmişti.
Son dönemde birçok siyasi parti, yaklaşan siyasi tabloyu netleştirmek, hükümetin feshi, yeni anayasa ve seçim yasasının onaylandığı istisnai tedbirler aşamasını sonlandırmak için ciddi bir baskı yapıyor. İlk dönemin 2024’te biteceğini belirleyen 2014 anayasası takvimine göre cumhurbaşkanlığı seçim tarihini olduğu gibi tutacağı mı yoksa cumhurbaşkanlığı adaylığını geçmiş dönemi saymayarak 2022 anayasasına göre gerçekleştirmeyi mi hedeflendiğinin açıklanması talep ediliyor.
Bu ay yapılan son kamuoyu yoklamasında, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tunusluların yüzde 62'sinin Kays Said'e oy verme niyetinde olduğu görüldü. Anket sonuçlarına göre ikinci sırada yüzde 7 ile es-Safi Said, üçüncü sırada yüzde 6 ile Abir Musa ve dördüncü sırada da yüzde 3 ile Fadıl Abdulkafi alıyor.
Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Faruk Buasker, yurt dışındaki yedi seçim bölgesinde milletvekili adayının çıkmaması ile birlikte 154 milletvekilinin zaferiyle sonuçlanan genel seçimlerin kesin sonuçlarını açıkladı. Nahda Partisi Başkanı Raşid Gannuşi liderliğindeki feshedilmiş Tunus Parlamentosu’nun yerini alacak olan yeni meclisin ilk toplantısının hemen ardından, söz konusu seçim bölgelerinde kısmi parlamento seçimlerinin düzenlenmesi için yeni bir tarih belirlenmesi bekleniyor.



İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?
TT

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

Binyamin Netanyahu hükümeti, iç siyasi krizlerden kaçmak amacıyla bölgesel cephelerde gerilimi tırmandırma yarışına girerken, son dönemde Afrika Boynuzu’nda, özellikle de Somaliland’da İsrail kaynaklı “tehlikeli” olarak nitelendirilen hamleler dikkat çekiyor.

Somaliland’da bir İsrail askeri üssü kurulması ihtimali, Mısır ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini yeni bir stratejik sınavla karşı karşıya bırakıyor. Kızıldeniz’in girişine yönelik herhangi bir müdahalenin “kırmızı çizgi” olduğu yönündeki resmî ve hukuki uyarılar, bu tür bir adımın bölgeyi daha önce gündeme gelmemiş askerî seçeneklere sürükleyebileceğine işaret ediyor.

Şarku’l Avsat Al Arabiya’dan aktardığı habere göre Askerî tabloyu ayrıntılı biçimde analiz eden Harp Akademileri Yüksek Askerî Çalışmalar Akademisi’nden öğretim üyesi Tümgeneral Usame Mahmud Kebir, yaptığı açıklamalarda, Netanyahu’nun hükümetinin dağılmasını önlemek için siyasi ve askerî gerilimi canlı tutmaya çalıştığını belirtti.

Kebir’e göre İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ederek Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması, üç temel jeostratejik hedefe dayanıyor:

  • Birincisi, Husileri yakın mesafeden tehdit edebilecek bir askerî üs kurmak;
  • İkincisi, Somali’deki Türk çıkarlarını hedef almak;
  • Üçüncüsü ve en tehlikelisi ise Kızıldeniz’in girişindeki deniz trafiğini kontrol ederek Mısır’a baskı uygulamak. Bu durumun Süveyş Kanalı gelirlerini olumsuz etkileyeceğini ve Etiyopya’nın Nahda Barajı dosyasında Kahire’ye karşı siyasi koz kazanmasına hizmet edeceğini vurguladı.

Mısırlı askerî uzman, Kahire’nin bu girişimleri diplomatik olarak derhal kınadığını, ancak İsrail’in fiilen askerî üs inşasına başlaması halinde sürecin “daha etkili bir aşamaya” evrilebileceğini ifade etti. Kebir, Mısır’ın ulusal güvenliğini ve stratejik kazanımlarını koruyacak yeterli araç ve düzenlemelere sahip olduğunun altını çizdi.

Hukuki ve uluslararası boyuta ilişkin değerlendirmede bulunan uluslararası hukuk profesörü Dr. Muhammed Mahmud Mehran ise, İsrail’in bu adımda ısrar etmesinin “stratejik kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceğini söyledi. Mehran, Al Arabiya.net ve Al Hadath.net’e yaptığı açıklamada, Mısır’ın yalnızca diplomatik seçeneklerle yetinme lüksüne sahip olmadığını; Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi uyarınca önleyici savunma tedbirleri alma yükümlülüğü doğacağını dile getirdi.

Mehran ayrıca, Somali’nin meşru hükümetiyle Mogadişu’da imzalanan ortak savunma anlaşmaları çerçevesinde Mısır’ın halihazırda bölgede askerî varlık bulundurmasının, Kahire’ye “hukuki ve sahadaki araçlar” sağladığını ve bu sayede gayrimeşru üs kurma girişimlerinin engellenebileceğini belirtti.

Coğrafi mesafenin Mısır Silahlı Kuvvetleri için caydırıcı bir unsur olmayacağını vurgulayan Mehran, Babülmendep’teki hayati çıkarların korunmasının mümkün olduğunu ifade etti.

Mehran, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: Somaliland’da herhangi bir İsrail askerî varlığı Mısır tarafından tek başına karşılanmayacak; bu adım, 1950 tarihli Arap Ortak Savunma Sistemi ile de karşı karşıya kalacak. Söz konusu sistem, Arap ülkelerini varoluşsal tehditlere karşı ortak hareket etmeye zorunlu kılıyor.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.