Lübnan: Hizbullah ÖYH’yi Franciyye’nin adaylığına iknaya çalışıyor

Hizbullah, Franciyye’yi destekleme konusunda Basil’in tavrını yumuşatmaya çalışıyor

Geçen Eylül ayında Nasrallah, Basil (sağda) ve Franciyye görüşmesine dair Hizbullah medyası tarafından dağıtılan birleşik bir fotoğraf
Geçen Eylül ayında Nasrallah, Basil (sağda) ve Franciyye görüşmesine dair Hizbullah medyası tarafından dağıtılan birleşik bir fotoğraf
TT

Lübnan: Hizbullah ÖYH’yi Franciyye’nin adaylığına iknaya çalışıyor

Geçen Eylül ayında Nasrallah, Basil (sağda) ve Franciyye görüşmesine dair Hizbullah medyası tarafından dağıtılan birleşik bir fotoğraf
Geçen Eylül ayında Nasrallah, Basil (sağda) ve Franciyye görüşmesine dair Hizbullah medyası tarafından dağıtılan birleşik bir fotoğraf

Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı boşluğu beşinci ayına giriyor ve ufukta cumhurbaşkanlığı seçimlerini içinde bocaladığı çıkmazdan kurtarmak için üzerine inşa edilecek herhangi bir atılım işareti yok. Parlamenter bloklar, Paris’te bir araya gelen beş ülkenin (ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır) büyükelçileri tarafından temsil edilen uluslararası toplumun uyguladığı baskılara yanıt vermiyor ve herhangi bir iletişim şeklinin yokluğunda bölünmüş durumda. Lübnan’ın en kötüye doğru kaymasını durdurmak için cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir an önce gerçekleşmesi gerekiyor.
Beş ülke, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Lübnanlıların yerine geçmeyi reddederken, meclis bloklarına baskı yapmakla ve ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçim toplantısını ‘salondan dışarı çıkarak’ bozan milletvekillerine yaptırım uygulama tehdidinde bulunmakla yetiniyor. Bu durum ise seçimleri güvence altına almak için gereken yeter sayının bozulmasına yol açıyor.
Aynı şekilde beş ülke, büyükelçileri aracılığıyla cumhurbaşkanlığı için bir adayları olmadığını ilgililere bildirdi. Ayrıca bir adayı diğerine tercih ettikleri yönündeki söylentilerin aslı olmadığını dile getirdi. Dolayısıyla büyükelçilerin Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri de dahil, bir araya gelen liderlerin sorularına verdiği yanıtlara göre (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi’nin lideri eski Milletvekili Süleyman Franciyye’nin adaylığına da itiraz etmiyorlar.
Bu bağlamda Şarku’l Avsat’ın bir parlamento kaynağından edindiği bilgilere göre ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea, Berri’ye Franciyye’nin adaylığı konusunda ABD tarafından herhangi bir ‘veto’ olmadığını ve cumhurbaşkanını seçme özgürlüğünün milletvekillerine bırakıldığını belirtti. Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo da aynı görüşü dile getirdi.
Parlamento kaynağının aktardığına göre Grillo, anayasal kurumlarda düzeni yeniden sağlamak ve Lübnan’ın içinde bulunduğu krizden çıkmasına yardımcı olmak için gereken reformları onaylamak amacıyla Paris için önemli olan şeyin, bir an önce cumhurbaşkanlığı seçimlerini hızlandırmak olduğunu vurguladı. Fransız Büyükelçi ayrıca, Franciyye’nin seçilmesini veto ettiğine dair çıkan söylentilerin hiçbirinin gerçek olmadığını dile getirdi. Anne Grillo’ya göre Fransa, cumhurbaşkanını seçme konusunda parlamentonun iradesine saygı duyuyor ve Lübnan ile işbirliği yapmaya istekli.
Parlamento kaynağı, Grillo’nun ‘Franciyye’nin cumhurbaşkanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi üyesi Navaf Selam’ın başbakan olduğu’ ya da ‘Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ın cumhurbaşkanı ve Selam’ın başbakan olduğu’ ikili bir denklem sunduğunu belirtti. Kaynak, Franciyye hakkında konuşmanın, seçilmesi halinde Fransa tarafından veto edilmeyeceğiyle ilgili olduğunu ifade etti.
Kaynağın belirttiğine göre Anne Grillo, cumhurbaşkanlığı konusunda konuşmak için henüz çok erken olduğunu, kendileri için önemli olanın cumhurbaşkanı seçimleri olduğunu söyledi.
Batılı bir diplomatik kaynağın Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Franciyye’nin adı, içeride sunulsa bile Genelkurmay başkanının adı göreve aday olmamasına rağmen hala dışarıda ortaya koyuluyor ve ismi, zaman zaman bazı milletvekilleri tarafından dile getiriliyor. Kaynak, cumhurbaşkanlığı seçimlerini çok geç olmadan gerçekleştirmek için bir aday üzerinde uzlaşı sağlanması gerektiğini söylerken, “Çünkü ülke, devam eden düşüş sarmalına artık tahammül edemiyor” dedi.
Öyle görünüyor ki Franciyye’nin adaylığını destekleyen Şii İkili’nin (Hizbullah ve Emel Hareketi) tavrında herhangi bir değişiklik olmadı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre hala, 65 milletvekilinin (parlamentodaki milletvekili sayısının yarısı + 1) desteğini almaya çalışıyor. Ancak yine de zorluklarla karşı karşıya. Zira (Ermeni) Taşnak Partisi milletvekilleri ve Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki ‘Güçlü Lübnan’ bloğunun üyesi Milletvekili Muhammed Yahya da eklenirse, 50 milletvekili tavanının altında kalıyor.
Edinilen bilgilere göre Şii İkili içerisinden bazıları, Franciyye’nin ‘direniş ekseni’ dışındaki Sünni milletvekillerinin sayısını abartıyor. Ancak Teymur Canbolad başkanlığındaki Demokratik Buluşma üyelerinin desteğini alabileceklerine güven duymak, en azından yakın gelecekte olası değil. Zira Milletvekili Tony Süleyman Franciyye ile kişisel ilişkisi iyi olmasına rağmen Canbolad, onu desteklemek için hala isteksiz. Çünkü Demokratik Buluşma, şu anda (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbolad’ın General Avn, eski bakan Cihad Azur ve eski Milletvekili Salah Hanin’in adaylığını desteklemek için ortaya koyulan önerinin yanında yer alıyor.
Ancak Şii İkili’nin tavrında yeni olan şey, Hizbullah’ın ‘Arap ve uluslararası düzeyde şansının Franciyye’den fazla olduğunu hissetmesi durumunda Basil’in, General Avn’un yolunu kesmek için Franciyye’yi destekleyenlerin safına katılacağına’ dair henüz umudunu kaybetmemiş olması.
(Şii) Hizbullah, Basil’in şu anda ordu komutanıyla tek taraflı da olsa bir ‘yok etme savaşına’ girdiğine, Franciyye’ye verdiği desteğin aksine onları bir çatı altında toplamanın hiçbir yolu olmadığına inanıyor.
Bu noktada sorulması gereken şu; Basil, Hizbullah’ın inandığı gibi Nasrallah’ın kendisiyle temasa geçmesi için bir koşul olarak tavrını yumuşatmak üzere inisiyatif kullanacak mı yoksa inatçılığını koruyacak mı?



BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)

Irak parlamentosunda şu anda ‘en büyük blok’ konumundaki (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, dokuz aday arasından yeni bir başbakan seçmeye hazırlanıyor.

Şii ittifakının genel sekreteri Abbas Radi dün yaptığı açıklamada, adayın Irak’ta kabul görmesi, uluslararası gerekliliklerle başa çıkma becerisine sahip olması ve devlet kaynaklarını partizan amaçlarla kullanmayacağına dair taahhütte bulunması gerektiğini vurguladı. Radi, güvenlik ve ekonomi alanlarında başbakanın görevlerine ilişkin ayrıntılı bir programın, gelecek hükümetin bir parçası olabilecek bir ekip tarafından hazırlanmasının ardından, en olası adayın özelliklerini belirleyecek bir toplantının yapılacağını da sözlerine ekledi.

Koordinasyon Çerçevesi, siyasi normlara uygun olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarına getirilecek isimlere karar vermek için Kürt ve Sünni güçlerle müzakereler yürütürken, adayları değerlendiren önde gelen siyasi şahsiyetlerden oluşan bir komisyon aracılığıyla faaliyet gösteriyor.

Radi, rekabetin tanınmış önde gelen isimler arasında yaşandığını söyledi.

Radi, Şarku’l Avsat’ın Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin yeni gündeminin bir parçası olarak milis grupların silahları sorununu ele almayı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, “Hükümet programı, yeni başbakan tarafından uygulanacak güvenlik reformlarını içerecek” ifadelerini kullandı.


Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
TT

Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cebaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)

Hamas hareketi çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşme, öldürme ve tutuklama konusundaki ısrarının Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğunu belirtti. Hamas yaptığı açıklamada, “İşgalin Refah tünellerinde mahsur kalan direnişçilerin peşine düşme, öldürme ve tutuklama yoluyla işlediği vahşi suç, Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve bu anlaşmayı baltalama ve çökertme yönündeki devam eden girişimlerin kesin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Hamas, savaşçılar ve evlerine dönüş sorununu çözmek için geçtiğimiz ay boyunca çeşitli siyasi liderler ve arabulucularla temaslarda bulunarak önemli çabalar sarf ettiğini belirtti ve “Ancak İşgal, öldürme, kovalama ve tutuklama söylemlerine öncelik vererek tüm bu çabaları engelledi” dedi.

 İsrail, bu ayın başlarında Teğmen Hadar Goldin'in naaşını teslim almasının ardından, tünellerden güvenle çıkabileceklerine dair verdiği sözü görmezden gelerek, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde tünellerde saklanan Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın silahlı mensuplarının peşine düştü, onlara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adraee, Çarşamba sabahı ordu güçlerinin, Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde, bölgedeki bir tünelden çıktıklarına inanılan altı militanı hedef aldığını söyledi.

İsrail ordusu, hava kuvvetlerinin militanlara ateş açtığını belirtti. Daha sonra bölgede bir ceset bulunurken, yakınlardaki bir çatışmada üç silahlı adamın daha öldürüldüğünü, askerlerin ayrıca bir binada bulunan iki militanı tutukladığını açıkladı.

İsrail medyası, ateşkes anlaşmasına göre İsrail kontrolü altında olan Refah bölgesinde onlarca silahlı adamın bir yeraltı tüneline sığındığını bildirdi. Bu kişilere güvenli koridor sağlama taleplerine ilişkin müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail Kamu Yayın Kurumu muhabirine göre, “Tutuklananlar, kendilerini yerinde sorguya çekmek üzere nakleden askerlere ateş açmadan Nahal Tugayı'na teslim oldular. Askerler sorguda Refah'ın doğusundaki el-Cüneyne semtinde devam eden operasyona yakın tünellerde ve bölgelerde kalan militan sayısı hakkında yeni bilgiler edinmeye çalıştılar.”

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre, geçen hafta 20 militan etkisiz hale getirildi, 8 militan ise bölgeden kaçmaya çalışırken tutuklandı.

İsrail askeri kaynakları, bölgede yaklaşık 40 militan olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, son günlerde 60 ila 80’di. Kaynaklar, Refah'taki Doğu Bölgesi Taburu’nun komutanı veya yardımcısının da bu militanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Artan baskı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan kentte son kalan tünellere yönelik operasyonlar başlatarak Hamas militanları üzerindeki baskısını artırmaya başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bu savaşçılara güvenli geçiş sağlayacak her türlü çözümü reddederek sert bir tutum benimsemişti. Onları öldürmenin veya teslim olmaya zorlamanın önemini vurgulamıştı. Kuvvetlerine bu doğrultuda talimat vermiş ve yaklaşık iki hafta önce onların peşine düşüp yakalamak için askeri harekâtlarını yoğunlaştırmışlardı.

Hamas, arabulucularla koordinasyon halinde, savaşçılarının güvenli bir şekilde bölgeden çıkışını garanti eden bir çözüm karşılığında, 2014’teki savaşta esir alınan Teğmen Hadar Goldin'in naaşının iadesi konusunda mutabakata varmıştı.

sdfrgt
İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası)

ABD, bu süreci tamamlamak için başta Türkiye olmak üzere arabulucularla çalıştı. Hamas, savaşçılarının güvenli bir şekilde çıkışı için çalışılacağına dair güvence aldıktan sonra naaşı teslim etti. Ancak Trump yönetiminin temsilcileri İsrail'i bu konuda ikna edemedi ve mesele çözümsüz kaldı.

Üst düzey bir Hamas heyeti, geçtiğimiz günlerde Mısır İstihbarat Şefi Hasan Reşad ile Refah tünellerindeki savaşçılar konusunu görüştü. Hamas heyeti, Mısır tarafının savaşçıların güvenli bir şekilde bölgeden çıkışı ve can güvenliklerinin sağlanması için tüm arabulucular ve taraflarla yoğun bir şekilde çalışmasını talep etti.

Hamas kaynakları, Şarkul Avsat'a, İsrail'in uzlaşmaz tutumu ve işgalcilerin herhangi bir çözümü reddetmesi nedeniyle sorunun çözümsüz kaldığını söyledi.

Devam eden ihlaller

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ihlalleri de devam etti. Bir İsrail tankından ateşlenen top mermisi, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı’nın doğusunda odun toplayan bir Filistinliyi öldürdü. Bir Filistinli de, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusundaki Beni Süheyla beldesine düzenlenen bir İHA saldırısında hayatını kaybetti. Bir diğer Filistinli ise iki gün önce beldeye düzenlenen saldırıda aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, Sarı Hat'ın doğusunda kontrolü altındaki bölgelerde ve Hamas kontrolündeki çevre bölgelerde Filistinlilerin evlerini ve altyapıyı büyük çapta yıkmaya devam ediyor. Bu bölgelerde hava saldırıları, topçu bombardımanı ve silahlı çatışmalar yaşanıyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı günlük raporunda, son 24 saatte (Salı öğleden sonra ile Çarşamba arasında) Gazze Şeridi'ndeki hastanelere iki yeni ölü ve sekiz yeni ulaşılan naaş olmak üzere 10 cenaze ulaştığını duyurdu. Böylece ateşkesten bu yana toplam ölü sayısı 347'ye (Çarşamba günkü yeni kayıplar hariç), yaralı sayısı 889’a ulaştı. Savaş sırasında ve daha önceki dönemlerde düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin 596'sının cenazesine ulaşıldı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 170.965 yaralıyla birlikte 69.785'e yükseldi.

Bakanlık ayrıca, İsrail tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla teslim edilen 15 Filistinlinin naaşının teslim alındığını duyurdu. Böylece teslim alınan toplam naaş sayısı 345'e ulaştı ve bunlardan 99'unun kimliği belirlendi. Bakanlık, ekiplerinin naaşları, muayene, kaydetme ve ailelerine teslim hazırlıkları kapsamında, yerleşik tıbbi prosedür ve protokollere göre incelemeye devam ettiğini belirtti.

Son cenazeleri teslim etme operasyonu, Hamas ile İsrail arasında gerçekleşen ve İsrail'in bir başka rehinenin cenazesini teslim aldığı bir takasın bir parçasıydı. Böylece Gazze Şeridi'nde biri İsrailli bir işçiye, diğeri ise Taylandlı bir işçiye ait iki cenaze kaldı.