Yemen: Safer tankerinin güvenliği belirsizliğini koruyor

Safer tankerinden petrolü boşaltmaya yönelik uluslararası planın kaderini belirsizlik çevreliyor

Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa Limanı'nda demirleyen Safer tankeri (AFP)
Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa Limanı'nda demirleyen Safer tankeri (AFP)
TT

Yemen: Safer tankerinin güvenliği belirsizliğini koruyor

Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa Limanı'nda demirleyen Safer tankeri (AFP)
Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa Limanı'nda demirleyen Safer tankeri (AFP)

Yemen’in Hudeyde ilindeki Ras İsa kıyılarında demirleyen petrol tankeri Safer’in akıbeti gizemini koruyor. 1,1 milyon varil olarak tahmin edilen ham petrolü fon yetersizliği nedeniyle yeni bir tankere nakletmek için bir Birleşmiş Milletler (BM) planı hala tamamlanabilmiş değil.
Yemen hükümetine ait petrol tankeri Safer, 2014 yılının Eylül ayında terörist Husi milislerin Yemen'in başkenti Sana'nın kontrolünü ele geçirmesinden bu yana herhangi bir bakım yapılmadan denizde demirledi. Uzmanlara göre bu, Kızıldeniz'deki en büyük çevre felaketinin habercisi olarak kabul ediliyor.
İsmini açıklamak istemeyen Yemenli bir kaynak, Şarku'l Avsat'a BM planının şimdiye kadarki başarısızlığının yeni bir tanker satın almak için fon eksikliğinden kaynaklanabileceğini vurguladı. Ayrıca “Görünüşe göre yeni bir tanker almak için ek finansmana ihtiyaçları var, fiyatlar yükseldi ve bunu beklemiyorlardı” dedi.
Öte yandan Husi grubu, 2022 yılının Mart ayında imzalanan anlaşmaya göre BM’yi Safer tankerini boşaltma taahhütlerini yerine getirmemekle ve başka bir alternatif gemi getirmemekle suçladı. Husi yetkili, BM’yi gerekli 85 milyon doları almasına rağmen donör ülkelerden daha fazla fon talep etmek için kasıtlı olarak yüzen rezervuarı olduğu gibi yerleştirmekle itham etti.
Husi darbe hükümetinin Ulaştırma Bakanı Abdulvehhab ed-Durra basın açıklamalarında şunları söyledi: BM’nin fonu hazır. Ben de bu yılın başında uygulayacağıma söz vermiştim ve şubat ayındayız ve şu ana kadar herhangi bir değişim hareketi gözlemlemedik.”
Batılı bir diplomatın Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre Husiler, Safer petrol tankerinin dosyasını uluslararası toplum, koalisyon ve Yemen hükümetine şantaj yapmak için bir kart olarak kullanıyor.
Yemen hükümeti, tarafından yapılan açıklamada “Husilerin yöntemi, bir terör ve şantaj durumu yaratmaya ve taleplerine yanıt vermeye çalıştıkları için savaşın başından beri herkes tarafından biliniyor” ifadelerine yer verildi.
Öte yandan ‘Safer Üretim ve Arama’ şirketinden bir kaynak (tankerin sahibi), ‘para kaybı ve zaman kaybı’ değerlendirmesinde bulunarak tüm BM planının uygulanabilirliğini sorguladı.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, mürettebat, işletme ve yakıtla birlikte 18 aylık bir tanker kiralamanın maliyeti 30 milyon doları aştığını ve aynı yerde tutmanın boşuna para israfı olduğunu belirtti. Yetkili, “Çözüm, tankerin (Safer) yükünü boşaltmak ve kargoyu taşıyacak yeni gemiyi terk etmektir” dedi.
Tankerin kazaya neden olmadan kalması için tüm imkanlarıyla çalıştıklarını ifade etmesine rağmen, ‘bu hassas dosyanın çözülmesindeki erteleme ve sürekli gecikme nedeniyle her an bir felaket yaşanabileceği’ uyarısında bulundu.
ABD kısa bir süre önce, Safer petrol tankerini kurtarmak için Birleşmiş Milletler acil durum planının hızlı bir şekilde uygulanması çağrısında bulunmuştu.
BM tarafından yayınlanan uyarılara göre söz konusu tanker, Kızıldeniz'e 1 milyon varilden fazla petrol dökmekle tehdit ediyor. Bu da çevre felaketine ve kıyıların, geçim kaynaklarının yok olmasına, balık stoklarının tükenmesine ve Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden trafiğin aksamasına yol açacaktır.
BM'nin iki aşamadan oluşan Safer tanker tehdidine karşı koyma planının toplam maliyeti, ilk dört aylık acil durum operasyonu için acilen gerekli olan 80 milyon dolar dahil olmak üzere 144 milyon dolardır. BM söz konusu tankerden büyük bir petrol sızıntısının Hudeyde ve Salif limanlarının geçici olarak kapanmasına neden olacağı tahmininde bulunuyor. Bu iki liman nüfusun yüzde 80'inden fazlasının insani yardıma ihtiyaç duyduğu bir ülkede gıda, yakıt ve hayat kurtaran malzemelerin girişi için önemli bir arter kabul ediliyor. Öte yandan bir sızıntı durumunda temizleme maliyetinin 20 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.



İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.


Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada altı kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.