Libyalılar, Rusya-ABD anlaşmazlığında petrol kaynaklarının kullanılmasından korkuyor

Libyalı siyasetçilere göre Washington liderliğindeki Batı ülkeleri, Wagner unsurların üyelerine müdahale edebilir

ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi Richard Norland. (ABD Büyükelçiliği’nin Twitter hesabı)
ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi Richard Norland. (ABD Büyükelçiliği’nin Twitter hesabı)
TT

Libyalılar, Rusya-ABD anlaşmazlığında petrol kaynaklarının kullanılmasından korkuyor

ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi Richard Norland. (ABD Büyükelçiliği’nin Twitter hesabı)
ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi Richard Norland. (ABD Büyükelçiliği’nin Twitter hesabı)

Libyalı siyasetçiler, dış güçlerin petrol kaynakları dosyasının yönetimine müdahale etmesi ve Rusya-ABD anlaşmazlığında bu dosyanın kullanılması endişelerini dile getirdiler. Libyalı siyasetçiler, Washington liderliğindeki Batı ülkelerinin Rus askeri güvenlik şirketi Wagner üyelerine yönelik ekonomik yaptırımları sıkılaştırmak ve Libya’nın petrol gelirlerinden yararlanmalarını engellemek amacıyla bazı girişimlerde bulunabileceği görüşündeler.
Yüksek Devlet Konseyi (DYK) üyesi Saad bin Şerada, ülkedeki başlıca gelir kaynağı olan petrol gelirlerinin denetlenmesi amacıyla yakında Libyalı isimlerden oluşan bir komisyonun duyurulmasını beliyor. Bin Şerada, söz konusu komisyonun alacağı kararların Libyalıların dışında başkaları tarafından alınmasından çekindiğini söyledi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Bin Şerada, herkesin ABD ve onun Avrupalı müttefiklerinin Libya ekonomisine kendi görüşlerini dayatmasından ve bunu Rusya ile aralarındaki anlaşmazlıklarda kullanmalarından çekindiklerini vurguladı. ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Elçisi Richard Norland'ın daha önce yaptığı, ülkedeki hükümet harcamalarının yönetimine yardımcı olacak bir mekanizma oluşturulmasına yönelik önerisini hatırlatan Bin Şerada, bu önerinin siyaset ya da halk düzeyinde hoş karşılanmadığını, hatta bazıları tarafından Irak'taki (gıda karşılığı petrol) programa benzetildiğini kaydetti.
Meselenin, Wagner’ın ülkeden çıkmasını resmen talep edecek bir hükümetin kurulması için seçimlerin bir an önce yapılmasıyla ilgisi olmadığını belirten Bin Şerada, Washington liderliğindeki Batı ülkelerinin, Wagner üyelerine yönelik yaptırımları Libya’nın petrol gelirlerinden yararlanmalarını engellemek amacıyla sıkılaştırmalarının beklendiğini bildirdi. Bin Şerada, petrol gelirlerinin nerelere harcanacağıyla ilgili sıkı bir denetleme olması gerektiğini söyledi.
ABD Hazine Bakanlığı geçtiğimiz ocak ayının sonlarında Wagner’i büyük bir ulusötesi suç örgütü olarak sınıflandırdı.
Bu olası senaryoya Libya içinde tepki gelmesini beklemeyen Bin Şerada şu açıklamada bulundu:
“Ne yazık ki herkes siyasi süreçle ve gelişmelerle meşgul. Durum, bazı yetkililerin bulundukları makamlarda kalmalarını ve geriye kalan kırıntıları toplamalarını garantileyen bir anlaşma karşılığında, dış güçlerinin petrol gelirleri üzerindeki hegemonyasını fiilen kabul edebileceği gerçeğiyle daha da kötüleşiyor.”
ABD’nin Trablus Büyükelçisi ve Libya Özel Temsilcisi Norland’ın önerdiği mekanizmaya göre petrol gelirlerinin akışını izlemek ve doğru yerlere harcanmasını sağlamak için bir komisyon oluşturulacak. Bu komisyon, petrol gelirleriyle maaşlar, emekli maaşları ve sağlık ve eğitim hizmetleri gibi temel hizmetlerin finanse edilmesini sağlamakla görevlendirilecek.
Libyalı siyasi aktivist Husam el-Kumati, ABD’nin Libya'daki akaryakıt kaçakçılığı yapan gruplar ile Wagner üyeleri arasında bir bağlantı olduğuna dair şüpheleri olduğunu söyledi. Kumat, Libya krizi dosyasına müdahil olan Batılı ülkelerin, özellikle cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin bu yılın sonlarında yapılması yönündeki açıklamaları çerçevesinde Libya Ekonomik Çalışma Grubu aracılığıyla, Libya’nın petrol gelirlerini kontrol edecek bir mekanizma dayatabileceği ihtimalini ise dışlamadı.
Kumati, özellikle Libya Denetim Bürosu’nun Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) aşırı harcamalar yaptığına dair raporlarının da desteklediği kamu harcamalarındaki aşırılığın seçim yarışının dışında tutulmasını sağlamanın, amacı ne olursa olsun söz konusu mekanizmayı dayatmak için uluslararası taraflarca kabul görmüş bir bahane olacağını düşünüyor.
Libyalı ekonomist Muhammed es-Safi, uluslararası ve yerel tarafların Libya'daki harcamaları izlemelerini sağlamak için söz konusu mekanizmanın fiili olarak yürürlüğe girdiğine inandığını belirtti.
Safi, bu mekanizmanın temellerinin Libya Merkez Bankası'nın, fiilen son aylarda yürürlüğe giren, ülkenin toplam gelirleri ve kamu harcamalarına ilişkin periyodik olarak ayrıntılı raporlar yayınlamasına dayandığını söyledi.
Safi, her ne kadar petrol gelirlerinin kontrolünün iktidar mücadelesinin yoğunluğunu büyük ölçüde azaltacağını düşünse de mekanizmanın beklenen seçim sürecini güçlendirmeyeceğini ancak UBH’nin bundan yararlanmaya devam edeceğini ve geliştirme projelerine tahsis edilen fonları kontrol ettiği için her türlü denetimden kaçınabileceğini öne sürdü.
Mekanizmanın akaryakıt kaçakçılığı da dahil olmak üzere yolsuzluk vakalarına karşı herhangi bir ilerleme kaydedilmesine katkıda bulunmayacağını düşünen Safi, ithal edilen miktarın petrol takasının tamamlanması nedeniyle genel bütçeye girmediğini belirtti.



Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
TT

Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)

Suriye resmi medyası, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin salı akşamı Fransa'nın başkentinde İsrail heyetiyle bir toplantı yaptığını duyurdu. Şeybani toplantıda, Suriye'nin birliğini vurguladı, bölünme projelerini reddetti, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesini istedi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde ateşkesin izlenmesini ve 1974 anlaşmasının yeniden yürürlüğe konmasını talep etti. İsrail medyası, İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif'in ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriyeli yetkililerle güven artırıcı bir önlem olarak, Kuneytra kırsalındaki Hadar kasabasını Suveyda vilayetine bağlayan bir insani koridor kurulması olasılığını görüşmek üzere Paris'te olduğunu ortaya koymuştu.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Şeyh Tarif'in bu talebi, ABD'nin himayesinde Suriyeli yetkililerle güven inşa etmek için bir adım olarak sunduğunu yazdı.

Şarku’l Avsat, Suriye'nin güneyindeki durumu takip eden iki Suriyeli araştırmacıyla, Şeybani'nin Paris'te İsrailli müzakereciyle yaptığı görüşme ve Suriye'deki Dürzilerin taleplerini dile getiren Muvaffak Tarif'in varlığı hakkında yorum yapmak üzere iletişime geçti.

kıjı
Cenevre müzakerelerinin baş müzakerecisi hukukçu Muhammed Sabra

Cenevre müzakerelerinde muhalefetin baş müzakerecisi olan Suriye'li avukat ve siyasetçi Muhammed Sabra, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Hükümet, 1974 tarihli güçlerin ayrılması anlaşmasını ihlal ettiği, tampon bölgede yeni Suriye topraklarını işgal ettiği ve Suriye içinde her gün ihlallerde bulunduğu gerekçesiyle İsrail ile güvenlik görüşmeleri yapmak zorunda kalabilir. Suriye şu anda askeri yollarla kendini savunamayacak kadar yıkılmış bir ülke. Bu nedenle hükümetin bu tür görüşmeler yapmasını mazur görebiliriz, ancak bunun amacı 1974 anlaşmasını yeniden yürürlüğe koymak olmalıdır.”

dfert
Suriye Kızılayı konvoyu, tıbbi yardım, gıda ve insani yardım malzemeleriyle yüklü olarak pazar günü Suveyda vilayetine girdi. (SANA)

Ancak ne yazık ki Sabra'nın da belirttiği gibi, Suveyda konusunda Suriye ile İsrail arasında görüşmelerin yapılmasının siyasi veya ulusal hiçbir gerekçesi olamaz. Bu, hükümetin gitmemesi gereken bir noktaya doğru büyük bir ihlal ve tehlikeli bir kayma. En kötü olan ise Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamanın şaşkınlık ve soru işaretleri uyandırması, özellikle de İsrailli bakanla Suveyda'daki ateşkesin izlenmesi konusunda görüşülmesi ile ilgili paragraf!

Sabra sözlerini şöyle bitirdi: “Bu, hükümetin Şam-Suveyda yolunu açarak ve Suveyda ile Suriye'nin diğer bölgeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla aşabileceği büyük bir siyasi hatadır.”

cdfg
Son zamanlarda Suveyda'da düzenlenen gösterilerde İsrail bayrakları dalgalandırıldı. (Sosyal medya)

Suriye'li araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Suveyda sorunu Suriye'nin iç meselesidir. Bu sorunun bölgedeki bölgesel çıkarlarla çakışabileceği doğrudur, ancak Suriyeliler için sorunun içten çözümü, müdahaleyi, özellikle de İsrail'in iç meselelere müdahalesini önlemek için gerekli bir koşuldur.

d90p
Suriyeli araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis

Geçiş yönetiminin davranışlarından ve bu bağlamda sorunu yönetme biçiminden önemli mesajlar çıkıyor. Örneğin, Suriye'nin güneyindeki sorunun İsrail'de çözüleceği fikrini kabul ettiğimizde, bunun stratejik anlamı, İsrail'in bu bölgede Suriye'nin iç meselelerine karar verme hakkına sahip olduğu yönündeki çabalarını pekiştirmekten başka bir şey değildir. Söz ve eylemde açık olan gerçek şu ki, Suveyda'daki Suriyelilerin beklentilerini, taleplerini ve geleceklerini ancak kendileri gibi Suriyeliler temsil edebilir.

sdfrgt
İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif, Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile birlikte (Barrack’ın X hesabı)

Ayrıca Suveyda'daki Suriyeliler politika konusunda tek bir görüşte birleşmiş değiller; aynı mezhebe mensup olmaları, aynı siyasi görüşü paylaştıkları anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu görüşün, aynı mezhebe mensup olan ancak düşman bir ülkenin vatandaşlığını taşıyan bir İsrailli tarafından dile getirilmesi kabul edilebilir.

Bu tuhaf ve garip bir manzara. Eğer bu resmi olarak devletin düşüncesini temsil ediyorsa, bu felaket bir teslimiyettir ve iktidarın resmi davranışlarına sızarsa sonuçları herkes için felaket olabilir. Benim tahminime göre, geçiş dönemi yönetimi bu bağlamda birçok hata yaptı. Bu hatalar, planlamadaki zayıflığı ve siyasi çalışmanın profesyonelce kurumsallaştırılmadığını ortaya koyuyor ve yönetimdeki stratejik planlamanın yokluğunu ortaya çıkarıyor.”

ty6u7ı8
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, Temmuz 2025 (DPA)

Ed-Debis, İsrail ile Suriye arasındaki resmi ilişkilerin artık sır olmaktan çıktığını, bunun ‘müzakere’ veya ‘diyalog’ olarak adlandırılamayacağını, daha çok geçiş dönemindeki iktidarın İsrail'in kötülüklerinden kaçınmak için yaptığı bir tür girişim olduğunu, ancak bu girişimlerin siyasi ve ulusal açıdan iyi düşünülmemiş olduğunu belirtti.

Ed-Debis sözlerini şöyle noktaladı: “Resmi yaklaşımda halen eksik olan ilke, iç politika alanında çalışmanın ve ulusal birlik fikrinin dış politikaya ulusal çıkarları belirlemek, ardından bunları gerçekleştirmek ve savunmak için gerekli gücü verdiği gerçeğidir. İç sorunu çözmek için dışardan başlayan yaklaşım, mutlaka yetersiz ve çok denenmiş bir yaklaşımdır; bu yaklaşıma güvenmeye devam etmemeliyiz. Aksi takdirde uzun vadede egemenlik fikrini tamamen kaybedeceğiz.”