Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nden DEAŞ raporu

SDG güçleri, 28 Ocak’ta Rakka kentinde DEAŞ hücrelerine yönelik operasyon sırasında (AFP)
SDG güçleri, 28 Ocak’ta Rakka kentinde DEAŞ hücrelerine yönelik operasyon sırasında (AFP)
TT

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nden DEAŞ raporu

SDG güçleri, 28 Ocak’ta Rakka kentinde DEAŞ hücrelerine yönelik operasyon sırasında (AFP)
SDG güçleri, 28 Ocak’ta Rakka kentinde DEAŞ hücrelerine yönelik operasyon sırasında (AFP)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), son raporunda Suriye çölünde ‘çok büyük bir gerilim’ olduğunu bildirdi.
SOHR’un açıklamasına göre, DEAŞ hücrelerinin düzenlediği saldırılarda 80 sivil ve 27 rejim gücü ölürken, Fırat’ın doğusunda ise Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgelerde ‘önemli bir geri çekilme’ yaşanıyor.
Raporda, DEAŞ hücrelerinin, 2019 Mart ayında Deyr-i Zor kırsalındaki Baghuz kasabasında yenilgisi açıklandıktan sonra, kaos yaratmak için her fırsatı kullandıkları, örgütün ayakta kalacağına dair bir mesaj göndermek için çalıştıkları ve suikast ve saldırı eylemleri gerçekleştirmeyi planladıkları ifade edildi.
Ayrıca, DEAŞ hücrelerinin 2023 yılı başından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kontrolündeki bölgelerde 7 operasyon düzenlediği ve biri sivil ve 3’ü İç Güvenlik Güçleri’nden olmak üzere 4 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi verildi.
Söz konusu raporda şu ifadelerle devam etti;
“Uluslararası Koalisyon, geçtiğimiz ay içinde SDG ile 11 ortak operasyona katıldı. Bu operasyonlarda DEAŞ hücrelerinin üyesi olduğundan şüphelenilen 140 kişi tutuklandı, 7 kişi de öldürüldü. SDG’ye bağlı Terörle Mücadele Güçleri, Uluslararası Koalisyon uçaklarının desteğiyle 10 Şubat’ta Deyr-i Zor’un kuzey kırsalına bağlı Ebu Naitel köyü yakınlarında DEAŞ’a bağlı kişilere yönelik bir operasyon gerçekleştirdi. Çatışmalarda biri Suriyeli, diğeri Iraklı olmak üzere 2 örgüt mensubu öldürüldü.”
Uluslararası Koalisyon güçleri, söz konusu hava saldırısında İbrahim el-Kahtani adlı bir DEAŞ liderinin öldürüldüğünü teyit etmişti.
Uluslararası Koalisyon helikopterlerinin desteklediği SDG, 17 Şubat’ta Deyr-i Zor’un doğu kırsalındaki El-Sabha ve İbriha kasabaları arasındaki bir eve bir baskın düzenledi.
SOHR’a göre, bu operasyonda hoparlörler aracılığıyla Muhannad Saray el-Fadgham adlı hedefe teslim olma çağrısı yapıldı. Ancak bunu reddetmesi sonucu çatışma çıktı.
Çatışma sonucu, daha önce birkaç kez tutuklanıp serbest bırakılan, DEAŞ liderlerinden Fadgham öldürüldü.
Aynı gün ortaklaşa düzenlenen bir diğer operasyonda, Uluslararası Koalisyon Hamza el-Mahsi adlı bir DEAŞ liderini hedef alarak öldürdü ve operasyona katılan ABD güçlerinden 4’ü yaralandı.
SOHR, DEAŞ’ın Deyr-i Zor, Rakka, Hama ve Humus kırsallarında saldırılar başlatarak ve pusu kurarak rejim güçleri ve onların sadık milisleri hedef aldığını da bildirdi.
Raporda, DEAŞ tarafından gerçekleştirilen ve rejim güçlerinden 27 kişi ve 2’si İranlı olmak üzere rejime bağlı 17 milisin öldüğü saldırı da yer aldı.
Ayrıca SOHR, DEAŞ’ın çöl bölgelerindeki saldırılarında aralarında bir kadının da bulunduğu 80 vatandaşın öldüğünü kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dana aktardığı habere göre,, Pazartesi günü Hama’nın doğusunda DEAŞ’ın bölgeyi kontrol ettiği dönemden kalan iki mayının patlaması sonucu mantar toplayan 10 sivilin öldüğünü ve 12 kişinin de yaralandığını bildirdi.
Habere göre, bir grup vatandaş Selemiye’nin doğu kırsalında yer alan Mustareha köyünde sabah saatlerinde yer mantarı toplamaya gittiği sırada söz konusu mayın patladı. Patlama sonucu 9 kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.
Aynı gün bölgede bir başka mayının daha patlamasıyla bir kişi yaşamını yitirirken, 10 kişi yaralandı.
SOHR’a göre bu olay, komşu Humus vilayetinin doğusundaki bir çöl bölgesinde yer mantarı toplarken örgüt üyeleri tarafından düzenlenen saldırıda 68 kişinin öldürülmesinden on gün sonra meydana geldi.
SOHR, bu ayın başından bu yana DEAŞ’ın düzenlediği saldırılar veya mayınların patlaması sonucu yer mantarı toplarken 92’si sivil olmak üzere 112 kişinin öldüğünü belgeledi.
12. yılını doldurmak üzere olan Suriye savaşıyla ilgili çetrefilli konuların başında mayınlar da dahil olmak üzere patlayıcılar geliyor.
Birkaç tarafın çeşitli bölgelere mayın döşeme stratejisi nedeniyle, yaklaşık yarım milyon kişinin ölümüne yol açan karmaşık bir çatışmaya tanık olan ülkede bununla mücadele etmek kolay görünmüyor.
Tarım arazileri ve yerleşim bölgeleri arasında terk edilmiş maden ocakları, çiftçiler, yoldan geçenler ve çobanlar için sürekli bir tehdit oluşturuyor.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz