Neandertaller, Denisovalılar ve modern insanlar İran'da karışmış olabilir

Bilim insanları üç türün ne zaman ve nerede melezlendiği sorusunun peşine düştü

Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
TT

Neandertaller, Denisovalılar ve modern insanlar İran'da karışmış olabilir

Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)
Bilim insanları Neanderallerin ve Homo Sapiens'in çiftleşirken öpüştüğünü ve ağız bakterilerini birbirine aktardığını düşünüyor (Reuters)

Bilimsel adı Homo sapiens olan modern insan genomunda arkaik genlerin tespiti, bir zamanlar Neandertaller ve Denisovalılar gibi diğer insan türleriyle çiftleştiğini ve melezlendiğini söylüyor.
Ancak bilim insanları bu buluşmanın nerede ve ne zaman gerçekleştiğini uzun yıllardır araştırıyor ve tartışıyor.
Gizemi çözmeye çalışan yeni bir çalışmanın arkasındaki ekip, Neandertallerin Avrupa'dan çıkarken izlediği olası göç yollarının izini sürdü ve bu üç türün İran'da karşılaşmış olabileceğini ortaya koydu.
Neandertallerin yaptığı taş aletler, Musteryen (Mousterian) ve Mikokiyen (Micoquian) diye bilinen iki farklı teknolojik kültüre ayrılıyor. Bu kültürler arasındaki coğrafi ayrım, Neandertallerin doğuya göç sırasında gruplara ayrıldığını ve her birinin farklı bir rota izlediğini düşündürüyor.
Araştırmacılar, Musteryen ve Mikokiyen aletlerinin dağılımına ve topografyayla iklime dair verilere dayanarak, Neandertallerin Avrupa'dan Asya'ya yayılırken izledikleri en olası iki yolu belirledi.
Bunun için bilgisayar simülasyonlarına başvuran araştırmacılar, söz konusu yollardan birinin dondurucu koşulların hayatta kalmayı zorlaştırdığı Sibirya'ya çıktığını tespit etti.
İkinci yol ise koşulların daha elverişli olduğu Güney Hazar Koridoru'ndan geçiyordu.
Alborz dağları ve Hazar Denizi arasında yer alan bu koridor, bugünkü İran'ında 57 ila 71 bin yıl önceki buzullaşma olayları sırasında çok sayıda bitki ve hayvan türüne sıcak bir sığınak sağlayan dar bir şerit.
Buz devirleri boyunca bölge, doğu ve batıdaki canlı popülasyonlarının birbiriyle bağ kurmasını sağlayarak bir köprü görevi gördü.
Hakemli bilimsel dergi Plos One'da yayımlanan araştırma makalesinde, "Bu dönemdeki yıllık yağış ve sıcaklığı yeniden canlandırdık. Sonuçta bu alanın diğer türler için olduğu gibi Neandertaller için de bir sığınak görevi görebileceği sonucuna vardık" ifadeleri kullanıldı.
Yazarlar, bölgenin aynı anda diğer insansılara (hominin) da ev sahipliği yapmış olabileceğini, böylece bir buluşma yeri sağladığını ve melezleşme olasılığını açığa çıkardığını söyleyerek sözlerine devam etti:
"Bu koridor, batıdan gelen Neandertaller, İran Platosu'nun iç kısımlarından gelen Homo sapiensler ve doğudan gelen diğer homininler (yani Denisovalılar) için yuva aralığının örtüştüğü yerdi."
Veriler bu türlerin İran'da karışma olasılığına güçlü bir şekilde işaret ediyor olsa da araştırmacılar teorinin kesin olarak doğrulanması için bölgede söz konusu türlerin kalıntılarının bulunması gerektiğine dikkat çekiyor.
Bugüne dek bölgede bulunan, eski insan varlığına dair tek kanıt, taş aletler ve diğer kültürel malzemeler olmuştu.
Independent Türkçe, IFL Science, Plos One



Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
TT

Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)

Arkeologlar Guatemala'daki bir mağarada, yağmur tanrısını yatıştırmak için insanların kurban edildiği vahşi bir Maya ritüelinden kalan parçalanmış kafataslarını ortaya çıkardı.

Cueva de Sangre ya da "kan mağarası" ilk kez 1990'larda Petén'deki arkeolojik kazı alanında yapılan bir araştırma sırasında keşfedilmişti.

Travmatik yaralanma izleri taşıyan kemikler zemine dağılmış halde bulunsa da yakın zamana kadar iyice incelenmemişlerdi.

Araştırmacılar, Maya halkının yaklaşık iki bin yıl önce mağarayı insan kurban etme ritüelleri için kullandığını gösteren kanıtlar sundu.

Aralarında Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden Michele Bleuze'in de bulunduğu araştırmacılar, kemiklerin ritüel amaçlı parçalara ayrıldığına dair izler buldu.

Örneğin bir kafatası parçasının bir tarafında balta gibi bir aletle vurulduğunu gösteren bir iz var. Bir bebeğin kalça kemiğindeki benzer bir iz de muhtemelen ölüm anına yakın vakitte meydana gelmiş.

Araştırmacılar kemiklerin gömülmeyip yere saçılmış olmasının ve bazılarının tuhaf bir şekilde dizilmesinin, ritüelde kullanıldıklarına işaret ettiğini söylüyor.

Dahası arkeologlar, mağarada obsidyen bıçaklar ve kırmızı aşıboyası gibi ritüellerde kullanıldığı bilinen şeyler buldu.

Mağara alanı toplamda "yetişkin ve çocuklara ait 100'den fazla insan kemiği parçası" içeriyordu.

Araştırmacılar şöyle yazıyor:

Amerikan Yerlileri kozmolojisinde kutsal, canlı Dünya'nın önemi nedeniyle, insan kalıntılarının yeraltı boşluklarında biriktirilmesi Mezoamerika'da özel bir kültürel öneme sahipti.

Kemiklerdeki yaraların vahşi doğasını ve mağaradaki yüksek yoğunluğunu göz önüne alan araştırmacılar, Cueva de Sangre'nin yaklaşık MÖ 400 ila MS 250'de Mayaların ritüel amaçlı insan kurban etme alanı olduğu sonucuna vardı.

Bilim insanları "Mevcut iskelet unsurlarının türleri, travma, kemiklerin dizilişi ve kemiklerdeki değişiklikler, mağaradaki kalıntıların kurban niteliği taşıdığını güçlü bir şekilde destekliyor" diye yazıyor.

Mağaraya, bir su birikintisine açılan bir geçide inen küçük bir açıklıktan ulaşılabiliyor. Antik Mayalar için mağara muhtemelen sadece marttan mayısa kadar süren kurak mevsimde açıktı, sonrasında yağmurlar mağarayı erişilemez hale getirmiş olmalı.

Araştırmacılar, insan kurban edilen vahşi ritüellerin muhtemelen Maya yağmur tanrısı Chaac'ı yatıştırmak için yapıldığını ancak bu tür uygulamaların doğasını daha iyi anlamak için kemiklerin DNA analizinin yapılması gibi daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Gelecekteki araştırmaların, İspanyolların fethinden önce Orta Amerika'daki yaşama da daha fazla ışık tutabileceğini belirtiyorlar.

Independent Türkçe